Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi İş-Yaşam Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki sefer gecikmelerine ilişkin açıklama yaptı - AIRPORT Haberleri

        Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki sefer gecikmelerine ilişkin, ''Bu kadar yoğun, normal kapasitesinin üstünde çalışan havaalanında gecikmelerin olması kaçınılmaz. Bunu herkesin kabul etmesi lazım'' dedi.

        Bakan Yıldırım, Rize Gazeteciler ve Muhabirler Derneği'nde düzenlediği basın toplantısında, Atatürk Havalimanı'nda yaşanan sorunlardan dolayı THY'nin Avrupa'da en fazla rötar yapan havayolu şirketlerinden biri haline geldiği, THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu'nun bu yönde açıklamaları olduğunun hatırlatılması üzerine, hükümetleri döneminde Türkiye'de havacılığın dünyada eşi benzeri görülmemiş bir şekilde büyüdüğünü belirtti.

        Dünyada sivil havacılığın yıllık ortalama, gerek hava taşıma şirketleri gerek havaalanlarının kullanım oranları bakımından yüzde 3-5 arasında büyüdüğünü, Türkiye'de ise hep çift haneli olacak şekilde, en az yüzde 15-20 oranında büyüdüğünü ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:

        ''Yani dünyadaki büyüme oranlarının en az 3 katı, 4 katı büyüme gerçekleşmiş. İşte bu yüzden havaalanı kapasitelerini çok artırdık. Toplam havaalanlarının yıllık yolcu kapasitesi 65 milyondu. Bunu 180 milyona çıkardık geçtiğimiz 9 yıl içerisinde. Yurt içinde uçakla seyahat eden yolcu sayısı 9 milyondu, bunu da 58,5 milyona çıkardık. Yani 6 kattan daha fazla artmış. Ayrıca, dış hatlarda da artışı dikkate aldığımızda toplam taşımacılığımız 36 milyondan 119 milyona çıkmış. Buradaki artış da çok dikkati çekici, neredeyse 4 kata yakın. Bütün bunlar 9 sene içerisinde oldu. 15 milyon vatandaşımız ilk defa uçağa bindi.''

        "KAPASİTESİNİN ÜSTÜNDEN ÇALIŞAN HAVAALANINDA GECİKMERİN OLMASI KAÇINILMAZ"

        Bakan Yıldırım, THY'nin süreç içerisinde uçak sayısını artırdığını dile getirerek, şöyle devam etti:

        ''THY'nin 59 uçağı vardı, 185 uçağı oldu. 3 kattan da fazla artış oldu. Bunların hepsi de Atatürk Havaalanı'nda duruyor. Havaalanındaki alan değişmedi, aynı. Yani 2002'de Atatürk Havaalanı'nda 1 yıldaki trafik 8 milyondu. Bugün yıllık 37 milyon oldu, havaalanının her şeyi aynı. Sadece terminal binası ilave edildi. Pist sayısı aynı, apron miktarı aynı, park alanları biraz artırılmakla beraber aynı. Çünkü büyüme şansı yok meydanın olduğu yerde. Atatürk Havaalanı'nda toplam Türkiye'deki trafiğin yüzde 64'ü gerçekleşiyordu biz göreve başladığımızda. Biz bu trafiği yaydık. Eğer yaymasaydık bugün oradaki durum çok daha vahim olurdu. Bugün yüzde 41'e geldik. Yüzde 64'den 41'e gerilemesine rağmen, 8 milyondan 37 milyona çıktı. Bu kadar bir iyileştirme yaptık.

        Daha başka bir ölçü vereyim. Günlük trafik havaalanının standart kapasitesi maksimum 600 uçaktır veya saatlik trafik 35-40 civarında ama bugün binin altına hiç düşmüyor. Bazen bin 70'e kadar çıkıyor, ortalaması 980 civarında. Bu kadar yoğun, normal kapasitesinin üstünde çalışan havaalanında gecikmelerin olması kaçınılmaz. Bunu herkesin kabul etmesi lazım. O kadar iyi esasında, abartmaya lüzum yok. Dünyada büyük havaalanlarının hepsinde gecikme var. Gecikme olmayan havaalanı yok. Avrupa'da da Amerika'da da gidin büyük havaalanlarında aynı gecikmeler mevcuttur. Çünkü bütün transferler o havaalanından yapılıyor. İç hatlardan dış hatlara, hatta ülkeden ülkeye transferler, Türkiye'deki üçüncü ülke trafikleri, Afrika'dan Avrupa'dan, Orta Doğu'dan gelip tekrar Avrupa'ya, Uzakdoğu'ya, Rusya'ya, dünyanın her tarafına giden trafiğin buluşma yeri İstanbul'dur.''

        "GECİKMELERİN BÜTÜN SEBEBİNİ HAVAALANINA BAĞLAMAK ÇOK ADİL DEĞİL"

        Başka transfer havaalanları olduğunu ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti:

        ''Ama bu havaalanları çok zayıf. Ankara zayıf, İzmir zayıf, Antalya zayıf. İnsanlar bir kere İstanbul'u görmek istiyor. İstanbul'dan bir başka noktaya uçmak istiyor. Bu da işin bir başka tarafı. Bütün bunları dikkate aldığımızda Atatürk Havaalanı'nın trafiği artmaya devam ediyor. Geçen haftaki trafik artışının temel sebebi de çok uzun süreli etkili olan lodostur. Güneyli rüzgarlardır. Güneyli rüzgarlar estiğinde havaalanı kapasitesinin yüzde 60'ı kayboluyor, tek piste düşüyor. Nereye, 0523 pistine bütün trafiği yüklemek zorunda kalıyorsunuz. Dolayısıyla bin trafik yapacakken, 40 trafik yapıyorsunuz. Orada artık kaçınılmaz oluyor. Trafik aynı olmaya devam ediyor. Mesela bu haftadan itibaren lodos artık olmadığı için gecikmeler yaşanmayacak. Tüm bu detayları niye veriyorum. Gecikmelerin bütün sebeplerini havaalanına bağlamak çok adil, insaflı bir yaklaşım değildir.''

        Bakan Yıldırım, gecikmelerde herkesin ''katkısı'' olduğuna işaret ederek, şunları belirtti:

        ''Havaalanlarının şartlarını ortaya koyduk ama işletmecilik bakımından uçak şirketlerinin sorumluluğunu göz ardı etmemek lazım. Onların da belirli ölçüde bağlantılarını çok iyi kuramamaları, yer hizmetlerindeki organizasyon, personel hareketlerindeki bazı olumsuzluklar gecikmelere katkı sağlıyor. Bunu kabul etmek lazım. Peki hep şikayet mi edeceğiz, hayır tabii ki öyle yapmayacağız. Bakın havacılığı 9 milyondan, 60 milyona getirmişiz. Toplamda 36 milyondan, 120 milyona yaklaştırmışız, bu Türkiye için bir mucizedir, büyük bir başarıdır. Onun için Sayın Başbakanımız, boşuna '&havayolu, halkın yolu oldu' demiyor. Bunun arkasında bir gerçeklik var. Nedir? 25 havaalanı çalışırken bugün 47 havaalanı çalışır hale geldi. Ayrıca 10 tane de yeni havaalanı inşa ediyoruz, Şırnak, Iğdır, Bingöl, Hakkari. Mersin-Adana arasında bölgesel bir havaalanı yapıyoruz. Şimdi gelirken inceledik Ordu-Giresun arasında denizi doldurarak havaalanı yapıyoruz. Uşak, Afyon, Kütahya arasına bölgesel bir havaalanı yapıyoruz ve nihayet bu sene içerisinde Türkiye'nin en büyük, dünyanın da ilk 5 havaalanı içerisinde yer alacak muhtemelen ya ikinci ya üçüncü havaalanı olacak Atatürk Havaalanı'na ilaveten üçüncü bir havaalanını da İstanbul'a yapıyoruz. Bunun da kararını verdik. Bu havaalanı yapılıncaya kadar bu sıkıntıları çekeceğiz, bunu kabul etmemiz lazım.

        Peki nasıl aşacağız, biraz daha fark kapasitesini artıracağız, biraz daha trafik sistemini güçlendirerek, iniş kalkış sürelerini kısaltacağız. Ama belirli ölçüde sıkışıklık devam edecek. Nasıl İstanbul'un şehir içi trafiğiyle Rize'nin şehir içi trafiği aynı değilse, İstanbul'un hava trafiği ile Ankara'nın, Nevşehir'in veya Konya'nın hava trafiği de aynı olmayacak. Bu yolcu hareketinin, uçak hareketinin sayısı ile ilgili, fiziki kapasitesinin bunu karşılayıp karşılamayacağı ile ilgili bir konudur. Olay bundan ibaret ama üçüncü havalimanı 150 milyon kapasiteye kadar çıkabilecek büyük bir havaalanı olacak. Dolayısıyla önümüzdeki en az 30 yıl süreyle bir sorun yaşamayacağız. Tabii havacılığı bu kadar geliştirmesek THY'nin tekelini devam ettirsek, bunları yaşamazdık belki. Ama hangisinin doğru olduğunu ben halkımızın takdirine bırakıyorum. Bu konu önemli bir konu.''

        "BÖLÜNMÜŞ YOLLARI YAPMAMIŞ OLSAYDIK..."

        Türkiye'nin çok hızlı büyüdüğünü, motorlu araç sayısının son 5 yılda 7 milyondan 16 milyonun üzerine çıktığını belirten Yıldırım, şunları söyledi:

        ''Eğer bölünmüş yolları yapmamış olsaydık, bırakın yolda araç sürüp gitmeyi, tespih tanesi gibi yolları arka arkaya dizseniz araçlar sığmazdı. Yani Türkiye felç olurdu, tüm damarları tıkanmış bir hale gelirdi. Sayın Başbakanımız bunu gördü, bu vizyonu ortaya koydu süratle. Ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine 15 bin kilometrenin üzerinde bölünmüş yol yaparak, Türkiye'yi 2023'e hazırladık. Türkiye'nin yıllık ortalama büyümesi yüzde 6 civarında oldu, üst üste krizleri filan hepsini kattıktan sonra ama yollardaki büyüme ne kadar oldu biliyor musunuz? Yüzde 12 oldu. Yani Türkiye'nin büyüme oranının iki katı yolları büyüttük. Bu ne anlama geliyor? Bu aslında yollar Türkiye'nin büyümesine önemli katkı sağladığı gibi, aynı zamanda da Türkiye'yi 2023'e taşıyacak altyapıyı da hazırlamış oluyor. Bu da refah olarak, kalkınma olarak Türk insanının rahatı ve konforu için olması lazım gelen bir işti, bunu da gerçekleştirdik.''

        Bakan Yıldırım, bugün sis nedeniyle Trabzon Havaalanı yerine Samsun'a indiğini, oradan karayoluyla Rize'ye geldiğini hatırlatan bir gazetecinin, uçakların sisli havalarda iniş kalkışıyla ilgili çalışma olup olmadığını sorması üzerine, şunları kaydetti:

        ''Böyle bir sistem dünyada yok. Bunlar normal hava olaylarıdır. Her zaman her yerde olabilecek şeylerdir. Yani şöyle laflar da duyuyorum; 'filanca pilot indi, filanca inemedi.' Havacılık, taşımacılık kralların olduğu değil, kuralların olduğu yerlerdir. Bir sefer krallık yaparsınız, kahramanlık yaparsınız ama bedelini bütün millet öder. Kazalarla öder, acılarla öder. Onun için pilotunuz 'merak etmeyin ben sizi götürürüm, indiririm derse', o iyi bir pilot değil. İyi pilot, emniyeti esas alan, riski asgari düzeye düşüren pilottur. Kurallar bellidir, sis, görüş mesafesi, buna göre nasıl hareket edileceği, havaalanına iniş yapıp yapmayacağı kurallarda yazılıdır. Kurallar kolay elde edilmiyor. Büyük acıların, büyük kayıpların sonucu ortaya çıkmış gerçeklerdir. O bakımdan hava olayları dünyada, Türkiye'de her tarafta her zaman olabilen şeylerdir. Asıl olan emniyettir. Bugün de yaşadığımız budur.''

        AA

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ