Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Zemin katta oturanlar depremde 15. saniyeye kadar bulundukları yerden çıkma pratiği yapsın, yüksek binalarda oturanlar yaşam üçgeni oluştursun
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yaşadığımız doğal afet sonrası, yapılan hataları düzeltmek zorunda olduğumuz bir dönemdeyiz. Hedef bir deprem ülkesi olan Türkiye’nin her yönüyle depreme hazır hale gelmesi. Konunun sağlık boyutunda ise yapılan hataların farkına varıp eksikleri giderme ve riskleri minimize etme var. Bunu yapmak olası bir depremde hem hayatta kalmamızı kolaylaştıracak hem de sakatlık ve hastalık riskleri ile beklenmedik ölümlerin önüne geçme ihtimalimizi artıracak. Sağlıkla ilgili dikkat listemiz çok sayıda başlığı kapsıyor. Bilinçsiz kurtarma çalışmalarının depremzedelerde yol açtığı risklerden, depremin ilk günlerinde hayati öneme sahip sahra hastanelerinin eksikliği bunlardan sadece ikisi. Türkiye Acil Tıp Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Funda Karbek Akarca konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

        Doç. Dr. Funda Karbek Akarca
        Doç. Dr. Funda Karbek Akarca

        ENKAZ ALTINDAN ÇIKANLARDA EN ÇOK GÖRÜLEN SORUNLAR

        Akarca, “Deprem sonrası enkaz altından çıkanlarda en sık görülen problemler nelerdir?” sorusuna “Depremde enkaz altından çıkanlarda maruz kaldıkları travmanın şiddetine göre değişmekle birlikte en çok uzuv yaralanmaları, kırıklar gibi ortopedik yaralanmalar, baş ve boyun yaralanmaları görülüyor. Enkaz altında kalma süresi uzayan depremzedelerde, ezilme yaralanmaları ve buna bağlı olarak gelişen Crush (ezilme) Sendromu ile karşılaşılıyor. Bu yaralanmalar, yaşamı tehdit edici düzeyde böbrek ve karaciğer yetmezlikleri ile elektrolit bozukluğuna yol açabiliyor” diye yanıt veriyor.

        KISA VE UZUN VADEDE KARŞILAŞILABİLEN SORUNLAR

        Yaralı çıkarılan hastalarda kısa ve uzun vadede karşılaşılabilecek sorunları birbirinden ayırmak gerekiyor. Kısa vadede ezilme sendromuna bağlı olabilecek böbrek ve karaciğer yetmezliği, elektrolit bozukluğu, hipotermi nedeniyle vücut metabolizmasının yavaşlamasına bağlı ritim düzensizlikleri görülüyor. Uzun vadede yumuşak doku enfeksiyonları, uzun süre hareketsiz kalma nedeniyle vücutta pıhtılaşma bozuklukları, alt solunum yolu enfeksiyonu ve daha geç dönemde, travmaya bağlı stres bozukluklarıyla karşılaşılıyor.

        Depremde göçük altından çıkan ve iyi olduğu düşünülen kişilerde ani ölümler meydana gelebiliyor. 4 saatten uzun süre bir ağırlığın altında ezilen iyi durumdaki hasta göçük altından uygun şekilde hazırlanmadan çıkarıldığında aniden dolaşım sağlanınca, hızla kana geçen toksinler nedeniyle kötüleşip kısa sürede yaşamını yitirebiliyor. Bu ani kötüleşmeye “smiling death” (gülen ölüm) deniyor.

        REKLAM

        KARGA TULUMBA ÇIKARTILAN DEPREMZEDENİN RİSKLERİ

        Depremzede göçük altından omurga yaralanma şüphesine bağlı olarak yaralı çıkartılırken özellikle boyun omurları koruma altına alınmaz ve boyunluk takılmazsa, “karga tulumba” çıkarılmasına bağlı ani gelişen felç durumları meydana gelebiliyor. Bu durumun sıklığı, travmanın şiddeti ve göçük altında kalma süresine bağlı olarak değişiyor. Ezilme yaralanmalarının, göçük altında ortalama 4 saatten uzun kalma sonrasında daha sık görüldüğüne dikkat çekiliyor.

        EN SIK GÖRÜLEN KURTARMA HATALARI

        En sık görülen kurtarma hatasının, göçük altından çıkarma işlemi öncesinde sağlık personeli tarafından, değerlendirme yapılmadan “apar topar müdahale” edilmesi olduğu belirtiliyor. Omurga ve ezilme yaralanmasını önleme amaçlı erken dönemde hastaya enkaz altından çıkarılmadan damar yolu açılmaması ve özellikle bebeklerin enkaz altından çıkarılırken sarsılmasına bağlı travmatik beyin hasarları önemli kurtarma hataları arasında görülüyor.

        DENEYİMLİ OLMAYAN GÖNÜLLÜLERE DİKKAT!

        Doç Dr. Funda Karbek Akarca, “99 Gölcük depreminde ezilme yaralanmalarına bağlı hasarı önlemek amacıyla, enkaz altından çıkarıldığı anda olay yerinde damar yolu açılıp sıvı verilmemesine bağlı birçok ölümcül durum gözlenmişti. Buna karşın son depremde 99 depremine kıyasla enkaz altından yaralı çıkarılırken sağlık personelleri ya da UMKE gönüllülerinin daha bilinçli hareket ettiklerini söyleyebiliriz” diyor ve devam ediyor; “Buna karşın Kahramanmaraş depreminde çok geniş bir alanda ve daha yüksek sayıda enkaz nedeniyle afetin ilk saatlerinde her enkazın başında sağlık personeli bulunmadığı için kurtarılabilecek yaralılar, ‘Crush sendromu’ nedeniyle hayatını kaybetmiş olabilir. Deneyimli olmayan gönüllülerin enkaz altından karga tulumba yaralı çıkarmaları önlenebilecek omurga yaralanmalarında artışa neden olmaktadır.”

        REKLAM

        GÖÇÜK ALTINDAN ÇIKANLAR BU KONTROLLERİ İHMAL ETMESİN

        Travma sonrasında altın saatler olarak tanımlanan ilk bir saat içinde en sık karşılaşılan ölüm nedeninin kanamalar olduğuna dikkat çeken Akarca, bu nedenle ilk yapılması gerekenin hastanın kanama bulgularının varlığının kontrol edilmesi, aktif kanamaya yönelik baskılı pansuman ile kanama kontrolü sağlanması olduğunu belirtiyor. Akarca’ya göre hastaların “vital bulgu” adı verilen tansiyon ve nabız kontrolleri ile bilinç kontrollerinin yapılması da büyük önem taşıyor.

        YENİ BİR DEPREMDE HAYATTA KALMA ÖNERİLERİ

        Doç. Dr. Funda Karbek Akarca, depremlerde hayatta kalmanın en önemli noktasının ön hazırlık olduğunu söylüyor ve “Önceden yapılmış pratik, deprem anında yaşayacağınız telaşın önüne geçebilir” diyerek hayatta kalmayı sağlayabilecek şu önerileri sıralıyor:

        *Evinizin konumu ve bulunduğu kata göre deprem öncesinde tüm aile bireyleriyle birlikte senaryolarınızı oluşturup pratikler yapın.

        *Zemin katta oturuyorsanız ve depremin yıkıcı etkilerinin başlayacağı 15. saniyeden önce bulunduğunuz yerden dışarı çıkabiliyorsanız tüm hazırlığınızı bu doğrultuda gerçekleştirin.

        *Yüksek katlı bir binada oturuyorsanız, evinizde güvenli alan olarak tanımlanan “yaşam üçgeni” oluşturabileceğiniz, çökse de tamamen yok olmayacak bir alan belirleyin.

        REKLAM

        *Bir deprem anında enkaz altında kalma tehlikesini düşünerek yatak başınıza su, cep telefonu ve dolu bir powerbank koyun.

        GÖÇÜK ALTINDAN SAĞ ÇIKMAK İÇİN BUNLAR GEREK

        -Olası yaşam üçgeni

        -Cenin pozisyonu almak

        -Belirlediğiniz güvenli alanda yanınızda pratik gıda ve malzemeler bulundurmak (su, cep telefonu, düdük, powerbank, küçük atıştırmalık)

        HİPOTERMİ AVANTAJ MI YOKSA DEZAVANTAJ MI?

        Depremde, sanılanın aksine eğer donma noktasının üzerinde bir soğuğa maruz kalınırsa, (hipotermi eşiğinin üzerinde) vücut metabolizmasının yavaşlamasına bağlı olarak hayatta kalma süresinin uzayabileceğine dikkat çekiliyor.

        DEPREM ÇANTASI ŞART MIDIR?

        Deprem çantaları ile ilgili gerekliliğin bireysel olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Doç Dr. Funda Karbek Akarca, “Gereğinden fazla malzeme ile doldurulmuş deprem çantası deprem anında ayağınıza pranga olup hareketinizi yavaşlatabilir. Bu nedenle deprem anında deprem çantasının peşinde koşmanın planlamanıza uygun olup olmadığını değerlendirin. Örneğin zemin katta oturuyorsanız deprem çantanız dışarı çıkmaya çalışırken sizi yavaşlatabileceği için bu çantanın varsa arabanızda bulunması daha uygundur. Yüksek katlarda oturuyorsanız, çantanızı belirlediğiniz yaşam üçgenlerinin yanında bulundurabilirsiniz. Deprem sırasında bulunduğunuz alanda sabit kalma koşulu ile yapılan yaklaşımların hayat kurtarıcı olabildiğini unutmayın” diyor.

        DEPREMİN İLK HAFTASINDA SAHRA HASTANELERİ NEDEN YOKTU?

        Doç. Dr. Funda Karbek Akarca, depremin ilk günlerinde önemli bir mahrumiyet konusunun da sahra hastaneleri olduğunu dile getirerek, “Depremde sağlık çalışanları her zamanki duyarlılıklarıyla alanlara koştular. O sırada Ben de Hatay’da olduğum için bunu net olarak gözlemledim. Eğer bir depremde hastanelerimiz yıkılıp hasar almışsa hiç zaman kaybetmeden donanımlı sahra hastanelerinin devreye girmesi şarttır. Binaların olmadığı yerde bu hastanelere ihtiyaç vardır. Biz bölgeye gittiğimizde sahra hastanesinde görev yapacağımız düşüncesindeydik ama hayal kırıklığına uğradık. Böyle afetlerde alana doktor ve hemşire göndermek elbette önemlidir ama asıl önemli olan sağlık hizmeti verilecek güvenli alanlar yaratmaktır. Hastane olmadan kapsamlı sağlık hizmeti verilmesi mümkün değildir. Maalesef bu depremde yabancı kurtarma ekiplerinin sahra hastaneleri öncelikli sağlık alanları olmuştur. Hatay’da Sağlık Bakanlığına bağlı sahra hastanesi ancak 2. haftada acil tıp uzmanlarının büyük emekleriyle yapılandırılarak devreye sokulmuştur. Bu süreye kadar hastaların sevk edilme zorundalığı etkin tedaviye ulaşma sürelerini aksatmıştır” diyor.

        EKİPLER BERABER ÇALIŞMA PRATİĞİ OLAN KİŞİLERDEN OLUŞMALI

        Deprem alanında sağlık hizmetinin etkin şekilde oluşturulması için alana ekiple gidilmesi gerektiğini söyleyen Akarca’ya göre ekip hekim, hemşire, sağlık teknisyeni, radyoloji teknisyeni ve destek elemanları gibi geniş ve daha önce beraber çalışma pratikleri olan kişilerden oluşmalı. Bu sayede hiç bilinmeyen bir ortamda sağlık hizmeti sunma çabası daha organize ve daha kolay olup hasta lehine sonuç verecektir.

        REKLAM
        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ