Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Avrupa Son dakika... NSU davasında karar açıklandı!

        6 Mayıs 2013'te başlayan ve Almanya'da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en uzun mahkeme süreçlerinden biri olan NSU davasında bugün açıklanması beklenen kararla ilgili gelen son dakika bilgisine göre, son sanıkBeate Zschaepe'ye ömür boyu hapis cezası verildi.Yoğun güvenlik önlemleri altında başlatan davayı çok sayıda Türk derneği de yakından takip etti.

        NSU terör örgütüne yardım ve yataklıktan suçlu bulunan Ralf Wohlleben'e 10, Andre Emminger'e 2,5 ve Holger G.'ye 3 yıl hapis cezası verildi.

        Dava sürecinde suçunu itiraf eden Carsten S. gençlik yasalarına uyarınca 3 yıl hapisle cezalandırıldı.

        Salonda izleyici olarak bulunan neonazilerin, savcılığın 12 yıl hapis cezası talep ettiği Andrea Emminger'in 2,5 yıla mahkum edilmesini alkışlaması, mahkeme heyetinin tepkisini çekti.

        Ülkenin iç istihbarat servisi Federal Anayasayı Koruma Dairesi ve bazı emniyet kurumlarında aşırı sağcı gruplar içinde kullanılan muhbirlere ilişkin birçok belgenin ve bilginin 4 Kasım 2011'den sonra imha edildiğinin ortaya çıkması, tepkilere yol açmıştı.

        HÜKÜMETTEN İLK YORUM

        Almanya'da 8 Türk'ün öldürülmesiyle ilgili yürütülen NSU davasındaBeate Zschaepe'ye ömür boyu hapis cezası verilmesiyle ilgili olarak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'ndan bir açıklama geldi.

        Mevlüt Çavuşoğlu, "Sanığa ceza verilmesi yetmez, sorumlular ortaya çıkarılmalı" ifadelerini kullandı.

        KALIN: SAMİMİYET TESTİNDEN GEÇEMEDİ

        Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, NSU terör örgütü davasında verilen karara ilişkin, "Almanya’daki Türk toplumu ve ülkemiz tarafından yakından takip edilen dava neticesinde verilen karar ile baş sanık ömür boyu hapis cezasına ve diğer dört sanık ise çeşitli sürelerde hapis cezalarına çarptırılmıştır. Bu karar, tatmin edici olmaktan uzaktır" dedi.

        NSU davasının Almanya tarihinde aşırı sağcı teröre ilişkin en büyük ve en uzun süren dava olduğunu kaydeden Kalın, "6 Mayıs 2013 tarihinde başlayan dava süreci 5 yılı aşkın bir zaman dilimine yayılmış ve bu çerçevede 438 duruşma gerçekleştirilmiştir. Almanya’daki Türk toplumu ve ülkemiz tarafından yakından takip edilen dava neticesinde verilen karar ile baş sanık ömür boyu hapis cezasına ve diğer dört sanık ise çeşitli sürelerde hapis cezalarına çarptırılmıştır. Bu karar, tatmin edici olmaktan uzaktır. Ayrıca soruşturmaların başlangıç aşamalarında kurbanların aileleri ön yargılı ve asılsız suçlamalara maruz bırakılarak mağdur edilmişlerdir. Bu durum Almanya’daki Türk toplumunu da rencide etmiştir" ifadelerini kullandı.

        "Beklentimiz, Almanya’da NSU cinayetleri gibi ırkçılık ve yabancı düşmanlığı saikli cinayetlerin tekrar vuku bulmamasıdır" diyen Kalın, şunları kaydetti: "NSU cinayetlerinin yanısıra faili meçhul kalan diğer tüm ırkçı, yabancı düşmanlığı motifli saldırıların faillerinin adalet önüne çıkarılmalarını bekliyoruz. Bu tür davalar Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa için birer samimiyet testidir. Maalesef Almanya NSU davasında ırkçılığa ve ırkçılara yeteri kadar güçlü bir karşı koyuş göstermeyerek samimiyet testinden geçememiştir. Bundan sonraki süreçte de konuyu yakından takip etmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle Alman makamlarından Almanya’da ve Avrupa’da artan ırkçılıkla tavizsiz bir şekilde mücadele etmelerini, bu kapsamda özellikle siyasetçilerin ve medyanın sağduyu ile davranmasını beklediğimizi de vurgulamak istiyoruz."

        DURUŞMADAN NOTLAR

        6 Mayıs 2013'te başlayan ve Almanya'da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en uzun mahkeme süreçlerinden biri olan NSU davasının son duruşmasını izlemek üzere bazı izleyiciler, gece 22.00'de sıraya girdi.

        Duruşmayı AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Berlin Büyükelçisi Ali Kemal Aydın, Nürnberg Başkonsolosu Yavuz Kül, Münih Başkonsolosu Mesut Koç, Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, İslam Toplumu Milli Görüş Genel Sekreter Yardımcısı Ali Kızılkaya, Bavyera Eyaleti Başkanı Peter Küspert de izledi.

        Siyah bir kıyafet giyen baş sanık Zschaepe'nin avukatıyla sohbet ettiği görüldü.

        Duruşmayı neonazi olarak bilinen Lutz Giessen, Peter Rausch ve Christian Ruasch da izleyici locasından takip etti. Neonazilerin siyah kıyafetler giymeleri dikkati çekti.

        DEVLETİN MUHBİRLERİYLE BAĞLANTILARI ÇIKTI

        NSU terör örgütü, 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı düzenlemek ve 15 banka soygunu yapmakla suçlanıyor. 3 kişilik örgüt, ilk cinayetini 9 Eylül 2000'de işledi. NSU hakkında başlatılan soruşturmada devletin muhbirlerinin NSU üçlüsü ile bağlantılarının gün yüzüne çıkması ülkede deprem etkisi yaptı. Şimdiye kadar 437 duruşmanın olduğu davada 765 tanık ve 56 uzman dinlendi. Davada 93 mağduru 60 avukat temsil etti.

        REKLAM

        NSU'NUN KURBANLARI

        Başsavcılığın hazırladığı iddianameye göre, 2011’de intihar ettikleri belirtilen Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt ile davada suç ortağı olarak yargılanan Beate Zschaepe’den oluşan 3 kişilik NSU terör örgütü, 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldürmek, 2 bombalı saldırı düzenlemek ve 15 banka soygunu yapmakla suçlanıyor. Terör üçlüsü, 1998'de yer altında faaliyetlerine başladıktan sonra geçimini banka soygunlarıyla sağladı.

        NSU, ilk cinayetini 9 Eylül 2000'de işledi. Böhnhardt ve Mundlos, Nürnberg'de seyyar çiçekçi Enver Şimşek’i 8 kurşunla öldürdü. 19 Ocak 2001'de Köln'de bir İranlıya ait markete bombalı saldırı düzenleyen NSU üyeleri, 13 Haziran 2001’de Nürnberg’de terzi Abdurrahim Özüdoğru, 27 Haziran 2001’de Hamburg’da manav Süleyman Taşköprü, 29 Ağustos 2001’de Münih'te de market işleten Habil Kılıç'ı katletti. Kılıç'ı öldürdükten sonra 2,5 yıl cinayetlerine ara veren Neonaziler, 25 Şubat 2004'te Rostock'ta döner büfesinde çalışan Mehmet Turgut’u vurdu. NSU üyelerinin, 9 Haziran 2004'te Köln’de Türklerin yoğun yaşadığı Keup Caddesi’nde düzenlediği çivili bomba saldırısında 22 kişi yaralandı. 9 Haziran 2005'te Nürnberg kentinde döner büfesi işleten İsmail Yaşar’ı öldüren Mundlos ve Böhnhardt, 15 Haziran 2005’te Münih’te Yunan vatandaşı çilingir Theodoros Boulgarides'i, 4 Nisan 2006’da Dortmund’da büfe işleten Mehmet Kubaşık'ı, 6 Nisan 2006’da Kassel’de internet kafe işleten Halit Yozgat'ı ve 25 Nisan 2007’de Alman polis Michele Kiesewetter’i öldürdü. Beate Zschaepe’nin cinayetler sırasında olay yerinde bulunduğuna ilişkin şimdiye kadar somut kanıt elde edilemedi. 8 Türk ve bir Yunan'ın öldürüldüğü cinayetlerde "Ceska 83" marka silah kullanıldığı tespit edildi.

        REKLAM

        NSU'NUN TESADÜFEN ORTAYA ÇIKIŞI

        Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos, Kasım 2011'de bir banka soygunundan sonra karavanda ölü bulundu. İkilinin intihar ettiği öne sürülüyor.Karavanda 2007'de Alman polis Kiesewetter’in cinayetinde kullanılan silah ele geçirildi. İkilinin cesetlerinin bulunduğu gün Beate Zschaepe, Zwickau'da Mundlos ve Böhnhardt ile kaldığı evi ateşe verdi. Kundaklanan evde yapılan aramada çok sayıda silah arasında cinayetlerde kullanılan Ceska 83 marka silah da vardı.Zschaepe, cinayetleri NSU'nun işlediğini ortaya koyan itiraf videosunu gazetelere, siyasi partilere ve derneklere gönderip arkadaşlarının intiharından 4 gün sonra 8 Kasım 2011’de polise teslim oldu.

        MERKEL'İN SÖZÜ YERİNE GELMEDİ

        Zschaepe'nin teslim olmasıyla Alman kamuoyunda o zamana kadar "döner cinayetleri" olarak bilinen cinayetlerin aşırı sağcı NSU terör örgütü tarafından işlendiği ortaya çıktı. Medya ve güvenlik birimleri, daha önce cinayetlerin arkasında mafya ya da aile fertlerinin olabileceğini öne sürmüştü. Hatta aile fertlerinden bazıları polis tarafından sorgulanmış, baskıya ve iftiraya uğramıştı. Cinayetlerin gerçek sorumlularının ortaya çıkmasına karşın güvenlik makamları yanlış suçlamalardan dolayı ailelerden özür dilemedi. NSU hakkında başlatılan soruşturmada elde edilen bulgular, yaşanan gelişmeler ve devletin muhbirlerinin NSU üçlüsü ile bağlantılarının gün yüzüne çıkması ülkede deprem etkisi yaptı. Güvenlik ve soruşturma kurumlarında aşırı sağcı gruplara ve muhbirlere ilişkin belgelerin 4 Kasım 2011’den sonra imha edilmesi, NSU hakkında bilgilere sahip olan ve tanıklık yapması beklenen bazı kişilerin şüpheli ölümleri, NSU örgütünün uzun yıllar güvenlik birimleri tarafından tespit edilememesi, ülkede büyük tartışmalara ve kuşkulara sebep oldu. Şüpheli ölümler ve özellikle Hessen eyaletinde istihbarat servisinin Halit Yozgat cinayetine ilişkin rapor için 120 yıl gizlilik kararını alması, Alman devletinin bu seri cinayetleri aydınlatmak isteyip istemediği sorusunu akla getiriyor. Güvenlik güçlerinin aşırı sağ çevrelere yönelik bakış açısına işaret eden bazı kesimler, devletin "sağ gözünün kör olduğunu" ve devlet dairelerinde "kurumsal ırkçılık" yaşandığını savunuyor.Birçok eyalet meclisinde NSU ile ilgili araştırma komisyonları kuruldu. Federal Meclis’te de 2 dönem araştırma komisyonu oluşturdu ancak var olan kuşkular burada yapılan araştırmalarla da giderilmedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Şubat 2012’de düzenlenen anma töreninde mağdurlara cinayetlerin tümüyle aydınlatılacağı sözünü verdi. Aradan geçen 6 yıla rağmen verilen sözler tutulmadı.

        REKLAM

        CESKA 83 MARKA SİLAH TEMİNİ

        NSU davası ve 5 sanıkFederal Başsavcılık, Kasım 2011’de başlattığı soruşturmayı bir yıl sonra bitirdi ve baş sanık Beate Zschaepe hakkında terör örgütü kurucusu olarak cinayetlerde suç ortağı olmak, adam öldürmeye teşebbüs ve kundaklama suçlamalarıyla Münih Yüksek Eyalet Mahkemesinde dava açtı. Yaklaşık 488 sayfalık iddianameyi hazırlayan başsavcılık, Ralf Wohlleben, Andre Emminger, Holger G. ve Carsten S. hakkında da NSU terör örgütüne yardım ve yataklık suçlamasıyla dava açtı.Wohlleben ile Carsten S. cinayetlerin işlendiği "Ceska 83" marka silahı temin etmekle suçlanıyor.

        AKREDİTASYON KRİZİ

        Davayı kabul eden Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi, Nisan 2013’te başlatmayı planladığı davayı, özellikle Türk gazetecilerine yönelik yaşanan akreditasyon sorunundan dolayı 6 Mayıs 2013’e erteledi. Dava için yüz binlerce sayfadan oluşan yaklaşık bin dosya hazırlandı. Önce susmayı tercih eden Zschaepe, 249'uncu duruşmada sessizliğini bozarak avukatı aracığıyla ifade verdi. Zschaepe, aşırı sağcı düşünceye inanmadığını iddia etti ancak cinayetleri aydınlatabilecek herhangi bir itirafta bulunmadı.

        YANIT ALINAMIYOR

        Delil toplama sürecinin Temmuz 2017’de tamamlanmasının ardından mütalaasını okuyan başsavcılık, baş sanık Zaschaep için ömür boyu hapis, Ralf Wohlleben ve Andre Emminger için 12 yıl, Holger G. için 5, Carsten S. için de 3 yıl hapis talep etti. Carsten S. davada itiraflarda bulunmuş, mağdurlardan özür dilemişti. Mahkeme Heyeti Başkanı Manfred Götzl, geçen hafta kararın 11 Temmuz’da açıklanacağını duyurdu.Cinayete kurban gidenlerin yakınları, "neden yakınlarının hedef seçildiği" sorusuna hala yanıt alamadıkları için tepki gösteriyorlar. Müdahil avukatlar da NSU ortaya çıktıktan sonra Almanya'da herhangi bir devlet memurunun bu cinayetlerden dolayı cezalandırılmadığına dikkati çekiyor. Davanın uzamasında savunma avukatlarının verdiği 46 reddi hakim talebi de etkili oldu. Götzl, reddi hakim taleplerinden dolayı birçok duruşmayı iptal etmek zorunda kaldı. Almanya'nın en geniş kapsamlı davalarından NSU’da 5 sanığı 14 avukat savunuyor, 93 mağduru ise 60 avukat temsil ediyor. Şimdiye kadar 437 duruşmanın yapıldığı davada 765 tanık ve 56 uzman dinlendi. Toplam 927 gazetecinin akredite olduğu davada mahkeme salonunun dinleme bölümündeki 101 sandalyeden 50’si gazetecilere ayrılmış durumda. Davanın şimdiye kadar en az 28 milyon avroya mal olduğu ifade ediliyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ