Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Tiyatro Özlem Zeynep Dinsel, Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu seçildi

        Özlem Zeynep Dinsel, yıllarını tiyatroculuğa verdi, çok çalıştı ve hiç vazgeçmedi. Dünyanın üzerine durduğu mesele, göçmenlik ve mültecilik konusunu ele alan rolüyle tiyatro camiasında büyük takdir gördü. Sonunda beklenen oldu, ‘Yuva’ oyunundaki performansıyla Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nde ‘Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu’ ödülünü aldı. Dinsel’le ‘Yuva’sını ve tiyatroyu konuşmak üzere buluştuk. HT Pazar'dan Serdar Yazıcı'nın haberi...

        ‘Yuva’, göçmenlik, iletişim ve birbirimizi anlama gibi konuları işliyor. Bu role nasıl hazırlandınız?

        Her şeyden evvel göçmenlik ve mülteci kavramlarını ayırıyorlar. Bizimkisi aslında biraz daha mülteci olmakla alakalı bir durum. Yani kendi vatanında artık yaşayamayacak hale gelip başka bir ülkeye sığınma durumu... Bunun bize ne hissettirdiğine çok kafa yorduk. Çok sıcak yaşadığımız ve vicdanen bizi çok hırpalayan bir mesele. Bunu bir oyunla anlatalım dedik. Belki de kendi vicdanımız için böyle bir oyun tercih ettik.

        REKLAM

        Bunu en sıcak haliyle gözlemlemek rolünüze katkı sağladı mı?

        Sağlamaz olur mu? Bu durumu anlamadan, o rolü hayata geçirebilmek mümkün olmuyor. Çalıştığımız karakterler o an yaşıyor. Diğer iki oyuncu çok daha önceleri gelen göçmenler... Bu oyunu oynarken şunu anladım ki böyle bir çaresizliği bilmiyormuşum, bunu yaşamadan bilmemize imkân yok.

        Peki hiç çantanızı alıp bilmediğiniz bir ülkeye gitmeyi ve dönmemeyi düşündünüz mü?

        Bizimkisi seyahat maksatlı, buradan çok bıkmakla ya da merakla gideceğimiz durumlar olabilir. Bizim mülteci olarak gidecek bir durumumuz şu anda yok.

        ‘TÜRK YAZARLARIN OYUNLARI ARTIYOR’

        Tiyatrolardaki oyun yazarı açığını sizce nasıl kapatabiliriz?

        Son dönemlerde artık çok şey değişiyor. Bizim oyunumuz da genç Türk bir yazarın. Son birkaç yıldır küçük tiyatrolarda yeni yeni Türk yazarların oyunları oynanıyor ve artıyor da...

        Bu kadar yeni oyun varken “Romeo ve Juliet” gibi klasik bir oyunun ödül almasını nasıl yorumlarsınız?

        Oyunu izleyemediğim için yorum yapamam. Bana da düşmez zaten, jürinin takdiridir. Sonuç olarak bir emektir. Eminim çok başarılı bir iş çıkarmışlardır.

        REKLAM

        ‘ÖDÜL ÇALIŞMA MASASININ ÜSTÜNDE DURUYOR’

        Ödülü nereye koydunuz?

        (Gülüyor.) Çalışmamasasının üstünde duruyor.

        Ona baktıkça daha fazla çalışmak için mi?

        Güzel bir soru oldu. Onun için değil. Daha fazla çalışmak için aslında ödülün bir yerde durmasına gerek yok. Bu mesleği seviyor olmak, çalışma sorumluluğunu da beraberinde getiriyor. Bu işe böyle bakarsanız ödül sizi yıpratabilir de.

        Ödüllerden sonra izleyicinin tiyatroya ilgisi artıyor mu?

        Aslında adaylıkla başlıyor bu. Açıklandıktan sonra daha duyulur ve görülüyor oluyor. Merak uyandırıyor. Tabii o zaman seyirciye daha kolay ulaşıyorsunuz. Ödülün de böyle bir getirisi oluyor.

        Sizce tiyatro seyircisi gideceği oyuna karar vermeden önce nelere dikkat ediyor? Siz nelere dikkat ediyorsunuz?

        Ben işin içinde birisiyim, dolayısıyla arkadaşlarımın oyununa gidiyorum. Oyunun konusu ilgimi çektiği için, bildiğim bir metni “Acaba onlar nasıl yorumlamış?” diye merak ettiğim için gidiyorum. Benim bakış açım başka ama seyirci muhtemelen konusu için ya da beğendiği bir oyuncuyu izlemeye gidiyordur. Oyun metnine göre tercih yapmalarını tavsiye ederim. Çünkü konu aslında onlar için seçiliyor.

        Tiyatro en özgür ifade alanlarından biri midir?

        Özgürlüğe ne olarak baktığınıza göre değişiyor tabii. Sanatın kendisi öyle bir şey. Sanat özgür olmadan da yapılır. Pasaportu elinden alınmış, ülkeyi terk etmesi yasaklanmış bir yazar öyle bir oyun yazar ki zarfın içinde dünyaya postalar, bütün oyunculardan oynamasını ister ve oynanır. O metin özgürleşir, kişi özgür değilse bile...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ