Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Twit’e gerek yok şarkılarımız var

        SIRMA KARASU / HT CUMARTESİ

        Röportajı spor salonunda yapmak, sizce de tam bu üçlüye göre değil mi? Takside “Acaba Ceza, Ege Çubukçu ve Kamufle üçlüsünü ringde kan ter içinde boks yaparken mi bulacağım, süper fotoğraf çıkmaz mı?” diye düşünmedim değil. Mekâna vardığımda kapıda şakalaşırken buldum. Tarzları ve mekânın underground hali üstüne bir de şov adamı enerjisi eklenince, poster gibiydiler, fotoğrafları çeken Atahan ile etkilendik. Rap için gerekli olan enerjiyi sağlayan öfke, röportaja başlayana kadar çıkmadı. 3 inanılmaz sempatik adam Ceza, Ege Çubukçu ve Kamufle ile 5 Aralık’ta Volkswagen Arena’da gerçekleşecek Hip-Hop Jam öncesi konuştuk.

        Rap dinleyicisi hep genç değil mi? Bir şekilde sanki hep aynı yaşta kalıyor.

        E.Ç.: Yok canım olur mu öyle şey!

        C.: Kesinlikle katılmıyorum.

        Neden katılmıyorsunuz?

        C.: Konserlerde, sosyal medyada ve çevremizdeki müzisyenlerden görüyoruz. 1996’dan bu yana bizimle yaş alan, büyüyen dinleyicilerimiz var. Birkaç hafta önce evimi taşırken çok eski mektuplar buldum, 1998 Nefret zamanı yazılan. 75-76 doğumlu insanlar, bir şekilde Instagram’dan bulabildiklerimi buldum, şimdi hepsi çoluk çocuğa karışmış.

        E.Ç: Çocuklarının videolarını yolluyorlar bazen “Bak senin şarkını söylerken” diye, çok eğlenceli.

        C.: “Rap genç işi” önyargısı insanların rap müzik kültürünü bilmemesinden kaynaklanıyor.

        Amerika’da rap, popüler müzik haline geldi. Müzik endüstrisine en çok para kazandıran müzik. Orada her yaştan insan dinliyor zaten...

        C.: Bizde zaten müzik dinleyen insan yok ki. Kaç kişi albüm alıyor, kaç kişi konsere gidiyor? “Müzik kültürü” diye bir şey yok bizim kültürümüzde.

        E.Ç.: Bu yüzden de endüstri yok.

        C.: Yurtdışına konser verdiğimde görüyorum; bir haftada 50 tane konser var, hepsi de doluyor. 4 gün süren festivalin biletleri tükenmiş. Biz de Massive Attack gibi büyük gruplar bile gelse festival boş geçiyor. İnsanların her etkinlikten haberleri var, hemen organize oluyorlar, gidiyorlar.

        ‘SAVAŞA EN HAZIRI HER ZAMAN RAP’ÇILERDIR’

        Dinleyici illa bir politik duruş bekliyor, değil mi?

        K.: Rap bir ideoloji sonuç olarak. İkinci sınıf insan muamelesi görmüşleri baz alır zaten Hip-Hop. Tabii insanın kendini yansıtma şekli farklı olabiliyor ama içeriğinde tamamen politik bir yan var.

        E.Ç.: Bir de, ne kadar toplumdan dışlanmış bir yerden gelsen de bir süre sonra müziğinle, dışlandığın insanların da hakkını korur hale geliyorsun.

        C.: Müzikal anlamda savaşa en hazır müzisyenler, her zaman rap’çilerdir. İşin siyasi tarafını da anlatıyoruz, eğlencesini de. Ama biz hiç aşk şarkısının klibine bir tane ağaç koyup “Al devrim şarkısı yaptık” demedik. Twit’e gerek yok şarkılarımız var.

        Aslında Türkler yabancı rap çok dinliyorlar. Listelerde hep üstlerde Hip-Hop. Belki de yerli rap müziğin düşündürücü kısmı Türk dinleyicisine ağır geliyor? Kolay tüketilen bir müzik yapmıyorsunuz.

        E.Ç.: Popüler müzik bir illüzyondur; rap ise gerçek, hazmetmesi zordur. Ceza sen kaç senedir piyasadasın?

        C.: İlk konserimi 1996’da yaptım.

        E.Ç.: Sence bu kadar zamandır bu piyasada rap yapmak kolay mı?

        C.: Deli misin çok zor! Ama işte bunu kendimiz seçtik; kendi duruşumuz, kendi kararımız.

        Peki pop şarkıcılarıyla düet racona ters değil mi?

        E.Ç.: Ne alakası var? Ne engelleyebilir ki iki müzisyenin birlikte müzik yapmasını. İyi müzik yapan herkes bir araya gelip müzik yapabilir.

        K.: Mesela ben alternatif rock grubuyla canlı müzik grubu kurdum, albümün akustik versiyonunu blues/ country tarzında yapıyoruz. Gökçe ile de düet yaptık, ikimiz de Bulgaristan göçmeniyiz ve müziğimizde Balkan soundu var. Buluşup o skalayı yakaladık ama bunun adı “popçuyla düet” oldu.

        E.Ç.: Teknik açıdan bakınca rap diğer müzik türleriyle iç içe geçebilecek nadide müzik türlerinden. Ben popu bir müzik türü olarak değil, “çok dinlenen” olarak düşünüyorum. Pop, kötü müzik demek değildir. Sadece kötü icra edilebilen bir ülkede yaşadığımız için böyle bir algı var. Pop müzik dinlerim. Ama mesela seksist veya dar görüşlü biriyle çalışmam.

        Bir televizyon programında Ceza’ya “Rap bana çok kolay geliyor, alt tarafı konuşuyorsunuz” denmiş...

        C.: O yorumu yapan insan rap müzik hakkında yorum yapabilecek en son insan. Ne zekâ ne de kültür seviyesi yeter buna.

        E.Ç.: Bir de rap müzik Türkiye’de en son trol’lenecek müzik türü. Bütün toplumsal olaylarda ezilene sahip çıkan her zaman rap’çilerdir. İnsanların çok dinleyip dinlememesi yapılan işin kalitesini belirlemez.

        C.: Bizim arkadaşlarımız söyledikleri nedeniyle tutuklandı, hepimiz söylediklerimiz nedeniyle mahkemeye çıktık. Yazdıklarımız ve söylediklerimizle ilgili zarar da gördük, görüyoruz.

        ‘BEN RAP OLMUŞUM ARTIK'

        Bir de Karacaoğlan, Âşık Veysel gibi ozanların olduğu ve sözün müzikten üstte tutulduğu Türk kültüründe böyle yanlış bir algı nasıl olabiliyor?

        C.: Bunun sebebi bu ucuz yetenek yarışmalarına çıkan insanlar. Sadece rap değil, oraya çıkan herkes için geçerli. İlla saygı görme derdinde değilim ama yurtdışında daha fazla saygı gördüğümü fark ettim. Yıllardır hayran olduğum insanlarla kuliste oturup rap yapma şansı buldum. Mesela Fat Joe, Bustah Rhymes, Heltah Skeltah’tan rahmetli Sean Price ile yaptım.

        Bu kültürden beslendiğiniz için nadidesiniz onlar için...

        C.: Ben buna katılmıyorum, kültürden beslenmiyorum, kültürün kendisi benim. Doğduğumdan beri ben rap olmuşum artık. Ben “Türkiye’de olmasına rağmen” lafından nefret ediyorum. Nerede olursan ol dünya çapında müzik yapmak zorundasın.

        Belki de insanlar magazinsel yönlerini öne çıkararak müzik yapmak zorunda kalıyor. Sonuçta sektör sizin çıktığınız zaman gibi değil, eskiden sesini duyurmak daha kolaydı...

        E.Ç.: Oysa şimdi dijital sayesinde insanların sesini duyurması çok daha kolay. Buna rağmen insanların magazine başvurması beni şaşırtıyor.

        C.: Ama Türkiye’de öyle bir hile var ki. Mesela Youtube kanallarına girin bakın, adını bile duymadığım popçular 200 milyon gibi izlenme rakamlarını bulmuşlar. Eğer videon 200 milyon kez izlendiyse senin şu an dünya turnesinde olman, Grammy adayı olman, Madonna ile ortak iş yapıyor olman lazım.

        Ana akım olmayınca dinleyiciyle daha sıkı bağlar kuruluyor sanki...

        E.Ç.: Kesinlikle. Bir de her şey daha sahici kalıyor. Mesela bir TV programına üçümüz katılsak çok eğlenceli geçer. Ama normalde anlaşamayacağın insanlarla çıkmak zorunda kalıyorsun, dolayısıyla kendin olamıyorsun.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ