33 ülkeden 210 galeri ile Art Cologne

Köln’e gitmek için en doğru zamanı bekledim, Avrupa’nın en büyük sanat fuarlarından Art Cologne’un düzenlendiği nisan ayını. Bu fuar heyecanı şehrin geneline yayılıyor. Köln başta olmak üzere birçok şehirde sanatsal etkinlikler düzenleniyor. Yerlilerine göre Köln bahar mevsimlerinde ve fuar zamanı en kalabalık ve eğlenceli olduğu dönemlermiş...HT Cumartesi'den Ece Ulusum'un haberi...

Şehirdeki gelişmiş tren yollarına güvenerek biraz şehir merkezinden uzak, Ren Nehri kıyısında rahat bir oteli tercih ettim. Böylece fazla romantik ancak nehrin tadını çıkarabilecek ve geceleri nehrin akıntı sesi eşliğinde uyuyabilecektim. Gündüzü sıcak, akşamı serin tam nehir kenarı parklarında oturmalık. Yolu bulamazsanız da hiç tedirgin olmayın, illaki karşınıza bir Türk çıkıyor, sizi bir yere kadar bırakıyor. Zaten taksi şoförlerinin çoğu da Türk, rahatça yolculuk edebilirsiniz zira kimi durumlarda tren biletiyle aynı fiyat tutabiliyor. Fuara giderken ve otele dönerken ben öyle yaptım.

Art Cologne’un düzenlendiği bina öyle büyük ki girişi bulmak bile mesele, içeri girer girmez inanılmaz bir ferahlık hissediyor, elinizdeki haritayla anında koca mekânı çözüyorsunuz. İstanbul’daki fuar denilen ancak onca karışıklık ve hengâmede ancak sirke benzeyen etkinlikleri düşünmeden edemedim. 52 yıldır düzenleniyor olmasının sağladığı bir deneyimi gözardı etmemeli elbette... 1967’de sadece 18 galerinin katılımıyla başlayan fuar bu yıl 33 ülkeden 210 galeriyle 2 binden fazla sanatçının eserini ve 55 binden fazla ziyaretçiyi ağırladı. Ziyaretçilerin yarısından fazlasının “avcı” yani doğru eseri satın almak için detaylarla ilgilenen koleksiyonerler ve ekibi olduğu söyleniyor. Bu fuarın özelliği sadece popüler isimlerin pahalı eserlerinin yer almaması, her keseye göre bir eser elbette bulunabiliyor. Hepsinin ileride daha da değerleneceği kesin, Art Cologne gelişmekte olan sanatçıları keşfetmekte epey usta. O yüzden Almanya’da iyi gelirli bir doktor, avukat ya da öğretmenin evinden birçok eserin bu fuarda satın alındığı anlatılıyor panellerde de. Gerçi benim fiyatına baktıklarım 300 bin Euro civarlarındaydı! ABD ve Kuzey Kore gerginliği, Hong Kong’un sanat piyasası üzerine baskıları, İngiltere’deki Brexit, Almanya’nın dış politika sorunları ve dahası bu yıl galerileri epey endişelendirmiş, satışların düşeceği varsayılmıştı ancak daha ikinci günden birçok satın alım gerçekleşti. Fuardaki detaylara gelirsek, bu yılın en önemli özelliği Güneydoğu Asya’dan film ve video sanat eserlerinin yer alması oldu. Fuarda yer alan popüler isimlerden bazılarıysa Damien Hirst, Peter Blake, Slavs And Tatars, Urs Fischer, Antony Micallef, Georg Baselitz, Alberto Giacometti, İstanbul Modern’in sabit koleksiyonundaki eseri bulunan Julian Opie gibi birçok isim vardı. İstanbul’dan bir galeri yoktu sadece Zilbermann vardı ancak orada da hiç yerli isim bulunmuyordu. 4 gün süren fuarı 1 günde bitirmek imkânsızdı, gözden kaçan eminim birçok şey oldu.

YEME- İÇME

Köln, Almanya’nın birçok yerine göre daha uygun restoran ve kafelere sahip. Patatesli yemekleri, etleri, pudingli hamurlu tatlıları, sosisleri, özel aromalı içecekleri kölsch’ü ve nicesi... Bir yere oturduğunuzda karnınız 15 Euro’ya doyar. Ancak akşamüstü mutlaka rezervasyon yapın ve 5 dakika önce gidin aksi durumda masanızı anında başkasına veriyorlar. Bir de servisleri ne kadar güzelse bir o kadar da yavaş... Türk restoranlarını tercih edeceklerse mutlaka şehrin merkezindeki katedralin civarındakilere bakmalı.

YAPABİLECEKLERİNİZ

Köln Katedrali’ni gezebilirsiniz, ancak mutlaka sabah saatlerinde sıraya girmelisiniz.

Vaktiniz varsa başka bir şehre trenle gidebilirsiniz.

Ren Nehri’ndeki yat turlarına katılabilir, işi abartıp romantik bir akşam yemeği yiyebilirsiniz.

Şehirde birçok kültür-sanat merkezi var, kesin bir konser yakalayabilirsiniz. İstanbul’da yakalayamadığınız birçok ismi izleyebilirsiniz.

Çocuklu aileler için huzurlu ve aile bisikletlerinden kiralayarak çeşitli turlara katılabilirsiniz.

Şehirde kitapçı ve plak dükkânları epeyce var, mutlaka birkaçına uğrayın.