21 yaşındaki Leon Bailey'nin mucizevi hikayesi...

Şimdilerde Bundesliga'ya damga vuran genç futbolcu şimdiden Avusturya, Belçika, Slovakya ve Almanya'da yaşadı. Bunların dışında hükümet baskınları, uluslararası yasalar ve adam kaçırma gibi talihsiz olaylar da geçti. Leon Bailey'nin roman olacak hikayesini okumaya hazırlanın...

Avusturya'nın Salzburg şehrinde bulunan dört kişinin tüm eşyaları tek bir çantadaydı. Yemek için ton balık konserveleri, mayonez ve ekmekten başka şeyleri yoktu. Dört kişi tüm bunları paylaşıyordu. Bir hostelde. Bir otobüste. Başka bir hostelde. Bu döngüyle yaşamaya çalışıyorlardı. Aynı zamanda şubat ayında Salzburg, Kingston'a hiç ama hiç benzemiyordu.

Craig Butler ve çocuklarının Avrupa turu Salzburg'ta başlamıştı ancak burası son durak olmayacaktı. Red Bull Salzburg'la çıktıkları ilk deneme olumsuz sonuçlanmış ve reddedilmişlerdi. Dışarıda dondurucu soğuk vardı ve henüz ergenliğinde bulunan çocuklar bu tür şartlara hazır değillerdi. Hayallerindeki Avrupa'yla karşılaştıkları durum birbirinden çok farklıydı.

Butler, çocuklarının yeteneklerini biliyordu ve onları yarı futbol yarı atletizm okulu olan Phoenix All-Star Academy'ye yazdırmıştı. Leon Bailey, 20 üvey kardeşiyle birlikte Butler'ın evlatlık edindiği çocuklardan biriydi ve beş senedir onunla yaşıyordu.

Butler, onları Avrupa maceralarına hazırlarken hem evini hem de arabasını sattı. Arkadaşlarından da 6 bin Euro civarında eden 1 milyon Jamaika dolarıyla yola çıktı. Gösterdiği bu erdem, yabancılık ve ayrımcılıkla yüzleşecekti. Hem de ağır şekilde.

"Çok zor günlerdi. Muhtemelen hayatımın en zor kısmıydı" diyor Bailey, Avrupa macerasının ilk günlerini anlatırken. "Bana çok şey öğretti. Hayatımda ilk kez yurt dışına çıkıyordum. Hem de böylesine soğuk bir ülkeye. Öylesine soğukluğu daha önce hiç yaşamamıştım. Geldiğimizde dondurucu bir soğuk vardı ve hayatımın en zor anlarıydı. Adapte olmamız lazımdı ancak üzerimizde soğuğa uygun kıyafet bile yoktu"

Bailey böyle söylese de kovalanacak bir hayali vardı. Kardeşleri, babası ve onun bir vizyonu, ufku olsa da planları yoktu. Yaptıkları tek şey yürümek, kapı kapı dolaşarak onların açılmasını beklemek ve kendilerine deneme şansı sunulmasıydı. O da olursa. Dört yıldır annesini göremeyen Bailey, evrak işleri için 17 yaşında Jamaika'ya dönmek zorunda kaldı. Kan bağı olmasa da kardeşleri de ona sadık kaldı.

"Hostellerde, motellerde bazı takımların altyapı tesislerinde kalıyorduk. Genelde çok sık yer değiştiriyorduk" diyor Bailey. "Birbirimize sıkı sıkıya bağlanmıştık çünkü Phoenix'te birlikte büyümüştük. Aynı evde yaşamış, her şeyimizi paylaşmıştık. Aynı kanı taşımasak da gerçek bir aileydik. 'Kan bağı, sizi aile yapmaz' diye her zaman söyledik, söylemeye devam ediyoruz"

Red Bull Salzburg onları geri çevirdi. Bailey ve kardeşleri, Avusturya ekiplerinden USK Anif'le anlaşma sağladı. FourFourTwo'da yer alan bilgi, Bailey'nin bu kulüpte U15 kategorisinde 16 maçta 75 gol attığını söylüyor. 2011-12 sezonunu takip eden süreçteki bir YouTube videosu, 14 yaşındaki Bailey'nin dikkatleri çekmesine neden oldu. Avusturya'dan ayrılacak ve hem Belçika hem de Hollanda'ya gidecekti. Genk ve Ajax tarafından izlenmiş, denemeye davet edildi.

2012 yılında Genk, Butler'ın üç çocuğuna birden teklif yaptı. Aslında sadece Leon Bailey'yi istemişlerdi ancak Butler, üç çocuğunun bir arada olmasını istediği için üçüne de teklif yapmak zorunda kaldı. Jamaikalı çocukların şansı yaver gitmeye başlamıştı ki her şey karanlığa dönüşmeye başladı. Babaları Butler bir anda kaybolmuştu.

Butler, Bailey'nin Genk ile sözleşme imzalamasına yardımcı olabilecek bir anlaşma için Meksika'ya gitmişti. Leon, 15 yaşında olduğu için yurt dışından bir kulüple sözleşme imzalayamıyordu.

Hem babaları hem de menajerleri olan Butler, Meksika'da soyulmuş, saldırıya uğramış ve cebinde tek kuruş olmadan çölün ortasına bırakılmıştı. Genk aradan Butler'dan dört ay gibi bir süre haber gelmemesine rağmen çocuklar için adım attı. Genk idarecilerinden Gunter Jacob o günleri "Oldukça zorlu bir süreçti. Çocukları ana caddelerden uzak tutarak okula yolluyorduk ve bizimle çalışmalarını sağlıyorduk" sözleriyle özetliyordu.

Bailey, Belçika'da bir evde yaşamaya başladığında tüm sorumluluğu en büyükleri olan Travis aldı. Kardeşler zorluklarla mücadele ederken Bailey yaşanların farkına varmaya başladı. "Sürekli ileriyi düşünmek zorundaydım. Verilen şansı hak etmek zorundaydım ve kendimden ödün vermem gerektiğini anladım. Ülkemden çok uzaktaydım ve çok çalışmak, aranılan insan olmak zorundaydım" diyor.

Butler bu süreçte Belçika'ya döndü ve Genk'ten yardım eli geldi. Kulüp, kendi sponsorlarından birinde ona iş verdi, ancak oturma izni, devlet yetkilileri tarafından reddedildi. Belçika Çalışma Bakanlığı yetkililerinin düzenlediği bir baskında ise bu durum ortaya çıktı ve çocuklar Genk'ten ayrılmak zorunda kaldı.

Phoenix'nin Standard Liege ile ortaklığı vardı ve Jamaica'dan, Bleçika'nın beş büyük kulübüne birden çağrıda bulunuldu. Genk Başkanı Herbert Houben, bir dizi görüşmelerde bulunsa da sonuç değişmedi ve izin alınamadı. Jamaikalı çocuklar, ülkeden ayrılmak zorundaydı.

Şubat 2015'te yeniden Avrupa'daydılar. Bailey 17 yaşındaydı ve Ajax onu istiyor ancak yaşı nedeniyle profesyonel sözleşme imzalayamıyordu. Leon ve Kyle, Tschen La Ling'in sahibi olduğu Ajax'ın kardeş kulübü Trencin'le anlaşma sağladı. La Ling, Johan Cruyff'un eski takım arkadaşıydı. Trencin'de sadece birkaç ay geçiren Bailey, 18 yaşına basar basmaz Genk'in yolunu tuttu!

Genk'te büyük bir etki yaratması da uzun sürmedi. 2015-16 sezonu bittiğinde Genk için sezonun ikonik gollerinden birini atmıştı bile. Genk'in 5-2 kazandığı maçta skoru 1-1'e getiren golü kaydeden Bailey, o sezon 25 maçta 4 gol 7 asist üretmişti.

Ertesi sezon takımını UEFA Avrupa Ligi'ne taşıyan elemelerde 6 maçta tam 3 gol 3 asist üreten genç futbolcu, grup aşamasında da 6 mücadelede 4 gol kaydetti. Artık Ajax değil, Chelsea'nin de dikkatini çekmişti. Kulüp yetkilisi Dimitri de Conde, Londra devinin ilgisini aktardı.

"Chelsea'yle ilgili söylentiler doğruydu" diyor Bailey. "Bana 14-15 yaşımdan beri ilgileri vardı ancak bir genç olarak normal düzeyde başlamak ve bir kulübe, sadece ismi için gitmemeyi tercih ettim. Zaman içerisinde doğru kararlarla, doğru yerde ilerlemenin peşindeydim. Genk o anda benim için doğru yerdi çünkü altyapıları ve gençlerle ilgili planları kusursuzdu"

A Takıma o kadar kısa sürede çıkmayı beklemediğini de dile getiren Bailey, şöyle diyordu: "Her şeyin bu kadar hızlı olması çok ilginçti. Yeteneğimden hiçbir zaman şüphe etmedim ve her ne olursa olsun inandım. Yeteneğim vardı, yapabileceklerimi biliyordum ve kulübün bana verdiği şansı kullandım"

UFEA Avrupa Ligi'nde çılgın bir performans sergileyen Bailey'ye Chelsea'den gelen teklifler reddedildi ancak Bundesliga'dan gelen 20 milyon Euro'luk teklif kabul edildi. Bu performans Leverkusen'in, Bailey'yi planladığından 6 ay daha önce almasına neden oldu.

"Manchester United, City, Chelsea ve Liverpool... Birçok kulübün ilgisini duyuyordum. Bir profesyonel olarak en çok dikkat etmeniz gereken şey, birden birkaç basamak çıkmamaktır. Önce olduğunuz yerden bir basamak üste çıkmanız lazım. Leverkusen'in zamanlaması çok doğruydu, orada olmam için doğru zamandı" diyor Bailey.

Ağustos 2018'de yeni bir anlaşma yapan Bailey, Leverkusen'le olan sözleşmesini 2023 yılına kadar uzattı. "Şu anda hiçbir yere gitme niyetim yok" diyor genç futbolcu, hakkında çıkan Bayern Münih söylentilerine rağmen... "Gelecekte neler olabileceğini kimse bilemez. Ben her gün yeni bir şeyler öğrenmeye odaklıyım"

Vatandaşı Usain Bolt'la da yakın arkadaş olduğunu dile getiren Bailey, "Birlikte futbol oynuyoruz, sahilde takılıyoruz, birlikte partiler düzenleniyoruz. O gerçekten güzel bir insan, kendisini birkaç yıldır tanıyorum. Onunla ilk olarak futbol oynarken tanışmıştım, bana sorarsanız gerçeekten iyi bir oyuncu. Uzun, büyük, topla yavaş ama bir şeyler yapabilecek tipte oyunculardan" diyor.

Manchester City'nin Jamaika asıllı İngiliz yıldızı Raheem Sterling'le de arkadaş olduğunu söyleyen Bailey "Ben profesyonel olmadan önce tanışmıştık. Düzenli olarak Jamaika'ya geliyor. Onu gördükten sonra onun gibi olmak istedim. Nerede olursa olsun bazen görüntülü konuşuyor, bazen birlikte takılıyoruz" diyor ve futbola dair birçok şeyi ondan öğrendiğini de söylüyor.

Bailey, Jamaikalı olmasından gurur duyuyor ancak henüz milli takımında forma giymedi. Jamaika U23 Milli Takımı'yla bir maça çıkan ve oynadığı tek maçta gol atan 21 yaşındaki futbolcunun önünde Belçika ve Almanya'yı seçme ihtimali de bulunuyor. Jamaika, Bailey'i kapmak için federasyon başkanı Michael Ricketts düzeyinde bile girişimlerde bulunsa da Bailey karar vermek için acele etmiyor.

"Ülkemi çok seviyorum. Bir gün en iyi futbolculardan biri olmak istiyorum. Bunu yapmam için de uluslararası arenada en üst düzeyde olmam gerekiyor. Bunu Jamaika için oynarken yapamam. Yani oynadığım yer, adımı başka platformlarda dünyaya haykırmalı. Bu yüzden Jamaika'nın benim için en iyi seçenek olduğunu düşünmüyorum" diyor Bailey.

21 yaşındaki yıldızın bu konudaki şanssızlığı ise Belçika ve Almanya'daki vatandaşlık statüleri. Belçika vatandaşı olmak için aralıksız 5 yıl, Almanya'da ise en az 6 yıl bulunmak gerekiyor. "Bugün kendimi profesyonel olarak görüyorum" diyor Bailey. "Çocukken, bu yaşıma kadar birçok ülkeyi ve birçok farklı kültürü gördüm. Yaşadığım her şey beni daha güçlü olmaya zorladı, bu yüzden başımdan geçenlerin hepsine şükrediyorum. Başladığım yerden, geldiğin noktadan gurur duyuyorum. Ve gittiğim noktadan"