Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Menopozla ilişkili 7 farklı sağlık sorunu

        Uzmanlar; adet görülmeyen sürenin üst üste 12 ay kadar olması ile menopoz sürecinin başladığını söylüyor.

        Kadınların en doğal süreci olan menopozun neden olduğu rahatsızlıklarla ilgili bilgilendirme yapan Uzm. Dr. Tuğba Özülkü Sürenkök; ” Kadınların bir kısmı ateş basması, gece terlemesi gibi belirtiler yaşarken bir kısmı daha ciddi sağlık problemleri ile karşılaşırlar. Kendinizi bu problemlere karşı nasıl koruyacağınızı bilmelisiniz” dedi.

        Genelde menopoz 45-55 yaş aralığında görülüyor. Östrojen, FSH, LH, AMH gibi hormon testleri ile menopoz süreci hakkında bilgi sahibi olunabiliyor. Menopoz kabusu; vitaminler, hormonlar ve çeşitli kremlerle atlatılmakla birlikte ateş basması, gerginlik, gece terlemeleri, kilo alımı azaltılabiliyor.

        Semptomların geçici bir süre yaşandığını belirten Uzm. Dr. Özülkü Sürenkök; ”Kendinizi şımartmalı ve bu süreyi daha hafif atlatmaya çalışmalısınız. Hormon destek tedavisi ile belirtilerin önüne geçebilirsiniz. Yaşınız ve menopoza giriş zamanınız hormon destek tedavisi ve risk artışınızda önemli role sahiptir. Doktorunuzla konuşup kişisel riskinizi hesaplatmalısınız” dedi.

        MENOPOZA BAĞLI 7 SÜRPRİZ SAĞLIK PROBLEMİ NELERDİR?

        Kadınların bir kısmı ateş basması, gece terlemesi gibi belirtiler yaşarken bir kısmı daha ciddi sağlık problemleri ile karşılaşıyor. Bu problemler arasında Osteoporoz, Pelvik organ sarkması, Karaciğer rahatsızlıkları, Otoimmün hastalıklar, gözde kuruma, görme kaybı, uyku apnesi yer alıyor.

        Osteoporoz: Kemik erimesi sonucu oluşan kırık menopoz döneminde sıklıkla görülüyor. Menopozda olan kadınlar, osteoporoza bağlı kemik kırığı riskinde yüzde 50 artış gösteriyor.

        Pelvik organ sarkması: Pelvis tabanını oluşturan kasların zayıflaması sonucu görülüyor. Bu durum idrar kaçırma, tutuk idrar yapma, pelvik bölgede rahatsızlık ve sarkma hissi, yürürken zorlanma, sık idrar yolu iltihapları ve cinsel işlev bozukluğuna yol açıyor. Yüzde 41-50 kadında farklı seviyelerde sarkma görülüyor.

        Karaciğer hastalıkları: Genç yaşlarda karaciğer; alkol, enfeksiyon ve fazla yağ tüketimiyle oluşan hasarı kolaylıkla yeni ve sağlıklı hücre oluşturarak onarabiliyor. Menopozda östrojen hormonundaki azalma sağlıklı hücre oluşumuna engel olarak hasarı yara izi dokusu ile onarmaya çalışıyor. Östrojen ayrıca mitokondri ve karaciğer hücrelerini de koruyor. Azalan östrojen karaciğer de yaşlanmayı artırıyor. Rutin kan tahlilleri ile karaciğer harabiyetini kontrol altında tutmak gerekiyor.

        Otoimmün hastalıklar: Mutsuz ve yorgun hissetme, ateş basmaları normal menopoz belirtileri arasında yer alıyor. Ancak aynı zamanda Multipl Skleroz, Lupus, Romatoid Artrit gibi otoimmün hastalıklar içinde sinyal olabiliyor. Östrojen hormon düşüklüğü vücutta iflamasyon artışına neden oluyor.

        Gözde kuruma: Sadece östrojen değil menopoz sırasında azalan testosteron seviyesi de sıkıntılara yol açıyor.

        Duyma kaybı: Yaşla beraber duyma kaybı görülüyor ancak menopoza giren kadınlarda bu problem çok daha hızlı oluşuyor. Çünkü östrojen koklea (iç kulağın işitsel kısmı) da önemli rol oynuyor. Yüksek sesten uzak durulması gerekiyor. Yapılan çalışmalarda, duyma kaybı riskinde; düzenli egzersiz ile yüzde 17, beta-karoten tüketimi ile yüzde 12 azalma saptanmıştır.

        Uyku apnesi: Menopoza giren kadında uyku apnesi riskinde 3 buçuk kat artış gözlenmiştir. Diyabet ve felç için de risk menopozda artıyor.

        HORMON DESTEĞİ NE KADAR GÜVENLİ?

        Şu anda Amerika ve İngiltere’de 6 milyon kişi hormon desteği kullanıyor. Hormon tedavisinin riski östrojenin tek başına ya da progestinle birlikte verilmesine, kadının menopoz yaşına, östrojenin dozuna ve kişinin kardiyovasküler, kanser ve aile hikayesine bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Hormon destek tedavisi öncesi kadın üreme organları ve meme muayenesi yapılması gerektiğine dikkati çeken Uzm. Dr. Sürenkök; ”Hastada yapılması gereken biyokimyasal testler arasında Tam kan sayımı, Tam idrar tetkiki, Sedimentasyon, Lipid profili, Glukoz, Karaciğer fonksiyon testleri, Böbrek fonksiyon testleri, Kemik markerları ve Gaitada gizli kan yer alıyor” dedi. Hormon destek tedavisinin uygun olmadığı durumlar ise Karaciğer ve böbrek hastalığı, Akut derin ven trombozu, damar tıkanıklığı hastalıkları, kalp hastalığı, meme kanseri ve rahim kanseri olanlar olarak sıralanıyor.

        HORMON DESTEK TEDAVİSİ KULLANIYORSANIZ RİSKİNİZİ NASIL AZALTABİLİRSİNİZ?

        Kendiniz için en uygun ürünün ve metodun kullanılması gerektiğini dile getiren Uzm. Dr. Tuğba Özülkü Sürenkök; Hormon desteğinizi; tablet, yapıştırmalı flaster, jel, vajinal krem ya da rahim içi spiraller şeklinde kullanabilirsiniz. Kullandığınız tedavi dozunu mümkün olan en düşük seviyede tutun. 45 yaş üstü iseniz kullandığınız tedaviyi etkin en düşük dozda ve sürede sınırlamalısınız. Kan tahlilleri, mamografi gibi testlerle riskinizi kontrol altında tutmalısınız.” dedi. Günlük rutininize de fiziksel aktivite ve egzersizi, sağlıklı gıdayı eklemeniz gerekiyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ