Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güncel Hollandalı Clair nasıl Süreyya oldu?

        Maine, Rijksuniversiteit Groningen Üniversitesi’nde Dinler Tarihi bölümünde okuduktan sonra stajı için Ürdün’e gitti. Fas, Ürdün, Dubai ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde yaşadı. Kendini aramak için kelimenin gerçek anlamıyla çöllere düşen Claire Main, isminin Süreyya olarak değiştiği ve İslamiyet'i seçtiği Türkiye’ye uzanan hikayesini Habertürk’ten Didem Arvas’a anlattı.

        FAS’A FOTOĞRAFLA BAŞLAYAN YOLCULUK

        Bildiğim kadarıyla pek çok radikal karar ve dönüm noktasıyla eşine az rastlanır bir hikâyeniz var. Hayatınız nasıldı ve sonra ne değişti?

        Hollanda’da dindar olmayan bir evde büyüdüm. Hollanda’daki diğer insanlar gibi Christmas’ı ve diğer başka dini günleri kutlardık ama ebeveynlerim dindar değildi. Annem bir kitaba bağlı olmaksızın bir gücün varlığına inanırdı. 4-5 yaşlarında annemden bulduğum bir kitapla başladığını zannediyorum her şey. Şu an bile canlı bir şekilde hatırlıyorum, Fas hakkındaydı. Kitaptaki çöl resimlerini görür görmez kilitlenip kalmıştım, elbette bu tür yerleri daha önce hiç görmemiştim ama o an çok güçlü bir çekim duydum. Allah'ın insanları seçtiğini düşünüyorum. Sadece insanları değil, yolları da. Başka başka insanlar çok çeşitli yollardan İslam'a geliyorlar. Bundan sonra ilkokulda Fas ile ilgili bir projede yer aldım. Aslında her ay farklı bir kültürü ve ülkeyi tanıtması için bir takım oluşturuyorduk. Yerde oturup bir masanın etrafında toplanarak Fas yemekleri yedik ve bu kültürü deneyimledik. Bu benim için çok özeldi. Sanırım etkilendiğim ikinci olayda lise döneminde yaşandı. O sıra iyi bir eğitim verdiğini düşündüğüm için Hristiyan lisesine gidiyordum.

        REKLAM

        “HİNDUİZM BUDİZM YOGA”

        Din derslerinde bütün dinlerle ilgili öğrenim görürdük. Orada İslâm hakkında da çok şey öğrendim ama henüz beni etkilememişti. 15 yaşlarımdayken yavaş yavaş Hinduizm ve Budizm gibi farklı dinleri araştırmaya başladım ve yoga yapmaya başladım. Aslında Hinduizm ve Budizmin beni ihtiyaç duyduğum huzura ve sakinliğe kavuşturarak Allah fikrine hazırladığını düşünüyorum. Ve 18 yaşında üniversitede Dinler Tarihi okumaya başladım. Bu beni antropolojiye ve ayrıca İslâm’a doğru sevk etti. Sevimli bir profesörümüz vardı, o da yine Fas’ta yaptığı saha çalışmalarıyla beni etkilemişti. Bu noktaların beni şu an bulunduğum yere getirdiğini düşünüyorum.

        Doğu kültürüne hayranlık ve Hollanda'dan ayrılışınız hayatınızda nasıl bir yerde duruyor?

        Aslında sadece seyahat etmek, dünyayı görmek istemiştim. Ürdün’e staja gittim. 3 kez 3 ay orada kalıp döndüm. Kıbrıs’ta gönüllü olarak çalıştım bir süre. Yani memleketimden ayrılmaktan ziyade gidip gelmeli bir düzenim oldu bu süreçte. En son ve en uzun kaldığım, beni de en çok etkileyen yer Dubai oldu. Benim bunun için yaptığım pek bir şey olmadı. Sadece oldu.

        Yaptığınız yolculukların, sizin iç dünyanızda nasıl bir etkisi oldu?

        Seyahat ederken tek olanla, yüce olanla daha güçlü bir irtibat hâlinde hissediyordum. Yol gösterilmiş hissediyordum. Doğru zamanda doğru insanlarla buluştuğumu ve aynı zamanda kötü insanlardan gelecek tehlikelerden korunduğumu hissediyordum. Bu kılavuzu git gide daha güçlü bir şekilde hissetmeye başladım içimde.

        Duygularınız ve hislerinizin sizi İslâm’a yönlendirirken zihninizle de ikna olduğunuz bir an oldu mu?

        Zihnimde hala pek çok soru var. Örneğin, kişisel olarak reenkarnasyonu merak ediyorum, ama İslâm reenkarnasyanu kabul etmiyor. Dubai’den önce Abu Dabi’deydim. Ve orada İslam Araştırmaları merkezinde kafamdaki soruları sordum. Ama muhatabımın açıklaması tatmin edici gelmedi. Daha sonra elime şu an ismini hatırlamadığım bir kitap geçti. Bu kitap, Kur’an’daki mucizelerin bilimsel kanıtlarını ortaya koyuyordu. Bunlar bilimsel kanıtlar ve şimdi bile bu sayede bir şeyler yavaş yavaş aydınlanıyor. Hislerim haricinde beni yakalayan şeyler bunlardı işte. Hislerimden bahsedecek olursam da ezan benim için çok şey ifade ediyor. Dubai’de evime yakın bir camii vardı. İşe giderken oradan geçiyordum ve o sırada eğer ezan okunuyorsa gözyaşları içinde kalıyordum. Bazı insanların ezanı duyar duymaz Müslüman olduklarını anlatan hikayeler duyardım. Gerçekten de muazzam. Büyük oğlum da çok seviyor, birlikte telefondan dinliyoruz ezanı bazen.

        REKLAM

        Başka bir dine geçmek şüphesiz büyük bir cesaret istiyor. Müslüman olduğunuz anda bunu ailenize ve çevrenize ilan ettiniz mi?

        Aslında anne babam dışında akraba çevremle pek temas kurmadığım bir süreçti. Bütün aileme ilan etmek istemediğim için onlar yavaş yavaş ebeveynlerimden duydular. Bu yüzden şanslıyım.

        En çok zorlandığınız konu ne oldu?

        Zannediyorum en zor kısmını din değiştirdikten hemen sonra yaşadım. Özellikle ilk sene. Karakterim gereği mükemmelliyetçiyim, buna eski hayata alışık olan nefsimi de eklerseniz epey zorlayıcı bir karışım ortaya çıkıyor. Kendimle çok mücadele ettiğimi hatırlıyorum. Etrafımdakiler daha ağırdan al diyorlardı ama karakterim gereği yapamıyordum. Dini olarak herşeyin en doğru yolunu öğrenip onu hemen uygulamak istiyordum. Ama sonra, diğer bir gün eski hayatıma devam etmek istiyordum. Bu değişikliklerden namaz kılmak belki de en kolayı idi. Çünkü hayatınıza rahatlıkla adapte edebiliyorsunuz. Ama örneğin kulübe gitmek böyle değildi. Eskiden ayda en az bir kere dansa giderdim. Dans ederek ve şarkı söyleyerek büyüdüm. Bütün hayatım böyle geçti. Alkol ve sigara zaten hayatımda yoktu. Sadece bütün gece insanlarla dans etmeyi seviyordum. Bu beni çok mutlu ediyordu ve bu tarz şeyler şimdi yasaktı. Bazen bütün sevdiğim şeyler benden alınmış ve yasaklanmış gibi hissediyordum. Ve evet, bu benim için büyük bir çatışmaydı. Sonrasında eski alışkanlıklar yerini yenilere bıraktı.

        REKLAM

        Türkiye’ye geliş hikayeniz nasıl gelişti?

        Aslında European Voluntary Service (Avrupa Gönüllü Hizmeti) için gönüllü olarak çalışırken daha önce Türkiye’ye gelmiştim. Hatta bununla ilgili ilginç bir hikâyem var. Gönüllü olarak geldiğimde tekrar geri dönmek gibi bir niyetim yoktu aslında. Eşimden dolayı Türkiye’ye geldim. Eşimin ailesi Türk'tü, Dubai’deyken karşılaştık, evlenmeye karar verince buraya geldik. Nasıl derler, kısmet.

        Türk kültürü nasıl geldi size? Hollanda ve Türkiye'de yaşamak arasındaki en büyük fark nedir?

        Türk kültürü benim kültürümden o kadar da farklı değil. Büyük farklar değil, küçük şeyler olduğunu söyleyebilirim.

        “TÜRKİYE’DE SOĞUK FOBİSİ VAR”

        Peki son olarak size Türk kültürüyle ilgili en çok zorlayan ne oldu?

        Soğuktan korkmaları (Kahkahalar). İnsanlar feci şekilde soğuktan korkuyor. Her hastalık soğuktan kaynaklanıyor sanıyorlar. Soğuğun insanı hasta edeceğine inanıyorlar. Oysa Hollanda’da vaktim olmadığında işe saçlarımı kurutmadan giderdim ve saçlarım yolda kururdu. Benim kültürümde -10 derecede çocukların okula bisiklet sürerek gitmeleri gayet normaldir. Biz bunu yaptığımızda başımızda bere bile olduğunu hatırlamıyorum. Şimdi çocuklara sürekli bir şeyler giymeleri gerektiğini hatırlatan benim. Kocamdan daha çok Türk oldum. Farklı kültürlerin en iyi yanlarını almak çok güzel. Pek çok kültürü görmüş olmanın önemli bir zenginlik ve talih olduğunu düşünüyorum.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ