Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Beşiktaş'ın yeni stoperi Rhodolfo'yu tanıyalım - Futbol Haberleri

        HTSPOR.COM / Alper ÖCAL

        Brezilya’dan transfer yapılırken, hele de stoper alınırken oyuncunun saf yetenek ve becerileri kadar dikkat edilmesi gereken temel birkaç gösterge var.

        Futbolcunun yaşı, hangi bölgede altyapı eğitimini aldığı ve oynadığı takımların taktik düzeni.

        Brezilyalı futbolcuların Avrupa maceralarında yaşadığı problemlerin başında gittikleri ülkeye sosyolojik ve taktik açıdan uyumları geliyor. Buram buram yeteneklerine rağmen pek çok futbolcu zamanlaması hatalı veya yanlış tercihler ya da kötü kariyer yönetimleri yüzünden eski kıtada silinip gittiler.

        Avrupa kulüpleri artık Brezilya’dan futbolcu alırken ya oyuncunun yeteneklerini kendi sistemlerine göre işleyip dönüştürebilecekleri, yavaş yavaş takım içine entegre edebilecekleri, makul fiyatlı genç yetenekleri ya da Brezilya futbolunda kendi tarzlarına uygun takımlarda kendini kanıtlamış daha tecrübeli isimleri tercih ediyor.

        Porto, Benfica ve Shakhtar ilk modeli istisnaları elbette olmasına rağmen genelde başarıyla uygulayan kulüpler. Anderson, David Luiz, Douglas Costa başta pek çok genç yetenek bu şekilde bu kulüplere geldi ve Avrupalılaşarak elit takımların yolunu tuttu. Madalyonun diğer tarafında, bilhassa 25 yaşından sonra Avrupa’ya gelenler arasında, Gilberto Silva, Julio Cesar, Belletti, Hernanes gibi isimler sayılabilir ve örnekler çoğaltılabilir.

        Rhodolfo haliyle ikinci gruba giriyor ve Brezilya’da geçirdiği 9 yıl boyunca çok istikrarlı ve takdir edilen bir stoper oldu. Biri geçen sezon olmak üzere iki kez yılın en iyi stoperi seçildi ve altın 11’e dahil edildi. Daha da önemlisi sürekli bu listelere aday oldu. Son 5 yıldır sezonda 40’tan aşağı maç oynamadı.

        Rhodolfo’nun profesyonel kariyeri, Parana eyaletinin Coritiba ile birlikte en büyük takımı olan Atletico Paranaense’de başladı. Parana bölgesi, Almanya ve İtalya’dan aldığı göçlerden ötürü bu futbol ekollerinin yoğun hissedildiği, hem tempo hem mental açıdan Avrupa tarzına daha yatkın bir bölge. Rhodolfo henüz 16 yaşında geldiği kulüpte 4’ü alt yapıda olmak üzere aralıksız 8 sezon top koşturdu.

        Rhodolfo’nın yetiştiği kulübün Atletico Paranaense olması önemli bir referans. Zira 1995 yılında ezeli rakipleri Coritiba’ya 5-1 kaybedince yönetim değişip Ajax’tan esinlenerek Atletico Total ismiyle yeni bir projeye başladı. Kulüp kaynaklarının çoğu alt yapıya ve tesise harcanarak, sadece ülkenin değil kıtanın da en modern yapılarından biri kuruldu. 1999’da yeni yaptıkları statları o dönem ülkenin en iyisiydi.

        Kleberson, Jadson ve Fernandinho gibi tamamen kendi yetiştirdikleri futbolcularla 1996’da yeniden yükseldikleri ligde, 2001 yılını şampiyon kapattılar ve hâlâ aynı gelenek devam ediyor. Yakın dönemde şu an Porto ve Chelsea’de oynayan Alex Sandro ve Nathan’ın imâlatı da Atletico-PR kulübüne ait. Avrupa yapması muhtemel Manoel’i son iki sezonun şampiyonu Cruzeiro aldı. Ardından gelen Cleberson’un ayak sesleri Avrupa’dan duyulmaya başladı. Brezilya alt yaş kategorilerinde halihazırda düzenli oynayan Douglas Coutinho, Marcos Guilherme, Otavio, Leo Pereira gibi isimler var.

        Rhodolfo kariyerine, 2011 yılından itibaren ülkenin karakteristiği Avrupa’ya en uyumlu, Belletti, Edmilson, Zago, Lugano, Miranda gibi önemli kulüplerde iyi kariyer yapmış isimleri parlatan, Sao Paulo’da devam etti. Olağanüstü başladığı ilk sezonu bitmeden İtalyan devi Juventus’un listesine girdi. Rhodolfo’nun şanssızlığı kulübün Miranda’yı henüz Atletico Madrid’e göndermesi, kiralıklar Ivan Piris, Xandao ve Alex Silva’yı da sırasıyla Roma, Sporting Lizbon ve Flamengo’ya kaptırmasıydı. Sao Paulo bu yüzden elindeki en iyi stoperi, hatta sonradan Roma’ya gidecek olan Leandro Castan ile birlikte o dönem ülke içindeki en iyi stoperlerden olan Rhodolfo’yu, Juventus genel menajeri Moratta çok istemesine ve 8.5 milyon €’ya dek çıkmasına rağmen İtalya’ya göndermedi. Sao Paulo, cezalandırıldığını düşünüp küsen ve performansı dalgalanmaya başlayan Rhodolfo’yu kulüp efsanesi Rogerio Ceni’den sonra ikinci kaptan yaparak hayata döndürdü.

        Kaptanlıktan sonra performansını yeniden yükselten Rhodolfo, kulübün stoper pozisyonuna peşpeşe yaptığı Lucio ve Rafal Toloi transferleri, altyapıdan gelen Rodrigo Caio ve Luiz Eduardo ile birlikte zenginleşen rotasyonun da sonucu olara İtalyanların yeniden iştahını kabarttı. La Gazzetta Dello Sport haberlerine göre oyuncuyu başta Juventus olmak üzere Roma ve Milan’ın istediği ve 8 milyon € civarından teklifler vardı. Sao Paulo her ne kadar resmi teklif olmadığını ve oyuncuyu tutmak istediklerini belirtse de, kulüp oyuncuyu küstürmemek için bu kez tedbirli davranıp başkan yardımcısı Joao Paulo de Jesus Lopez aracılığıyla ancak “Rhodolfo kendisi isterse yollarız” dedi. Transfer gerçekleşmedi.

        2013 Temmuz ayından Eylül’e kadar Sao Paulo 4 teknik direktör eskitti. Ney Franco’nun yerine Autori’nin gelmesinden sonra Sao Paulo’da büyük bir restorasyon başladı. Lucio kadro dışı bırakıldı, stoper pozisyonuna Antonio Carlos ve Roger Carvalho geldi. Rhodolfo da Gremio’ya kiralandı. Autori’nin kısa süren macerasından sonra yerine gelen Muricy Ramalho, 2014 sezonu için orta sahaya, şu an Fenerbahçe’nin oyuncusu olan ancak o dönem Gremio’da oynayan Souza’yı isteyince iki isim takas edildi.

        İki taraf da bu işten kârlı çıktı. Souza milli takıma dek yükselirken, Rhodolfo takım kimyası oturmuş Gremio’da çok iyi bir sezon geçirerek ligin en iyi stoperi seçildi ve sonra Beşiktaş’ın yolunu tuttu. Geç de olsa Avrupa trenin yakaladı. Bunda Gremio’nun geleneksel olarak Porto Alegre’nin komşu olduğu Arjantin ve Uruguay’ın sert, disiplinli, savunmanın önemini bilen karakteristiğinden etkilenmiş, Avrupa için iyi referanslar arasında bir takım olmasının da etkisi var. O dönem Gremio’ya değil de tam zıttı tarzdaki, ofansif ağırlıklı ve kimin ne yaptığının bilinmediği, doğaçlama karakteri baskın Rio takımlarından birine gitseydi kariyeri mahvolabilirdi.

        Beşiktaş, şu ana dek yazının başında belirtilen yaş/istikrar ilişkisi ve yetiştiği kültür anlamında ikide ikiyle gidiyor. Üçlemenin son halkası ise oynadığı takımların taktik düzeni.

        Fabiano Eller ülkesinde düzenli oynayarak, ve kazanmamış kupa bırakmayarak Rhodolfo ile yakın yaşta geldiği Trabzonspor için kocaman bir başarısızlıkla ülkesine geri dönmüştü. Internacional takımıyla Libertadores ve finalde Rijkaard’ın Barcelona’sını yenerek kıtalararası şampiyon oldu. Atletico Madrid o performansıyla Fabiano Eller’i yeniden Avrupa’ya getirdi ama aynı başarısızlıkla yeniden ülkesine gönderildi.

        Fabiano Eller’in başarısız olmasının sebebi Brezilya’da genellikle 3’lü savunma düzeniyle, en arkada süpürücü rolünde oynaması ve 4’lü savunmada tandem pratiğinin olmamasıydı. Internacional kariyerinde hep Indio ve Bolivar ile oynamıştı.

        Rhodolfo’nun kalitesi bir yana Fabiano Eller’den ayrıldığı temel nokta hem üçlü hem de dörtlü düzeni, sağ/sol/merkez farketmeksizin savunma hattının her yerinde oynamış olması. Atletico Paranaense ve Sao Paulo döneminde zaman zaman savunma odaklı sağ bek rolünü dahi üstlenmişliği vardır.

        2013 sezonunda Gremio, 38 maçta yediği 35 golle, sezonu ligin kalesinde en az gol gören takımı olarak şampiyon Cruzeiro’nun ardından 2. olarak tamamladığında; şu an Galatasaray’da forma giyen Alex Telles’in de yer aldığı ekip Renato Gaucho yönetiminde sezonun yarısını 3-5-2 ve türevleriyle, kalan yarısını da başta 4-2-3-1 olmak üzere çeşitli 4’lü varyasyonlarıyla oynadı. Alex Telles ve Kleber sahada en çok hareket özgürlüğe sahip olanlardı ve takımı hücuma itme görevini yürütüyorlardı. Geri kalanlar pozisyonlarına bağlı, sıkı ve defansif bir alan oyunu oynuyordu.

        Rhodolfo üçlü savunmanın göbeğinde, kaleciye daha sarkık süpürücü ve toparlayıcı bir görevdeyken, partnerleri Werley ve Bressan ilk hamleyi yapıyordu. 2014’te Enderson Moreira ve Luiz Felipe Scolari, bu sezon da Roger Machado yönetiminde hep 4’lü oynadılar. Partneri bir dönem Köln forması da giyen Pedro Geromel’di. O takım 38 maçta kalesinde sadece 24 gol gördü.

        Biliç yönetiminde temeli atılan, son Bursaspor geçmişine bakarsak Şenol Güneş ile daha da ofansifleşecek Beşiktaş için Rhodolfo transferindeki en temel sorun oyuncunun son 3 sezonunu gömülü oynayan, savunma merkezli bir takımda geçirmiş olması.

        Rhodolfo temel stoper nitelikleri açısından yer ve hava topu zamanlaması oldukça başarılı, oyunu geriden başlatma konusunda vasat üstü bir tekniğe sahip, baskı görmediğinde uzun metrajlı isabetli top kullanabiliyor. Duran toplarda Lugano ve Luciano’nun bir dönem Fenerbahçe’ye sağladığı gol katkısını Beşiktaş’a sağlayabilir. Kariyerinde 28 golü var. Hava toplarındaki başarısı geçen sezon siyah beyazlıların savunmada yaşadığı problemler için de yeterli olacaktır.

        Asıl önemlisi Rhodolfo oyun zekâsı, sezgileri ve pozisyon bilgisi anlamında çok yüksek bir profil. Öte yandan, hele de Beşiktaş’ın savunmasını öne çıkararak dominant oynayacağı oyun yapısında en büyük defosu olan atletizm ve çabukluk sorunu sırıtabilir. Rhodolfo bugüne dek bunu, konsantrasyonunu hep en üst düzeyde tutup, soğukkanlılığını koruyarak ve oyunun gelişimini iyi okuyarak doğru yer tutup, doğru zamanda agresif, sert ve risksiz hamleleriyle kapattı. Alex de Souza’nun hücumda bir satranç oyuncusu gibi birkaç hamle ötesini görerek aldığı pozisyonun, yaptığı koşunun benzerini Rhodolfo oyunun savunma tarafından yapıyor. Yine de tüm teknik direktörleri açık alandaki hız ve kıvraklık sorununu minimize etmek için bek ya da stoper tamamlayıcısı olarak Rhodolfo’yu görece daha atletik ve kıvrak oyuncularla eşleştirmeyi ihmal etmediler. Bressan ve Miranda gibi. Beşiktaş’ta bu açıdan orta sahadaki Atiba-Veli ve bekler Ramon/Beck ile mesafesinin iyi ayarlanması şart. Tandemde Ersan Gülüm mevcut rotasyonda en ideal partneri olabilir. Pedro Franco ve Milosevic’ten biri de bu kadroda an itiarıyla fazlalık görünüyor. İki genç oyuncuya iyi teklif geldiği takdirde Beşiktaş’ın bunu değerlendirip, daha atletik bir yabancı stoper alması mantıklı bir tercihli olur.

        Rhodolfo, saha dışında iyi bir profesyonel olmasının yanında lafını hiç sakınmamasıyla Brezilya’da biliniyor.

        3 sezon önce derbide Corinthians’a 2-0 kaybettiklerinde “kişiliksiz oynadık, isteğimiz yoktu”, Sud Americana kupasında Paraguay temsilcisi Libertad’a karşı yine kaybettiklerinde “Faciayız, oynayabileceğimizin yarısını bile oynamadık.”, 3-3 biten Palmeiras derbisinde savunmanın günah keçisi ilan edilmesi üzerineyse “Suçu savunmaya atıyorlar ama sahamıza çabucak geldiklerinde kimse takip etmiyor. Bu takımın kalanının dikkatsizliğiyle alakalı, buna bir son vermeliyiz.” demişti. Geçen seneki bir kupa maçında da isteğini yetersiz bularak kendini eleştirmişti.

        Şanssızlığa inanmayan, sahada olan bitenin hem kaptan hem de oyuncu olarak sorumluluğunu almaktan çekinmeyen lider bir kişiliği var. Gazeteciler, bu keskin demeçlerinin takım içinde sorun yaratıp yaratmadığını ya da pişman olup olmadığını sorulduğunda, onları, “Soyunma odasında konuştuğumuzdan farklı bir şey söylemiyorum, hepimiz olgun insanlarız.” diye yanıtlamıştı.

        Beşiktaş iyi bir oyuncu aldı. Doğru oyuncu mu ? Beraber yaşayıp göreceğiz ancak kariyerinde hiç lig şampiyonluğu yaşayamamış, ve Sao Paulo döneminde bunun için gerekirse kanını akıtacağını söyleyen, Rhodolfo'nun heyecanlı, motive ve agresif karakteriyle tribünün çabuk kaynaşacağına eminim.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ