Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Dünyanın en uzun yaşayan toplumları
        .png
        .png

        Hepimiz uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek isteriz. Araştırmacı Dan Buettner, National Geographic partnerliğindeki bir senelik araştırmasının sonunda, dünyanın en uzun yaşayan 5 toplumu keşfetti.

        “Blue Zones” olarak adlandırılan o toplumlarda ortalama yaşam süresi hem çok uzun hem de hastalıktan uzak ve kaliteli bir yaşama sahipler. İşte o toplumlar ve onların gençlik sırları...

        1. Okinawa Adası, Japonya

        2. Ikaria Adası, Yunanistan

        3. Nicoya, Costa Rica

        4. Sardunya Adası, İtalya

        5. Loma Linda, California

        AYDA 5 KEZ ET TÜKETİYORLAR

        Bu 5 toplumun her biri kendi ektikleri gıdaları doğal olarak tüketiyorlar. Genel olarak vejetaryen / bitki bazlı bir beslenme şekli benimsiyorlar ve ayda en fazla 5 defa et tüketiyorlar. Baklagiller ve kuruyemiş yiyorlar. Araştırmalara göre günde bir avuç, haftada en az 5 kez kuruyemiş tüketen insanlar, kuruyemiş yemeyen insanlara göre 2-3 sene daha uzun yaşıyor (Buettner).

        REKLAM

        SABAHLARI KRALLAR GİBİ YİYORLAR AMA...

        Akdeniz diyetini benimseyen Ikaria ve Sardunya adaları, kan basıncını düşürücü ve demans ve Alzheimer gibi hastalıklara iyi gelen aslan pençesi, kekik ve biberiye otlarını sıkça yemeklerinde kullanıyorlar.

        Yemek felsefeleri, sabahları krallar gibi yiyip akşamları hafif bir öğün yemeye dayalı. Okinawa’da insanlar, Konfüçyüs’ün öğretisi olan “Hara Hachi Bun” yani tam doymadan sofradan kalkma felsefesini benimsiyor.

        Bizim gibi spora gitmiyorlar çünkü onlar için hareket etmek bir yaşam tarzı ve zaten tüm günü aktif geçiriyorlar. Günde 1-2 saat yürüyüş yapıyorlar, tarlada çalışıyorlar. Sardunya adasında ileri yaşlardaki aile büyükleri bile yürüyerek ve hatta bisiklete binerek ulaşımlarını sağlıyorlar.

        İlginç olarak çok sık içki tüketiyorlar fakat kendi yaptıkları ev şarabını içiyorlar. Buttner’in araştırmasına göre; Sardunya adasında üretilen şaraplar, dünyanın bir numaralı, vücutta antioksidan görevini gören ve kalp damarlarını temizleyen flavanoidlere sahip.

        YAŞLANMAK KUTLANIYOR

        Sağlıklı bir beslenme şekli dışında ailenin ve arkadaşlığın önemi çok büyük. Birçok batılı ülkede aile büyükleri huzur evine gönderilirken, Blue Zone’larda yaşlanmak kutlanılıyor. Sardunya adasında aile büyükleri ve tüm gençler bir arada yaşıyor ve bu da ailenin yaşlı üyelerine yaşama sevinci vererek ömürlerinin uzamasını sağlıyor.

        Okinawa’da çocuklar 5 yaşında “moai” adı verilen gruplarla tanıştırılıyor ve gruptaki diğer üyelerle birlikte büyüyüp, hayat boyu sürecek olan dostluklar kuruyorlar.

        Son olarak, bu toplumlar maneviyata önem veriyor. Aynı inanışlara sahip cemaatler halinde yaşayıp; dua ediyorlar, istirahat ediyorlar, dünyaya pozitif bakıyorlar ve meditasyon yaparak stresten uzak yaşıyorlar. Adventist olan Loma Linda’da dini ritüel olarak her akşam gün batımında doğada yürüyüşe çıkılıp stres atılıyor ve fiziksel aktivitenin önemi vurgulanıyor.

        BU TOPLUMLAR BİZLERE ÖRNEK OLABİLİR Mİ?

        Genel olarak bakıldığında, aslında çok da zor olmayan alışkanlıklar benimseyip ömürlerini uzatan bu toplumlar bizlere de örnek olabilir mi? Ömrümüzü uzatmak ve hastalıklardan uzak kalmanın yalnızca yüzde 30’u genetik faktörlere bağlıyken yüzde 70’i çevresel faktörlere göre belirleniyor. Araştırmalara göre; Blue Zone’ların yaşam şeklini benimseyen insanlar 5-6 sene ömürlerini uzatabiliyorlar (Buettner). O halde bizler de Blue Zone toplumları gibi yaşam kalitemizi nasıl artırabiliriz?

        * Meditasyon veya bizi rahatlatan diğer aktivitelerle stres seviyemizi azaltmalıyız.

        * Günde en az 7-8 saat uyumalıyız.

        * Kendimize bir hayat amacı belirlemeliyiz. Araştırmalara göre amaçları olan insanlar ömürlerini 7 sene daha uzatabiliyor.

        * Maneviyata önem vermeliyiz.

        * Aktif bir yaşam sürerek, sağlıklı beslenmeye özen göstermeliyiz.

        * En önemlisi de aile bağlarımızı güçlü tutup, sıkı dostluklar kurmalıyız.

        REKLAM

        SAĞLIKLI VE TAZE ÜRÜNLERİN FİYATLARI DEVLET KATKISIYLA DÜŞÜRÜLMELİ

        Birey olarak yapabileceklerimizin dışında devletlere de çok büyük iş düşüyor. Buettner’in dediği gibi; insanlara sağlıklı olan seçimi kolay ve ucuz seçenek olarak sunmalıyız.

        Okullarda beslenme eğitimi verilmeli ve okulda yemekhaneler bulunmalı. Araştırmalara göre; okullarda beslenmeyi düzelterek gençlerin ortalama beden kitle endeksleri yüzde 11 oranında düşürülebiliyor (Buettner).

        Marketlerde tıpkı İngiltere, İrlanda, Fransa, Meksika ve birçok ASEAN ülkesinde olduğu gibi zararlı gıdalara vergi uygulanırken, sağlıklı ve taze ürünlerin fiyatları devlet katkısıyla düşürülmeli.

        Restoranlarda kişilere daha uygun fiyatlı ve ufak porsiyonlu yiyecekler sunulmalı. Sağlıklı opsiyonlar cezbedici şekilde hazırlanmalı.

        Buettner, menü açıklamalarında sağlıklı yemekleri çıtır, kıtır, İtalyanca isimler ve değişik sos adlarıyla tanımlamayı öneriyor.

        Daha çok yeşil alan yaratılıp, yürümek için elverişli kaldırımlar ve bisiklet yolları yapılması da insanların daha aktif olması için atılabilecek adımlar arasında...

        REKLAM
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ