Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema ‘O gece’ hayal kırıklığı yaşayan 11 oyuncu
        1

        GLENN CLOSE
        (The Wife - 2019)

        Oscar ödüllerinde son yıllarda yaşanan en büyük hayal kırıklıklarını düşündüğümüzde aklımıza önce 2019’daki ödül töreni ve Glenn Close geliyor hiç kuşkusuz… Close, o yıl ‘The Wife’ filmindeki performansıyla daha önce hiç kazanamadığı Oscar’a yedinci kez aday gösterilmişti. 7 yıl aradan sonra ilk kez Oscar’a aday oluyordu. Ödül sezonu başladığında Close, ödülleri toplamaya başladı. O yıl en büyük rakibi ‘Sarayın Gözdesi’ (The Favourite) ile İngiliz aktris Olivia Colman’dı. Colman’ın kazandığı BAFTA ödülü, Oscar için hiçbir zaman SAG kadar önemli bir gösterge değildi. Tahmincilerin çoğu, Close’un sonunda Oscar’ı alacağına emindi. Olivia Colman’ın adı okunduğunda salondaki hayret nidalarını duymamak elde değildi. Öyle ki, Colman’ın kendisi bile şaşkındı.

        2

        JOHNNY DEPP
        (Karayip Korsanları - 2004)

        Gore Verbinski’nin yönettiği ‘Karayip Korsanları: Siyah İncinin Laneti’, 2003 yılının en popüler filmlerinden biriydi. Gişelerdeki başarısının yanı sıra eleştirmenlerin de genel olarak sevdiği bir filmdi. Seven sevmeyen herkesin üstünde anlaştığı nokta, Johnny Depp’in Kaptan Jack Sparrow karakterinde gösterdiği sıra dışı başarıydı. Eğlence ağırlıklı bir aksiyon filmin başrol oyuncusunun ödül sezonunda adından söz ettirmesi nadir görülen bir olaydı ama herkes Johnny Depp’in ödülleri hak ettiğine inanıyordu. Depp o yıl BAFTA dahil birçok ödüle aday oldu. SAG ödülünü kazanmasıyla birlikte Oscar şansı bir anda arttı. Ama o gece ödülü ‘Mystic River’ filminin oyuncusu Sean Penn’e kaptırdı. Penn’in ilk Oscar’ıydı… Penn, 2009’da 1 Oscar daha kazandı. Depp ise 2 kez daha aday gösterildiği Oscar’a bir daha hiç o kadar yaklaşamadı… Depp yıllar sonra bir söyleşisinde kaybettiği Oscar için filmin yapımcılarını suçlamış, gerekli tanıtımı yapmadıklarını söylemişti.

        3

        ANNETTE BENING
        (Amerikan Güzeli - 2000)

        Genç yaşta ilk önemli filmlerinden biri olan ‘The Grifters’ ile Oscar’a aday olmayı başardı. 9 yıl sonra 2000’de ‘Amerikan Güzeli’ ile en iyi kadın oyuncu kategorisinin nerdeyse tek favorisiydi. ‘Boys Don’t Cry’ ile çıkış yapan genç oyuncu Hilary Swank’in performansı da harikaydı. Ne var ki, tahminciler Swank’e çok şans vermiyor; Oscar’a aday olduğu ilk yılda bağımsız, düşük bütçeli bir filmle ödül heykelciğini evine götüreceğini pek düşünmüyorlardı. Annette Bening, SAG’ı ve peşinden BAFTA ödüllerini aldıktan sonra Swank’e şans verenlerin sayısı çok azdı. Ama o gece Oscar tarihinin sürprizlerinden biri gerçekleşti ve Annette Bening evine eli boş döndü. Bening’in hâlâ kazanamadığı Oscar’ı Swank’in bir kez daha aldığını hatırlatalım.

        4

        VIOLA DAVIS
        (Duyguların Rengi - 2012)

        Hiç kuşkusuz son yılların en dikkat çeken oyuncularından biri… Oynadığı her yeni filmle adından söz ettirmesini ve ödül sezonunda öne çıkmasını biliyor. Ama 2013’te henüz Oscar kazanamamış bir oyuncuydu. ‘Doubt’ filminde yardımcı kadın oyuncu kategorisinde aday olmayı başarsa da ödüle ulaşamamıştı. ‘Duyguların Rengi’ (The Help) filmindeki performansıyla, en iyi kadın oyuncu dalında SAG ödülünü kazanmasıyla birlikte bir anda Oscar’ın en güçlü favorilerinden biri haline geldi. O gece çok güçlü bir rakibi olduğunu o da biliyordu. Meryl Streep, Margaret Thatcher’ı canlandırdığı ‘The Iron Lady’ ile çoğu kişinin favorisiydi ama SAG’ı kazanmış biri olarak Davis’e şans verenlerin sayısı da az değildi. Sonuçta o gece kaybetti ama 2018 yılında ‘Fences’ filmiyle yardımcı kadın oyuncu Oscar’ını kazanmayı başardı.

        5

        RENEE ZELLWEGER
        (Chicago - 2003)

        Bir yıl önce ‘Bridget Jones’un Günlüğü’ ile aday olduğu Oscar’a 2003’te aynı kategoride bir kez daha aday gösterilmeyi başarmıştı. Üstelik ‘Chicago’ ödül sezonunda ‘Bridget Jones’un Günlüğü’ne oranla daha çok öne çıkan bir filmdi. O yıl en güçlü rakibi, ‘Saatler’de İngiliz yazar Virginia Woolf’u canlandıran Nicole Kidman’dı… Kidman gerçekten çok iyiydi. Ama SAG ödülünü kazanan Zellweger’in, kazanacağı ilk Oscar’ının hayallerini kurmaya başlamaması mümkün değildi. O gecenin merakla beklenen ödüllerinden biriydi. Çünkü Kidman’ın da henüz Oscar’ı yoktu. ‘Chicago’nun en iyi film dahil 6 Oscar kazandığı o gece Zellweger, Oscar’ı Kidman’a kaptırdı. Ama hemen ertesi yıl yardımcı kadın oyuncu kategorisinde ‘Soğuk Dağ’ filmiyle Oscar kazanarak teselli bulmakta gecikmedi.

        6

        JULIE CHRISTIE
        (Away From Her - 2008)

        Henüz 26 yaşındayken 1966’da ‘Darling’ filmiyle en iyi kadın oyuncu kategorisinde Akademi ödülüne ulaşmış ve kariyerini yıllar boyunca Oscarlı bir oyuncu olarak sürdürmüştü. 1972’de ‘Mc Cabe & Mrs. Miller’, 1998’de ise ‘Afterglow’ ile aday olduğu ama kazanamadığı Oscar’ın 2008’deki en güçlü adaylarından biriydi. İngiliz oyuncu o yıl, Alzheimer hastası bir kadını canlandırdığı ‘Away From Her’ filmiyle birçok ödül kazanmıştı. En güçlü rakibi ‘Kaldırım Serçesi’nde Edith Piaf’ı canlandıran Marion Cotillard’dı… Ama SAG’ı kazanmasıyla birlikte Christie’nin 42 yıl sonra ödülü bir kaz daha alacağını düşünen çok kişi vardı. Ama o gece Christie’nin değil Cotillard’ın gecesi oldu.

        7

        MERYL STREEP
        (Şüphe - 2009)

        Meryl Streep gibi bir oyuncu ile ‘Oscar’da hayal kırıklığı’ başlığı pek yan yana gelmiyor gibi görünebilir. Sonuçta, 3 kez kazandığı bir ödülden söz ediyoruz. Ama adaylık sayısını şöyle bir akla getirdiğimizde, Streep’in de pekâlâ kendine göre bazı hayal kırıklıkları yaşayabileceğini düşünebiliriz. Özellikle de ‘Şüphe’ (Doubt) gibi bir filmde kariyerinizin harika performanslarından birini çıkardıysanız ve 1983’de kazandığınız ikinci Akademi Ödülü’nden sonra 10 kez aday olup, her seferinde eliniz boş döndüyseniz… Özetle, o yıl Meryl Streep’in yılı olabilirdi. SAG ödülünü de kazanmıştı ama ödül ‘The Reader’ filmiyle Kate Winslet’e gitti. Kazandığı ilk Oscar için Winslet’i canı gönülden alkışlayanlar arasında kuşkusuz Streep de vardı. Asıl hayal kırıkılığı yaşayanlar ise Streep’in, Katherine Hepburn’ün 4 Oscar’lık rekorunu kırmasını isteyenler oldu.

        8

        DENZEL WASHINGTON
        (Fences - 2017)

        Oscar’a ilk kez 1988’de ‘Cry Freedom’ ile yardımcı oyuncu kategorisinde aday olmuş, iki yıl sonra ‘Glory’ ile aynı kategoride ödül heykelciğini kazanmayı başarmıştı. 12 yıl sonra ‘Training Day’ ile en iyi erkek oyuncu Oscar’ını alıp evine götürdüğünde tarihe geçmişti. Ama kariyerinin en verimli çağında Oscar defterini kapatması elbette düşünülemezdi. 15 yıl sonra yönetmenliğini yaptığı ‘Fences’ ile erkek oyuncu dalının yine en güçlü adaylarından biriydi. Asıl favori ‘Manchester by the Sea’ ile Casey Affleck gibi görünüyordu ama o gece taciz iddiaları nedeniyle Affleck’in kaybetmesini isteyen çok kişi vardı. Wahington’un SAG ödülünü kazanması, Affleck karşıtlarını daha da umutlandırıyordu. Ne var ki, Affleck, Altın Küre ve BAFTA’dan sonra Oscar’ı da kazandı. O gece taciz iddiaları nedeniyle onu alkışlamayan ve Washington’un kaybetmesine üzülen çok kişi vardı.

        9

        DANIEL DAY-LEWIS
        (New York Çeteleri - 2003)

        Daniel Day-Lewis gibi şöhretle arası pek iyi olmayan efsane bir oyuncunun Oscar alamadığı için çok üzülmeyeceği kesin… Kaldı ki, 1990’da henüz ilk adaylığında en iyi erkek oyuncu dalında Akademi Ödülü’ne ulaşmıştı. 2003 yılının da kesin favorisiydi. Martin Scorsese’nin ‘New York Çeteleri’ filmindeki performansı öylesine iyiydi ki kimse bir başkasının aradan sıyrılabileceğine inanmıyordu. Sadece SAG’ı değil, BAFTA’yı da kazanmıştı ve o gece salona gelenlerin çoğu onun ikinci Akademi Ödülü’nü alkışlayacağını düşünüyordu. Ne var ki, ödül ‘Piyanist’ filmiyle Adrien Brody’ye gitti… Gerçek bir sürprizdi ve Brody’nin şaşkınlığı, sevinci görülmeye değerdi. Sonraki yıllarda 2 Oscar daha kazanacak Day-Lewis için değil ama onun kazanması gerektiğini düşünenler için gerçek bir hayal kırıklığıydı.

        10

        JODIE FOSTER
        (Nell - 1995)

        1977’de 15 yaşında aday olduğu Oscar’ı, ikinci adaylığında 1989 yılındaki ‘Sanık’ filmindeki performansıyla kazanmıştı. Üç yıl sonra ‘Kuzuların Sessizliği’yle ikinci Oscar’ın gelmesine de kimse şaşırmadı. Çünkü o yıl da favoriydi… Üç yıl sonra ‘Nell’ ile yeniden aday olduğunda ‘Aynı kategoride üçüncü Oscar geliyor mu acaba?’ diye düşünenlerin sayısı az değildi. Özellikle de o yıl ilk kez verilen SAG ödülünü kazandığında…. Sonuçta, daha önce kazandığı iki Akademi ödülünün rahatlığıyla katıldı ödül törenine. Çoğu kişinin tahmin ettiği gibi Oscar’ı ‘Blue Sky’ ile Jessica Lange kazandı. Foster de onu alkışladı ama 6 yıl içinde aynı kategoride 3 Oscar kazanarak tarihe geçme fırsatını da kaçırmış oldu.

        11

        RUSSELL CROWE
        (Akıl Oyunları - 2002)

        İkibinli yılların başında adından en çok söz ettiren oyunculardan biriydi. Yeni Zelanda doğumlu aktör, 2000 yılında ‘The Insider’ ile aday olduğu Oscar’ı hemen ertesi yıl 2001’de ‘Gladyatör’le kazandı. 2002’de dahi matematikçi John Forbes Nash Jr.’ı canlandırdığı ‘Akıl Oyunları’ (A Beautiful Mind) ile en iyi erkek oyuncu kategorisinde yeniden adaydı. Aynı kategoride üç yıl üst üste aday olma başarısı bir yana, başta eleştirmenler olmak üzere çoğu kişi Crowe’un ‘Akıl Oyunları’ndaki performansını ‘Gladyatör’e göre daha iyi buluyordu. Kaldı ki, ‘Gladyatör’le Oscar aldığı yıl SAG, Altın Küre ve BAFTA ödüllerinden eli boş dönmüştü. 2002’de ise tam tersi olmuş John Nash performansıyla Altın Küre, SAG ve BAFTA ödüllerini kazanmıştı. Sırada sadece Oscar kalmıştı. İki yıl üst üste Oscar kazananlar kulübüne katılmasına kesin gözüyle bakan çok kişi vardı. ‘Training Day’ gibi bir aksiyon filmiyle aday olması nedeniyle Denzel Washington’a şans verenlerin sayısı azdı ama kazanan o oldu… Russell Crowe da Oscar defterini o geceden sonra bir daha açamadı…

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ