Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Teknoloji İnternet Filtresiz "filtre" gerçeği! VİDEO - Teknoloji Haberleri

        SELİN KUNT

        skunt@haberturk.com

        İnternette filtreleme fırtınası şu an gündemi kasıp kavuruyor. Her kafadan bir ses bir yorum çıkıyor, kullanıcın aklı karıştıkça karışıyor.

        Duruma kendi açılarından netlik kazandırmak için BTK başkanı Tayfun Acarer ve TİB üyelerin basın toplantısı düzenliyor veya çeşitli mecralarda da soruları yanıtlıyorlar.

        Acarer özet olarak ''Şu anki internet yapısını standart profil diye tanımlarsak Güvenli İnternet Profili mevcut yapıya getirilen bir ilavedir. Uzunca zamandır değişik kullanıcılardan gelen talep üzerine bu düzenleme ortaya çıktı. İnternet servis sağlayıcılarla yapılan görüşmeler neticesinde bu düzenlemeyi yaptık. Şu anda kullandığı sistemi isteyen abone kullanmaya devam eder, isteyen abone de güvenli internet profiline geçer.

        Şu andaki konumunda kalmak isteyenlerin herhangi bir şey yapmaları gerekmiyor. bir abone Güvenli İnternet Profilini kullanmak istiyorsa o zaman o kullanıcı işlem yapacak. Güvenli İnternet Profilini seçen 'çocuk, aile ve yurt içi' profillerinden birini tercih edecek, herhangi birini işaretlemeyen aile profilini seçmiş sayılacak.'' diyor.

        Peki gerçekten böyle mi?

        Madem durum bu kadar basit neden bu kadar tepki geliyor?

        Aslında tüm bu tantana içinde konuşulmayan ve göz ardı edilen konular var ve tüm soruların cevapları bu noktalarda saklı.

        İNTERNETİN GÜVENLİ KULLANIMI İLE İLGİLİ KARAR

        Sonuçta Şubat ayında yayınlanmış 2011/DK-10/91 sayılı bir karar var.

        Dolayısıyla yetkililer tarafından söylenen şeylerin aslında bir geçerliliği yok ve esas olan, uygulamaya tâbi olan bu yazılı kararın kendisidir. Kim ne derse desin hangi açıklamayı yaparsa yapsın kanun gözünde bu sözler Şubat'ta yayınlanan kararın içinde yazılı olanı değiştiremez.

        Yazılı kararda net bir şekilde tüm kullanıcıların bir profile tabi olacağı ve bunların da farklı filtreleme uygulamalarına tâbi olacağı belirtimiş durumda. Diğer bir deyişle "Filtreli İnternet" sistemi Türkiye'deki bütün servis sağlayıcılarını ve kullanıcıları kapsayacak. Yapılan açıklamaların aksine kimse filtre dışında kalmayacak.

        BTK Başkanı'nın "Şu anki internet yapısını standart profil diye tanımlarsak..." ifadesi malesef geçerli bir ifade değil çünkü bu "hadi bir isim verelim de açıklama yaparken kolaylık olsun" gibi bir durum değil.

        Standart Profil kararın içinde yazılı olarak var ve gerçek, kendi içinde kuralları, yani tanımlı bir filtresi, profili mevcut.

        Ayrıca internet kullanımının şu andaki durumdan bir farkı olmayacağı da doğru değil.

        Filtre dediğimiz şey aslında internete erişimi şekillendiren bir sistem şu anda bu tarz bir yazılım internet kafeler için kullanılıyor. Filtreleme sistemine, engellenmesine karar verilen siteler istendiği gibi eklenip çıkartılabiliyor. 22 Ağustos'ta devreye girecek olan bu yazının konusu olan kararla tüm internet kullanımı, erişimi bir yazılım vasıtasıyla şekillendirilmeye başlanacak. İnternet bir filtre sisteminden geçirilerek kullanıcıya sunulacak; bir nevi yasak site engelleme programı kullanıma yön verecek.

        Yani herkes bu sisteme dahil olacak, bir huni misali internet erişimi belli bir kanala yönlendirilip oradan çıkış yapılacak. Elbette bu durum internet hızında ciddi bir yavaşlamaya da yol açaak ki bu da ayrı bir konu.

        ENGELLİ İNTERNETTEN İNTRANETE DOĞRU

        22 Ağustos'ta başlayacak uygulamaya ilk önce erişim engelleme uygulaması açısından bakalım. Şu andaki durumda bir site erişime engellendiğinde kullanıcının karşısına en azından"Mahkeme kararı ile engellenmiştir" ibaresi çıkıyor. Yeni sistemdeki "Erişim Engelleme Kararlarının Aktarılma Projesi" kapsamında kapatılacak sitenin adresi filtre yazılımına dahil edilecek ve sessiz sedasız erişime engellenecek.

        Kullanıcı siteye erişemediğinde bunun bir arızadan mı, yoksa kapatma kararından mı olduğunu bilemeyecek. Site sahibi veya duruma itiraz etmek isteyen kullanıcı kapı kapı dolaşıp önce detaylı bilgi almak için çırpınacak (Erişime yetkililer tarafından kapatıldı mı? Hangi kararla kapatıldı? Hangi mahkemece kapatıldı?...) sonra da bu kararı kaldırmak için çaba gösterecek. Bu işlemler aylarca sürecek bu esnada site sahibi ciddi bir iş kaybına uğrayacak, kullanıcı da internet üzerinden bilgiye erişim hakkını kaybedecek.

        Böylece kapatmalar artık sessiz sedasız gerçekleşecek ve biz de "güvenli" fanusumuzda bize uygun görülen sitelere girip yaşayıp gideceğiz. Çağımızda internetin önemli bir ticari mecra olduğunu göz önüne alırsak burada ciddi bir iş ve maddi kayıp potansiyeli olduğunu söyleyebiliriz.

        PROFİLİN AZ YASAKLI MI OLSUN ÇOK YASAKLI MI?

        Gelelim filtrelerin, profillerin uygulanma yöntemine...

        BTK ve TİB ortak açıklamasında her ne kadar "kullanıcının ne yapıp ettiğini veri tabanında izlemek gibi bir görevimiz yok dese de, 2011/DK-10/91 sayılı İnternetin Güvenli Kullanımı kararı net bir şekilde bir filtre yazılımı uygulanacağı ve tüm kullanıcıların dahil oldukları profile göre bu süzgeçten geçip öyle internete erişeceği belli omaktadır.

        Peki bu filtreyi kim neye göre geliştirip uyguluyacak?

        Deniyor ki 10 bin 20 bin şikayet aldık, çocuklarımızı koruyun diyorlar. 10 bin 20 bin kullanıcının şikayetlerimi tüm ülkenin internet kullanımına yön veriyor? Yoksa BTK ve TİB'deki yetkililerin değer yargılarımı? Cevap her ne olursa olsun gerçek şu ki bu denetim mekanizması ahlâki değerler üzerine kurulmuş durumda ve böylesine kişiye özgü, sübjektif bir temel üzerine oturtulmuş uygulama da obejktif ve demokratik olamaz.

        Herkesin ahlâki değerleri farklıdır böylesine kişisel bir kavram, genele uygulanacak bir karar haline getirilemez. Bu tarz kararların kaynağı kanunlar olmalıdır.

        Yarın bir gün birileri Facebook ve Twitter'ın müstehcenlik içerdiği ve ahlak aykırı olduğuna kanaat getirirse onların da genel filtre dahilinde erişime kapatılacağı gerçeği demoklesin kılıcı gibi tepemizde dikilemez.

        ÇOCUĞUMU BTK YETİŞTİRSİN

        Sonuçta hangi sitelerin, hangi gerekçelerle kara listeye alınacağı belirli kılınmadığı gibi BTK’nın kara liste ve çocuklar için beyaz liste oluşturma yetkisinin nereden geldiği de belirlideğil.

        Bu konuda fikir paylaşımında bulunduğum ortamlarda bana "Çocuğun var mı? Yoksa anlayamazsın" diyerek bu yasakları savunanlara ben de "Şu anda çocuğun için bir koruma kullanıyor musun? En basitinden TTNET'in bir çocuk koruma programı var ona abone oldun mu?" diye soruyorum emin olun aldığım evet yanıtı sıfır.

        Bu nedenle sanki herkes çocukların korunması için yana yakıla böyle bir uygulama bekliyormuş gibi bir hava yaratılmasını anlamıyorum, dediğim gibi hali hazırda sunulan koruma programlarının, paketlerinin kullanım oranları ortada.

        Bu kararları verecek görevlilerin neye göre seçileceği hangi eğitim geçmişinden, profesyonel alandan seçilecekleri de bilinmiyor. Ekipte pedagoglar mı, mühendisler mi, hukukçular mı, kim yer alacak, çocukların neyi kullancağına kim karar verecek belli değil?

        Çocuk profilinde yer alan kara liste ve beyaz listenin hangi kriterlere göre belirleneceği de açık değil. Örneğin bir haber sitesi bu kapsamda yasaklı siteler arasına girer mi sorusunun cevabı belli değil. Düz mantıkla değerlendirdiğinizde haber sitelerinde bir sakınca olduğunu düşünemezsiniz ama bugün engelleme kararlarının pek çoğuna esas teşkil eden "müstehcenlik" kavramı göz önüne alındığında durum değişir. günümüzde haber sitelerinin hemen hepsinde ünlülerin, mankenlerin foto galerileri bulunur. Elbette bariz bir çıplaklık içermeyen bu galeriler kimilerine göre mayolu fotoğraflardan dolayı müstehcenlik içerir. Erişkin içeriği sayılabilecek bu görüntüler nedeniyle haber siteleri de “Çocuk Profili”ne dahil edilecek midir belirsiz.

        Yine tam tersi şekilde özellikle yabancı siteler söz konusu olduğunda çocukların psikoloji üzerinde sakıncalı olabilecek içeriklerin, uygulamayı yapan kişilerin doğru değerlendirememesi nedeniyle yasak kapsamına alınmama ihtimali de yüksek.

        Özetle aile ve çocuk profillerinin de ne kadar güvenli olacağı oldukça tartışmalı durumda.

        ÇOCUĞUNUZLA AYNI PROFİLİ KULLANACAKSINIZ

        Bunun dışında önemli bir husus da kullanıcının kendisine tahsis edilecek filtrelemede herhangi bir tercih veya söz hakkı olmayacağı.

        Ortalama bir aile anne, baba ve 2 çocuk şeklinde 4 kişiden oluşur. küçük çocuğun 12 yaşında, diğerinin de 17 yaşında olduğunu varsayalım. Şimdi bu aile en küçük bireyine göre 'Çocuk Profili'ni seçti.

        Peki bu durumda ebeveynler ve diğer kardeşin internet erişimi ne olacak? Yanıt basit hepsi çocuk muamelesi görecek. Çünkü devreye girecek uygulamaya göre bir abonelik sadece tek profil kullanabiliyor.

        Tercihinizi bireylere/kullanıcılara göre şekillendirme şansınız, alt profiller oluşturma imkanınız yok. Beyaz listede yer alan sitelerden sizin hoşunuza gitmeyen varsa kendi ailenize göre bunu engelleme yetkiniz yok ya da kara listede olan bir listeyi sakınca görmeyip kullanıma açmanız mümkün değil. Seçtiğiniz profilde yetkililer neyi uygun gördüyse sadece onu kullanabiliyorsunuz.

        Profillerin hiçbirinde kişisel ayarlar, tercihler yapmanız mümkün değil, size yetkililerce uygun görülecek olan filtreye mecbur bırakılacaksınız. Zaten sorunda buradan çıkıyor çünkü bunun adı dayatmadan başka bir şey değil.

        BU KARARIN GERİ DÖNÜŞÜ YOK MU?

        Belli ki yetkililer aceleye getirilmiş ve ince bir şekilde düşünülüp hazırlanmakdan ortaya konumuş bu uygulamada geri adım atmak istemiyor.

        Bu konudaki tek umudum İPS İletişim Vakfı'nın 13 Nisan'da Danıştay'a taşıdığı başvurusu. Zaten başka herhangi bir itiraz ya da kanuni başvuru yapmak için de yasalarca belirtilen zaman çoktan geçti. Durumu önceden fark edip yasal süre içinde yürütmeyi durdurma isteminde bulunan İPS İletişim Vakfı'nın itirazındaki en önemli noktalar bu kararın yasalara aykırı olması. Bu itiraz dilekçesinde belirtildiğine göre dava konusu düzenleyici işlemin yasal dayanağı yoktur. İtiraz dilekçesinden bazı maddeleripaylaşmak istiyorum:

        İtirazlar

        1. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun 22.02.2011 gün ve 2011/DK-10/91 sayılıkararının ekinde yayımlanan “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar” adından anlaşılabileceği üzere bir düzenleyici idari işlemdir. Kurul, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ve Tüzük çıkarma yetkisine sahip olmadığına göre hem bütün İnternet kullanıcıların hem de İnternet servis sağlayıcıların hukuksal durumlarını ciddi anlamda etkileyen ve aşağıda açıklandığı gibi temel hak ve özgürlüklerini etkileyen söz konusu işlemin Yönetmeliklerin tabi olduğu hukuksal rejime tabi olduğu açıktır.

        2. 3011 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanun’un

        1. maddesine göre;

        Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin;

        a) İşbirliğine, yetki ve görev alanlarına ait hükümleri düzenleyen,

        b) Kamu personeline ait genel hükümleri kapsayan,

        c) Kamuyu ilgilendiren,

        Yönetmelikler Resmi Gazete'de yayımlanır.

        3. Danıştay birçok kararında Resmi Gazete’de yayımlanması gereken yönetmeliklerin yayımlanmamasının işlemi şekil açısından sakatlayacağını, bu tür işlemlerin hukuken geçerlilik kazanamayacağını tespit etmiştir. (Dan. İDDGK, E. 1991/21, K. 1992/57, T. 6.3.1992; Dan. 8. D., E. 2003/5850, K. 2004/4461, T. 12.3.2004; Dan. İDDGK, E.2002/651, K. 2004/1931, T. 2.12.2004)

        6. Açık bir şekilde ülke genelinde uygulanacak ve milyonlarca kişiyi etkileyecek bir düzenlemenin hukuksal değer kazanabilmesi ancak Resmi Gazete’de yayımlanması ile mümkündür. Bu nedenle Resmi Gazete’de yayımlanmayan Yönetmeliğin tamamının iptali gereklidir.

        Yasal Dayanak

        2. Bilindiği gibi hukuk devleti ilkesinin bir sonucu olan idarenin kanuniliği ilkesinin birinci görünümü, idarenin secundum legem olması, yani türev olmasıdır. İdare, daha önce yasa ile düzenlenmemiş bir alanı düzenleyici bir işlemle düzenleyemez, asli düzenleme yetkisi yasama organınındır. Söz konusu ilke Anayasa’nın çeşitli hükümlerinde açıkça ifade edilmiştir. Anayasa’nın 7. maddesine göre “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez”.

        AVRUPA KONSEYİ ASLINDA NE TAVSİYE ETTİ

        Yetkilerin ve bazı medya mensuplarının bu uygulamaya örnek göterdiği ve hatta bunu"Avrupa seviyesinde internet" olarak lanse etmelerine sebep olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 6 Mart 2008 tarihli bir Tavsiye Kararı'na da kısaca deyinmeden olmaz.

        Avrupa Konseyi'nin bu kararı oldukça açıktır ve özetle, kişilerin kişisel bazda filtre uygulamasını teşvik etmekte ama devletlerin kesinlikle böyle bir eylemde bulunmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Tavsiyede yer alan denetim "öz-denetim"dir, genel bir devlet denetimi değil.

        Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 6 Mart 2008 tarihli bir Tavsiye Kararı CM/Rec(2008)8 da İnternet’te haberleşme özgürlüğü hakkındaki 28 Mayıs 2003 tarihli Bakanlar Komitesi

        Bildirgesi’ne gönderme yaparak kamu otoritelerinin genel engelleme ya da filtreleme önlemleriyle, kamu bilgilerine erişimi ve İnternet’te sınır tanımayan diğer iletişimi kesintiye uğratmamaları gerektiğini hatırlatır.

        Bakanlar Komitesi ilgili Tavsiye Kararı’nda “…halkın yerli veya yabancı belli bazı web sitelerine erişiminin siyasi gerekçelerle engellenmesi yolunda bir eğilim var. Devletin ön denetimine dayalı bu ve benzeri uygulamalar kesinlikle kınanmalıdır” ifadelerini kullanmıştır. Küçüklerin korunmasında istisnalara izin verilmesini öneren 2003 Bildirgesi, devletlerin küçükleri korumak için özellikle okullar, kütüphaneler ya da Türkiye bağlamında İnternet kafeler gibi çocukların erişebilecekleri yerlerde filtre kurulumunu dikkate alınabileceğini belirtmiştir. Ülke çapında kullanılacak bir filtreleme sistemine Tavsiye Kararı’nda yer verilmemiştir.

        Gerek Avrupa Birliği gerekse Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Komisyonu çocuklar gibi zarar görmesi mümkün grupları korumak için yasal önlemler almaktansa öz-denetim yollarına gidilmesini teşvik etmektedir. Bu bağlamda, yine her iki örgüt de çocukların erişimi için uygun olmadığı düşünülen ve hukuka uygun içeriğe yetişkin kullanıcıların ulaşmasını engellemeyecek önlemler alınmasının önemini vurgulamıştır.

        Bu tavsiye kararına göre üye ülkeler ev ve okul bilgisayarları ile İnternet kafelerde filtre programlarının kullanılmasını teşvik etmeli ama devlet düzeyinde filtreleme girişimlerinden her ihtimalde kaçınmalıdır.

        Belli oluyor ki Güvenli İnternet uygulamasını savunanların pek beğenerek örnek gösterdiği Avrupa Konseyi'nin Tavsiye kararı aslında hiç de bizde 22 Ağustos'ta devreye sokulmaya çalışılan yöntemle alakalı değil, bilakis bunun tamamen karşısı yönünde tavsiyeler içeriyor.

        SUÇ VARSA CEZA KESİN İNTERNETİ DEĞİL

        Bu sistemi oluşturan yetkililerce yapılan açıklamalarda "Zaten şu anda kullandığınız sistem geçerli olacak ne diye itiraz ediyorsunuz?", iyi de biz şu andaki sistemi de istemiyoruz ki.

        Ne teknolojinin, ne psikolojinin, ne hukukun uzmanı olamayan kişilerin daha doğrusu bürokratların kendi değerlerine göre yönettiği bir internet erişimini kabul etmiyoruz.

        Elbette çocukların kullanımın denetime tâbi olmasını destekliyorum ama mevcut dayatmayı kabul etmiyorum. Bunun yerine devlet bir yazılım ya da sşstem geliştirip ailelere ücretsiz dağıtabilir. Yazılımcılarla, program firmalarıyla, ISP'lerle ortak bir çalışma yapıp devlet onaylı bir yazılım geliştirilip kullanıcıya sunabilir. Mevcut internet güvenlik programlarında (antivirüs, firewall) olduğu gibi, kullanıcı kendisi uygun gördüğü şekilde erişimini buradan ayarlayabilir. Ama BTK gibi yetkili kurumlar bana neyin sakıncalı neyin güvenli olacağını dikte edip bir yetişkin olduğum halde çocuk muamelesi yapamaz.Bu kurumlar kanunların üstüne çıkamaz.

        Kanunen erişmem suç olayan siteleri erişime kapatıp benim hakkımı elimden alamaz. Eğer ortada bu tür bir suç varsa “Şu şu tarz sitelere girmek suçtur” diye bir kanun çıkartır ve suç işlendiğinde cezasını veriri ama kişisel özgürlüğü engelleyerek keyfi bir denetim yapma hakkına sahip olamaz.

        Şahsen şu andaki hatalı sistemin üstüne bir de "profil" adı altında bir görünmezlik örtüsü örtüp arka planda iyice keyfi hale gelcek bir internet modifikasyonunu kendime reva görmüyorum.

        Ben bir yetişkinim ve uygunluk ya da uygunsuzluk konularında kendim karar vermek istiyorum.

        Özlediğim seviyede demokratik bir internet kullanımına sahip olamasam bile en azından bir site erişime kapatıldığında sayfasında hangi gerekçeyle, hangi mahkemenin, hangi kararıyla engellendiğini bilmek istiyorum.

        Eskiden uygulanan bu yöntem şu an yerini sadece "mahkeme kararıyla erişime engellenmiştir" ifadesine bırakmış durumda, site adresine yerleştirilen açıklamalarda artık ne mahkeme belli ne karar. Yeni filtrelenmiş internet uygulamasında bu bile olmayacak, herşeyden habersiz bize uygun görüldüğü şekilde dolanıp duracağız.

        'Güvenli İnternet' adı altında ülkesel intranete doğru atılan bu adımı hiçbir şekilde desteklemiyorum ve bir an önce geri çekilmesini umuyorum.

        skunt@haberturk.com

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ