Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Habertürk'e konuştu
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsveç'te Tevrat'ın yakılmasının engellenmesiyle ilgili olarak değerlendirmede bulundu.

        Habertürk'ten Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtlayan Çelik şu ifadeleri kullandı:

        Burada Tevrat sözkonusu olduğunda bu isabetli kararı veren Batı ülkesi Kur'an-ı Kerim sözkonusu olduğunda neden isabetli karar veremiyor? Tevrat'ın yakılma girişimini de lanetliyoruz. Bugün sosyal medyada bir vesile ile koymuşlardı. Bir Taliban mensubu Batı icadı diye televizyonu baltayla parçalıyor, kamerayla çekiyor. Bunun nasıl bir olduğunu düşünelim. Kutsal kitabımızın yakılması lanetlemesi gereken eylem. Kur'an-ı Kerim'in ötesinde düşünün. Birisi meşhur İsveçli kitabın yazarını yaksa, İsveç ve bütün Avrupa ayağa kalkar. Kuşkusuz Tevrat'ın yakılma girişimi karşısında İsveç'in kararı doğrudur ve isabetlidir. Burada mesele II. Dünya Savaşı yıllarında nasıl bir imaj oluşturulmuştu Yahudilerle ilgili. Masum insanlar hiçbir suçları olmadığı halde bir dine mensubiyetlerinden dolayı soykırımla karşı karşıya kaldı. Birileri, Batı'daki faşizm dalgası, o zaman Yahudilerin karşısında bu insanlık dışı girişimi bugün Müslümanlar için gerçekleştirmeye çalışıyor. Fiziki saldırı olarak çeşitli İslam karşıtı eylemlere rastlıyoruz.

        "FAŞİSTLER TÜM DEĞERLERİ ASKIYA ALMAYA BAŞLAYACAK"

        Avrupa'daki değerler sağlam zemin üstüne oturmuyor. Bize 'uygunsuz, gerçekten çirkin eylem; ama ifade hürriyeti bağlamında ele alınması gerekir' dendi. Konu yargıya taşındığında herhangi şekilde yargısal girişime gerek bile olmadığı söylendi. Orada yanlış karar verdiler, şimdi doğru karar verdiler. Böylesi faşist girişime polislerin nezaretinde izin veriyorlar, öte yandan Tevrat'ın son derece doğru karar vererek yakılmasını engelliyorlar. Bunu Avrupa ve dünyanın geneli için tehlikeli buluyorum. Faşizm bu yoldan kademe kademe ilerliyor. Bir müddet sonra ifade hürriyetini arar hale gelecekler. Bu faşistler toplumsal hayatı belirlemeye başladıktan sonra bu değerleri askıya almaya başlayacaklar. Ortadaki tablo nettir. Faşizm hatta bildiğiniz Nazizm sahne almakta, meydan okumaktadır. Tek tek Avrupa değerlerini yıkmaktadır. Avrupa için en büyük tehlike içerisinden yükselen faşizmdir, Nazizmdir. Şimdi İslam düşmanlığı yapılıyor. Alınması gereken tedbirlerin alınmadığı gibi bir tablo ortaya çıkıyor. Açık adres vermek istemem; bu ülkeler kendileri için fiziken tehdit olarak gördükleri hangi ülkeler varsa o ülkeler aşırı sağ grupları destekleyerek, Avrupa entegrasyonunu bozmak gibi girişim içindeler.

        "AYNI KAFA KUR'AN'I YAKINCA ESTETİZE ETMEYE ÇALIŞIYOR"

        Bu bünyenin bağışıklık sisteminin kendi kendine çökertmesi demek. Kur'an-ı Kerim'le ilgili saldırı sözkonusu olduğunda İncil'le ilgili saldırıları örnek gösterip ifade hürriyeti dediler. Şimdi Tevrat'a haklı olarak yakılmasına izin vermiyorlar. Antisemitizme doğru olarak izin vermiyorlar, İslam düşmanlığına ses çıkarmıyorlar. Bu İslam düşmanlığını kaldırdığınızda altından göçmen düşmanlığı, yahudi düşmanlığı, biraz daha kazıyın AB'ye, Avrupa'nın değerlerine, demokrasiye düşman Nazizm çıkar. Yeni Zelanda'da saldırı girişimini gerçekleştirilen kişinin notları bulunmuştu. O notlarda aslında Avrupa'nın DEAŞ'ı diyebileceğimiz bir zihniyet görüldü. DEAŞ'ın İncil veya Tevrat'ı yakmaya çalışması nasıl bir şok yaratır. Aynı kafa Kur'an-ı yakınca bunu da estetize etmeye çalışıyorlar. İlginç gözlemimi paylaşmak isterim. Türkiye DEAŞ saldırısına uğradığı zaman benim AB Bakanı olduğum dönemlerde ziyaretim esnasında görüyordum. Avrupa'da, Almanya'da ve diğer yerlerde önemli kamu binalarında Türkiye ile dayanışma için Türk bayrağı yansıtıyorlardı. Ama PKK için bunu yapmıyorlar. Bundan 10 sene evvel Nazi partisinin Almanya'da meclise gireceği söylenseydi kimse inanmazdı. Bir sürü gelişmeyi yanyana koyun. Alman yetkililer 'Bunların bir kısmı doğrudan Nazi örgütleriyle bağlantılır' diyor. Esasında bu DEAŞ'a en büyük gıdayı vermek anlamında. Avrupa'daki demokratların ve bütün dinlerden insanların ortak hareket etmesi gerekir. Avrupa'da antisemitizmle mücadele eden örgütlerin İslam düşmanlığıyla mücadele edenlerle ortak hareket etmesi gerekir.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ