Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Amerika Clinton Ceset Torbaları’na trol ilavesi: Epstein

        Trump yine insaflı davrandı. Fuhuş trafiği ve pedofiliden yargılanmayı beklerken hücresinde intihar ettiği söylenen Jeffrey Epstein’ın ölümünde “Clinton parmağı” komplo teorisini daha ileri götürebilirdi. Sadece iki retweet’le yetindi. “7/24 intihar gözetiminde nasıl öldü. Epstein, Bill Clinton hakkında çok fazla bilgiye sahipti, şimdi ise ölü. Şaşırmadıysanız rt’leyin…” diyen kullanıcının aklına uyup retweet etti Trump. Eleştiriler üzerinde de eylemini savundu, kendi takipçisi olup yarım milyon da takipçisi olan bir kullanıcıdan aktarma yapmakta hiçbir beis yoktu.

        REKLAM

        İkinci retweet ise Bill Clinton’ın Epstein’ın özel adası Little St. James’e gittiğini iddia eden bir kullanıcının iddiasıydı. Epstein soruşturmasındaBill Clinton'ın adamın özel uçağına defalarca bindiği ortaya çıkmıştı, ancak “pedofili adası” denilen adaya gittiğine dair hiçbir bilgi, belge yoktu. Ama Trump’a göre mesnetsiz iddiaları yaymakta hiçbir problem yoktu.

        Bu arada komplo teorilerinden yeni komplo teorileri üretildi. Clinton’ların çevresindeki esrarengiz ölümleri sayan “ClintonBodyCount” etiketi tt olunca karşı hamle olarak “TrumpBodyCount” yükselmeye başladı. Derken Başkan’ın oğlu Donald Trump Jr. dahil sağ cenah, bu yükselişte bizzat Twitter’ın dahli olduğunu ileri sürdüler; “Solcular, Clinton meselesini örtbas etmek için Trump’ın adını devreye soktular…” şikayetleriyle.

        Adalet Bakanlığı ve FBI’ın soruşturduğu Epstein’ın ölümü tabii ki çok şüpheli. Ama daha çok cezaevindeki kötü yönetim, güvenlik gediği ve ihmallerle ilgili bu şüpheler. İntihar gözetimi altındaki önemli bir tutuklu önce boğazında berelerle bulunuyor; yarım saatte bir kontrol edilmesi gerekirken edilmediği ortaya çıkıyor. Kamera görüntüleriyle sabit. Çünkü gardiyan kadrosu yeterli değil, birkaç vardiya üst üste çalışıyorlar ve Epstein’ın kendini asarak öldürdüğü gece görevli olan kişi de gardiyan değil, personel açığı olduğu için iliştirilmiş herhangi bir şahıs. Neticede ilk adım olarak cezaevi müdürü ve iki görevli açığa alınıyor.

        Ancak trol tayfası soruşturmadaki somut verilerden ziyade Clinton faslıyla ilgileniyor. “Clinton Ceset Torbaları” listesi yeniden dolaşıma çıkarılırken, o listede ölümüyle en fazla fırtına yaratan kişi olarak Vince Foster’in adı öne çıkıyor; “Vince Foster 2. Perde” şeklinde. Ceset Torbaları’nın ikinci önemli figürü ise Clinton çiftinin hayli başını ağrıtan “Whitewater skandalı”nın sanığı James McDougal. Her iki isim de Clinton’ın önce başsavcı, sonra vali olduğu Arkansas günlerinden yakın tanıdık ve hatta ortaklarıydı…

        VINCE FOSTER VAKASI

        Avukat Vince Foster, Arkansas Little Rock’taki Rose Hukuk Bürosu’nda Hillary Clinton’la birlikte çalışıyordu. 1992’de Bill Clinton başkan seçilince Foster da danışman olarak Beyaz Saray kadrosuna alındı. Ancak görevdeki altı ayın sonunda, 1993 yılının temmuz ayında ağzına kurşun sıkarak hayatına son verdi. Beyaz Saray’daki seyahat ofisinde bir önceki baba Bush yönetiminden kalma memurların işten çıkarılmasına önayak olduğu için sıkıntı yarattığı söyleniyordu Foster’ın. Yakın aile çevresine göre de psikolojik sorunları vardı, fakat görevini engelleyebileceği gerekçesiyle profesyonel yardım almaktan geri durmuştu. FBI ajanları ve psikiyatrların da dahil olduğu özel savcı soruşturmasında Foster’ın depresyon nedeniyle yemeden içmeden kesildiği ve intihara sürüklendiği sonucuna varıldı. Foster başkentin kaotik dünyasına ayak uyduramamıştı.

        Ancak Foster’ın intiharı kamuoyunun zihnine “esrarengiz vaka” olarak kazındı. O dönem The Wall Street Journal’ın da katkılarıyla yığınla komplo teorisi üretildi. Bir iddiaya göre Hillary Clinton ile Vince Foster arasında gizli aşk ilişkisi vardı, Clinton’ların siyasi kariyeri için ortadan kaldırılması gerekiyordu. Aşk hikayesinin kitabı bile yazıldı. Hillary’nin Vince Foster’ı Beyaz Saray personeli önünde azarlayıp küçük düşürerek intihara sürüklediği de iddialar arasındaydı. New York Post, “Hillary yaptı” manşetiyle çıkmıştı.

        Şimdi Epstein’ın ihtiharında yine “Hillary yaptı” tweetleri dolaşıyor. Hem de Trump yönetiminden bazı isimlerin katkısıyla.

        REKLAM

        İNTİHAR, CİNAYET VE UÇAK KAZALARI

        “Clinton Ceset Torbaları” listesinde bolca intihar, birkaç cinayet, hayli yüksek sayıda küçük uçak kazası, kalp krizi ve nedeni bilinmeyen ölümlere ilaveten Clinton’ın korumalığını yapmış 12 kişi de yer alıyor. Göründüğü kadarıyla “kalp kriziyle ortadan kaldırılan” tek kişi, Arkansas’ta Clinton’ların da ortak olduğu Whitewater emlak yatırımdaki yolsuzluğun esas faili James McDougal’dı. Bir otel odasında ölü bulunmuştu.

        Uçak kazalarında hayatını kaybeden “maktul”lerden biri, Clinton Yönetimi’nin Ticaret Bakanı Ron Brown. Daha önce de Demokratik Ulusal Komite Başkanı olan Brown, 1996’da Hırvatistan’da düşen uçakta 34 kişiyle birlikte can veriyor. Ancak komplo teorisyenlerine göre otopside Brown’ın kafatasında mermi yarasına benzer bir delik bulunuyor. İddia o ki, Brown hakkında gizli bir soruşturma var ve bakan savcıyla anlaşma yapıp kamuoyu önünde açıklama yapmaya hazırlanıyor. Bu arada kazadan birkaç gün sonra olayla bağlantılı olarak hava trafik kontrolörü de intihar ediyor. Ticaret Bakan Yardımcısı Charles Meissner de bir küçük uçak kazasında ölüyor.

        REKLAM

        Dr. Stanley Heard de komplo teorisine göre uçak kazasıyla ortadan kaldırılanlardan. 1993 yılının eylül ayında Clinton Yönetimi’nin sağlık reformuyla ilgili brifingine katıldıktan sonra Kuzey Virginia’da düşen küçük uçakta hayatını kaybediyor. Avukatı Steve Dickson’la birlikte. İki adamın cesetleri tanınmayacak halde yanmış olarak bulunuyor. Komplo teorisyenleri, Clinton’ı Arkansas’tan tanıması sebebiyle Dr. Heard’ü şüpheli ölüm listesine etliyor. Clinton’ın annesiyle, üvey babası ve kardeşini de tedavi etmiş ama neden ortadan kaldırılmasına gerek duyulmuş, orası karanlık.

        Clinton’ın bağış etkinliklerinde önemli rol alan C.Victor Raiser de 1992 yılının temmuz ayında özel uçak kazasında hayatını kaybediyor. Tabii ki listede. Trafik kazaları da var. Örneğin Paula Grober. 1978 yılından itibaren Bill Clinton’ın işaret dili tercümanlığını yapan Grober, 9 Aralık 1992’de trafik kazasında can veriyor ve listeye ekleniyor nedense.

        Listede bulunup Clinton’a yakınlığı “uzak” görünenler de var. Mesela Mary Mahoney. 1997 yılının temmuz ayında Washington Georgetown’daki Starbucks’ın üç çalışanı silahlı bir saldırgan tarafından defalarca vurularak öldürülüyor. O üç kişiden biri 25 yaşındaki Mary Mahoney. Polis, korkunç cinayeti eski çalışanlardan birinin işlediği ihtimali üzerinde duruyor. Soygun değil, kasadan para alınmamış. Komplo teorisyenlerine göre ise Mary Mahoney, Beyaz Saray’da stajyer olduğu dönemde uğradığı cinsel tacizi kamuoyuna açıklamasına ramak kala ortadan kaldırılmış.

        REKLAM

        Arkansas Başsavcılığı döneminde Clinton’la aşk ilişkisi olduğu ileri sürülen Suzanne Coleman ise intihar edenlerden. Fakat komplo teorisyenlerine göre kafasının arkasından vurulmuş ve hamileymiş.

        GÜNCELLENMEYEN LİSTENİN SON İSMİ

        90’lardan bu yana dolaşımda olan liste Twitter’da bolca paylaşıldı ama güncellenmediği için bir eksik vardı: Demokratik Ulusal Komite’nin çalışanı 27 yaşındaki Seth Rich. Bu genç adam, Hillary Clinton’ın Trump’a rakip olduğu 2016 başkanlık seçimi öncesi, temmuz ayında Washington’ın Bloomingdale semtinde vurularak öldürüldü. Polis, olayın başarısız bir gasp girişimi olduğunu düşünüyordu, çünkü değerli eşyaları alınmamıştı. Ancak Trump’çı Fox News, bu vakadan müthiş bir komplo teorisi çıkardı. Kanalın Mayıs 2017’de yayınladığı haberin kaynaklarına göre Demokratik Ulusal Komite’nin e-maillerini WikiLeaks’e sızdıran kişi, Seth Rich’ten başkası değildi.

        O büyük skandal Rich’in ölümünden sonra patlak vermişti. Oysa genel kanaat, sızdırma operasyonunun arkasında Rus hacker’ların bulunduğu şeklindeydi. Gözler tabii Julian Assange’a çevrildi. Kim ya da kimlerdi sızıntıların faili? Assange, Seth Rich’in katil ya da katilleriyle ilgili bilgi getirene 20 bin dolar ödül vaat etti; kendi açıklamasına göre sebebi de, kaynaklarının kimliği ile ilgili şüpheye yer kalmaması yolundaydı. Assange’ın bıraktığı izlenim, gerçekten de Seth Rich’in kaynağı olabileceği şeklindeydi. Fakat Rich’in mail hesabı ve laptopunda WikiLeaks’le iletişim kurduğuna dair en ufak bir iz yoktu.

        Seth Rich’in binlerce e-mail’i sızdırdığı için Clintonlar tarafından ortadan kaldırıldığı iddiasına kesin bir son verecek kişi ise 2016 seçiminde Rusya’nın rolüne ilişkin soruşturmayı yürüten özel savcı Robert Mueller’di. Nitekim savcının 450 sayfalık sonuç raporuna göre Demokratik Ulusal Komite’nin hesabı 12 kişilik bir Rus ekibi tarafından hack’lenmiş ve bilgiler Rus istihbaratınca da kullanılmıştı. Assange’ın Seth Rich üzerine oynadığı oyun ise hedef şaşırtmaktan başka bir şey değildi.

        Cinayet kurbanı Sert Rich’in olayla hiçbir bağlantısı yoktu ama komplo teorileri internetin karanlık köşelerinde varlığını sürdürüyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ