Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Müzik Emre Kınay: Ülkede en özgür ifade alanı tiyatro sahnesi

        Türkiye’de oyunculuk vemüzik sektörü yaralı. Böylebir ortamda her ikisini debüyük cesaretle yürütmeyeçalışan bir isim var: Emre Kınay. 13yıl önce kendi tiyatrosunu kurdu,müziktense sanıldığının aksine hiçkopmadı. Tiyatro sahnesinden konsersahnesine mekik dokuyan Kınay ileKadıköy Dorock XL’de verdiği konseröncesi bir araya geldik. HT Pazar'dan Serdar Yazıcı'nın haberi...

        Şarkıcılık yapmaya ne zaman karar verdiniz? Bu arada besteci Erdem Kınay kardeşiniz mi?

        (Gülüyor.) Erdem kardeşim değil, ama sevdiğim bir kardeşim! Tamamen soyadı benzerliği. 92-96 yılları arasında şarkı söyledim ama sonra tiyatroda 1-2 proje ağır basınca müziği sadece eş dost arasında söyledim. Halen de kendi keyfime söylüyorum sayılabilir. Bora Öztoprak’ın katkısı, beni tekrar müziğe döndürmek oldu.

        REKLAM

        Hep kardeşiniz diye yazılmış. Bir güncelleme şart.

        Biliyorum. Kimse bana sormuyor. Söyledim ama ciddiye almamışlar. Bazı ödül törenlerinde benim ödülüm için onu, onun ödülü için beni arayanlar oldu!

        Oyunculukla şarkıcılığı bir arada yürütmek zor mu?

        Çok keyifli devam ediyor. Bugün ‘İki Bekar’ oyununu oynayacağız, ardından yarım saat sonra Dorock XL’da konsere çıkacağız. Takvim biraz yorucu ama eğlenceli oluyor.

        İlk müzikal albüm ‘Nafile Dünya’ydı. Başka projeler var mıydı?

        Evet ilk kayıt o. Ondan önce de Ayyar Hamza vardı. Bunların kopyası, bende bile yok. Yıllar önce yaptığımız bir sürü müzikalin kayıtları makara bantlarda. Bunları dijitale aktarma fikrimiz var.

        Anlıyorum ki müzikaller sizin için çok önemli...

        “İki Bekar” 1 yıldır sahnelediğimiz müzikli bir oyun. Dünyanın bir sürü tiyatrosunda bütün aktörler şarkı söyler, hatta enstrüman çalar. Konservatuvardan çıktığınızda zaten bir enstrümanı orta derecede çalar, iyi şarkı söylüyor olursunuz. Güzel şarkı söylüyor olmanız sonra aranan bir şeydir. Güzel şarkı söylemek şarkıcıların işi. Bizim doğru şarkı söylemek, hikâyesi olan şarkıları aktarmak gibi bir derdimiz var.

        REKLAM

        Kendinizi böyle mi konumlandırıyorsunuz?

        Evet oyuncu-şarkıcı. Yani ben aktörüm; aktör şarkıyı da aktör olarak söyler. O yüzden son derece samimi olmak zorundasınız burada. Birebir kendim olarak sahneye çıkıp 20 yıl şarkı söylemedim. Çünkü ben hep başka bir karakter oynayarak çıktım seyircinin karşısına.

        ‘YORUMLAR İYİ Mİ?’

        Festivallerde de söyleyecek misiniz?

        Davet aldığımız her yere mümkün olduğunca gitmeye çalışıyoruz. Üniversite şenliklerinden tutun, açık hava konserlerine kadar hepsine katıldık, katılmaya da devam edeceğiz.

        Videolarınızın altına yazılan yorumları okudum. Siz okuyor musunuz?

        Okumadım, yorumlar iyi mi, ne yazıyor?

        Genel olarak olumlu. Cem Karaca cover’ınıza “Olmamış” diyenler var fakat “Çoğu şarkıcıdan daha güzel” şeklinde yorumda da bulunmuşlar.

        Çok güzel bir eleştiri bence. Bu söylediğiniz beni çok heyecanlandırdı, hemen bakacağım. Hatta cevap da vermek isterim oradan.

        Kendinize “Neden bu kadar geç kaldım?” dediğiniz oldu mu?

        Geç kaldığımı düşünmüyorum. Benim için hayat algısı biraz “Her şey olması gerektiği zamanda olur”dan ibaret. Bu kadar çok rağbet göreceğini sanmıyordum açıkçası.

        REKLAM

        Müzik sektörü yaralıyken, müziği risk olarak görmediniz mi?

        Çok yaralı. Sevdayla yapılan şeyde risk yoktur. Ben bir beklentiyle yapmıyorum. Birisi çok sevsin, bana bayılsın, peşimde insanlar koşsunlar, beni paralasınlar diye bir şey de yapmıyorum. Aslına bakacak olursak bundan 13 yıl önce tiyatro kurmamam lazımdı. Ülke coğrafyasına baktığımızda çok mantıklı işler değil bizim yaptığımız işler.

        ‘HEM YAKIŞIKLI HEM DE İYİ OYUNCU OLANLAR VAR’

        “Güzel ve yakışıklıysan çok rahat oyuncu olabilirsin” algısı hâkim. Katılır mısınız?

        Eskiden katılmazdım ama şimdi katılıyorum. Bu çizgiyi hem yakışıklı hem de iyi oyuncu olarak atlatanlar var. İyi oyunculuğun sürdürülebilir olması için yakışıklıkla elde ettiğiniz avantajın iyi oyunculukla birleştirilmesi lazım. Kıvanç Tatlıtuğ bunlardan biri...

        Bir oyuncu bir karaktere bürünüyor ve diğer projelerde de aynı karakteri sürdürüyor. Neden?

        Türk sinemasının geleneğidir bu. İşini garantiye almak için seyirci alışkanlığını kullanmaktır. Bir karakter oynamış tutmuş, riske atmak istemiyor. Bizim oyunculuk algımız dünyaya göre farklı. Dediğinize katılıyorum.

        Oynamaktan en çok keyif aldığınız dizi ve film hangileri?

        Hepsi. Geçenlerde böyle bir şey oldu, birileri suiistimal etti.

        REKLAM

        Sibel Can olayı mı?

        Evet, Sibel benim canım, ciğerim. Mardin’de çok güzel bir iş yaptık ve milli maçın reytingini aşan ilk iştir Berivan. Benim söylediğim o değildi. Çocuk bana soru sordu “Hangi işinizi daha çok sevdiniz”, ben de “Hiç birini ayırt edemem ama hikâyesi çok içime sinmeyen bir işi kabul etmiştim ve zaten çok da uzun sürmedi” dedim. Yakın tarihte Sibel’le yaptığımız iş olduğu için Sibel’in adını verdiler. Ama Sibel’le uzaktan yakından alakası yoktu, hikâyeyle ilgili bir sıkıntı vardı.

        Tiyatro ile sinemayı, TV’yi bir bütün olarak görüyor musunuz?

        Oyunculuk bir ve tektir. Sinemada da, tiyatroda da, televizyonda da yapılan işin adı oyunculuktur. Benim mesleğim oyunculuk; mühendislik gibi bugün köprü yaparım, yarın inşaat yaparım, apartman yaparım, öbürkü gün havaalanı yaparım.

        ‘ŞU ANDA BU ÜLKEDE EN ÖZGÜR İFADE ALANI TİYATRO SAHNESİ. SIFIR SANSÜR’

        Tiyatro büyük ilgi görüyor...

        Türkiye’de tiyatrolar tabii ki bundan 15-17 yıl öncesine kadar daha gelişmiş durumdaydı. Bu sezon sadece İstanbul’da 113 tiyatro oyunu jürinin değerlendirilmesinde izlenmiş. Bu 113 tane tiyatro var demek. Bundan 15 yıl önce 9 tane tiyatronun perde açtığını düşünecek olursak İstanbul için çok umutlu bir sayı. Yeter mi, yetmez. Gelişme sürecindeyiz çünkü susturuldukça hikâyeniz birikiyor içinizde. Biriken hikâyeleri tiyatro metni olarak yazdığınızda aktörler onları oynamak istiyor. Sadece politik tiyatrodan bahsetmiyorum. İddia ediyorum: Şu anda bu ülkede en özgür ifade alanı tiyatro sahnesi. Sıfır sansür. Kurumsal tiyatroların başka zorlukları var. Onlar bunları yaşıyor.

        REKLAM

        Konser tarihleri

        4 Mayıs CumaModa Duru Tiyatro

        9 Mayıs Çarşambaİstanbul MOİSahne

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ