Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Yağdan zengin karbonhidrattan fakir ketojenik diyetin beyin fonksiyonlarını koruyucu gücü
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ketojenik diyet bazı hastalıkların tedavisinde önemli yer tutuyor. Gerçekleştirilen tedavilere yanıtsız hastaların, ketojenik diyet sayesinde sağlıklarına kavuştuklarını gösteren çok çarpıcı örnekler bulunuyor. Bu diyetin ne olduğuna ve nasıl uygulandığına yönelik detaylardan önce ketojenik diyet sayesinde dramatik bir değişim gösteren 11 yaşındaki Mehmet Fatih Balkır’ın hikayesini paylaşıyoruz.

        Mehmet Fatih Balkır
        Mehmet Fatih Balkır

        Balkır’ın doktoru Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tıp Fakültesi Dr. Behçet Uz Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Nörolojisi Kliniğinden Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Aycan Ünalp, daha önce uygulanan tedavilerden yarar görmeyen hastasının yaşamının, uyguladığı diyetle uğradığı değişimi şöyle anlatıyor; “2023 yılının Ocak ayında, ateş yüksekliği, bilinç değişikliği, uykuya meyil şikayeti ile dış merkezden hastanemize sevk edilen hastamızın beyin manyetik rezonans görüntülemesinde (MRI) temporal ve hipotalamus (bilateral limbik sistem tutulumu) saptandı. “Ensefalit” öntanısıyla çocuk yoğun bakıma yatırılan hastanın uykuya meyilli olduğu görüldü. Antibiyotik ve antiviral tedaviler uygulanan hastanın laboratuvar testeri normal çıktı.Yapılan incelemelerde viral veya bakteriyel etken görülmedi. Ateşli enfeksiyon ile ilişkili epilepsi sendromu (FIRES) olduğu düşünülen olguya birinci basamak immün tedaviler (steroid, IVIG ve plazmaferez) uygulandı” diyor ve devam ediyor;

        Prof. Dr. Aycan Ünalp
        Prof. Dr. Aycan Ünalp

        EPİLEPTİK NÖBETLERDE DÜZELME

        “Hastamızın klinik bulgularında kısmi düzelme görülse de takibinde ağız ve yüzde titremelerinin (diskinezi) olduğu-baş ve gözlerde sola dönme ve her iki kolda kasılma seklinde nöbet aktivitesi bulunduğu ve bilincinin dalgalı seyrettiği gözlendi. EEG’sinde epileptik aktivite görüldü. Nöbetlerinin çoğunlukla, fokal (sol) başlangıçlı olduğu, farkındalığın kaybolduğu, motor nöbetler şeklinde gerçekleştiği izlendi. Antinöbet ilaçlarına rağmen nöbetleri devam eden hastaya ketojenik diyet tedavisi (KDT 3/1 oranında) uygulanmaya başlandı Ketojenik diyet başlandıktan sonra takibinde klinik olarak gözlenen nöbet olmadığı, EEG’sinde öncekilere göre düzelme meydana geldiği görüldü. 6 ay süreyle birinci basamak immün tedavi uygulandıktan sonra (aylık IVIG tedavisi) antinöbet ilaçlar azaltılarak kesildi ve ketojenik diyet tedavisi ile hastanın nöbetleri kontrol altına alındı. Bu nedenle gerek FIRES hastalığında (ateşli enfeksiyonla ilişkili epilepsi sendromu) gerekse farklı nörolojik hastalıklarda ketojenik diyetin erken dönemde başlatılmasını öneriyoruz. Bu konuda nöroloji doktorları arasında farkındalık artışı şarttır.”

        KETOJENİK DİYET NEDİR?

        Yukarıda verilen örnekten sonra “Ketojenik diyet” nedir sorusunun yanıtını vermek gerekiyor. Ketojenik diyet, yağlardan zengin, karbonhidratı (KH) düşük olup açlığın vücutta yaptığı etkiyi taklit eden bir diyet tipi olarak tanımlanıyor. Bu diyet tipinin, konusunda uzmanlaşmış bir ekip tarafından uygulanması gerektiği belirtiliyor. Prof. Dr Aycan Ünalp, “Açlığın epilepside kullanılması Hipokrat zamanına kadar uzanır. Ketojenik diyet orijinal protokolü 1921 yılında Mayo Klinik’te geliştirilmiş, sonrasında John Hopkins Hastanesi’nde popülarize olmuştur. Bu diyette başlıca enerji kaynağını yağlar oluşturur” diyor.

        HANGİ SORUNDA EN İYİ TEDAVİ ŞEKLİ?

        Epilepsili hastalarda standart ilk seçenek tedavinin, epilepsinin tipine göre seçilen antinöbet ilaçlar olduğu belirtiliyor. İki veya üç ilaca cevapsız olan epilepsiler “ilaçlara dirençli epilepsi” olarak tanımlanıyor. Dirençli epilepsilerde çıkarılabilecek “epileptik odak” varsa epilepsi cerrahisi en iyi tedavi şekli olmasına karşın, bu şansı olmayan çocuklar için en iyi tedavi seçeneğinin ketojenik diyet olduğuna dikkat çekiliyor

        REKLAM

        KETOJENİK DİYET NÖBETLERİ NASIL DURDURUYOR?

        Ketojenik diyetin nöbet kontrolüyle ilgili etki mekanizmaları hâlâ aktif olarak araştırılmaktayken bu konuda birçok teori öne sürülüyor. Nöbet durdurucu etkisinin anlaşılması zor olsa da ketojenik diyette şeker yerine yağların kullanıma geçişi oluyor ve keton cisimleri ile yağ asitleri hem kan hem de beyinde artış gösteriyor Bu diyet, karaciğerde yağ metabolizmasına yol açarak 3 keton cisimciği (KC) oluşturuyor; Bu cisimler kan-beyin bariyerini geçerek beynin ana enerji kaynağını meydana getiriyor. Keton cisimlerinin kanda artışı beyin hücrelerinin uyarılmasını önleyen kimyasal maddelerin artışına yol açarak, beynin nöbet geçirmeye olan yatkınlığını azaltıyor. Ketojenik diyetin beyin fonksiyonlarını korucu etki gösterdiğinin de saptandığı belirtiliyor.

        HANGİ HASTALAR YARARLANIR?

        Prof. Dr. Aycan Ünalp; “Glukoz transporter-1 eksikliği sendromu” (GLUT-1) ve “piruvat dehidrogenaz” eksikliği (PDHD) gibi bazı metabolik hastalıklar için ketojenik diyet ilk tedavi seçeneğini oluşturuyor. Bazı epilepsi sendromlarında ve tuberoskleroziste bu diyete erken başlanabilir” diyor. Uzmanlar ketojenik diyetin bazı epilepsi ve genetik sendromlarda özellikle faydalı olduğuna dikkat çekiyor. Miyoklonik epilepsilerden Doose sendromu, infantil dönemin ciddi miyoklonik epilepsisi (Dravet sendromu), West sendromunda ketojenik diyet tedavisinin çok faydalı olduğu belirtiliyor. Birçok merkez tarafından Ketojenik diyetin Lennox-Gastaut Sendromu, Lafora Hastalığı, Rett Sendromu, yavaş uykuda status epileptikus (ESES), Landau-Kleffner Sendromunda faydalı olduğuna dikkat çekiliyor. Bu diyetin doğuştan beyin gelişimsel bozukluğu (kortikal displazi) olan epileptik çocuklara da yarar sağladığı düşünülüyor.

        ALZHEIMER’DAN BEYİN TÜMÖRLERİNE KADAR ETKİLİ

        Epilepsi dışında kalan birçok hastalıkta da ketojenik diyet tedavisi öneriliyor. Bunların başlıcaları beyin tümörlerinin bazı tipleri,. Alzheimer hastalığı, tip 2 diyabet, polikistik over sendromu, obezite, migren, uyku bozuklukları ve otizm olarak sıralanıyor. Ancak ketojenik diyet bu hastalıklarda ilk başlanacak tedavi olmayıp epilepside olduğu gibi klasik tedavilere cevap vermeyen olgularda deneyimli bir ekip tarafından takip edilmek şartıyla ve ailenin onayıyla bilimsel çalışma olarak gerçekleştiriliyor.

        HANGİ YİYECEKLER UYGUN HANGİLERİ DEĞİL?

        Ketojenik diyet tedavisi, hastanın aldığı yağın gramının karbonhidrat ve proteininin gramının toplamına oranlanmasıyla hesaplanıyor. Bu diyet sırasında hastaların şeker, un gibi karbonhidrat içeren yiyecek ve içecekleri önemli miktarda kısıtlanıp yeterli düzeyde protein içeren gıdalara izin veriliyor. Faydalı yağların tüketimi ise artırılıyor. Klasik KD dışında “Modifiye Atkins diyeti” (MAD), “Düşük glisemik indeks diyeti” (LGIT), “0rta zincirli trigliserit diyeti” (MCT) gibi farklı oranların kullanıldığı ketojenik diyetlerin sık uygulanmasıyla faydalı sonuçlar alınabiliyor. Ketojenik diyete başlarken hasta takibini yapan ekipte ketojenik diyet konusunda deneyimli bir diyetisyenle hastayı laboratuvar sonuçlarıyla izleyebilecek KD konusunda eğitim almış bir çocuk/erişkin nöroloğunun bulunması gerektiğine dikkat çekiliyor. Bunun nedeninin, KD sırasında önemli yan etkilerin olmaması için belirli aralıklarla tetkik yapılması ve gerektiğinde eksik vitamin ve mineral eklemesi olduğu belirtiliyor. KD sırasında meyve, sebze, kuru baklagil ve tahılların bazıları yasaklandığı için özellikle B, C, D vitaminlerinin eksikliği gelişmeden hastanın şeker içermeyen bir multivitamin tablet alması öneriliyor.

        TÜKETİLMESİ VE TÜKETİLMEMESİ GEREKEN BESİNLER

        Ketojenik diyet sırasında düşük karbonhidratlı sebzeler (marul, salatalık, brokoli, mantar, kabak, lahana vb), düşük karbonhidratlı meyveler (ahududu, çilek, yaban mersini), balık, et, yumurta, tereyağı, krema, badem, ceviz, avokado, zeytinyağı gibi gıdaların alımı gerekiyor. Patates, havuç, bezelye gibi nişastalı sebzeler, kaçınılması gereken besinler arasında bulunuyor. Süt ve yoğurttan karbonhidrat içermeleri nedeniyle kaçınılırken Hindistan cevizi sütü ve badem sütü gibi bitkisel sütlerin kullanımına izin veriliyor.

        REKLAM
        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ