Bungalov ve tiny house'ları şehir plancılara sorduk: "Sınırlar ve kısıtlamalar net olarak ortaya koyulmalı"
Kırklareli'nde yaşanan selde bungalovların sular altında kalması felakete yol açtı. Geçtiğimiz aylarda Habertürk'ün gündeme getirdiği tiny house, bungalov gibi yapıların verebileceği zararların yeni bir boyutu ortaya çıktı. Şehir plancılarına bu tip yapıların sonuçlarını sorduk. TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Genel Başkanı Gencay Serter ile TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu yapılması gereken düzenlemeleri anlattı
ABONE OLDoğaya verdiği zarar ve plansız yapılaşma nedeniyle tartışılan tiny house, bungalov tarzı yapılar son olarak Kırklareli'nde yaşanan selde gündeme geldi. Sel nedeniyle bungalov evler sular altında kaldı, can kayıpları meydana geldi, bungalov evleri ruhsata aykırı olarak inşa ettiği tespit edilen işletme sahibi hakkında gözaltı kararı verildi.
Türkiye'nin her bölgesinde görülmeye başlanan tiny house, bungalov tarzı yapılarla ilgili şehir plancılarıyla konuştuk.
TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Genel Başkanı Gencay Serter, barınma kriziyle tiny house ve bungalovlara ilgilinin arttığını belirterek, "Tiny house ve bungalovlarla ilgili meseleye bizim yaklaşımımız şu; bu barınma kriziyle örtüşen bir durum esasen, barınma krizi arttıktan sonra oralarda konuk ihtiyaçlarını gideremedikleri için ellerinde de var olan parayla bu tür küçük yapılara yöneldiler ve bunlar çok ciddi arttı. Bunu hemen hemen bütün kentlerde görüyoruz. Bu tarım alanlarının yitimine yol açtığı gibi kontrolsüz bir yapılaşmanın da önünü açtı. Sadece tarım arazileri olduğu için bunlar vadi tabanlarında, dere yataklarında bu tür bir ruhsatlandırma süreci de olmadığı için kontrolsüz bir biçimde afete maruz olabilecek birçok yerlere bu bungalovlar yapıldı. Bugün de onunla karşı karşıyayız" dedi.
Serter, iklim krizi nedeniyle bu tür sel haberlerini sık sık göreceğimizi kaydetti ve "Sellere ilişkin genel bir değerlendirme de yapmak gerekirse; bir yönüyle kuraklıkla boğuşuyoruz, diğer yanıyla da bu sellerle boğuşuyoruz. Bu iklim krizinin artık gelmekte olduğuna değil iklim yıkımının ortasında olduğumuzu gösteriyor. Bu aşırı yağışlar ve marjinal yağışlar artık bizim bir gerçekliğimiz olacak. Bundan sonra bu tür haberleri sıkça göreceğiz. Dolayısıyla bizim bütün altyapı hesaplamalarımız ve planlamalarımızda radikal ve köklü değişiklikler yapmamız gerekiyor. Öncesinde var olan maksimum yağış hesaplamalarının falan hepsinin değişmesi lazım, altyapı sistemlerimizin ona göre değişmesi lazım. Bunları yapmadığımız gibi bizim şu anda birçok yerde taşkın sel sahalarına ilişkin verilerde bile sıkıntılarımız var. Yani bunu Bozkurt'ta gördük. Belediyeler kimi zaman DSİ'nin taşkın sınırlarına uymuyorlar, DSİ günümüzde artık birçok planlama yapan birime taşkın sel sınırı vermekten imtina ediyor. Çünkü onlar da bu küresel iklim değişikliğiyle ilgili olarak bu radikal artışın farkındalar. Ve bu aşırı yağış miktarlarına ilişkin bir hesaplamaları yapmaktan kendileri de yetersiz gördükleri için muhtemelen bundan imtina ediyorlar. Burada doğa temelli çözümlere başvurmak lazım. Bu uzun zamandır göz ardı edilen bir husus. Bu dere yataklarıyla ilgili olarak yapılaşmanın yapılmaması gerektiği, sel baskın hesaplamalarının yeniden yapılması gerektiği artık bir zorunluluk. Artık afetler çağına girdik diyebiliriz yani bu iklim değişikliğiyle ilgili olarak. Bütün dünyada olduğu gibi özellikle Akdeniz havzasında ülkemizde bu sıkça görülebilecek bir hadise olacak" ifadelerini kullandı.