'İstanbul'un moda başkenti olmak gibi bir iddiası yok'
10. yılı Gamze Saraçoğlu moda sektöründeki 10'uncu yılını kutluyor. Saraçoğlu mütevazı tavrı, değişmeyen çizgisi ve her koleksiyonda yakaladığı başarılarıyla moda sektörünün kazandığı en önemli isimlerinden biri. Başarılı tasarımcı 10'uncu yıla özel defilesini ve geride bıraktığı 10 yılı HT Cumartesi'ye anlattı
Esra ÇORUH/HT CUMARTESİ
ecoruh@htgazete.com.tr
■ Önce yeni sezona bakalım... İlkbahar yaz koleksiyonunda hangi detaylar ön planda. Hangi koleksiyonlar dikkat çekici?
Yeni sezonda en iyi koleksiyonlardan biri Celine’nin hazır giyim ve aksesuvar koleksiyonu. Abartılı küpeleri, farklı formlarda çantaları ve ayakkabılarıyla çok iyi bir koleksiyona sahip. Saint Lauren’in değişen yüzüne ne kadar tepki versem de gitgide alışmaya başladım. Marka stiliyle çok farklı bir duruş sergilemeye başladı. Bu sezon sıkça karşılaşacağımız cool kadın duruşunu pek çok markada göreceğiz. Sezonun en hit parçası, modern midi etekler olacağa benziyor.
■ İnci’yle olan işbirliğin devam ediyor. Devamı gelecek mi?Perakende markalarıyla tasarımcı işbirlikleri hakkında ne düşünüyorsun?
İnci ile karşılıklı çok güzel bir işbirliği oluşturduğumuzu düşünüyorum, İnci 4 sezondur başarıyla giden bir danışmanlık süreci içinde, bu projelerin devam etmesiyle alakalı karşılıklı görüşme halindeyiz. Marka ve tasarımcı işbirliklerini sektöre değer, vizyon ve bakış açısı katması açısından çok çok doğru buluyorum. Çok yüksek üretimli firmalar, ticari kaygı ve satış odaklı tasarım döngüsünün içinde kaybolabiliyor, kendi müşteri profiline uygun tasarımcıyla ilerlemeleri, markanın tasarım ve pazarlama algısını parlatıyor ve ortaya çıkarıyor. Bu da sektörün canlanması ve moda anlayışını kaybetmeden de satış odaklı projeler gerçekleştirilmesini sağlıyor.
■ Bu yıl senin için çok özel. 2015 projelerin neler? Hayallerin, gerçekleştirmek istediklerin...
2015 yılında danışmanlıklarım yoğunlaşıyor, danışmanlık vereceğim yeni firmalar hayatıma giriyor bu da çok heyecan verici.
■ Yurtdışı ve Türkiye moda sektörünü değerlendirecek olursan bu konuda neler söylersin? İstanbul moda başkenti olacak mı?
İstanbul’un moda başkenti olmak gibi bir iddiası yok, böyle bir beklenti için henüz çok erken. Ama İstanbul’daki gelişen moda basını ve tasarım sektörüyle, şehrin kendi ritmi ve özgünlüğünü bir arada değerlendirdiğimde, kesinlikle alternatif bir moda şehri olabilecek ruha sahip olduğunu düşünüyorum.
■ Tecrübelerine dayanarak tasarımcı olmak isteyen gençlere ne gibi önerilerde bulunmak istersin?
Kesinlikle işin mutfağında zaman geçirmeli, pişmeli ve acele etmemeliler. Dünyayı takip etmeli, tasarım bakışlarını ve ruhlarını sanatla beslemeliler.
■ 10. yılını kutluyorsun. Yarattığın marka ve moda sektöründe yakaladığın istikrar takdire şayan... Acısıyla tatlısıyla 10 yıl nasıl geçti?
Öncelikle çok teşekkürler. 10 yıl içinde markanın gelişmesi ve büyüme süreci son derece istikrarlı ve sakin adımlarla oluştu. 10 yılın başından sonuna, kapsül koleksiyonlar, özel müşteriler, defileler, aynı zamanda ilerleyen ve yoğunlaşan danışmanlıklar, markaya ve beraber çalıştığım ekibe her yönden yeni bir deneyim katmış oldu. Bu anlamda kelimenin tam anlamıyla “deneyimleyerek, yani öğrenerek geliştik” diyebiliriz.
■ Hikâyeyi başa saralım. Nasıl başladı moda serüvenin?
Üniversite tercihlerimi yaptığım dönemde, 1998’de Türkiye’de bir işletme okuma furyası vardı. Ben de büyük bir baskı sonucu işletme okudum. Daha sonra üzerine master yaptım. Yine de ben hayatta ne istediğini erken yaşta fark eden insanlardanım. Okudum ama hayatta işletmeyle alakalı bir şey yapmak istemediğimi, aynı zamanda da çok eskiden beri de modayla alakalı bir şey yapmak istediğimi fark etmiştim. Bunun eğitimini almam gerektiğini ve hatta bunu yurtdışında almam gerektiğini de biliyordum. Daha doğrusu yurtdışında bir dönem yaşamak istiyordum. Bunun da erteleyerek değil ne kadar erken yaparsam o kadar iyi olacağını biliyordum. O sebeple Parsons School of Design’a master yaptığım dönemde başvurdum. Yetenek sınavı, TOEFL ve SAT gerektiğini öğrendim ve master’dayken bunlara hazırlanmaya başladım. Çizim dersleri, TOEFL kursları derken hazırlıkları yapıp başvurdum.
■ Sonra...
Yetenek sınavı için beni çağırdılar. Sınavı geçtim, zaten TOEFL sonucum da çok yüksekti. Kabul olduktan sonra okulda zorlu bir süreç geçirdim. Gerçekten çok zor bir okul. En iyi moda okuluydu benim gittiğim dönemde ve hâlâ öyle. Okulu dereceyle bitirip daha sonra DKNY’de bir dönem çalıştım. Daha sonra Türkiye’ye dönüp Beymen Club’da staj yaptım. Sonra tekrar yurtdışına gitme arzum kabardı. Londra’ya gittim. Saint Martins’te birkaç ders aldım. Sonra Türkiye’ye dönüp 2005’te kendi markamı yarattım. 2005’ten bu yana da kendi markam altında koleksiyonlar hazırlıyorum ve danışmanlık veriyorum. Bu süreci çok rahat anlatıyorum; ama çok sancılı bir süreç oldu. Her şeye rağmen zaman da benim yanımda oldu. Özellikle 2008’den sonra modaya müthiş bir ilgi oluşmaya başladı, çok güzel gelişmeler oldu. Devlet moda tasarımcılarını desteklemeye başladı ve o destekle beraber Türkiye’de moda alanında çok ciddi gelişmeler yaşandı. Bu gelişmelerle Türkiye en çok beğenilen ülkelerden biri haline geldi. Benim modaya açılmam da işte böyle oldu.
■ Gelelim 10. yılına özel hazırladığın haute couture defilene...
Markanın yaşını, 10 yıldır beni tercih eden sürekli müşterilerimle, yaptığımız işi duyuran ve değer katan moda basınıyla, danışmanlık verdiğim firmalarla ve dostlarımla beraber kutlamak istedim. 10 yıldır zaten özel müşterilerim için couture kıyafetler tasarlıyordum, böyle bir kutlamaya da couture tasarımlarımızın yakışacağını düşündüm.
■ Nasıl bir koleksiyon hazırladın?
Nasıl bir süreç ve tecrübe oldu senin için? Yüksek el işçilikli, contemporary couture ürünlerden oluşan bir defile olacak. Atölye olarak çok yoğun çalıştık, genellikle sade ve minimal siluetlerden yana olduğum için, bu kadar detay ve işçilikli bir defile çıkarmak elbette yeni bir deneyim oldu. Fakat bu işlemelerin, bu kumaşların, bu tasarımların tümü, yine markanın minimallikten yana olan bakış açısıyla oluşturuldu, koleksiyon bu süzgeçten geçerek oluştu.
■ Koleksiyondaki detaylardan bahsedebilir misin? Nasıl bir kadın hayal ettin? Nelerden ilham aldın?
Şık davetlerde dahi kimliğinden ödün vermeyen kadınlara hitap etmek istedim. Koleksiyon için “işçilikli ve vizyonlu” diyebiliriz.
■ Gamze Saraçoğlu kadını kim? Bir de senin ağzından dinleyelim...
Özgüveni yüksek, rahat olduğu halde şık görünebilen, hayattan keyif alabilen, hobileri ilgi alanları, fikirleri olan, şehri yaşayabilen kadınlar olarak hayal ediyorum.
■ Doğal materyallerin kullanıldığı 2007 yılında kurduğun Purely markandan bahsedelim...
Purely alt markamız, online sitelerde satışa devam ediyor, her sezon doğa dostu konforlu kumaşlar kullanarak yarattığımız Purely’yi casual line olarak sunmaya devam ediyoruz.