Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya SON DAKİKA: Rusya işgali altındaki Ukrayna’nın Lviv kentindeki direniş - Haberler

        Tarihi bir binada çok güzel bir kütüphaneleri vardı Lviv halkının.

        Özellikle gençlerin sık gelip, kitap okuduğu, ders çalıştığı bir yerdi.

        Dün oraya gittim. Oldukça duygusal, etkileyici bir manzara vardı kütüphanenin içinde.

        Bazı odaları boşaltmışlar. Okuma salonlarını bir atölyeye dönüştürmüşler.

        Ne yapıyorlar biliyor musunuz? Askerler için kamuflaj örtüsü.

        Hani haberlerde filmlerde görmüşsünüzdür, alacalı, yeşilli siyahlı bir örtüyle önemli yerlerin üzerlerini örter askerler. Uçaktan, insansız hava araçlarından ya da uydudan gözükmesin diye yaparlar bunu.

        Lviv şehir tiyatrosu göçmenler için yatakhaneye çevrildi

        KAMUFLAJ ÖREN GENÇLER

        Bu gençler balık ağlarına benzer ağları bir panoya yapıştırıyor, sonra evlerden ya da mağazalardan gelen yeşil, siyah kıyafetlerden kesilmiş küçük kumaş parçacıklarını bu ağa bağlıyorlar.

        Yaklaşık 10 metreye 2 metre boyundaki bu örtüyü sonra toplayıp askerlere gönderiyorlar…

        Hepsi genç kimi çocuk yaşta.

        İki arkadaşları da kenarda gitar çalıp onlara şarkı söylüyor. Hep beraber slogan atıp, kendilerini alkışlıyorlar sonra.

        Bazı çocukların yan masada kitap okuduğunu da gördüm.

        Ancak bu gençlerin bir şaşkınlık içinde, yaptıkları şeyin askerlerin öldürüldüğü gerçek bir savaşa malzeme olduğunu çok da derinden idrak ettiği kanaatinde değilim.

        GÖNÜLLÜLER SEFERBERLİĞİ

        Ukrayna halkı işgal edilen ülkeleri için bir şeyler yapmaya çalışıyor.

        Lviv sanat merkezi askerler için ilk yardım paketi, mülteciler için gıda ve temizlik kolisi hazırlayan bir merkeze dönüşmüş.

        Çalışanlar hep gönüllü gençler.

        Bir yandan malzemeler geliyor, bir yandan bunlar paketlenip araçlara yükleniyor…

        Lviv Ukrayna’nın en milliyetçi şehri. Burada savaştan önce bile Rusça konuşulmasına hep tepki gösterirlerdi.

        Gönüllü olarak yardım işlerinde çalışmayanlar milis kuvvetlere katılıyor. Aşırı milliyetçi olanlar siyah kırmızı bayrak taşıyor. Şehir ve kasaba girişlerinde kurulan barikatlarda kontrolü çoğu kez bu milis güçleri yapıyor.

        Yani bir seferberlik hali yaşanıyor her yerde.

        HALKA SİLAH DAĞITMANIN KÖTÜ SONUÇLARI OLABİLİR

        Ukrayna devleti özellikle çatışma alanlarında halka silah dağıttı. Koluna sarı bandı takan, eline “Kalaşnikofu” alan sokağa inip birden güvenlik görevlisi gibi davranmaya başlıyor.

        Özellikle Rus casusu, ülkeye ihanet eden sabotajcı dedikleri insanları arıyorlar.

        Ruslarla Ukraynalılar aynı ırktan, aynı dinden, hatta aynı mezhepten ve aynı tarihten geliyor.

        Ayırt etmek imkansız.

        İşte bu milis kuvvetleri hatalar yaparak masum insanlara zarar verebilirler.

        Akşam sokağa çıkma yasağının olduğu saatlerde vur emri var.

        MİLLET OLMAK, DEVLET GİBİ HAREKET ETMEK

        Buraya gelmeden önce de aynı şeyi düşünüyordum…

        Millet olmak için tarihi bir derinlik ve güçlü kahramanlık hikayelerine ihtiyaç var.

        Rusya ile uzun süre aynı tarihi ve dili paylaşan Ukrayna halkı, şimdi onlardan ayrılarak bir millet olma çabasına girmiş görünüyor.

        Batı illerinde bunu gerçekleştirmek kolay olabilir. Ancak Ruslarla akraba olan ve yoğun kaynaşma yaşayan doğu ve güney illerinde bunu söylemek o kadar kolay değil.

        DEVLET İŞGALE HAZIRLANMAMIŞ

        Kırım gibi bir toprağı 8 yıl önce işgal edilmiş, Donbas bölgesi neredeyse ülkeden kopmuş bir devletin, sınırlarına 150 bin asker yığıldığında ne yapması gerekir?

        İşte bunu göremedim doğrusu.

        İşgale hazırlanmamışlar.

        Halkı da psikolojik olarak savaşa ve direniş moduna sokmamışlar.

        Evet direniyorlar, evet savaşıyorlar ama inşaat demirinden yol barikatı yapan, bira fabrikasında molotof kokteyli üretip, tanklara bununla karşı koyacağını düşünen bir devlet bence görevini yapamamıştır.

        Gönüllüler arasında bir İngilizce öğretmeni, “Biz hiçbir zaman Rusya’nın bizi işgal edeceğini düşünmedik” dedi bana.

        Hadi sivillerin bunu düşünmemesi normal ama devlet aklı böyle düşünmez. En kötüsüne göre hareket eder.

        Ancak 70 yıldır ülkesinde bir mantar tabancası bile patlamayan, terör, kaos, çatışma görmeyen bir ülkenin büyük şok yaşamalarına rağmen, ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalıştığını da söylemeliyim.

        Fakat yeterli değil bu.

        ODUN SOBASINDA YEMEK PİŞİRMEK

        Devletin olağanüstü hallere hazırlıklı olmadığını tren garı önünde biriken binlerce mülteciye yemek pişirme şeklinden bile anlayabilirsiniz.

        Sanayi sobasına benzeyen bir soba getirip meydanın ortasına kurmuşlar. Odun getirip onları kırıyor, onunla sobayı yakıyorlar. Sonra üzerine büyük kazanlar koyuyorlar ve yemek pişiriyorlar.

        Bizde en küçük yardım kuruluşunda bile yemek pişirme tırları vardır. Koca devletin onlardan bir tanesine bile sahip olmamasına şaşırdım.

        Göç dalgasını yönetmek, göçmenlere bakmakta sivil örgütlerin, Kızılhaç'ın daha çok çabası var.

        MEDENİ VE NAZİK İNSANLARIN GÖÇMENE DÖNÜŞMESİ

        Şunu çok takdir ettim: Sınırda o kargaşada bile kadınlar, çocuklar, yaşlılar son derece sakin, kibar ve kurallara uyuyordu.

        Dağıtılan yemekleri alırken, tuvalet kuyruğu beklerken, sınırı geçerken sabırla, kavga etmeden, kargaşaya neden olmadan bekliyorlar.

        Dilenen, aç gözlülük yapan, çirkeflik çıkartan insanlara hiç rastlamadım.

        Bu halleriyle çok takdire şayan bir millet Ukraynalılar.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ