Şiirlere bile ilham oldular: Şairlerin kadınlara hediye ettiği şiirler
Edebiyat tarihimizde büyük şairlere ve onların büyük şiirlerine ilham olmuş kadınlarımız vardır. Bugün 8 Mart Kadınlar Günü olması sebebiyle, günün anlam ve önemine dayanarak sizlere şairlerimizin kadınlara hediye ettikleri şiirleri, edebiyatımızda önemli yere sahip olan eserleri derledik.
NAZIM HİKMET
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
Yorulmuşsundur;
Nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
Ne gül suyum ne gümüş legenim var,
Susamışsındır;
Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
Acıkmışsındır;
Beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
Memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
Ayağını bastın odama
Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
Güldün,
Güller açıldı penceremin demirlerinde
Ağladın,
Avuçlarıma döküldü inciler
Gönlüm gibi zengin
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam...
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
NECİP FAZIL KISAKÜREK
Kadından,
Kendisinde olmayanı isteriz
Hasret yerinde kalır
Ve biz çekip gideriz.
ATİLLA İLHAN
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
hayır sanmayın ki beni unuttular
hâlâ arasıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kimbilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
CEMAL SÜREYA
Bir kadını ortadan ikiye böl
Yarısı annedir,
Yarısı çocuk,
Yarısı sevgili
Yarısı aşk..
Duyanlar bunu bilmez,
Görenler anlamaz bunu!
Yarısı rivayettir,
Yarısı gece.
EDİP CANSEVER
Biz kadınız, bilmeden seviyoruz bu kedileri
Seviyoruz, bir sevilme içgüdüsüyle
Bu bizim yüzümüzde ufacık çizgiler oluyor - acaba?
Evet, çok değil konuşurken düzeltiyoruz
Orayı burayı topluyoruz, yeriyse çocuklarımızı öpüyoruz
Ama biliyorsunuz ki gene de
Hepimiz, işte hepimiz
Bitmenin, tükenmenin yorgunluğu içinde.
Gözler mi? tavana dikili, hayır, pencereye
Yağmalar, sürgünler, yangınlar içinde
Çünkü bu boşluk; tüneller, çukurlar, kapkacak ağızları
Mağaralar, denizler, gökyüzleri değil de
Bu boşluk, o bir türlü dolduramadığımız, o
Orman, dağ, kısacası evrenle.
Biz bu lavanta kokularını bilmeden taşıyoruz
Biz bu tavana bilmeden eski rengine boyuyoruz
Bu bizim terliklerimizde ufacık güller oluyor - acaba?
Evet, çok değil, onları bilmeden hoşa gideriyoruz
Sormayın, ama sormayın, bilmeden aralık tutuyoruz kapılarımızı
Bilmeden bekliyoruz, bilmeden uyuyoruz sabahlara değin
Kim bilir, belki de biz
Tanrısıyız en olunmaz şeylerin
Bu bizim en düzenli hareketimiz: olmak
Asılıp kalmışız sokak fenerlerine
Asılıp kalmışız öyle, görenler bizi görüyor
Görenler bizi görüyor ve gidip geliyoruz dikkatle
Doğrusu, niye saklayalım, hepimiz bunu yapıyoruz
Ama biz yaşıyorken de bunu yapıyoruz sadece
Cansız
Ve gidip geliyoruz dikkatle.
Biz bu kendimizi boşuna soruyoruz kendimize
Boşuna asıyoruz onları, boşuna öldürüyoruz
Bu bizim gözlerimizden ufacık şeyler geçiyor - acaba?
Evet, çok değil, bakışırken düzeltiyoruz
Biz ne garip şeyleriz ki; doluyuz, bazıyız, avuntuluyuz
Ve bizim en güzel öldüğümüzdür bu: yaşamak
Ben biliyorum, yalan mı, siz de biliyorsunuz.'
ÖZDEMİR ASAF
Bir kadının dudaklarında değildir aşk.
Bedeninde hiç değildir.
Aşk, kadının göz kapaklarındadır.
Kadın, göz kapaklarında saklar o adamı.
Ne kadar yanarsa yansın canı, ağlayamaz bazen.
Sımsıkı yumar gözlerini.
Adam hep orda kalır.
Kadın, asla bırakmaz adamı.
Kadın, asla vazgeçmez ondan.