Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig Galatasaray VUSLAT | Galatasaray - Konyaspor maçı | Son dakika yazar yorumları - Galatasaray Haberleri
        1

        MEHMET DEMİRKOL: KAZANMANIN YOLUNU BULDULAR

        Kalenin ortasından başlayıp ceza sahası ön köşelerinden geçen ve taç çizgilerine ulaşan iki sanal çizgi çizin. Çizgiler ulaştıkları noktaları birleştirip bir üçgen oluşturun. Galatasaray neredeyse bütün girişimlerini bu huninin içinde yaptı. Maç önü, Konya teknik heyeti merkezden iyi gelen rakiplerini burada durdurmak istediklerini de söylemişken. Galatasaray’ı çok çaba sarfetmeden hep merkeze döndürdüler. Ne Galatasaray’ın kanat oyuncularının çizgiye inme amacı vardı, ne de Konya’nın buna izin vermeye niyeti. Böyle olunca kalabalık, birbirine yakın ve Abdülkerim ile Skubic'in yokluğunda rağmen konstantre Konya savunması hiç açık vermedi. Halbuki Galatasaray’da kenarda kurulacak üçgenler için yeterli hareketlilikte bir hücum hattı vardı.

        2

        Kerem ve Halil’in olağanüstü pivot oyuncular olduğunu söyleyemeyiz. Öte yandan geçtiğimiz haftalarda hareketli oyunda neler yapabildikleri de görüldü. Zaten Terim de onlardan bunu istiyor olabilir ancak. Ayrıca zaten merkezde açıklar bulunsa bile burayı iyi besleyecek Arda, Feghouli hatta Belhanda gibi pasörler de yoktu.

        3

        Konyaspor hızlı çıkamadı, Galatasaray rakibini çıkarmadı ve sürekli olarak oyunu rakip sahada tutmayı başardılar ama tehlike bölgesinde rakip savunmayı hiç çalkalayamadılar. Galatasaray’In övülmesi gereken yönü de topu geri kazanma süresi. Sanırım bu yılın en iyi istatistiğine ulaşmış olmalılar. Galatasaray’ın büyük baskısıyla ama üretkenlikten uzak oyunda geriye kalan tek yol uzak şutlardı. Devrenin sonunda ilk isabetli şutu da, golü de bu yolla buldular. Terim’in değişikliklerinin oyunun şeklini değiştirdiğini söylemek zor. Ama Babel’in sert şutları ve Akbaba’nın golü önemli. Donk’un hücuma gidişi de bir adam paylaşım sorunu yaşatmış olabilir. Özetle iyi baskı, az üretim ama rakibe de şans vermeden kazanmanın yolunu buldular. (FANATİK)

        4

        UĞUR MELEKE: İMDAT ÇEKİCİ BABEL

        16 Nisan’dan 3 Mayıs’a kadar 50 maç oynanmış olacak Süper Lig’de. Dün oynananlar birçok takımın 11-12 günde 4’üncü maçıydı. Yorgunluklar doğal. Ben Terim’in Antalya maçı 11’inden sadece tek bir değişiklik yapmasını bu açıdan doğru bulmadım. Elbette süper bir Antalya maçı oynamış takıma 5-6 rötuş yapmazsınız. Bu normal. Ancak kenarda Taylan, Feghouli, Oğulcan gibilerinin beklediği düşünülünce belki 2-3 değişiklik yapılabilirdi 11’de. Terim (Mohamed/Emre değişikliği dışında) aynı 11’le çıkmayı tercih etti Konya karşısına. Rakiplerinin stratejisiyse hemen hemen aynıydı. Aynen Antalya gibi Konya da Galatasaray önüne 42 puanla çıktı... 42 puan demek, ligin geri kalanında bir beraberlik ya da bir galibiyetin kümede kalmak için size yetmesi demek. Sanırım o yüzden de aynen Antalya gibi Konya da, oyunu tamamen kendi birinci bölgesinde kabul etti.

        5

        Sadece tamamlanamayan hücumlarda geçiş fırsatı kolladılar. Ki bu fırsatı da çok fazla bulduklarını söyleyemeyiz. Konyaspor, Antalyaspor’la hemen hemen aynı stratejiyi uyguladı ama Galatasaray çok farklıydı hafta sonuna göre... Aynı adamlar sahadaydı ama Antalya maçındaki o güçlü oyun yoktu bu kez. Özellikle ilk 45’te korkunç temposuz ve hareketsizlerdi. Top çoğunlukla Galatasaraylıların ayağındaydı ama topa sahip olan futbolcu dışındaki hemen herkes izleyiciydi bizim gibi! (HÜRRİYET)

        6

        ŞANSAL BÜYÜKA: VUSLAT BAŞKA BAHARA

        Üç gün önce olduğu gibi bir gözüm Galatasaray‘da, diğer gözüm Beşiktaş‘ta... Buna rağmen iki maçı da “dört gözle” dikkatli biçimde izlemeye çalışıyorum. Görevim Galatasaray yazmak... Maçtan bir öykü çıkartmaya, yazmaya çalışıyorum. Yazacak, çıkaracak konu yok. Ama Beşiktaş maçında hareket çok...Daha ilk 17 dakika; Galatasaray henüz Konyaspor ceza alanına şeref vermemişken, aynı 17 dakikada Beşiktaş, Rize‘de tam 6 pozisyon yarattı, ikisi gol oldu, birisi ofsayta takıldı, diğeri skorboarda yazıldı, dördü kaleci Gökhan Akkan‘ın uzayan ellerinde kaldı. Benim aklım da Galatasaray‘a takıldı. Üç gün arayla bu kadar hareketli oyundan, bu kadar durgun oyuna nasıl geçilir? Antalya‘da sular seller gibi akan Galatasaray, Konyaspor maçının ilk yarısında kuruyan ırmak gibiydi. Galatasaray oyuna o kadar ağır başladı, o kadar ağır devam etti ki, Konyaspor’un kalabalık ve yerleşik savunması zorlanmadı, dengesi bozulmadı, geniş alan bırakmadı.

        7

        Üstelik Konya‘da geri dörtlünün çok önemli iki adamı Skubiç ve Abdülkerim cezalıyken...Galatasaray‘a son maçlarda hareketi getiren Halil ile Kerem‘di. Konya iki futbolcuyu da kademeli olarak tutmaya başladı. Emre Kılınç ile Etebo durgun kaldı, Gedson Fernandes, bu etkisizler arasında bir adım öne çıktı. Galatasaray‘da iki bek, Şener ile Ömer kenarlardan iyi geldiler. Özellikle Şener ileri fırlayıp buluştuğu topları ceza alanına paralel değil, geri keserek önemli ve tehlike yaratacak işler yaptı. İlk yarı bittiğinde baktım, Beşiktaş‘ın üç gol atıp devreyi 1-0 önde kapattığını, Galatasaray‘ın beş korner üst üste kullanıp, tek şutunu ilk yarının son dakikasında Gedson Fernandes ile attığını gördüm. Fatih Hoca sıkıntıyı görünce Babel, Emre Akbaba, Falcao, gole yakın kim varsa hepsini oyuna soktu. Bütün bunlara rağmen Galatasaray pozisyon bulmakta zorlandı. Oyunu hızlandıramadı, baskılı oynayamadı, imdadına golcüleri değil, Konya kalecisi Sehiç yetişti. Babel‘in ciddi darbeli şutunu elinden kaçırıp Emre Akbaba‘ya asist yapınca, Galatasaray‘ı yarışta tutan gol geldi.

        8

        Galatasaray baskılıydı ama iyi değildi. Hele son Antalya maçı düşünülürse, o maçın yarısı bile değildi. Halil yoktu, Kerem yoktu, Mustafa yoktu, Emre Kılınç yoktu. Bir Gedson Fernandes vardı. Oyunun merkezinde hep Gedson‘u gördük. Konya takımı son derece ilkel bir futbol oynadı. Bu kadar savunmada kalan, oyunu tek yönlü oynayan takımların, kendi adıma söyleyeyim, kazanmasına, hatta puan almasına gönlüm razı olmuyor. Konya‘da Kravets emekliliğini çoktan ilan etmiş, bastonunu bile ısmarlamış. Konya halen bu Kravets‘ten katkı bekliyor. Koyun bir genci, maçı kazanamasanız bile, belki yarınları kazanırsınız. Galatasaray, bir iyi, bir kötü... İstikrarı yok. Beşiktaş’ın golcüsü yok, Rize‘de üç atıyor, Galatasaray beş golcü ile oynuyor, rakip kalecinin asistiyle zor bela bir gol atıp maçı kazanıyor. Bitime dört hafta var, aradaki puan farkı altı... Futbol olarak fark var. Beşiktaş 6 puan birden kaybetse bile, ikili averaj adına kendi sahasında iki farkla kazandığı maç var. Galatasaray bu sezonu da ha ıskaladı, ha ıskalayacak. Görüntüler ve rakamlar bunu söylüyor. Sanki vuslat başka bahara... (MİLLİYET)

        9

        LEVENT TÜZEMEN: HALİL'İN YANINDA KEREM OYNAMALI

        Mostafa, Antalya'da oyuna girip gol atınca 'Galatasaray çift forvet oynamalı' diyen bazı medya ukalalarının gazına gelen Fatih Terim'in, Konya önüne sürdüğü Halil-Mostafa ikilisi taktik olarak tutmadı. Halil'in, Kerem ile kurduğu ortaklık vardı, bozuldu. Çift forvet anlayışı G.Saray'ın oyun ritmini olumsuz etkiledi. Halil gölgede kaldı. Konya, savunma duvarını kalesine yakın kurduğu için G.Saray pozisyon üretecek geniş alanları bulamadı. Etebo'nun kağnı gibi oyun anlayışı Konya'nın işine geldi. G.Saraylı oyuncular önde baskı yapmayınca Konya kalecisi Sehic ayağındaki topları kahvesini yudumladıktan sonra kullandı.

        10

        Etebo'nun ağır oyun anlayışı, dikine oynamayı seven Fernandes'i de olumsuz etkiledi. G.Saray kiralık olarak Konya'ya gönderdiği Sekidika'yı bile arar oldu. Dripling yapabilecek oyunculara ihtiyaç duyuldu. Emre Kılınç-Kerem ikilisi bu görevi yapmadı. Onyekuru olsaydı fark yaratırdı. İkinci yarı Terim, Etebo'yu çıkardı, Taylan'ı aldı… Etkisiz Emre Kılınç'ın yerine Emre Akbaba'yı soktu. Tek forvete geçip Mostafa'yı Babel ile değiştirdi. Konya gibi kapanan takımları üç şekilde açarsın: 1- Duran toplarla, 2- Şut atarak ve 3- Kanatlardan etkili ortalar yaparak. Bu G.Saray'a hareket getirdi ve baskı kurmasını sağladı. Sahada en çok şut atan Babel ile fırsatçılığını ön plana çıkaran Emre Akbaba işbirliği G.Saray'ı şampiyonluk yarışının içinde tuttu. Babel, tecrübesiyle bu takımda her zaman oynar. Trabzonspor maçındaki gibi Emre Akbaba'nın Konya'ya attığı gol fırsatçılığının bir ürünüydü. UYARI: Hakem Cüneyt Çakır'ı haftalardır formsuz görüyorum. Sehic'in bir duran top sonrası pozisyona geç kalıp Donk'un yüzünde patlayan yumruklarının karşılığı penaltı olmalıydı. VAR'daki rengini bildiğim Koray Gençerler beyefendi müdahale edip Cüneyt Çakır'ı uyarmadı. Cüneyt hoca bu formu ile EURO 2020'ye gitmesin, rezil olur. (SABAH)

        11

        SERKAN AKCAN: UMUT VAR AMA!

        Galatasaray için şampiyonluk şansı matematiksel olarak devam ettiği sürece bu stres takımın üzerinde baskı yaratacağa benziyor. Başlangıç kadrosunda Muhammed ile Halil'i arkalı önlü kullanan Fatih Terim, ilk yarı boyunca hiç bir oyuncusundan beklediğini alamadı. Feghouli bu sezon herkesi vasatlığına alıştırdığından bu yana oyunun ağırlığını merkeze kaydıran Fatih hoca, planını Halil’in hareket repertuarına ve Kerem'in hızı üzerine kuruyor. Ama pozisyon bilgisi yüksek her savunma bu ikiliyi kolayca etkisiz hale getirebilir.

        12

        Nitekim Konyaspor onca eksiğine rağmen Kerem ile Halil'in alanlarını kapatmakta zorlanmadılar. Bu durum karşısında Galatasaray soyunma odasından 3 değişiklikle döndü. Babel oyuna girdiği andan itibaren hep topu sağ ayağına düşürmeye çalıştı, sürekli kaleyi aradı. Malatya deplasmanında soyunduğu kurtarıcı rolünün bir benzerini icra etmek istedi ve bunu başardı. Oyunun son bölümünde Falcao ve Donk ile forvette çözüm arayan Terim’i yine Babel güldürdü. Hollandalı üçüncü denemesinde sağ ayağına oturttuğu şutla Emre Akbaba’ya golü hazırladı. Sezon neredeyse bitmek üzere, kaldı 4 hafta. Galatasaray'ın şampiyonluk için elbette matematiksel olarak şansı var ama özellikle hücum hattında hala oturmayan bir senaryo mevcut. (FANATİK)

        13

        BÜLENT TİMURLENK: FUTBOL DA TIPKI DİZİLER GİBİDİR

        Galatasaray'ın son dönemde sezon finalini iyi yaptığı kan, ter, gözyaşının bol olduğu, mutlu sonla biten şampiyonluklarında başaktörler kadar yardımcı karakterlerin de büyük payı vardı. Bir futbol takımını kurgulamak ile bir dizinin senaryosunu yazarkenki aritmatik arasında bir bağlantı olabilir mi acaba? Kuvvetli bir hikâyeniz olacak ve aktörlerinizi iyi seçeceksiniz. Ve elbette usta bir yönetmeniniz olacak. Bunlardan biri aksarsa o dizi reyting almaz, sezonun sonunu görmeden erken final yapar. Dün Galatasaray'da bu takımın başaktörleri kim, karakter oyuncuları kimdi bu sezon diye sorgulandığında Taylan'ın ve 'Robert De Niro' Feghouli'nin kenarda olduğu yani sahne yazılmadığı bir takım gördük. İlk 45'te sekiz kornerden bir pozisyon çıkartamayan Galatasaray'ın kısır oyununa çare olarak ikinci yarının başında gelen 3 değişiklik Trabzon maçında olduğu gibi oyunun rengini biraz değiştirdi.

        14

        Son çeyrekte açılan Konyaspor golü de bulabilirdi ama onlar Trabzonspor'un yaptığını yapamadılar. Lakin Galatasaray Trabzonspor'a yaptığının aynısını, benzer bir golle aynı adamla, Emre Akbaba ile yaptı ve yarışın içinde kaldı. Sezonun ilk yarısında Oğulcan bu dizinin yeni jönüydü. Taylan karakter oyunculuğundan başaktörlüğe terfi etmişti. Kimilerinin repliği azaldı, kimilerine sahne yazılmadı. Diziye giren yeni oyuncular oldu. Bütün bunları dizi sektöründe yapsanız ortaya başarılı bir iş çıkmaz. Futbolda da çıkması pek mümkün değil. Evet, kalan 4 maçta ortada 12 puan var. Evet, Beşiktaş ile puan farkı 6... Ama aradaki futbol farkı Sopranos ile Narcos farkı kadar... (SABAH)

        15
        16
        17

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ