Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Haftanın Kitapları
        1

        KANT VE ORNİTORENK
        (Umberto Eco)

        Dünyaca ünlü İtalyan yazar, bilim insanı ve düşünür Umberto Eco’nun 1997’de yayımlanan Kant ve Ornitorenk – Bilişsellik ve Dil Üzerine Denemeler adlı kitabı ilk kez Türkçe olarak okurlarla buluşuyor! Kant ve Ornitorenk’te gerçeklik, algı ve deneyime ilişkin soruları, Kant, Heidegger, Peirce gibi filozofların düşünceleri ekseninde derinlemesine ele alan Eco, sahip olduğu felsefi, edebi ve tarihsel bilgi birikimini kendine özgü hikâyeci anlatım tarzıyla zenginleştirerek hem felsefi hem de eğlendirici bir okuma sunuyor. Aydınlanma Çağı’nın en önemli filozoflarından biri olarak kabul edilen 1724 doğumlu Immanuel Kant’ın 300. doğum yılı vesilesiyle ve büyük bir titizlikle yayıma hazırlanan Kant ve Ornitorenk’i İtalyanca aslından Türkçeye Esra Kübra Erol çevirdi.

        2

        BAUMGARTNER
        (Paul Auster)

        Neden bazı anıları hatırlar, bazılarını unuturuz? Baumgartner, sevgili eşi Anna’nın ölümü sonrasında büyük üzüntü yaşayan yetmiş bir yaşındaki felsefe profesörü Baumgartner’ın emekliliğe ve dünyadan elini eteğini çekmeye hazırlanışını konu ediyor. Roman, Baumgartner ile Anna’nın 1968’deki parasız öğrencilik yıllarında New York’ta bir yandan çalışarak diğer yandan yazarak geçirdikleri günlerin anılarıyla başlıyor, sonraki kırk yılı aşkın sürede yaşadıkları mutlu evliliklerini anlatıyor ve geriye dönüşlerle Baumgartner’ın Newark’taki ilkgençlik günlerini ve kökenlerini tanıtarak dolambaçlı bir şekilde hafıza ve anı sarmalları arasında ilerliyor. Can Yayınları'ndan çıkan, Paul Auster’ın sıradan bir yaşamın en küçük, en geçici anlarındaki güzelliğe dair keskin bakışını yansıtan ve birçok yaşamı yakalayan Baumgartner, yazarın son başyapıtı.

        3

        LA FONTAINE MASALLARI
        (Jean de La Fontaine)

        Jean de La Fontaine (1621), Fransız edebiyatının en önemli temsilcilerindendir. İsmini özellikle fabl türünde verdiği eserlerle duyuran La Fontaine’nin karakterleri genellikle hayvanlardan oluşur. İnsan karakterleri ise kırsal kesimdendir. Fabllarının en büyük özelliği, belki de her yaştan insana hitap ediyor olabilmesidir. Hem her çağa ait hem de hiçbir çağa ait olmayan “zamansız” eserlerdir bunlar. La Fontaine, en önemli konuları bile oldukça basit bir dille anlatabilmeyi başarmıştır ve her zaman kötüyü gösterip iyinin ne olduğunu öğretmeye çalışmıştır. La Fontaine Masalları, gözden geçirilmiş yeni baskısı ile birbirinden kıymetli fablların bir araya getirildiği, 7’den 70’e her kesimden okura hitap eden oldukça kıymetli bir derleme...

        4

        ALAKALI FİLMLER
        (Hakan Bıçakcı)

        Hakan Bıçakcı’dan filmler ve kurmacanın doğası üzerine kişisel bir çalışma. Filmleri türlerine, dönemlerine, coğrafyalarına değil, hikâyelerine bakarak yan yana getiren bir inceleme. Hikâyenin anlatılış biçiminin, karakterin içinde bulunduğu durumun, hatırlananların, unutulanların, kâbusların, tesadüflerin, olup bitenlerin veya bir türlü olamayanların ortaklığından yola çıkarak her biri 3 filme değinen 33 bölüm. Sondan başlayan akışlar, iki taraf arasında savrulan kahramanlar, yaşamla ölüm arasında çırpınanlar, yuvaya sızan yabancılar, cinayeti görür gibi olanlar, bedensiz sevgililer, bilip de anlatamayanlar, masumken suçlananlar, takım elbiseli uzaylılar, hayırsız sonlar ve diğer alakalı durumlar. İletişim Yayınları'ndan çıkan, Alakalı Filmler, bazı filmleri hatırlamaya, yeni filmler keşfetmeye, filmler arasında yeni bağlantılar kurmaya, okuma-izleme listelerini uzatmaya vesile olması umuduyla yazılmış bir sinema kitabı.

        5

        İSTANBUL'UN BAYLAN'I: 100 YILLIK SERÜVEN

        Bir İstanbul markası Baylan’ın şehrin yıllar içindeki sosyolojik ve kültürel değişimine tanıklık eden hikayesini anlatan ve tarihe ışık tutan “İstanbul’un Baylan’ı: 100 Yıllık Serüven” isimli kitap okuyucuyla buluştu. Şekerleme ve pastacılık kültürünün başlangıç ve gelişim yıllarını anlatan kitap, aynı zamanda gastronomi literatürüne de bir katkı sağlıyor. Bir dönem kültür ve sanat insanlarının buluşma mekânı haline gelen ve “Baylancılar” olarak anılan bir edebiyat ekolüne ev sahipliği yapan Beyoğlu şubesinin öyküsü, edebiyat tarihimize düşülen kıymetli bir not niteliği taşıyor. Tasarımını Bülent Erkmen’in danışmanlığında BEK Tasarım’ın üstlendiği kitapta, kurum arşivinden daha önce gün yüzüne çıkmamış etkileyici fotoğraflar da yer alıyor.

        6

        DÜŞ UYKUNUN BEKÇİSİDİR
        (Doç. Dr. Fırat İlim)

        Sigmund Freud, insanlık tarihinde büyük etkiler bırakmış bir entelektüeldir. Histeri konusundaki ilerici fikirleri, aile içi cinsel istismar konusundaki cesur iddiaları ve yine din, ahlak ve vicdan konularındaki düşünceleri kesinlikle tabu yıkıcı düşüncelerdir. Doç.Dr. Fırat İlim, Freud’u yeni ve şaşırtıcı yönleriyle görmeye ve psikanalizi en yalın haliyle anlamaya davet ediyor. İlim’in kaleme aldığı 'Düş Uykunun Bekçisidir-Sigmund Freud' Destek Yayınları’ndan çıktı.

        7

        KREMLİN'İN BÜYÜCÜSÜ
        (Giuliano da Empoli)

        Giuliano da Empoli’nin 2022 yılında yayımlanan ve aynı yıl kendisine Fransa’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan Fransız Akademisi Büyük Ro­man Ödülü’nü getiren ilk romanı Kremlin’in Büyücüsü, Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı! Gerçek olayları kurmacayla harmanladığı Kremlin’in Büyücüsü’nde Putin Rusyası’nın detaylı bir portresini çizen Empoli, Putin’in iktidara geliş sürecini, yeni düzenle uzlaşmak istemeyen oligarkları birer birer tasfiye edişini, iktidar etrafında dönen entrika ve manipülasyonları, Putin ile siyasi danışmanı üzerinden anlatıyor. Günümüz Rusya yönetimindeki birçok kişi ve kurumu da romana dahil eden yazar, romanını “gerçek bir Rus hikâyesi” olarak niteliyor.

        8

        EDEBİYAT MATİNELERİ
        (Erol Gökşen)

        1930’lu yıllarla beraber şairinden hikâyecisine pek çok edebiyatçı okuyucularının yanı sıra izleyicilerin karşısına çıkmaya başlar. Okulların tiyatro ya da konser salonlarında hatta spor salonlarında bir şarkıcı ya da tiyatrocu gibi sahne alır; hayranlarına şiirlerini, hikâyelerini okurlardı. 1950’li yıllarla beraber iyice yaygınlaşan ve okurlardan büyük talep ve rağbet gören, –sinema gösterimlerinden esinle– "Edebiyat Matineleri" olarak adlandırılan bu etkinliklere, dönemlerinde gözde olan neredeyse tüm edebiyatçılar katılırdı. Erol Gökşen bu çalışmasıyla Türkiye'deki edebiyat matinelerinin tarihine, arşivler ve tanıklıklar eşliğinde yönelerek bu kültürel dönemi sadece gün ışığına çıkarmıyor, hatırlanmasını da sağlıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ