Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Güvenlik Türkiye NATO'dan çıkıyor mu?

        NATO'nun 70. kuruluş yıldönümü kutlanıyor. Tam da böyle bir günde Türkiye'nin NATO'dan çıkıp çıkmayacağı, ABD ile Türkiye arasında, silah sistemleri konusunda başlayan gerilim artarak/genişleyerek devam ediyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in Twitter üzerinden atışması meseleyi başka bir boyuta taşıdı. NATO'nun kurucu ortağı ve ana taşıyıcısı ABD, S-400, F-35 projeleri üzerinden NATO sistemlerinin tehlike altında olduğunu iddia ediyor. Peki ABD-Türkiye ilişkilerindeki bu sınama Türkiye'nin NATO'dan çıkmasına ya da çıkarılmasına kadar uzar mı? Türkiye, yeni savunma ittifaklarına yelken açar mı? Bu soruların yanıtlarını bu yazıda vermeye çalışacağım...

        REKLAM

        Başlarken, çok önemli bir bilgi paylaşayım; yakında Türkiye'deki ana taşıyıcı siyasi partilerin programlarından NATO ile ilgili önemli değişiklikler olacak. Bunları da sizlere raporlayacağım. Tarihi değişiklikler olacak...

        DEĞİŞİMİN YÖNETTİĞİ NATO

        70 yıllık NATO kronolojisinin özeti; ilk dönemlerinde değişimi yöneten NATO, artık değişim tarafından yönetilen bir teşkilat olarak görülüyor. ABD-Türkiye ilişkilerindeki cari durumu, NATO üzerinden okumak yanlış olmayacaktır. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 169 FETÖ'cü subay, beraberlerinde götürdükleri ülke sırları ve bilgileriyle birlikte NATO'ya sığındı. 15 Temmuz'un akabindeki sıcak günlerde ABD Merkez Kuvvetler Komutanı (CENTCOM) Joseph Votel, darbeyi kınamak yerine, "NATO subaylarının tutuklanmasından endişeliyiz" açıklaması yaptı. Votel hakkında yargıya suç duyuruları var. İki temel değer sütûnu; güvenlik-özgürlük üzerine kurulu NATO'nun, Kuzey Atlantik Örgütü Anlaşma metninin 4. maddesinde yazan, "üye devletlerden birine yapılan saldırı, üyelerin hepsine yapılmış sayılır" hükmüne, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı onlarca tehdide rağmen riayet etmezken, tam aksi tutum takındı. Suriye'nin kuzeyinden ve Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye yönelen tehditlerde seyirci kalan NATO aksine ABD'nin orkestrasyonunda tehdidin bizatihi kendisi oldu. Türkiye'nin terörle mücadelesinde önleyici/ön kesici tutum takındı.

        REKLAM

        ABD'NİN TEHDİTLERİ VE ÇÖZÜM BEKLEYEN MESELELER

        ABD ile Türkiye arasında yaşanan sorunları tek tek ortaya koymazsak, meselenin özünü kaçırmış oluruz. Çok geriye gitmeden sıralarsak; FETÖ elebaşı dahil, 15 Temmuz'un failleri Amerika'da ve hala korunuyorlar. ABD, CENTCOM aracılığıyla, İsrail'i ve Suud'u da yanına alarak bölgeyi dizayn etmeye çalışıyor, şedit politikalarını sürdürüyor. PKK/YPG'ye desteğini çekmedi, garnizon terör devleti stratejisinde hâlâ ısrar ediyor. Rahip Brunson meselesinde olduğu gibi 15 Temmuz'a yönelik dahlini sorgulatmıyor, yargılatmıyor. "Yerel konsolosluk görevlileri" adı altında tasnif ettiği ajanların serbest bırakılmasını istiyor. Bunun için tehdit dili kullanıyor. Her meseleye ayrı bir case açarak aşama aşama ilerliyor. Biri bitince bir diğer pazarlık konusunu açıyor. Her fırsatta elini yükseltiyor. Bu kadar mı? Hayır...

        Halkbank soruşturma dosyasını kapatmıyor. Hakan Atilla'yı serbest bırakmıyor. Türk demir-çelik ürünleri için kota ve vergi şantajını elinden bırakmıyor.

        REKLAM

        Kendi eline bakarak karşı tarafın kartlarını açmasını istiyor. "S-400 alırsanız. Patriot'ları vermem, F-35 projesinden sizi çıkarırım. NATO koruma şemsiyesi kalkar" diyor. "Rus sistemleri ile NATO ittifak sistemleri arasında bir tercih yapın" diyor. İsrail'in Golan'ı ilhak etmesine destek veriyor. "İran'a yaptırımları genişleteceğim, muafiyetler kalkar" dediği gibi askeri operasyon seçeneğini masada tutuyor. Bölgede ne kadar illegal yapı-devlet altı örgütlenme varsa onlarla iş tutuyor. Listeyi uzatmak mümkün...

        NATO-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

        NATO'nun bu meselenin neresinde olduğu, misyonu ve kuruluş amaçlarından uzaklaşmasına dair de bir paragraf açmak gerekirse S Bilişim Danışmanlık'ın NATO-Analitik Kronoloji raporundan aktaracağım şu tespitler dikkat çekici:

        - 4 Nisan 1949'da kurulan NATO'ya Türkiye Şubat 1952'de Yunanistan ile birlikte katıldı. Halen 29 üyesi bulunan NATO, Afganistan, Kosova, Libya, Akdeniz, Aden ve Somali sularına müdahil oldu. ABD müdahalesi nedeniyle, 1990 ve 2004'te Irak operasyonlarına kısmi müdahilliği var.

        - 1952'den 2011'e kadar NATO-Türkiye ilişkileri verimli ortaklık şeklinde işliyordu. NATO, kuruluş ilkeleri güvenlik-özgürlük dışında dış etkileşimde istikrar üretmek bakımından Türkiye'yi destekledi. Türkiye, Avrupa savunmasının güneydoğu kanat ülke sorumluluğunu tümüyle üstlenen ülkeydi. Bu görevi layıkıyla yerine getirdi.

        REKLAM

        - Türkiye bu süre zarfında ittifakta ayrışmaya yol açmadığı gibi nimet/külfet paylaşımında fedâkarlıktan kaçınmadı. Türkiye, Avrupa'nın sulh ve sükûn içinde kalmasını, kendi savunduğu kanattan herhangi bir savunma ve güvenlik riskiyle muhatap olmasını kesintisiz şekilde önledi.

        - Türkiye, 4. madde kapsamında NATO ile istişare etmeksizin iş yapmadığı gibi kendine saha açmadı. Yumuşak ve dengeleyici bir aktör konumunu başarıyla sürdürdü.

        - NATO'nun Rusya ile en uzun kara sınırına sahip ülke sınırını uzun süre koruyan Türkiye, ittifak kara sınırlarının 3'te 1'inin korunmasında sorumluluk üstlendi.

        - NATO'ya destek veren Türkiye tehditlere hızlı karşılık verme esaslı çekirdek kuvvet bulundurup, NATO-Akdeniz diyalog mekanizmasının önemli bir bileşeni olarak görev yaptı. NATO'ya doğrudan 3 bin 100 personel tahsis ettiği gibi ihtiyaç olduğunda kullanılacak personel yetiştirdi. Afganistan, Kosova, Akdeniz ve Somali kalkanlarında kritik destekler verdi Türkiye.

        - Türkiye ile NATO'nun farklılaşması 2007 sonunda, Irak'ın kuzeyine yönelik Türk askeri harekâtına NATO'nun dolaylı gösterdiği tepki nedeniyledir. 1990'da Kuzey Irak'ta ABD müdahalesini destekleyen, 2003-2004'te Irak'ta askeri eğitim veren NATO, güvenlik gerekçesiyle Türkiye'nin Irak'a müdahalesini reddetti. ABD, bu meselede süre vererek Türkiye'ye, "Irak'tan derhal çık" mesajı verdi.

        REKLAM

        - 2008'de Rusya'nın Gürcistan'ı işgalinde ABD donanması 23 gün Karadeniz'e erişimi engellenince ABD'nin müesses nizamı, bundan Türkiye'yi, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nı sorumlu tuttu. Rusya ile teması artıran Türk amirallere yanıt, deniz casusluk ve balyoz soruşturmaları ile FETÖ aparatı üzerinden geldi.

        - Türkiye ile NATO arasında kayda değer farklılaşma 2011 Libya müdahalesinde yaşandı. Sivilleri bombalayan NATO uçaklarına karşı; TSK, TDK, THY 25 bin Türk işçisi ve diğer ülke vatandaşı sivilleri başarıyla tahliye etti.

        - TSK, Somali, Sudan ve Katar'da askeri üsler tesis etti. Türkiye'nin Karadeniz'de geliştirdiği işbirlikleri, ABD-NATO'nun Karadeniz erişimini gereksiz kıldı. Türkiye, denizlerde bölgesel etkinliğini NATO'dan bağımsız işletmeye yöneldi.

        - NATO, 2012'de Esad'ın Türk eğitim uçağını düşürüp topçu atışlarıyla Akçakale'yi vurması üzerine Türkiye'nin Suriye sınırına 6 adet Patriot bataryası konuşlandırdı. Ancak daha sonra bu bataryalar sökülüp götürüldü.

        - NATO üyesi ülkeler, Suriye'de terörist örgüt destekçisi bir pozisyon aldı. ABD, Fransa, İngiltere IŞİD ile mücadele etme bahanesi altında terör örgütü YPG'yi destekledi.

        REKLAM

        - Irak'ın kuzeyinde 35 km derinlikte fiili tampon bölge tesis eden Türkiye, NATO'nun terörle mücadelede 4. maddeyi işletmemesi üzerine kendi göbek bağını kendisi kesmek durumunda kaldı.

        AB-NATO-RUSYA OKUMASI

        Bu kronolojik okumadan sonra Avrupa'nın değişen ve özerkleşme işaretleri veren savunma ve güvenlik anlayışının önce Avrupa Birliği, ardından NATO kararlarına yansıdığını görüyoruz. 2009 Lizbon anlaşması, AB'nin NATO'dan ayrışmasını somutlaştırdı. Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği oluşturuldu ve bu kimlik Avrupa ve Güvenlik ve Savunma Politikası'nın başlatıcısı oldu. Türkiye ise NATO'dan nispi olarak ayrılan Avrupa'nın yeni savunma politikasını destekledi. Almanya merkezli Avrupa ülkelerinin Ukrayna ile işbirliği, NATO'nun açık ve kararlı şekilde işletilememesi, Rusya'nın Ukrayna işgalini adeta tahrik etti. Ukrayna meselesi NATO-AB etkileşiminin netlik yitirmesinin bir sonucu olarak karşımıza çıktı. AB ile Rusya etkileşimi, NATO'nun kaderini belirlemede tarihi önemdedir. Özellikle Almanya, AB'nin saldırı tehdidi bulunmaksızın düşük savunma harcamalarıyla problemsiz işlemesinin Rusya ile iyi geçinmesine bağlı olduğunu düşünerek başta enerji olmak üzere Rusya ile farklı alanlarda işbirliğine yöneldi.

        REKLAM

        AB açısından NATO, zamana yayarak, zehirlenmeye yol açacak ölçüde bozdurulmadan içi boşaltılan bir teşkilata dönüştü. ABD Başkanı Trump, Münih zirvesinde Merkel'i Putin ile gizli ortak ilan etti. Alman-Rus ortaklığından en çok rahatsız olan ülkelerden İngiltere'yi de unutmamak gerekir. İngiltere, İkinci Dünya Savaşı'ndan beri ilk kez önceki yıl yüksek profilli savaş gemisiyle Karadeniz'e girdi. Romanya'da askeri üsse konuşlandı. ABD'den P-8 deniz karakol uçakları ve nitelikli denizaltılar satın alan İngiltere, Körfez ülkeleri ile kapsamlı savunma anlaşmaları yaptı.

        FÜZE KALKANI PROJELERİ

        2012 Şikago zirvesinde NATO füze savunma sistemlerinin ortak ve kapsamlı hale getirilmesi kararı aldı. NATO Balistik Füze Savunma (BFS) sisteminin ara yeteneğinin güçlü ve entegre kılınacağı ilan edildi. Obama, füze sistem ara yeteneğinin önce İran'a karşı Türkiye'de set edileceğini deklare etse de ilk uygulamada Türkiye'nin Suriye sınırında füze konuşlandırma projesi başarısız oldu. NATO'nun kararları uygulanamazken, bu konuda İsrail başarılı oldu. Türkiye füze korumasına alınacak, karşılığında Arap baharının İsrail aleyhine evirilmesi önlenecekti; proje buydu. ABD, NATO'yu İsrail'e kalkan yapıyordu.

        Şikago zirvesinde NATO'nun ikinci kararı Smart Defence (akıllı savunma) konseptiydi. Savunma bütçeleri, ülkeler düzeyinde ve NATO toplamında düşürüldü. Operasyonel planlama kritik deniz yollarına ve potansiyel kriz alanlarına kaydırıldı. Bu yolla sürekli hazırda tutulan yetenekler azaltıldı; ülkelerin kendi savunma yetenekleri ve münhasıran güncel tehditlere odaklanmaları temin edildi. NATO akıllı savunma doktrinine göre şekillenirken, Kıta Avrupa ülkeleri Rusya ile olumlu etkileşim içinde, yapısal bağımlılıkları artmış şekilde izleniyor. ABD'nin sürekli-daimi hazır kuvvet bulundurma yaklaşımı gereksiz, yer yer haksız, üstelik Rusya yönünden tahrik edici ve işlevsiz olarak görülmeye başlandı.

        YENİ İTTİFAKLARA YELKEN

        Sonuç olarak Türkiye son dönemde ABD ve onun domine ettiği NATO'nun süreçleri, tarihi ıskalayan yanlış hamle ve politikalarından uzaklaşmaya başladı. Türkiye kaideli devlet-düzenli ordu formatı, yerli ve milli savunma sanayi etkinliği, Rusya ile başta S-400'ler olmak üzere işbirliği gibi konularda kararlı tutum sergiledi. Suriye sınırında sıkılaştırma sağlayan güvenlik duvarı, terör örgütü PKK'ya yönelik milli-yerli yeteneklerle etkili operasyonlar; İHA-SİHA yetenekleri, kurumlar arasında üst düzey koordinasyon, siyasi iradede en üst seviyede kararlılık, Suriye sahasında başarılı askeri operasyonları küresel destekli bölgesel ittifaklarla desteklemesi Türkiye'yi ABD'nin sıkıştırmaya çalıştığı yerden çıkardı. Bundan sonra sırada kararlı bazı adımlar ve tercihler olacak. Türkiye bölünme ve terörle eşleşme dikte eden ABD yerine, Kıta Avrupası ve Rusya ile işbirliğini tahkim edecek. Savunma-endüstriyel yatırım ve işbirliklerini hedefleyecek. Cevabı aranan soru: "Türkiye, ABD-NATO'dan mı çıkacak; yoksa ABD-NATO'yu mu ülkeden çıkaracak?"

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ