'The Hateful Eight' Oscar'da ne yapar?

“The Hateful Eight”, Oscar’a aday olan dördüncü Tarantino işi olacak mı? Film ABD’de beklenen etkiyi yaratmadı. Ama ‘En İyi Özgün Senaryo’, ‘En İyi Müzik’ ve ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’da adaylığa ulaşması garanti gibi. Zorlarsa bu kategorilerde zirveyi de görebilir. “The Hateful Eight”i hafta başı izledim ve filmin Oscar yarışındaki konumunu değerlendirmek istedim.

Quentin Tarantino üç filmiyle Akademi’nin ilgisini çekebildi. Bunlardan ikisi ‘En İyi Özgün Senaryo’ heykelciği de getirdi. Aslında onun yazdıklarının ne kadar ‘orijinal’ olduğu tartışılır. Ama retro öğelerden, sevilen sinemasal parçalardan lezzetli ve muzip bir pastiş (kopyala-yapıştır sanatı) inşa ettiğini de unutmamak lazım. Tarihsel bir döneme ve olaya yön verme çabasını gösterdiğinde daha çok ciddiye alınıyor senarist-yönetmen.

‘TWC’NİN ÜMİDİ ELBETTE “CAROL”

Bu sene de benzer bir durumla karşılaşabiliriz. “The Hateful Eight”, Weinstein Kardeşler gibi sektörde fazlaca adından söz ettiren yapımcıların işi. “Zincirsiz” (“Django Unchained”, 2012) onlar için bir piyango gibiydi. TWC bir yandan “Umut Işığım”ın (“Silver Linings Playbook”, 2012) tanıtım çalışmalarıyla uğraşırken, eski göz ağrısı ‘Quentin’in başarısıyla mutlu oldu.

Bu sene benzer bir tablo görebilecek miyiz? Onlar için “Carol” (2015) Cannes Film Festivali’nde beğeni toplamasından bu yana Oscar dedikodularında ilk sıralarda yer alıyordu. Şimdilerde kadın oyuncu dallarında Cate Blanchett ve Rooney Mara’yı kampanyalarla zirveye yerleştirme kaygısı bir yana, En İyi Yapım Tasarımı, En İyi Kostüm Tasarımı ve En İyi Müzik’te de başa güreşme arzusu var.

Elbette hedef son düzlükte “Spotlight”ı devirerek film veya yönetmen ödüllerine ulaşmak. Açıkçası Haynes’in ustalıklı rejisi bir yana karşımızda eleştiri ortalamalarında McCarthy’nin işini aratmayan bir eser de var. Ama “Carol” sıfır da çekebilir. Son dakikadaki detaylar belirleyici olacak.

ERKEK OYUNCU DALLARINDA HAYAL KIRIKLIĞI YAŞAYACAK GİBİ

“The Hateful Eight”, Aralık’ta dağıtılan eleştirmenler birliği ödülleri bir yana Altın Küre, Eleştirmenlerin Seçimi Ödülleri ve SAG adaylıklarında beklenen ilgiyi görmedi. Zamanla film kategorisinde yerini kaybettiğini düşünenler var. “Zincirsiz”, bu dönemde ağırlığını hissettirmiş, ‘En İyi Film’ adaylığına göz kırpmıştı. “Büyük Açık” (“The Big Short”) ve “Diriliş”in (“The Revenant”) son düzlükte yaptıkları onun çok çok üzerinde. ‘En İyi Yönetmen’ de mucizelere bağlı.

Oyuncu kategorilerine bakarsak filmde rol alan oyuncuların tartımı iyi yapılmamış. Akademi’nin seveceği dönüşüm geçiren bir erkek karakter yok. Yani “Zincirsiz” senesinde SAG’e aday olmadan Altın Küre’yi alarak Oscar’a ulaşan Christoph Waltz benzeri bir durum göremedik. Fragmanın çıkışıyla Samuel L. Jackson ve Kurt Russell’ın yardımcı dalda konuşulmaya başlanması göstermelikti. Tim Roth’un, Demian Bichir’in de şansı olabilirdi.

WALTZ’UN YERİNDE LEIGH VAR

Açıkçası Roth’un, Russell’ın ve Tatum’un tarihsel karakterlere can verirken, kısmi fiziksel dönüşümleri ve yabancılaştırıcı aksanlarıyla fark yaratmamaları, büyük oynamamaları bir dezavantaj. Bu konumda Waltz gibi tedirgin edici bir isim olsaydı her şey değişebilirdi. “The Hateful Eight”in en iyisi L. Jackson, onun da rol süresi sebebiyle hangi kategoriye sokulacağı bir kafa karışıklığı yaratmış. Demian Bichir’in İspanyolca performansı ise bir yerlere gelebilirdi.

Jennifer Jason Leigh, sessiz başladığı ‘mahkumiyet’ sürecinde, makyajıyla çirkinleştirilmiş. Yüz ifadesiyle dikkat çekmesinin ardından yavaş yavaş kan gölünün ortasında buluyor kendini. Onun ‘erkeksi’ olarak yaşadığı dönüşüm tam Akademi’ye göre. İyi bir performans sergileyen Leigh, Altın Küre’de Vikander ve Mara ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’da yarışmayacağı için ödülü alacaktır, oradan nereye yürür belli olmaz.

ÜÇÜNCÜ SENARYO ÖDÜLÜ GELİR Mİ?

Tarantino’nun eleştirmen birliklerinin özgün senaryo ödüllerine ulaştığı görülüyor. Açıkçası ne yapacağı muamma. “Spotlight” bu dalda net favori, hele hele film ve yönetmeni alamazsa bu kategoriyi tamamen garantiler. Ama Akademi’nin sevdiği ‘ikili diyaloglar’ üzerine kurulu bir ‘konuşan kafalar filmi’ “The Hateful Eight”. Bu bağlamda da “Soysuzlar Çetesi” (“Inglorious Basterds”, 2009), “Ucuz Roman” (“Pulp Fiction”, 1994) ile “Zincirsiz”in sevilme sebebi açığa çıkıyor. Buradan yürürsek filmin “Zincirsiz” kadar net ve güncel bir siyasi söylemi olmaması dezavantaj.

“The Hateful Eight” kağıt üstünde western filmi olduğundan Akademi’nin seveceği bir iş. Ama Tarantino, sürpriz dönüşlerle kurduğu senaryosunda bambaşka noktalara da açılıyor. Aslında ‘melez bir tür filmi’ demek daha doğru. Bu sebeple de ABD’nin ilgisi, ‘western’i niye lime lime ettin?’ problemine kadar uzanabilir. İngiliz dedektiflik romanlarından sinemaya giren ‘whodunit’ etkisi bir yana, Peckinpah’ın türe getirdiği ‘gore’ (kan pıhtısı) yaklaşımın da başka bir katmanı var burada.

MÜZİK VE SİNEMATOGRAFİDE SEKME YAŞAMAZ

Bunun yanında görüntü yönetmeni Robert Richardson Ultra Panavision 70 ile hallettiği filmde dokuzuncu adaylığını alır. Ama güçlü rakipler arasında ödül kazanamaz, dördüncü, beşinci sıraya yerleşir. En İyi Müzik’te onca adaylığa karşın sadece Onur Ödülü’ne ulaşabilen Ennio Morricone ciddi bir tehdit. Burada ne yapar bilinmez, ama John Williams ve Carter Burwell ile amansız bir mücadeleye girecek. Filmin besteleri işlevsel, boş atış yapmıyor.

Açıkçası “The Hateful Eight”, Akademi üyelerinin seveceği ama tapmayacağı bir film. Tarantino’nun 70mm inadı yüzünden ABD’de az kişiye ulaşma riski taşıyor. Bu da filmin “Carol”ın çok çok arkasında olmasını sağlıyor. Bence ‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’, ‘En İyi Özgün Senaryo’ ve ‘En İyi Müzik’te verilecek yarışlara konsantre olunmalı. Gerisi hayalcilik…

Kerem Akça’nın 88. Oscar Ödülleri için erken aday tahminleri:

En İyi Film:

1-Spotlight (Open Road Films)

2-Carol (TWC)

3-Diriliş (The Revenant) (Fox)

4-Mad Max: Fury Road (Warner)

5-Gizli Dünya (Room) (A24)

6-Casuslar Köprüsü (Bridge of Spies) (DreamWorks)

7-Büyük Açık (The Big Short) (Paramount)

8-Brooklyn (Fox Searchlight)

9-Joy (Fox 2000)

10-Marslı (Fox)