Aslı Özer: Sınırlarımın dışına çıkmak istiyorum

Öncelikle ilk solo projeniz 'Hayatın İzleri' için tebrikler... Sizi yeni keşfedenler için kendinizi kısaca tanıtmanızı istesek, Aslı Özer kimdir?

Çok teşekkür ediyorum. 6 yaşından beri piyona çalıyorum. Hayatım boyunca müzikle iç içe yaşadım. 2012 senesinde ilk profesyonel çalışmamı fusion-caz grubu olan 'Cazzip Project' ile yaptım ve ekiple bir albüm iki tane de single yayınladım. Bu süreçte hem müzisyenliğimi yapıyor hem de kurumsal hayatımı sürdürüyordum.

2020 itibari ile ise yeni bir projeye giriştim. Farklı bir tarzda daha çok vokallerimle ön plana çıktığım ve prodüktörlüğünü yaptığım bir proje hazırladım. Bu yeni projenin ilk single'ı olan 'Hayatın İzleri' de geçtiğimiz şubat ayında yayınlandı.

"HAYATIN İZLERİ' KENDİN OLMAKTAN KORKMAMAYI ANLATIYOR"

'Hayatın İzleri' şarkısının hikayesi ne, neyi anlatıyor?

Özetle kendin olmaktan korkmamayı anlatıyor. Hayat hepimizde birtakım izler bırakıyor. Bu izler sayesinde kendi kimliğimizi oluşturuyoruz. Bu parçanın sözleri de aslında hepimizin yaşadığı benzer duygulara adres ediyor. Çocukluğumuzdan itibaren bize yapmamız ve yapmamamız gerekenler söyleniyor. Sorgulamadan itaat etmemiz bekleniyor. Biz bunları yapınca iyi insan, iyi çocuk veya iyi anne baba vs oluyoruz. Ama gerçekten dayatılan bu normlar sizin normlarınızla örtüşüyor mu? Yoksa kendinizden daha da mı uzaklaşmanıza sebep oluyor? Senin yaşamayı istediğin bir hayat var ve bir şekilde sürekli engelleniyorsun veya korkutuluyorsun. Bunu toplum yapıyor, ailemiz yapıyor, öğretmenlerimiz veya patronlarımız yapıyor. Sonunda da siz kimlik kaybı yaşıyorsunuz, kendiniz olamıyorsunuz. Buna bir tepki ve artık insanları kendileri olmaları konusunda cesaretlendirmek amacıyla yazıldı.

"HAYALLERİMİN PEŞİNDEN GİTMEYE KARAR VERDİM"

Müzik hayatınızın her döneminde yer almış ama üniversiteden sonra "En fazla 3 sene çalışırım" dediğiniz farklı bir sektörde 12 yıl geçirmişsiniz... Neden 12 yıl sonra bıraktınız, bu süreçteki hedefleriniz neydi?

Hayatım boyunca sadece müzik yapmak istedim ancak sosyal baskılar, gelecek kaygısı gibi nedenlerle ikinci plana atmak zorunda kaldım. Kendince planım kurumsal hayatta para kazandıktan sonra yurt dışına gidip müzik okumak ve kendi projeme başlamaktı. Ancak planladığım gibi gitmedi çünkü aslında kurumsal sistem de baş döndürücü bir çark. İçine girince çıkması çok kolay olmuyor. 12 senenin sonunda kendim olamamanın verdiği bunalımla bu duruma bir son verdim ve sadece hayallerimin peşinden gitmeye karar verdim.

Şarkı yayınlandıktan kısa bir süre sonra Spotify'da Fresh Finds listesinde yer aldınız duygularınızı bizimle paylaşır mısınız?

Fresh Finds Türkiye listesine ve kapağında yayınlandı evet. Bayıldım! Kapak dizaynı ise muhteşem olmuş. Açıkçası henüz ilk parçam çıkmışken böyle bir görselle karşılaşmak çok motive etti. Teşekkürler Spotify!

Ayrıca bu projenin mastering'inde Grammy ödüllü ve Adele'in '30' adlı albümünün mastering'ini de yapan Randy Merril imzası yer alıyor. Bu süreç nasıl gelişti nasıl bir araya geldiniz?

Randy Merrill ile 4 parça çalıştık. Açıkçası çok zor olmadı. 'Proje için kim uygun olur, nasıl bir şey yaratırız?' diye konuşurken Sterling Sound’a ulaştım. Parçalar üzerinde konuştuk ve ardından Randy Merrill’in asistanıyla planlamayı yaptık. Randy Merrill de projeyi kabul ettikten sonra çalışmalara başladık. Seyahat dönemi olsaydı yüz yüze çalışabilecektik ama pandemi dolayısıyla online olarak tüm süreci yönettik.

"HAVA KARARINCA MELANKOLİ DAHA DA ARTIYOR"

Şarkı dinleyicilerle buluştuktan sonra akustik versiyonunu da çıkardınız? Nasıl tepkiler aldınız?

Akustik versiyon çok sevildi. Dinlenmelere baktığımda özellikle gece yarısına doğru daha çok dinlendiğini görüyorum. Hava kararınca melankoli daha artıyor herhalde. Diğer versiyon ne kadar agresif ve sert ise akustik de o kadar yumuşak oldu. İki farklı duygu barındırıyor versiyonlar.

'Cazzip Project' üçlüsünde de yer aldığınızı görüyoruz çalışmalarınız devam ediyor mu?

Cazzip Project her zaman var olacak bir proje. Onun çalışmaları her zaman devam ediyor.

Peki 'Cazzip Project'in hikayesi nasıl başladı?

2012’de trio olarak kurulduk. Modern Müzik Akademisinde tanıştık. Enstrümantal bir proje o. Teknik kalitesi yüksek, performans odaklı. 2014’te IKSV Caz yarışmasını kazandıktan sonra 2018’de Stories albümüyle piyasaya çıktık. Çok güzel tepkiler aldık ve yurt dışında performanslar sergileme şansına eriştik.

Hem enstrüman çalıp hem de şarkı söylemek nasıl bir duygu?

Çok keyifli. Özellikle bestecilik açısından büyük alan açıyor. Daha özgür düşünebiliyorsunuz.

"EN BÜYÜK HEDEFİM GLOBAL ALANDA VAR OLABİLMEK"

Müziğe dair hayallerinizden bahseder misiniz?

Benim müziğe dair en büyük hedefim global alanda var olabilmek. Sınırlarımın dışına çıkmak istiyorum. Çocukluğumdan beri en büyük hayalim bu. Dünyayı gezeyim, turnelere çıkayım, her milletten insanla tanışayım, şarkılarımı söyleyeyim. Bunun çalışmaları da başladı zaten. O proje de ileriki dönemde dinleyiciyle buluşacak.