Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Venöz yetmezlik oranı: Sürekli oturarak çalışanlarda yüzde 27, sürekli ayakta durarak çalışanlarda yüzde 36

        Venöz yetmezlik yaygın görülen ve ciddiye alınması gereken bir sorun. Bu sorunun bacaklarımızda yarattığı belirtilere “Varis” adı veriliyor. Peki ne oluyor da bu hastalıkla karşı karşıya kalıyoruz? Bacaklarımızda 2 önemli damar grubu bulunuyor. Bunlardan biri, kalbin pompaladığı temiz kanı ayak parmak uçlarına dek ulaştıran arterler (atardamar) diğeri ise kirli kanı, temizlenmek üzere kalbe ve akciğerlere taşıyan venler. (toplardamarlar) Venler, yer çekiminin aksi yönünde gerçekleştirdikleri bu önemli işlevlerini yerine getirirken, içlerinde yer alan ve adeta bir ‘çekvalv’ gibi tek yönlü çalışan kapakçıklardan yardım alıyor. Bu kapakçıkların bozulup geri kaçırması, venöz yetmezlik (reflü) adı verilen damar hastalığına yol açıyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Barlas, “varisler ‘venöz yetmezlik’ adı verilen hastalık sürecinin bir parçası olup, ihmal edilirse, bacakta pıhtı oluşumuna ve ‘pulmoner emboli’ denen ölümcül duruma zemin hazırlayabilir” diyor.

        REKLAM

        KİMDE HANGİ ORANDA GÖRÜLÜYOR?

        Her yaşta görülen bu soruna kadınlarda ergenlik, hamilelik ve menopoz gibi etkenler yüzünden, erkeklere göre 2 kat fazla rastlanıyor. 2012 yılında dünya genelinde “kronik venöz yetmezlik” bulunan 91 bin 545 kişiyle yapılan bir araştırmada, hastalığın cinsiyete göre dağılım oranının yüzde 32 erkek, yüzde 68 kadın olduğu belirtiliyor. Anne ve babasında varis bulunmayan bir kişide, herhangi bir yaşta, hastalığın ortaya çıkma olasılığı yüzde 20 iken sorunun anne veya babada olmasıyla bu oran yüzde 25-62’ye ulaşıyor. Söz konusu olan bir kız çocuk ise oran yüzde 60, erkek çocuk ise yüzde 25 oluyor. Hem anne hem de babada kronik venöz hastalık varsa doğacak çocuğun kız ya da erkek olması fark etmiyor ve hastalığın görülme oranı yüzde 90’ı buluyor.

        Prof. Dr. Semih Barlas
        Prof. Dr. Semih Barlas

        OLUŞUMUNU ENGELLEMEK MÜMKÜN MÜ?

        Varisi oluşturabilecek hem genetik hem dış etkenler bulunuyor. Ailedeki kalıtsal duruma müdahale etmek imkansız olsa da varisi doğurabilecek dış etkenlere dikkat edilmesi varis oluşumunu engelleyemese de geciktirmenin mümkün olduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Semih Barlas, “Varisi önleyici hiçbir yöntem bulunmuyor. Yaşam-çalışma koşulları, gebelik, bazı hastalıklar veya kullanımı kaçınılmaz olan bazı ilaçlar hayatımızın bir parçası haline geliyor. Aileden olan genetik geçiş ise en somut neden” diyor. Venöz yetmezlik ve varisler ileri yaş hastalığı olmayıp çocukluktan yaşlılığa her dönemde görülebiliyor.

        KİMİN RİSKİ FAZLA?

        İleri yaş, cinsiyet (kadınlarda daha sıktır), hamilelik, kalıtım, aşırı şişmanlık ve yaşam şekli bacaklarda varis oluşumu için en önemli risk faktörleri arasında bulunuyor. Çok sayıda bilimsel araştırma, konforlu koşullarda çalışanların aksine, uzun süre ayakta durmayı gerektiren mesleklerle uğraşanlarda, varisin daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Üç önemli araştırma (Tampere, Edinburgh ve Framingham) tüm gün boyunca ayakta durmanın tek başına bir venöz yetmezlik ve varis risk faktörü olarak karşımıza çıktığını gösteriyor. Sürekli oturarak çalışanlarda yüzde 27 oranında venöz yetmezlik görülürken sürekli ayakta durarak çalışanlarda bu oranın yüzde 36 olduğu belirtiliyor. Ailede bir varis öyküsü bulunmaması, kişinin yaptığı mesleğin ayakta durmayı gerektirmemesi, varis oluşturabilecek topuklu ayakkabı, hormonal ilaç kullanımı, aşırı kilo gibi etkenlerden kaçınılması kişide varis görülmemesinin en önemli nedenleri arasında sayılıyor.

        REKLAM

        'VARİS TEDAVİSİ HASTALIĞIN KENDİSİNDEN BİLE BETERDİR' İNANIŞI DEĞİŞTİ Mİ?

        Klasik varis ameliyatları, doppler görüntüleme altında yapılmadığı için tedavisi hedeflenen damarın doğru veya yeterli olduğundan emin olunamıyor. Diğer yandan ameliyat sırasında yapılan kasık kesisi ve damarın aranması, arzu edilmeyen sonuçları doğurabiliyor. Klasik varis ameliyatlarından sonraki 5 yıllık süre içinde aynı damarın nüks etme olasılığı yüzde 40-70'lere varabiliyor. Özetle, klasik varis ameliyatı sonrasında nüks oranının yüksek oluşu, “varis tedavisi hastalığın kendisinden bile beterdir” inanışına yol açıyor. Prof. Dr. Semih Barlas, gelişen teknolojik imkan ve yöntemlerin bu kanıyı değiştirdiğine dikkat çekerek, “Günümüzde modern varis ameliyatı EVTA ile lokal anestesi altında, ağrısız, dikiş gerektiren kesi olmadan günlük yaşama hemen dönüş sağlanabiliyor”diyor.

        BUNLARI YAPMAYIN!

        Varise davetiye çıkartmamak için ister oturarak isterse ayakta hareketsiz kalarak sürdürülen yaşam ve çalışma şekillerinden kaçınmak gerekiyor. Kötü beslenme sonunda alınacak her fazla kilonun, bacaklar üzerinde olumsuz etki yarattığının unutulmaması çok önemli görülüyor.

        DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

        Varisle ilgili pek çok doğru bilinen yanlış bilgi bulunuyor. Bunlar arasında en dikkat çekenler şöyle sıralanıyor:

        Yanlış: Varis bir kozmetik sorundur, tedavi şart değildir.

        Doğru: Varislerin sadece bir bölümü estetik boyutunda kalır. Hastaların önemli bölümünde altta yatan venöz yetmezlik ciddi bir damar hastalığıdır.

        Yanlış: Hayati risk taşımaz.

        Doğru: Varislerin içinde bir pıhtı gelişmesi ölümcül sonuç doğurabilir.

        Yanlış: Bacak bacak üstüne atmak varise yol açar.

        REKLAM

        Doğru: Bunun hiçbir doğruluk payı yoktur.

        Yanlış: Sıcak su varislere iyi gelir.

        Doğru: Sıcak su, bacaklarda zaten genişlemeye başlamış damarları daha da genişletir ve hastalığın olumsuz gidişini hızlandırır. Varise iyi gelen soğuk sudur.

        Yanlış: Bacaklarınızdaki varisler nedeniyle ameliyat olursanız, koroner by-pass ameliyatı gerekmesi halinde bu damarlara ihtiyacınız olacaktır.

        Doğru: Doppler ultrason ile kapaklarında orta-ileri venöz yetmezlik tanısı konmuş, çapları ileri derecede genişlemiş, yer yer kıvrıntılı hale gelmiş bacak venleri, koroner by-pass ameliyatlarında kullanılamaz. Kullanılmaları halinde kısa süre sonra tıkanırlar. Bugün bypass için, hastalıklı bir bacak yerine, göğüs kemiğinin arkasındaki, koldaki ve karındaki arterler çok daha güvenle kullanılmaktadır.

        Yanlış: Bacaklarınızdaki kapakları ileri reflü gösteren damarları ortadan kaldırtırsanız dolaşımınız bozulur.

        Doğru: Bacaklarda ortadan kaldırılamayacak yegane venler, ana otoban görevi gerçekleştiren derin venlerdir. Bunun dışındaki tüm venlerin bacakta yedekleri vardır ve ihtiyaç halinde hemen devreye girerler.

        REKLAM

        VARİS OLUŞUMUNU GECİKTİRMEK İÇİN ÖNERİLER

        *Aşırı kilo almayın

        *Uzun süre hareketsiz biçimde ayakta kalmayın

        *Dar pantolonlardan ve topuklu ayakkabılardan kaçının

        *Uzun süreli güneş banyoları yapmayın ve sıcakta kalmayın.

        *Kademeli basınçlı varis çorapları giyin.

        VARİS ÇORAPLARI GÜNLÜK HAYATTA DA KULLANILMALI MI?

        Eski varis çoraplarının yerini alan modern ve kademeli basınçlı çorapları varis oluşumunun geciktirilmesinde, hastalık oluşmuşsa yavaş ilerlemesinde ve yakınmaların hafiflemesinde büyük yarar sağladığı belirtiliyor. Günlük hayatta da giyilebilecek bu çoraplar, bacaklarda adeta bir masaj etkisi yaratıp kanın aşağıdan yukarıya daha rahat ilerlemesine yardımcı oluyor. Basınçlı çorapların varis oluşumunu geciktirmek için varis tedavisinin bir parçası olarak ortalama 2 hafta süreyle, varisleri tedavi edilemeyecek kadar ilerlemiş/tedavi olmayı reddeden hastalarda ise uzun süreli (ağrı ve şişlik yakınmalarını baskılayabilmek için) aralıklı olarak kullanılması öneriliyor.

        REKLAM

        BUNLAR VARİSE İYİ GELİYOR

        *Basınçlı çoraplar: Geçmişin çok sıkı, terleten, sert ‘anneane varis çorapları’ yerlerini estetik, kolay giyilebilen, her renkte, bacak havalanmasını sağlayan günümüzün ‘kademeli basınçlı çoraplarına bıraktı. Bu çorapların en büyük özelliği, ayaktan yukarı doğru çıktıkça azalan bir basınç dağılımının olması. Böylelikle, ayak bileğinden dize/kasığa doğru, adeta masaj yapar gibi dolaşımı iyileştirici bir katkı sağlıyor.

        *Doğru ayakkabı seçimi: Topuklu ayakkabı giyme alışkanlığından tamamen vazgeçmek gerekmese de günlük hayatta ortopedik/düz tabanlı ayakkabı tercihi baldır kasının daha iyi çalışmasını ve böylelikle de dolaşımı iyileştiriyor. Topuklu ayakkabıların ise özel günlere saklanması öneriliyor.

        *Çalışma pozisyonu: Uzun saatler oturarak çalışması gerekenlerin, ara sıra pozisyonlarını değiştirmeleri gerekiyor. Bu amaçla, her saat kalkıp küçük bir tur atılması veya bulunulan yerde ayağa kalkıp, parmak uçlarıyla yükselme hareketi yapılması, baldır kaslarını çalıştırıp venler içindeki kanın yukarı doğru pompalanmasını sağlıyor.

        *Bacakları yükseltme: E-postaların, mesajların, bacakların uzatılarak hatta biraz yükseğe kaldırarak okunmaya çalışılması gerekiyor.

        *Egzersiz yapın: Evde egzersiz bisikleti veya yürüme bandı varsa kullanılmaya başlanması yoksa çömelip kalkma ve gerilme hareketleri yapılması öneriliyor.

        REKLAM

        TANI KOYMA

        Doppler ultrason çekimi için, ilk muayenenin bir kalp-damar cerrahı tarafından yapılıp ön tanı konulması, bacak venlerinin görüntülenmesi konusunda özel eğitim ve tecrübesi bulunan bir radyolog tarafından bacak ultrasonu (venöz doppler görüntüleme) yapılmasıyla tanının kesinleştirilmesi gerekiyor. Bacaktaki hangi toplardamarın, hangi kapakçığının ne şiddette reflü/kaçak gösterdiğinin tedaviye ışık tutacak biçimde ortaya konması temel olarak görülüyor.

        TEDAVİNİN EN BAŞARILI SONUÇ VERDİĞİ GRUP HANGİSİ?

        Bacaklarda huzursuzluk hissi, ince/kalın damarların görülmesi, çorap izinin kalması gibi sorunun (venöz yetmezlik-varis) başlangıç dönemlerinde gelen hastaların tedavileri çok daha yüz güldürücü sonuç veriyor. Bacaklarında yara oluşmuş, venöz yetmezliğin, ortadan kaldırılamayacak derin venleri ileri derecede etkilediği, damarların içinde pıhtı olan hastaların tedavileri ise çok daha zorlu olup bazen yüz güldüremeyebiliyor.

        TEDAVİ ŞEKİLLERİ

        *Yüzeyel Köpük Skleroterapi (VFS): Bacaklardaki 1- 4mm çapındaki kılcal damarların tedavisinde uygulanmakta olan bir yöntemdir. Çok ince iğnelerle damarların içine köpüklü bir ilaç verilip damarlar ortadan kaldırılmaktadır. Hafif venöz yetmezlik durumlarında uygulanır. Kozmetik bir işlemdir ve anestezi gerektirmez.

        REKLAM

        *Yüzeyel Lazer Tedavileri: Genelde Yüzeyel Köpük Skleroterapi'ye, gerekli durumlarda ek olarak uygulanmaktadır. 1mm çapındaki çok ince kılcallarda başarı sağlamaktadır. Daha kalın damarlara uygulandığında, kalıcı yanık izlerine yol açıp başarısız kalabilir. Hafif venöz yetmezlik durumlarında gerçekleştirilir. Kozmetik bir işlemdir ve yeni jenerasyon bazı lazer cihazları kullanıldığında anestezi gerektirmez.

        Ambulatuvar Flebektomi (AP): 5mm'den daha kalın, spagetti makarna görünümlü kalın damarlara uygulanır. Söz konusu damarlar okal anestezi altında, dikiş gerektirmeyen, 1mm'lik kesiler içinden çıkartılır. Tıbbi bir işlemdir.

        TEDAVİDE EN BÜYÜK YENİLİK: EVTA YÖNTEMİ

        Son yıllarda varis tedavisi ile ilgili en büyük yeniliğin EVTA yöntemi olduğu belirtiliyor. EVTA’da ister radyofrekans ister lazer enerjisi kullanılsın, ‘ince plastik boru’ olarak tanımlanabilecek bir kateter aracılığıyla varis gelişmiş hasta venin (toplardamar) içine cerrahi dışı yöntemle ısı uygulanıyor ve dikiş gerektiren hiçbir kesi yapılmıyor. Görüntüleme altında hedefe yöneltilen ısı, ven duvarını etkiliyor, damar büzüşüp kendi üzerine kapanıyor. Devre dışında kalan bu damar, vücut tarafından 8-12 ay içinde emilip yok oluyor. Girişim yaklaşık 9-17 dakika sürüyor. Başarı oranının yüzde 80-90 arasında değiştiği belirtiliyor.

        EVTA İŞLEMİ SIRASINDA AĞRI DUYULMUYOR

        EVTA işlemi sırasında, sadece çalışılan bölgeye lokal anestezi yapılıyor. Hasta anestezi sırasında kullanılan iğneler ve cilt altında anestezi sıvısının yarattığı dolgunluk hissi dışında ameliyat sırasında ve sonrasında bir ağrı duymuyor. Prof. Dr. Semih Barlas, “EVTA sırasında herhangi bir komplikasyon gelişmemesi, tamamen ekibin bilgisi ve tecrübesiyle ilintilidir. Klasik ameliyattan sonra haftalarca devam eden morluk, ağrı, hareket kısıtlılığı yakınmalarının aksine, EVTA sonrasında hasta hemen yürümeye başlamakta, ciltte hemen hiçbir renk değişikliği ve hassasiyet oluşmamakta, ertesi gün normal yaşantıya dönülebilmektedir. Hiçbir büyük kesi yapılmadığı için yara enfeksiyonu, dikiş izi vb. sorunlar yaşanmamakta, işlem öncesindeki yakınmalar süratle ortadan kalkmaktadır. Hastaya istirahat ve spordan uzak kalma gibi önerilerde de bulunulmamaktadır” diyor.

        TEKRARLAMA RİSKİ VAR MIDIR?

        Klasik varis ameliyatlarından vazgeçilmesinin en önemli nedenlerinden biri, ameliyatı takip eden 5 yıl içinde, sorunun tekrar etme olasılığının yüzde 40-70 olmasından kaynaklanıyor. EVTA yöntemi sonrasında ise aynı oranın yüzde 9-14 olduğu belirtiliyor. Bacaktaki kılcallar ise kişinin risk faktörlerine göre başka yerlerde tekrarlayıp belli aralarla kozmetik tedavi gerektirebiliyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ