Sinemanın öncü kadın yönetmenleri
Günümüzde "kadın yönetmen" ifadesi cinsiyetçi olarak kabul ediliyor. Haksız bir yargı değil. Erkekler sözkonusu olduğunda cinsiyetten söz etme ihtiyacı duyulmuyorsa, aynısı kadınlar için de geçerli olmalı. Üstelik kadınlar en başından beri sinema sanatının içindeydi. Kadınsız bir sinema sanatı hiç olmadı ve asla olmayacak. Belki sinema sanatının tarihsel üstünlüğü tam da bu noktada yatıyor. Kadınların resme, müziğe, edebiyata ağırlıklarını koymaları, toplumlardaki cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle belki yüzyılları aldı; ama sinema sanatının ilk aşamalarından itibaren onlar hep film setlerindeydiler. Sadece kamera önünde değil, kamera arkasında da vardılar. İşte sinema tarihinin öncü kadın yönetmenleri! Habertürk film eleştirmeni Mehmet Açar'ın yazısı...
Alışılmadık türdeki anti-kahramanları, klasik anlatıyı reddeden yapısı ve farklı üslubuyla öne çıkan bir filmdir. Seyirciyi olayların içine dahil etmektense düşündürmeye çalışır. Çekoslovak hükümetinin yasakladığı film, 1966'da İtalya'da düzenlenen Bergamo Film Festivali'nde büyük ödülü kazanır ve Chytilova'nın ismini tüm dünyaya duyurur. Vera Chytilova, 2014 yılında 85 yaşında hayatını kaybetti.
Agnes Varda
Geçtiğimiz yıl 29 Mart'ta kaybettiğimiz Agnes Varda, Fransız Yeni Dalga akımının öncü yönetmenlerinden biriydi. 1995 tarihli ilk filmi “La Pointe Courte”dan itibaren denemekten hiç çekinmedi. Filmografisinde belgesel ve kısa filmlerin sayısı konulu filmlere oranla daha fazladır. Gerçekçi yaklaşımını hiç kaybetmeyen, sosyal konulara duyarlı bir yönetmendi.
En önemlisi, dünya üzerindeki birçok genç sinemacıya ilham veren feminist bir yaklaşımı vardı. Amatör oyuncularla çalışmaktan korkmazdı. Varda'nın en çok bilinen, klasik olarak kabul edilen filmleri arasında “Cléo de 5 à 7” (1962) ve “Sans toit ni loi” (1985) öne çıkar.
Liliana Cavani
1933 doğumlu Liliana Cavani, Bologna Üniversitesi'nde edebiyat ve filoloji okudu. Önceleri arkelolojiyle ilgilenmek istiyordu ama sonra sinema aşkına kapıldı... Roma'daki Deneysel Sinema Merkezi'ndeki eğitimlere katıldı ve ilk kısa filmlerini 1960'ların başlarında çekti.
Sinema eğitimini tamamladıktan sonra İtalyan ulusal radyo televizyon kuruluşu RAI için tarihi belgeseller çekmeye başladı. Çektiği filmler arasında Almanya'daki Nazi rejiminin yükselişini inceleyen ilk belgesellerden biri olan “Storia del III. Reich” (History of the Third Reich) da vardı. “Philippe Pétain, processo a Vichy” adlı TV belgeseliyle Venedik Film Festivali'nde belgesel bölümünde Altın Aslan kazandı. 1974 yılında çektiği “Il portinere di notte” (Gece Bekçisi) ona dünya çapında şöhret kazandırdı.
Cahide Sonku
Türk sinemasının ilk kadın yıldızı ve ilk kadın yönetmeni olarak kabul edilir... Tiyatro sahnelerinden sinemaya geçen 1916 doğumlu Cahide Sonku'nun oynadığı ilk film, 1933 yapımı, Muhsin Ertuğrul'un yönettiği “Söz Bir Allah Bir”dir... Ertuğrul'un yönettiği filmlerle yıldızlaşan Sonku, 1949 yılında oynadığı “Fedakâr Ana” filmi çekilirken Seyfi Havaeri'nin rahatsızlanması üzerine yönetmenliği üstlenerek filmi tamamlar. Bu filmden sonra hem oyuncu hem yönetmen olarak filmlere imzasını atmaya başlar.
Kendi kurduğu Sonku Film Şirketi adına 1951’de yaptığı “Vatan ve Namık Kemal” filmini Talat Artemel ve Sami Ayanoğlu ile birlikte yönetir. 1954’te Zeki Müren’in ilk kez kamera karşısına çıktığı, gişe rekorları kıran “Beklenen Şarkı” adlı filmi Orhon M. Arıburnu ve Sami Ayanoğlu ile birlikte yönetir... 1960'lı yıllarda onu Nuran Şener, Feyturiye Esen gibi isimler takip eder.
Bilge Olgaç
İlk filmini 1965'te çeken Bilge Olgaç, 1994'e kadar 39 sinema filmi yönetti. Türk sinemasının en üretken ve uzun soluklu kadın yönetmenlerinden biri olarak anılır. Filmlerinin çoğunun senaryolarını da yazan Bilge Olgaç, ilk döneminde eski usul avantür, arabesk türünde filmlere imza attı; daha çok erkek hikâyeleri anlattı...
1975 yılında senaryosunu Yılmaz Güney'in yazdığı “Bir Gün Mutlaka”yı yönettikten sonra sinemaya uzun bir ara verdi. 1980'li yıllarda “Kaşık Düşmanı” (1984), “Üç Halka 25” (1986) ve “İpekçe” (1987) gibi olumlu eleştiriler alan nitelikli filmleriyle dikkat çekti ve kadın karakterleri filmlerinin odağı haline getirdi.