Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam 'Merkez Bankası'nın gereken adımı atmış olması olumlu' - İş-Yaşam Haberleri

        Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) tarafından bu yıl 12'ncisi düzenlenen Rekabet Kongresi, "Sürdürülebilir Sektörler: Yeni Dönemin Rekabet Senaryoları" ana temasıyla online olarak başladı.

        Etkinliğin açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, Kovid-19 salgınının etkisini ve yayılımını yeniden artırdığı, Türkiye'de ve dünyada hükümetlerin ardı ardına kısıtlayıcı tedbirler almak zorunda olduğu bir dönemde olduklarını, diğer taraftan aşı çalışmaları konusunda umut verici gelişmeler yaşandığını söyledi.

        Salgınla artan belirsizlik durumunun, ayakta kalmak ve rekabet edebilmek için değişime hızlı uyum sağlamanın önemini bir kez daha gösterdiğini aktaran Kaslowski, son yıllarda küresel rekabetin değişen unsurlarına dikkati çektiklerini kaydetti.

        REKLAM

        Dördüncü sanayi devriminin temelini oluşturan dijital dönüşümün geleneksel yöntemlerle rekabet etmeyi çok zorlaştırdığını belirten Kaslowski, salgınla birlikte dijitalleşme alanında yaşanan değişimlere dikkati çekti.

        Kaslowski, Türkiye'nin, bu dönüşüm sürecinde stratejik sektörlerden başlayarak rekabet gücünü yeniden tesis etmesi gerektiğini, bunlardan birisinin hiç kuşkusuz sanayi olduğunu vurguladı.

        Türkiye'de sanayinin ekonomideki payının yıllar geçtikçe arttığını, en istikrarlı verimlilik artışının da sanayide yakalandığını belirten Kaslowski, sanayinin sağladığı katma değerin payının rekabet edilen ülkelere kıyasla düşük olduğunu, yüksek ve orta-yüksek teknoloji üretiminin beklentilerin altında kaldığını söyledi.

        'REKABET GÜCÜMÜZÜ ARTIRABİLİR'

        Simone Kaslowski, düşük katma değer sorununun tarımdan turizme, lojistikten KOBİ'lere kadar birçok alanda ve sektörde görüldüğünü ifade ederek, jeopolitik konum nedeniyle büyük avantaj sahibi oldukları lojistik sektöründe dahi küresel eğilimleri yakalamakta güçlük çektiklerini aktardı.

        REKLAM

        Tüm sektörlerde katma değer yaratan dönüşümü sağlayarak sektörlerin rekabet gücünü artırmak için reçetenin belli olduğunu ifade eden Kaslowski, şunları kaydetti:

        "Küresel başarı hikayelerinden ilham alarak ülkemizin mevcut koşulları, sermaye yapısı, iş gücü yetkinlikleri ve tarihsel birikimi temelinde gerekli adımları hayata geçirmek... Dijital dönüşümden iklim değişikliğine, sürdürülebilir kalkınmadan toplumsal cinsiyet eşitliğine kadar yeni çağın ihtiyaç ve gerekliliklerini iş modellerimize çevik bir şekilde entegre ederek, insanımızı yetkinleştirerek ve kurumlarımızı etkinleştirerek uzun vadede rekabet gücümüzü artırabiliriz."

        Kaslowski, salgının küresel tedarik zincirlerinde köklü değişime neden olacağına işaret ederek, Türkiye'nin konumu gereği oldukça önemli gördükleri küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillenmesinin birçok alanda yeni risk ve fırsatları gündeme getireceğini söyledi.

        Küresel tedarik ağlarının en önemli unsurlarından birisinin de çevresel değerler olduğunu belirten Kaslowski, iklim değişikliğiyle mücadele, yenilenebilir enerji, sürdürülebilir üretim ve döngüsel ekonominin bugünden itibaren gelecek dönemde küresel rekabetçiliği şekillendiren dinamikler olacağını bildirdi.

        REKLAM

        Kaslowski, TÜSİAD olarak bu alanlarda çalışmalarını büyük bir azimle sürdürdüklerini ifade etti.

        'EKONOMİ ZORLU BİR SÜREÇTEN GEÇİYOR'

        TÜSİAD Başkanı Kaslowski, içinde bulunulan Kovid-19 salgını sürecinde tüm dünya gibi Türkiye ekonomisinin de zorlu bir süreçten geçtiğini aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:

        "Başlangıç olarak enflasyonla mücadelede Merkez Bankası'nın gereken adımı atmış olması olumlu bir gelişmedir. Yolumuz ise uzun. Ekonomide atmamız gereken adımları planlı bir şekilde, kısa vade ve uzun vadeli stratejiler olarak ayırmamızda fayda bulunuyor. Bu zaman zarfında, özellikle önümüzdeki 4-5 aylık vadede tüm dünya gibi bizler de başta istihdam ve üretim alanlarında zorlanacağız. Türkiye, bu süreçte bir taraftan da enflasyonla mücadele etmek zorundadır. Enflasyonla mücadeleden taviz vermezsek, önümüzdeki kısa vadede sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışını yakalama şansımız doğar. Finansal koşulların geçici olarak sıkılaşması böyle bir dönemde elimizi zorlaştırsa da orta vade perspektifte enflasyonu düşürmenin, serbest piyasa ilkelerini benimsemenin ve yatırım ortamını iyileştirmenin faydasını öncelikle büyüme ve istihdam artışında göreceğiz."

        REKLAM

        Kaslowski, odaklanılacak konuların doğru seçilmesi, iktisadi alanda atılacak adımların planlı şekilde ve piyasalarla doğru iletişimle oluşturulması gerektiğini vurguladı.

        ŞEFFAFLIK VE ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK VURGUSU

        Simone Kaslowski, ekonomi yönetiminin piyasalarla ve reel kesimle iletişim düzeyini artırmasını doğru ve etkin bir politika aracı olarak gördüklerini ifade ederek, şunları kaydetti:

        "Şeffaflık ve öngörülebilirlik, ekonomide güvenilirliği artıran en önemli unsurlar. Kısa vadede atacağımız bu adımlar, uzun vadede kapsamlı bir ekonomi politikası uygulama kapasitemizi de yükseltecektir. İstihdam, vergi, sermaye piyasaları gibi konularda gereken dönüşümü sağlayabilmemizin ön koşulu doğru para politikası ve disiplinli maliye politikasına geri dönülmesinden geçmekte. Yakın vadede de her iki alanda, pandemi koşulları, ekonomi üzerindeki baskı ve istihdama olan destek ihtiyacı da gözetilerek gerekli adımların planlı bir şekilde geleceğine inanıyoruz."

        Kaslowski, ekonomik istikrar, demokrasi ve hukuk devleti konusunda kararlı politikalar eşliğinde adımlar atılmasının, güven ve öngörülebilirliğin artırılması bakımından büyük önem taşıdığını vurgulayarak, "Bu politikalar aynı zamanda AB ve ABD ile ilişkilerimizde yeni açılımlar sağlayabilecek, küresel ve bölgesel ekonomik iş birliklerindeki konumumuzu da olumlu yönde etkileyecektir." dedi.

        REKLAM

        TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan ise salgınla mücadelenin uzun süreceğine işaret etti.

        Turan, "Sağlık başta olmak üzere ekonomik, sosyal ve toplumsal açıdan yarattığı belirsizlikler ile zor ve çetin bir yıl geride kalıyor. Henüz ilk dalganın yarattığı şoku atlatamadan, ikinci dalgaya yakalandık. Dünya Sağlık Örgütü, ülkelerin yeterli önlem almaması halinde üçüncü bir dalganın geleceği uyarısını da yaptı. Yani Kovid-19 ile mücadele, uzun soluklu bir maraton olacak gibi görünüyor." dedi.

        Turan, yeni döneme uyum kapasitesinin hızla geliştirilmesi gerektiğini belirterek, "Türk iş dünyası olarak ümitsizliğe kapılma lüksümüz yok ve hiçbir şey için umutsuz değiliz. Küresel bir sorunla karşı karşıyayız ve bu sorunu tek başımıza çözmemiz mümkün görünmüyor. Kapsayıcı iş birlikleri ile küresel bir çözüm için birlikte çalışmamız, paylaşımlarımızı artırmamız, soruna değil, çözüme odaklanmamız, her şeyden önemlisi hayatı ve insanı önceliklendiren yeni bir normal yaratmamız gerekiyor." diye konuştu.

        REKLAM

        Salgınla hızlanan dönüşüm sürecinin kalıcı etkilerini şimdiden bırakmaya başladığını ifade eden Turan, "Yeni çalışma ve üretim modelleri, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme, sürdürülebilir ve çevre dostu büyüme ile yeni küresel iş birliği modelleri... Ülke olarak ihracatımızın yarısını gerçekleştirdiğimiz ve doğrudan yabancı sermayede ilk sırada yer alan AB'nin yeşil ve dijital dönüşüm gündemini yakından takip edip ekonomimizi ve işletmelerimizi bu yeni duruma hazırlıklı hale getirmeliyiz." dedi.

        YENİ GÜÇ DENGESİ ARAYIŞLARI

        ABD seçimleri ile ortaya çıkan sonucun ve Asya-Pasifik'te Çin'in liderliğinde kurulan iş birliğinin yeni güç dengesi arayışlarını tetiklediğini belirten Turan, şunları kaydetti:

        "Serbest ticaret anlaşmaları bir fırsat kapısı yaratırken, yeni üretim ve tedarik zincirinde ülkemizin jeopolitik avantajlarını kullanması da bir o kadar önemli hale geliyor. Operasyonel hız kadar ölçek ekonomisine odaklanan bir Türkiye'nin üretim ve tedarik üssü olmaması için bir neden görünmüyor. Çin Seddi ile Viyana kapıları arasında Türkiye ile üretimde ve tedarik zincirinde rekabet edecek bir başka ülke yok. İhracatımızın katma değer yaratmasının yolu yine katma değerli üretim ve hizmet ile mümkün. Dünyanın en ucuz ülkesi olmaktan çıkmak ve toplam faktör verimliliğine odaklanarak katma değeri yüksek bir ekonomiye geçmek önceliğimiz olmalı."

        REKLAM

        Türkiye'nin üretim üssü olabilmesi için yapılması gerekenleri sıralayan Turan, "Dijitalleşen, verimliliği artıran, markalı, yüksek katma değerli üretim ve yüksek katma değerli ihracatı odağına alan, sanayi odaklı, sürdürülebilir bir ekonomik modele ihtiyacı var. Ekonomide verimliliği artıramadığımız takdirde büyümede bir devamlılık ve öngörülebilirlik sağlamak çok zor görünüyor. Ekonominin en önemli unsuru güvendir." diye konuştu.

        Turan, salgınla hız kazanan dijitalleşmenin bir proje değil, zihniyet değişimini ifade ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

        "Teknolojinin hız ve verimlilik avantajını fırsata çevirenler, değişimin de öncülüğünü üstlenecek gibi görünüyor. Dijitalleşmenin ve teknolojik yatırımların önümüzdeki dönemde daha fazla artacağı e- ticaret, e-ihracat ve bölgesel ticaretin ivme kazanacağı görülüyor. Tüm bunlarla birlikte başlayan ikinci dalga işletmelerimizi, özellikle finansmana erişim ve ödeme sıkıntısı yaşayan, düşük verimlilik, düşük rekabet gücü ve kayıt dışılık sorunu ile mücadele eden KOBİ'lerimizi daha fazla etkiliyor."

        'GÜÇLÜ GERİ DÖNÜŞ HEDEFLENİYOR'

        SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Avcı da Türkiye'deki tüm sektörlerin, pandeminin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir geri dönüşü hedeflediğini belirterek, "Ekonomimizin önemli çarklarını döndürmeye çalıştığımız bu dönemde finansa erişim, tedarik zincirinin sağlamlığı, lojistiğin aksamaması, üretimin güvenliği ve çevresel koşullar iş dünyasının daha hızlı reaksiyon göstermesini zorunlu kılıyor. Diğer taraftan işletmelerin finansal destek ihtiyacının karşılanması ve öngörülebilir yatırım ortamının sağlanması büyük önem taşıyor." dedi.

        Türkiye'deki istihdam, verimlilik ve yetenek uyumsuzluğu sorunlarının aşılması için ekonominin global rekabetçiliğini artırmanın temel gündem olması gerektiğini vurgulayan Avcı, "Uzun vadeli dijital dönüşüm ve diğer makroekonomi politikalarıyla bu sorunların üstesinden hep birlikte, ortak akıl sayesinde gelebiliriz. Günün değişen trendlerini en küçük işletmeciden en büyüğüne yakalamalı, dijitalleşme yatırımları artırmalı, yeşil enerjiye geçişi hızlandırmalıyız. Küresel rekabetçilik ve kalkınma liginde yerimizi üst basamaklara çıkarmanın reçetesi bu konularda çözüm üretmekten geçiyor." diye konuştu.

        Avcı, kongrenin bugünkü ve yarınki oturumunda pandemi sonrası dönemdeki rekabeti konuşacaklarını bildirdi.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ