Son dakika: İstanbul depremi Habertürk yazarlarının kaleminden...
Son dakika haberine göre, İstanbul'da dün meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki deprem büyük korku yarattı. Depremin ardından Habertürk yazarları; Fatih Altaylı, Murat Bardakçı, Nagehan Alçı, Muharrem Sarıkaya, Sevilay Yılman ve Gökhan Şen İstanbul depremini yazdı...
Habertürk yazarlarından Fatih Altaylı, Murat Bardakçı, Nagehan Alçı, Muharrem Sarıkaya, Sevilay Yılman ve Gökhan Şen İstanbul depreminin ardından yazdı.
Habertürk yazarlarının yazıları şöyle:
Fatih Altaylı: Muhtemelen son uyarı
Allah İstanbul’u seviyor.
Öyle olmasa bu kadar çok uyarır mıydı!
Bir kez daha uyardı, “Hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bilimi ciddiye almıyorsunuz. 1999’u çok çabuk unuttunuz. İstanbul’da bir büyük deprem kaçınılmaz diyen bilim adamlarını dinlememeye devam ediyorsunuz. Son bir kez uyarıyorum” dedi.
5,8’le şöyle bir titreterek.
Bu uyarı gelmeyebilir, dün doğrudan doğruya 7 küsurluk bir deprem İstanbul’u yerle bir etmiş olabilirdi.
Bugün pek çoğumuz ölü olabilirdik, ben bu yazıyı yazamıyor olabilirdim, siz bu yazıyı okuyamıyor olabilirdiniz.
Bugün pek çok sevdiğimizi bir daha göremeyecek ya da pek çok seven bir daha görüşemeyecek olabilirdi.
Bu 5,8 son bir uyarıdır.
İnşallah dikkate alınır.
Murat Bardakçı:Rasathane mi, bilmece klübü mü?
Dün zangır zangır sallandık, hepimize geçmiş olsun…
“Allah beterinden saklasın!” diyeceğim ama sadece bir temenniden ibaret kalacak. Zira, İstanbul’un ezelî derdi olan 250 senede bir mutlaka gelen sırnaşık depremin son periyodunun nihayetinde bulunduğumuzu ve büyük felâketin her an yaşanabileceğini artık sağır sultan bile duydu ama senelerden buyana yapılan uyarılar bir kulağımızdan girip ötekinden çıktı. Onbinlerce can alan, yuvalar söndüren 1999’daki âfeti unuttuk, aylarca hemen her tıkırtıda ayağa fırlamamıza sebep olan paranoyalarımızı, korkularımızı, endişelerimizi bir tarafa bıraktık; dayanıksız binaları elden geçirmek için başlatılan kentsel dönüşüm bile bazı yerlerde rant kavgasına döndü…
Nagehan Alçı:Depremden değil, panikten korkun!
Dün saat 14.00’te yaşadığımız sarsıntı ile birlikte toplu akıl tutulmasının nasıl bir şey olduğunu da görmüş olduk. Yıllardır sanki İstanbul için bir deprem riski yokmuş ya da sanki daha bir önceki gün deprem yaşanmamış gibi verilen tepkilere, ortaya çıkan paniğe bakıp hakikaten panik olmamız gerek.
Muharrem Sarıkaya:Bir Ankaralının deprem deneyimi…
Ankara’dan üç akademisyen arkadaşımla sabah erken yola çıktık.
Bir ayrıntı vereyim üçü de öğretim üyesi ama aynı zamanda emekli asker…
Keyifli bir yolculuk sonrası İstanbul’a ulaştık, onların toplantısı olduğu için Haliç’in hemen yanıbaşındaki Kadir Has Üniversitesi’nin yolunu tuttuk.
Üniversite kapısından girmek üzereydik ki çevrede bir acayip hareketleme oldu.
Cep telefonuma ardı sıra son dakika mesajları gelmeye başladı; “deprem olmuş” cümlesinin ağzımdan da çıkışı bir oldu.
Daha bir dakika önce gerçekleşmişti ve biz otomobilin içinde olmamızdan kaynaklansa gerek fark etmemiştik.
Cadde çevredeki ev, işyerlerinden çıkanlar ve ağırlığı öğrenci olan yüzlerce kişiyle doldu, çevremizdeki güvenlik görevlileri de daha sakin bir noktaya ulaştırmanın gayretine düştü.
Sevilay Yılman:Panik olmak da mı izne tabi?
Çok şükür can kaybına yol açmadı ama dün çok ciddi bir sarsıntı geçirdik İstanbullu olarak…
Hepimize geçmiş olsun…
Allah bir daha yaşatmasın diyorum ama biliyoruz ki yaşatacak!
Yaşayacağız ve eğer önlem alınmaz ise de ileride beklenen daha şiddetli depremler neticesinde çok büyük kayıplar vereceğiz.
Bu arada sizlere dünkü depremde yaşadıklarımı paylaşacağım.
Bir gece evvelinde meslekte büyüğüm de olan arkadaşımın yeni taşındığı Anadolu Hisarı’ndaki evine davetliydim.
Gökhan Şen:Olası Marmara depremi ve ekonomik etkileri
Herkesin bildiği ‘sır’ Marmara depremi, İstanbul 5.8 şiddetinde sallanınca tekrar akıllara geldi. Fayın nerelerden geçtiği, hangi fay grubuna ait olduğu gibi bilgiler konuyla ilgili bilim insanlarının görüşlerine başvurularak tartışılıyor.
Konunun tartışılması gereken diğer 2 önemli ayakları ise bana göre olası ekonomik etkiler ve ülkenin fiziki hazırlıkları olmalıdır. Ben işi bildiğim tarafından tutmaya çalışayım.