Zorya Luhansk - Fenerbahçe maçının yazar yorumları

GERÇEKTEN ACI VERİCİ | SERDAR ALİ ÇELİKLER

Kayseri ile oynanan lig maçında, hakem Serkan Çınar 5 dakika uzatma verdi. 90+5’te Alper golü atmasa F.Bahçe ligde ilk 3 haftada 3 mağlubiyet ile tarihi rekor kıracaktı. Dün 94 dakika 30 saniye sonra bitmesi gereken maçta hakem Kovacs, tam o anlarda faul çaldı. 95 dakika 15 saniye sonra Kjaer’in vuruşu rakip oyuncuya çarpıp gol oldu ve F.Bahçe, Avrupa Ligi’ndeki muhtemelen tek deplasman puanını aldı. Baştan söyleyelim, bu takım Avrupa’da bu gruptan zor çıkar. Çıksa da devam edemez. Ligde de ligin ilk devresi bitmeden havlu atmaya namzet. Çünkü bir dönemin pırıltılı; civcivli; yaldızlı yıldızlı takımı; tüm zamanların, her daimin en fiyakalı kulübü F.Bahçe kadrosu; Aziz Yıldırım’ın kompleksleri, futbol bilgisizlikleri, hoca çekememezlikleri, kendinden başarılısına tahammül edememezlikleri, kardeşi ile kendisinden başka futbol aklı tanımamazlıkları nedeniyle sıradan, nakıs, dümdüz bir kadro haline geldi. Koşucu oyunculardan başka kimseye prim tanımayan hocalarla öğütüle öğütüle zayıflayan kadro yapısı, 3 senenin ikisinde ligin başlamasına 1 hafta kala hoca değişimi gibi saçmalıklarla iyiden iyiye eritildi. Her maç yazısından sonra tekrar etmeye gerek yok, bu kadro zayıf.

3 tane 6 numara var. Salih Uçan adlı zorlarsan 8 numara var. Ama ne ideal 8 ne de kötü bir 10 numara yok. Elde, Dubai’de yemiş, içmiş, yatmış sonra dönmüş Musa; kendini futbolcu zanneden Emenike ve ‘Bütün Kötülüklerin Anası’ RvP var. Bu RvP hem Vitor’u yedi, hem de kazma ve yetenek fukarası olsa da iyi niyetle mücadele eden Fernandao’yu küstürüp ‘Şişmandao’ haline getirdi. Hemşehrisini getirdiler, hala haftada 1 idman sonra maç düzeneğinde. Belli ki dizi bitik. 5 milyon Euro’yu löpletip 5 kuruşluk fayda sağlamadan gidecek. Şimdi bu kadro varken bir de Advocaat hakkındaki tüm endişelerimi haklı çıkarıyor. Tüm Hollandalılar gibi 4-3-3 takıntısı var. Stoch-Musa-Alper 3’lüsü ile başladı, pozisyon yok. Sonra Musa-RvP-Emenike 3’lüsüne döndü yine pozisyon yok. Demek ki sorunu öndeki 3’lüde gördü. Oysa orta alandan bunlara top gitmiyor ki.. Dick Advocaat fazla vakit geçirmeden 4-4-2’ye dönmeli. Bildiğimiz 4-4- 2.. Hiç maceraya gerek yok. Gene takım ne çok uzar ne çok kısalır ama dünkü gibi acı verici “Bu takım ne oynuyor Allah aşkına?” soruları sordurmaz.

BAL

Son saniyelerde gol bulma ‘bal’ı güzel.

ADVOCAAT

Vitor Pereira’nın kendisi kovuldu, fikri 11’deydi. Josef ve Topal’ı yan yana gördük. Villarreal’i eleyip Şampiyonlar Ligi’ne giren; grupta ilk maçında Tottenham’ı deplasmanda yenen Monaco’yu, o beğenilmeyen Vitor eliyordu az kalsın. 2 maçın birinde Volkan Demirel olsa o tur Fener’indi. O eşleşmede hoca Dick Advocaat olsa ne olurdu?

PEREİRA AKLANIR MI? | FAİK ÇETİNER

Maçın sadece adı deplasman... Rakip Zorya, stada F.Bahçe’den daha çok yol kat ederek gelmiş. Taraftar desem varla yok arası. Tiyatro seyreder gibiler. Tribündeki az sayıdaki Sarı-Laciverli taraftarın sesi daha çok çıkıyor. Rakip; yıldızı, tecrübesi olmayan bir ekip. Bu şartlarda ister istemez diyorsun ki; “F.Bahçe bu maçı rahat kazanır.” Maç başlıyor, ilk 45 dakikada doluyor. F.Bahçe’nin akıllarda kalan tek gol pozisyonu var. O da, Stoch’un duran topunda Souza’nın az farkla dışarı çıkan kafa vuruşu. Zorya, F.Bahçe’nin gücünü bildiğinden oyunu kendi alanında kabul ediyor. Garanti tek top oynuyor, çabuk atağa kalkışına güveniyor. F.Bahçe ise tam takım neredeyse rakip alanda ama oynadığı oyun ‘al gülüm ver gülüm.’ Souza bildiğiniz gibi. Oynar mı tartışılır. Salih, “Ben bu takımda zor oynarım” der gibi. Kanatlardan Şener ve Hasan Ali’nin bindirmeleri yetersiz. Gelir gelmez banko olan Sow, eski havasından çok uzak. Defanstan top oyuna çabuk sokulamıyor. Mehmet Topal, Alper Potuk ve Stoch diğerlerine göre biraz daha hareketliler. Oyun planı hiç yok. Böyle bir takımın da iyi futbol oynaması, maça ağırlığını koyması hayal oluyor.

90+6'da hayat buldu!

İlk yarıdaki görüntüden sonra Advocaat ikinci yarıya Ozan Tufan’a sarılarak başlıyor. Salih’i de dışarı alıyor. Bu yarının başında Sarı-Lacivetliler biraz daha hareketli... En azından pozisyon bulmaya başlıyor. “F.Bahçe artık maçı döndürür” diye düşünüyoruz. Bu yarının başında zaten Sow, kaleciyle karşı karşıya golü yapsa, rakip de teslim bayrağını çekecek. Sow kaçırıyor, ardından rakip bir füze vuruşla 90’a giden topla öne geçiyor. Gol, rakibin direncini de artırıyor, moralini de. Advocaat ne yapıyor? Önce Stoch’u alıp Van Persie’yi, sonra da diğer top yapan Alper Potuk’u alıp Emenike’yi sahaya sürüyor. Hollandalı hoca forvet aldıkça maçı döndüreceğini sanıyor. Takımın sahada oyun planı olmadığını, geride bırakılan geniş ve rakibe avantaj sağlayan alanları görmüyor. Zorya eğer dün 3. bölgede biraz dikkatli olsa ve aceleci olmasa, hiç beklemedikleri skorla maçı kazanırdı.

15 dakikada 3-0'dan 4-3...

Gelelim sonuca... F.Bahçe, Avrupa Ligi’ne de şok bir yenilgiyle başlayacakken, imdada Kjaer’in füzesi yetişti. 3 forvetle (Sow, Emenike, Van Persie) pek gol atmayı beceremeyen, oyun kurucusu olmayan bu takımın başında da Advocaat var. Dünkü maçtan sonra benim, Hollandalı hocayla ilgili soru işaretlerim arttı. Gelir gelmez Pereira’ya salladı. Ardından “10 numara istemez” dedi. Böyle giderse, F.Bahçe’de bizlerin bile çok eleştirdiği Pereira bile aklanır. “Kimin sayesinde?” derseniz, “Advocaat” derim.

SOW TATİL YAPMIŞ!

Büyük ümitlerle geri çağrılan Sow, dün 90 dakika sahada kaldı ama bir varlık gösteremedi, güçsüzdü. Belli ki Sow, Birleşik Arap Emirlikleri’nde futbol oynamaktan çok tatil yapmış!

10 NUMARA

F.Bahçe yönetimi ısrarla bir 10 numara almadı. Advocaat da onlara destek verdi. Alkışlar bu kararı alanlara... Şaka tabii ki.

"Biz geliyoruz"