Dolgun maaşla eğlence müdürü nasıl olunur?

Pınar ERBAŞ

perbas@htgazete.com.tr

Bir iş ilanı düşünün; “Kafasına göre takılan, gezmekten hoşlanan, sosyal medyayı parmağında oynatan biriysen gel. Bizim eğlence müdürümüz ol. Etkinlikleri, yeni moda trendlerini takip et, imajımıza katkıda bulunacak projeler üret. Ayda 10 bin lira verelim” diyorlar. Sayfalar dolusu bir CV’ye, yabancı dil bilmeye falan da gerek yok. Hatta askerlik şartı bile aramıyorlar. 18 yaşını doldurmuş olman kâfi. Giyim markası Jimmy Key’in iş ilanı aşağı yukarı bu şekildeydi. Pek tabii 20 binin üzerinde başvuru oldu. “Çok eğlenceliyim” demek için başvuru formlarını içi balonlarla dolu paketlerde yollayanlar, boyayanlar... Ancak kazanan, formun orasını burasını karalayıp yollayan, Ankara Bilkent Üniversitesi tasarım mezunu, İtalya’da moda üzerine master yapmış Tuğba Kuzdere oldu. 6 ay için koltuk onun. Beğenilirse müdür koltuğunda oturmaya devam edecek. Fotoğraf çekimi İstiklal Caddesi’ndeydik.

“Konsepte uygun, eğlenceli bir şeyler yapalım” diye düşünürken köpükten balon yapan adamı gördü. Gitti, ikna etti. Fotoğrafları çekilirken ona balonlar üflemesini sağladı. Sorun çözücü, anladık.

Peki eğlence müdürlüğünü hak edecek kadar eğlenceli mi?

Eğlenceli olduğuna nasıl kanaat getirdin? Daha çok çevrem böyle düşünmemi sağladı. Mesela üniversitede problemi olan bana gelirdi. Çözüm bende olduğu için değil, “Sen tatlı tatlı bir şeyler anlat, biz dinleyelim, kafamız dağılsın” diye. Cuma, cumartesileri telefonum hiç susmaz. Bir de herkes benimle tatile çıkmak ister. Çünkü uyumluyumdur, çekinmem, kolay iletişim kurarım, güzel yerleri çabuk keşfederim.

Hep mi yüksek moddasın?

Aslında duygusal bir yapım var. Olumsuzluklardan çabuk etkileniyorum. Ama zaman içinde duygularımı kontrol etmeyi ve daha iyimser olmayı öğrendim. Hatta bunun için kendimi zorladım diyebilirim.

Nasıl eğlenceli olunur?

Bu bir nevi tercih meselesi. Eğlenceli olmayı seçiyorsun. Mesela ben her sabah uyanınca, “Bugünü yaşamak zorundayım, bari güzel geçireyim” diye düşünürüm. Sonrası akar...

“Eğlence müdürüyüm dediğimde insanların gösterdiği tepki gerçekten görülmeye değer. ‘Yani tam olarak ne yapacaksın?

Bunun için üniversitede hangi bölümden mezun olmak gerekiyor’ diye soruyorlar. Bir de eğlenmek için ne yapmalıyım diye danışanlar oluyor. Şöyle bir gözlemim var: İnsanlar eğlenmenin zor ve pahalı olduğuna inanıyor. Oysa eğlenmek için dünyanın en güzel kumsalında ya da en iyi gece kulübünde olmanıza gerek yok. Dış faktörler o kadar da etkili değil. Siz iyi vakit geçirmeyi kafaya koyduysanız, nerede olursanız olun eğlenirsiniz. Ben öyleyim. Çok çılgın bir partide, müzik eşliğinde deli gibi dans ederek eğlenmek de güzel tabii. Ama hatırladığın en güzel anlar nedir diye sorarsan, arkadaşlarımla, sevdiklerimle evde samimi bir şekilde yemek yiyip film izlediğim günlerin üstüne tanımam.” ‘İyi vakit geçirmeyi kafaya koyduysanız eğlenirsiniz’

Kötü şans nasıl iyiye çevrilir?

“Başıma çok kötü bir olay gelmişti, ama ben eğlenceli yapımla üstesinden geldim” gibi bir hikâyen var mı? Barcelona’daydım. Cüzdanım çalındı. Kredi kartlarım gitti, parasız kaldım. Dilini yeni öğrenmeye başladığım bir yerdeyim, kime nasıl dert anlatacağımı bilmiyorum... Arkadaşlarım vardı yanımda. Profesyonel müzisyen değiller ama biraz tıngırdatabiliyorlar. Derken müzik yapmaya başladık. Biraz eğlenelim, kafamız dağılsın diye çalarken bir baktık insanlar para veriyor. İş bir nevi sokak eğlencesine dönüştü. Arkadaşlarım devam etti, ben polise gittim, işlerimi hallettim, geri geldim. Döndüğümde cüzdanımdakinden çok daha fazla para toplamıştık.