Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Prof. Dr. A. Tamer Aker: 9 saat arayla olan 2 büyük deprem kuşaktan kuşağa aktarılacak zihinsel etkiye neden olabilir. - Deprem haberleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Travmayı nasıl açıklarsınız?

        Kişinin yaşamını veya yaşamsal bütünlüğünü tehdit eden, cinsel şiddet içeren olaylara “Travmatik olaylar” diyoruz. Bunların varlığı insanda; korku, şiddet, çaresizlik, derin bir suçluluk ve utanç gibi duygulara neden olabilir. Deprem, sel gibi doğal afetler, savaşlar, cinsel ya da fiziksel saldırıya uğrama, terör saldırıları, maden kazaları travmatik olay örneklerindendir. Çocuklukta yaşanan cinsel taciz ve tecavüzler, işkence görme, zorla kaçırılma, trafik kazaları, ölü bir vücut ya da vücut parçasıyla karşılaşma, kişinin bir yakınının kaybolması veya ölümü gibi zorlayıcı ve başa çıkma yeteneğini aşan olaylar da travmatik olay örnekleri arasında sayılabilir.

        Prof. Dr. A. Tamer Aker
        Prof. Dr. A. Tamer Aker

        Kişilik yapısı ile travma geçirme oranı arasında bir ilişki var mıdır?

        Elbette vardır. Ülkemizde travmatik olaylar ve afetlerle çok yaygın karşılaşılmasına karşın ilişkili hastalıkları aynı yaygınlıkta saptamak mümkün değildir. Aksine, “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” (TSSB) başta olmak üzere ortaya çıkan hastalıklar travmatik olayların yaygınlığına göre oldukça düşük. Herkeste bir hastalık veya psikiyatrik sorun ortaya çıkması şart değildir. Bu sorunların ortaya çıkmasını kolaylaştıran bir takım yatkınlık yaratıcı risk etkenleri vardır. Bu etkenlerin başında yoksulluk ve yoksunluk gelir. Eğitim düzeyi düşüklüğü, yaş ve cinsiyet gibi etkenler önemli olsa da yoksul ve yoksun çevrelerin afetlere çok açık olduğunu biliyoruz. Bu noktada yoksulluk ve yoksunluğun bir halk sağlığı sorunu olduğuna işaret etmek de mümkündür. Travma sonrası ruhsal sorunların ortaya çıkmasında geçirilmiş psikiyatrik hastalıklar ve kişilik yapısı gibi risk etkenlerinin de önemi vardır. Örneğin çekingen insanların yardım isteme davranışları az olduğu için travmatik olaylardan daha çok etkilenip ruhsal sorunlar geliştirme oranları daha yüksektir.

        REKLAM

        Risk etkenlerinin tanınması, öncelik verilecek kişi veya toplulukların saptanması, engellenebilecek etkenler ve travmatik etkilere yönelik önlemler açısından önemlidir. Risk etkenlerinin saptanması, travma ve afetler sonrasında verilecek psikososyal hizmetler anlamında öncelik verilecek kişi ve grupları belirlemeye yarar.

        Beklenen olayların yarattığı travma ile ani gelişen olayların yarattığı travmanın etkileri farklı mıdır?

        Ruhsal travma beraberinde çok yoğun korku, dehşet veya çaresizlik duygularını getirir. Kişinin depremde aniden yakınını kaybetmesiyle, yakınının yıllar boyu süren bir hastalık sonrasında ölümü aynı yoğunlukta ruhsal travmaya yol açmayabilir. Bu durum, travmaya vereceğimiz yanıtların farklı olması kaynaklıdır. Psikolojik hazırlık, travma sonrası kişinin yaşayacağı ruhsal sorunları ve ortaya çıkan travmatik etkilerin azalmasını kolaylaştırabilir.

        Beklenmedik travmatik olaylar kişiyi hazırlıksız kılıp baş etme becerilerini sarsabilir. Bu hazırlıklı olma durumu deprem ve afetler için de geçerlidir. Peki depreme nasıl hazır olunur? Bunun çok çeşitli yöntemleri var. İlkokul çağlarından başlayacak bir eğitim süreci, bilinçlendirme toplantıları düzenleyerek bir dizi ruhsal etkinlik yapılması, bir deprem kültürü geliştirip yerleştirmek kendimizi koruyup kollamak açısından çok önemlidir.

        REKLAM

        Depremin insan üzerinde diğer afetlere oranla daha fazla etkiye sahip olduğu doğru mudur?

        Afetler insan sağlığını hem ruhsal hem fiziksel boyutta olumsuz etkiler. Türkiye ne yazık ki ruhsal travmatik olay ve afetlere çok açık bir coğrafyada yer almaktadır. Özellikle 1999 Marmara Depremi ulusal etki yaratan bir depremdir. Bugün yaşanılan depremin de benzer niteliği olabilir. Etkilenen alanların çok geniş kitleye yayılması, pek çok insanın yakınlarının ve tanıdıklarının yaşadığı yerleri etkilemesi önemlidir. Meydana gelen iki depremin 9 saat arayla gerçekleşmesi ve yoğun kış koşullarında olduğunu düşünürsek bu felaketin Türkiye genelinde kuşaklara aktarılacak önemli bir zihinsel etkisinin olacağını öngörebiliriz.

        Depremi yaşayanların ne kadarı travma belirtileri gösterir ve tedavi ihtiyacı görür?

        Travmatik olaylardan herkes aynı oranda etkilenmez. Toplumda travmaya maruz kalan pek çok kişi olmasına rağmen ancak bir kısmı (örneğin depremi yaşayanların % 20’si) travma sonrası stres bozukluğu geliştirir. Deprem kültürünün belirgin olduğu Japonya’da insanların depremden etkilenmesi, ölü sayısı ve çeşitli psikiyatrik sorunlar görece olarak daha az iken, Güney Asya’da etkilenmenin daha fazla olduğunu görürüz. Bu sıklık toplumun özelliklerine göre değişmektedir. Bir deprem ruhsal hastalıkların her boyutunu, her türünü tetikleyebilir veya ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Bedensel hastalık diyebileceğimiz çeşitli hastalıkları tetikleyebilir. Travmayla ilgili ruhsal belirtileri olsa da hayatı çok fazla etkilenmemiş birçok insan vardır. Bazı kişiler için ise travmatik stres belirtileri iş ve sosyal hayatı çok ciddi şekilde engelliyor olabilir. Bu durum bazı kişilerde ruhsal sorunlara yatkınlık olabileceğini ya da bazılarının ruhsal sorunlara karşı daha dayanıklı olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla, kişinin ihtiyacına ve ortaya çıkan belirtilerin yoğunluğuna göre farklı tedavi yaklaşımlarının planlanması gerekiyor.

        REKLAM

        Deprem kaynaklı travmayı en çok kimler yaşıyor?

        Depremle ilgili travmayı en çok geçmişte depremle ilişkili örseleyici yaşantıları olanlar, herhangi bir ruhsal hastalık geçirenler, yakınları arasında psikiyatrik hastalık bulunan kişiler yaşıyor. Bu kişilerin travma sonrası stres bozukluğuna yakalanma olasılıkları daha fazla oluyor.

        Kişide travma olduğuna işaret eden belirtiler hangileridir?

        Travma 4 şekilde yaşanır:

        1) Travmatik olayı yeniden yaşama (Örneğin deprem)

        2) Travmaya eşlik etmiş uyaranlardan kaçınma (Örneğin deprem sonrası binaya girememe, depremin olduğu bölgelerden geçememe)

        3) Duygudurum ve düşüncelerdeki olumsuz değişiklikler (Örneğin insanlardan uzaklaşma, yabancılık duyma, suçluluk, utanç., öfke, çaresizlik)

        4) Uyarılmışlık Belirtileri (Örneğin sarsıntı, ani seslerde çabuk irkilme, yerinden sıçrama)

        REKLAM

        Deprem sonrası kişilerde en çok karşılaşılan sorunlar hangileridir?

        - Travmatik olayı yeniden yaşama belirtileri

        • Kabuslar, olayla ilgili geriye dönüşler / flashback'ler

        - Travmaya eşlik etmiş uyaranlardan kaçınma belirtileri

        • Travmatik olayı hatırlatan, bu olaya veya olayın herhangi bir özelliğine benzeyen etkinlik, yer, durum, kişi, zaman gibi uyaranlardan kaçınma.

        -Duygudurum ve düşüncelerdeki olumsuz değişiklikler

        • Olumlu duyguları sürekli olarak hissedememe, küntleşme

        • Daha önceden sevilen etkinliklere karşı ilgi kaybı

        • İnsanlardan uzaklaşma ya da yabancılık duyma

        • Mesleği, evliliği, çocukları ya da yaşam süresi ile ilişkili olumsuz duygular ya da geleceği kalmadığı duygusunu yaşama

        • Travmatik olayın önemli bir bölümünü hatırlayamama

        • Suçluluk, utanç, öfke ve çaresizlik gibi duygular

        -Aşırı Uyarılmışlık Belirtileri (İrkilme gibi)

        REKLAM

        • Uykuya dalma veya uykuyu sürdürmede güçlük

        • Tetiktelik

        • Çabuk irkilme

        • Çabuk sinirlenme, öfke patlamaları

        • Yoğunlaşmada güçlük

        * ”Depremi yaşayanlara bunları söylemeyin, böyle davranmayın veya yaşadıklarını anlatmak için zorlamayın” başlığı altında, önerileriniz neler?

        - “Geçecek, bir şey yok.”

        - “Hadi artık toparla kendini”

        - “Korkma, geçti.”

        Vb. cümleler kurmamalıyız. Kişi her ne hissediyorsa hissedebilir ve bu son derece olağandır. Her bireyin kendine özgü biricik sinir sistemi olup travmayla baş etme mekanizmaları farklı ve kendine özgüdür. Olayı yaşayan herkesin farklı tepkiler göstermesinin son derece olağan olduğunu unutmamak gerek.

        Depremi yaşayanlara bunları söyleyin, böyle davranın” dediğiniz önerileriniz neler?

        • «Burada ve şimdide» kişiyi güvenli bir bölgeye almak, kişiye güvende olduğunu vurgulamak

        REKLAM

        • Psikoeğitim vermek: Kişinin bazı davranışlarının travmaya bağlı olağan dışı durumlarda verilen olağan tepkiler olduğunu anlatmak

        • Sosyal destek sağlamak

        • Travmayla bağlantılı acil yardım gerektiren bireyleri nasıl ulaşacakları ile ilgili olarak gerekli profesyonellere/kurumlara nasıl ulaşacakları ile ilgili yönlendirmek

        * Sadece kurtarmak yetmiyor diyerek devletle ve STK’ larla ilgili acil önerilerinizi sıralayın lütfen.

        Pek çok kişi deprem sonrası yaşadıklarını paylaşıp birbirlerine destek olarak doğal iyileşme araçlarından yararlanıyor. Vatandaşlar bölgelerinde hizmet veren kamu kurum ve uzmanlık dernekleri ile STK’lardan yararlanıp yazılı ve görsel çeşitli araçlara ulaşabilirler. Bakanlıklar dışında bölgede Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği gibi dernekler yüz yüze ve çevrimiçi hizmet veriyor.

        Bu konudan devlet ve devletin tüm kurum ve kuruluşları, STK’lar, okul yönetimleri ve vatandaşlar olarak hepimiz sorumluyuz. Artık “düzeltici önleyici faaliyetler” yerine “önleyici faaliyetler” başlığı altında her birimizin neler yapacağının konuşulması, planlanması ve eyleme geçirilmesi şarttır. Kamu kuruluşları ve STK’lar ile eşgüdümlü şekilde çalışarak önleyici ruh sağlığı politikaları geliştirilmesi ve oluşturulan politikaların hayata geçirilmesi için tüm kurum ve kuruluşların kapasitelerinin artırılması gereklidir.

        REKLAM

        Deprem travması nasıl tedavi edilir?

        Deprem travmasının tedavisinde psikolojik ilk yardım eğitimlerinin önemi unutulmamalıdır. Bu eğitimlerin geliştirilmesi, yazılı ve görsel kanallarda yaygınlaştırılarak kullanılması, sosyal destek ağlarının canlandırılması, psikososyal destek çalışmalarının yapılması ve kişilerin ihtiyaç halinde gerekli durumlarda uzmanlar tarafından yapılan terapi ve tedaviye yönlendirilmesi gereklidir.

        Kısa adı “PİY” olan psikolojik ilk yardım, afet, kaza, terör saldırısı veya bireysel/toplumsal düzeyde olumsuz etkilere neden olan bir olay sırasında ya da sonrasında gerçekleştirilen bir çeşit erken dönem psikososyal müdahale yaklaşımı olarak tanımlanır. Psikolojik ilk yardım sadece uzmanların yapabileceği bir yardım değildir. Uzmanlık gerektiren bir danışmanlık veya bir tanı ya da tedavi yöntemi de değildir. Psikolojik ilk yardım, bu konuda eğitimin alan herkes tarafından uygulanabilir. Örneğin bir afet bölgesindeki öğretmen, doktor, imam, hemşire ya da gönüllü olan uygun kişilere eğitim verildiğinde uygulamaların bu kişiler tarafından sürdürülmesi mümkündür. Psikolojik ilk yardımda amaç, travmatik olayların doğası gereği bireyler üzerinde ortaya çıkabilecek stres belirtilerini olabildiğince azaltmaktır. Bunun yapılması, kişilerin kısa ve uzun vadede baş etme güçlerini ve işlevselliklerini yeniden kazanabilmelerini destekleyip günlük hayatlarını yeniden kurmalarına destek olur. Bu anlamda psikolojik ilk yardım önleyici ve koruyucu bir ruh sağlığı müdahalesidir.

        REKLAM

        Hangi durumda hangi tedavinin uygulanması gerekir?

        Kişinin öncelikle kendi bireysel öyküsü, kişilik özellikleri, premorbid öyküsü yani ilgili afet öncesindeki öyküsü vb. konu başlıkları değerlendirilerek kişinin ihtiyacına yönelik ona uygun olan terapi yöntemlerin uygulanması sağlıklıdır. Bunlar arasında travma terapilerinde geçerli bazı destekleyici yöntemler aşağıdaki gibidir;

        -Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)

        -Kontrol Odaklı Davranış Terapisi

        -EMDR

        -Somatik Deneyimleme Yaklaşımı

        Göçük altından çıkartılan kişiye hangi bilgi verilmeli, hangi bilgi verilmemelidir?

        Göçük altından çıkarılan kişinin ilk olarak temel ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Vücut ısısının yerine gelmesi için battaniye, kıyafet vb. temin edilmeli, zaman geçirmeden sağlık kontrolü yapılmalıdır. Şu anda hayatta olduğu bilgisi kendisi ile temas eden kişi tarafından verilmeli ve yakınları ile ilgili doğru bilgiye ulaşabilmesi için yardımcı olunmalıdır. Yapılmaması gereken ise doğru olduğundan emin olunmayan hiçbir bilginin paylaşılmamasıdır.

        REKLAM
        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ