Avrupa Obezite Derneği Başkanı: Genel bir kötüleşme var
Avrupa'da en çok obeziteli bireyin yaşadığı ülke olmamız geleceğimizi tehlikeye atıyor. En kötüsü obezitenin toplumda hala bir hastalık olarak görülmeyişi. Onlarca hastalığın gelişmesi ve seyretmesinde rol oynayan bu ciddi kronik hastalıkla ilgili bilinmesi gereken en önemli şey önlenebilir ve yönetilebilir oluşu. İnsani yönüne ilişkin damgalama ve ayrımcılık ise konunun artık son bulması gereken boyutu. Habertürk Sağlık Yazarı Ceyda Erenoğlu yazdı
ABONE OLBugün 4 Mart Dünya Obezite günü. Ciddi bir hastalık olarak kabul edilen obeziteye sadece sayılar, eşlik eden hastalıklar ve tedavi yöntemleri açısından bakmak çözümden uzaklaşmak demek. Kronik yönünü ve tedaviye yönelik adımları masaya yatırırken, psikolojik ve insani boyutunun göz ardı edilmemesi gerek. Yönetilebilir kronik bir hastalık olan obezitenin bu yöndeki ihmalinin çözümün önündeki en büyük engellerden biri olduğu unutulmamalı.
İzmir’de gerçekleşen 11. Ulusal Obezite ve Eşlik Eden Hastalıklar (Diyabet, Ateroskleroz, Hipertansiyon, Hiperlipidemi) Kongresi’nde edindiğim bilgiler bu yöndeki inanışımı pekiştirdi.
“Türkiye Avrupa’nın obezite oranı en yüksek olan ülkesi.” “Obezite sıklığı 12 yılda yüzde 23’den yüzde 32’ye çıktı” veya “erkek obezitesi yüzde 107 arttı” gibi cümleler önemli bilgiler içerse de obezitesi olan bireyler bu sayı ve oranları temsil eden bireyler olarak anılmayı değil, yaşamdan koparan sorunlarına ayna tutulmasını ve anlaşılmayı bekliyorlar. Geçmişte yaptığım röportajlardan birinde obezitesi olan bir bireyin, sevgilisine evlilik teklifinde bulunmak için günler öncesinden mekan arayışı içine girmesine neden olan şeyin, sığabileceği ve kırılmayacağından emin olmak istediği bir koltuk ve loş bir yer bulma çabası olduğunu söylemesi konuya bakışımı değiştirmişti. Bu ağır yük sizce de empati gerektirmiyor mu? Damgalanan, yargılanan, mesafe konulan, küçümsenen, ayrımcılığa uğrayan obeziteli bireyler bu tutum ve davranışları hak etmiyor. Onların sorunu iradesizlik değil. Bazı eksiklik ve görmezden gelinen sorunlar nedeniyle kısır döngü içine girip çaresizlik yaşamalarının sebepleri var. Bu noktada aile ve yakın çevrelerinin tutumları, okul ve iş hayatlarında karşılaştıkları engellemeler, günlük yaşamlarında karşı karşıya kaldıkları olumsuzluklar, çare için gitikleri bir hekimin obezite konusunda yeterli bilinçte olmaması gibi nedenler içine girdikleri çıkmazda büyük rol oynuyor.