Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisi tarafından Diyarbakır'da düzenlenen mitingde konuşuyor:

"Yaklaşan Ramazan Bayramı, Türkiye'nin, Diyarbakır'ın ve tüm insanlığın barış, huzur ve kardeşliğine vesile olsun. Aziz vatandaşlarım! Bugün sizlere yüreğimi açmak istiyorum. Biliyorsunuz, bizim Diyarbakır'a ayrı bir sevdamız var. Şair Ahmet Arif 'seni baharmışsın gibi düşünüyorum, seni Diyarbakır gibi' diyordu.

Read more!

İnsana hizmet etmek, siyasetin en büyük gayesidir. İnsan kutsaldır, insan hakları da kutsaldır. Millete efendilik yokturi millete hizmetkar olmak vardır. Bu yüzden, siyasetimizin merkezine insanı yerşeştirdik. İnsanın hak ve özgürlüklerini geliştirmeyi yerleştirdik. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın anlayışını rehber edinirken biliyorduk ki; insanımız mutlu ve özgür değilse, güvenlik içnde değilse, geri kalan hiçbir şeyin önemi yoktur.

İnsanı yüceltmeden, insana adalet sağlamadan hiç bir sistem, hiç bir düzen varlığını devam ettiremez. Bu yüzden insanı yüceltmek kadar, demokrasiyi de geliştirmenin önemine inandık. Çünkü demokrasi yoksa, orada ekonomi de gelişmez hukuk da çalışmaz, güvenlik de sağlanamaz. Türkiye demokrasisi büyük badireler atlattı. İnsanlarımız büyük sıkıntılar yaşadı. Demokrasiye inanan insanların mücadelesi çok büyük sıkıntılar atlattı. Üç büyük demokrasi kahramanını darağacına gönderdiler. Demokrasi biraz toparlanmaya başladı, 12 Mart'ta yeniden müdahele ettiler. İkinci Dünya Savaşı'ndan büyük bir çöküşle çıkan Almanya bile ayağa kalktı. Birileri Türkiye'nin ayağa kalkmasına izin vermedi. Kaybeden yine gencecik fidanlar oldu, demokrasimiz, milletimiz oldu.

28 Şubat süreci, milli iradeyi hiçe saydı. Demokratik kazanımları bir bir geri aldı. Milletin ve memleketin üzerine karabasan gibi çöktü. Bu kardeşiniz 12 aralık 1997'de Siirt'te, Siirtli kardeşlerine bir şiir okudu. Bir şiirle seslendiğim için yargılandım, hüküm giydim ve Pınarhisar Cezaevi'nde yattım. 4 duvar arasında umutsuzluğa hiç ama hiç kapılmadım. Mileltimizin hayır duasıyla kaldım. Milletime olan sevdamı hizmet tutkumu çoğalttım. Özgürlüğün kıymetini o maphus duvarları arasında daha fazla anladım. Demokrasiye olan ihtiyacı o gün çok daha iyi hissettim. O gün, kimi gazeteler muhtar bile olamaz diye manşet attılar. Düşüncelerimiz, hareketimiz, millet sevdamız, memleket tutkumuz her zaman engellenmek istendi. Bizi dışlamak istediler. Bizi yok saydılar. Fikirlerimizi, siyasetimizi küçümsediler. Biz bu ülkede, fikirlerinden dolayı mahkum edilen insanların, yazı yazdığı için, konuştuğu için, şiir okuduğu için, aş, iş, hak, demokrasi dediği için mahpus damlarında çürümenin nasıl bir duygu olduğunu çok iyi biliriz. İnancından, ibadetinden, başındaki örtüden dolayı dışlanmanın ne olduğunu biz çok iyi biliriz. Üniversite kapılarında boynu bükük kalmanın ne demek olduğunu çok iyi biliriz. Biz yoksulluğu biliriz, yasakların, mahrumiyetin ne olduğunu, bir gece yarısı sokak ortasında ensesine kurşun sıkılarak katledilen, failleri ortaya çıkarılmayan cinayetlerin acısını çok iyi biliriz. Evi basılıp tarumar edilmek nedir biliriz. Köy meydanına toplanan köylülere uygulanan eziyeti biliriz. Köylerin boşaltılması, meraların yasaklanması nedir biliriz. Hapisteki oğlunu ziyarete giden, ama oğluyla tek kelime Kürtçe konuşamayan annenin feryadını, yüreğinde kopan fırtınayı biz biliriz.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ