Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Ruh Sağlığı Beklentileri düşük tutmak mutluluğun sırrı mı?

        Mutluluk, bütün istek ve özlemlere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumudur.

        Sağlık Bilimleri ÜniversitesiGülhane Tıp FakültesiAile Hekimliği Anabilim Dalı'ndanDoç. Dr. Ümit Aydoğan, "Birçok insan için mutluluk, göstermiş olduğu çaba veya çabalar karşısında elde etmiş olduğu başarı olarak tanımlansa da, gerçekte göreceli bir kavramdır ve bir şeyi elde etme çabasından ziyade nihai bir amaçtır" dedi.

        Doç. Dr. Ümit Aydoğan,kişilerin bireysel olarak kendini mutlu edecek kaynaklar bulması gerektiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: "Kişi başarıya giden bir yolda elinden gelen bütün emeği harcamasına rağmen başarıyı elde edemeyebilir, ancak yine de kendini mutlu hissedebilir. Önemli olan kişilerin eyvah veya keşke dememesi, kendinin neyi yapıp neyi yapamadığı veya yapamayacağı konusunda farkındalığının olması ve kendisini tanımasıdır. Zayıf noktalarımızı bilerek ve kabul ederek yaşamak, yani kendimizle barışık olabilmeyi başarmak, düştüğümüz yerden kalkarak devam edebilmek, mutluluk yolunda temel taşlardandır. Başarı her zaman bizi mutluluğa götürmeyebilir, ancak mutluluk çoğu zaman başarıyı da beraberinde getirir. Çünkü mutlu insanın motivasyonu yüksektir. Mutlu insan; deposu tam dolu, kalkışa hazır ve nereye gideceğini bilen bir araç gibidir!

        MUTLULUK KAYNAĞI HERKES İÇİN FARKLIDIR

        Herkes için mutluluk kaynakları farklılık gösterebilir. Bazı kişiler için ailesi ile birlikte vakit geçirmek iken bazı kişiler içinde iş, müzik, spor, doğa, vb. olabilir. O yüzden kişiler bireysel olarak kendini mutlu edecek kaynaklar bulmalı veya keşfetmelidir.

        Genetik (kalıtım), yaşam koşulları ve yaşam kalitesi, amacı veya hedefi olan etkinliklerin olması mutluluğun temelini oluşturmaktadır. Günlük yaşantımızda kendimize yetebiliyor olmak diğerlerinden beklentilerimizi en aza indirmek son derece önemlidir. Kısacası “Minimum beklenti Maksimum mutluluk” yaşamdaki sloganımız olmalıdır! Deniz gibi dalgalı bir yaşam sürecinde dalgalardan en az etkilenmemizi sağlayacak olan en önemli şey, bizim o dalgalarla tek başına mücadele edebilme gücümüzün varlığıdır. Mücadele etmeden mutluluğu bulmak veya yaşamak çok gerçekçi bir durum değildir. Bireysel özelliklerimiz cinsiyetimiz, medeni durumumuz, yaşadığımız yer, sosyal durumumuz, eğitim düzeyimiz ve ekonomik durumumuz ister istemez mutluluğumuzu olumlu veya olumsuz olarak etkileyebilir, ancak etkileme durumu çok yüksek olmadığı gibi mutsuzluk durumunda da bunların arkasına sığınmak ve bunları sebep göstermek çok doğru bir yaklaşım değildir.

        PARA MUTLULUK GETİRİR Mİ?

        İyi ve olumlu düşüncelere sahip olmak, isyan etmek yerine hayatımızda var olan olumlu olay veya olayların farkında olmak bireysel mutluluğumuz için son derece önemlidir. Ayrıca hatalarımızın farkında olmak ve kabul etmek, gerektiğinde karşımızdakinden özür dileyebilmek de diğer önemli bir ayrıntıdır. İnsanlarla iletişimimizde açık ve şeffaf olmalı, karşımızdaki insanların bütün taleplerinin altında ezilmemek için yapamayacağımız veya bizi zorlayan konularda “hayır” ve “yok” kelimelerini gerektiğinde kullanabilmeliyiz. Ve tabii çok yönlü bir yaşam tarzı açısından spor, sanat ve kültürel faaliyetlerde bulunmak bireysel olarak bizlerin mutlu olmasını sağlayabileceği gibi yaşayacağımız mutluluk düzeyini de arttırabilir.

        Peki, para mutluluk getirir mi? Kişi veya toplumların gelir düzeylerinin yüksek olması bir yere kadar mutluluğu sağlarken, belli bir seviyeden sonra doğru orantılı olarak artmadığı da açıkça ortadır. Burada asıl önemli olan nokta, temel ihtiyaçları sağlayacak kadar gelir düzeyine sahip olmaktır. Hatta temel ihtiyaçların üzerinde gelir düzeyine sahip olan kişilerin yaşam amaçlarının ortadan kalktığı ve amaçsız, günübirlik mutluluk getirecek yaşam tarzını tercih ettikleri de açıktır. Bu duruma en güzel örnek, şans oyunları ile bir anda gelen mutluluk örnek verilebilir. O an için mutluluğu zirvede yaşarlar, ancak belli bir süre sonra hayatları dramatik hale döner ve çoğu zamanda önceki mutluluk düzeylerini arar olurlar.

        DÜNYANIN EN MUTLU ÜLKELERİ ARASINDA TÜRKİYE 78'İNCİ SIRADA

        Kişilerin mutlu olabilmesini fiziksel, sosyal, psikolojik (ruhsal), ekonomik, manevi, çevresel, entelektüel ve kariyer olarak birçok faktör ve bunların birbirleri ile olan etkileşimi belirlemektedir. Kişi veya kişilerin topluma kendini ait ve güvende hissetmesi, değer kazanması, sosyal ilişkilerinin iyi olması ve iletişiminin iyi olması gerekir. Manevi olarak inançlı ve inançlı olmanın gerektirdiği ritüelleri ve ibadetleri yerine getirmek kişi veya kişilerin mutluluğunda, yaşam sevinci ve anlamında oldukça önemli bir yere sahiptir. Psikososyal açıdan temel ihtiyaçlarımız arasında en önde geleni, diğerleri ile olan iletişimimizdir. İnsanlarla sağlıklı bir iletişim kurmak temel bir ihtiyaçtır. Bir diğer temel ihtiyaç ise güvendir. İnsanlara olan güven duygusu zarar gördüğünde, umudumuzu yitiriyoruz ve dolayısıyla mutluluğumuz olumsuz yönde etkileniyor.

        2016 yılı Dünya Mutluluk raporuna göre; dünya’da 157 ülke arasında en mutlu ülkeler sırasıyla Danimarka, İsviçre, İzlanda, Norveç ve Finlandiya ilk beşte iken, dünyanın en mutsuz ülkesi ise Burundi olarak tespit edilmiştir. Türkiye ise 78. olarak seçilmiştir. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (UN SDSN)'nın hazırladığı 2017 Dünya Mutluluk Raporu'na göre Norveçliler dünyanın en mutlu insanları seçilirken, 2. ve 3. sırada Danimarka ve İzlanda yer almaktadır. Dünyanın en mutsuz ülkesi ise Orta Afrika Cumhuriyeti’dir. 155 ülkenin yer aldığı raporda Türkiye ise 78. sıradan 69.'luğa yükselmiştir. Rapora göre; kişi başı milli gelir, sosyal destek, sağlıklı yaşam beklentisi, kişisel özgürlük, hayırseverlik ve yolsuzluğun bulunmaması mutluluğu etkileyen faktörler arasındadır.

        EN MUTLU İL SİNOP

        Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’nun "Yaşam Memnuniyeti Araştırması" sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2015 yılında %56,6 iken, 2016 yılında %61,3'e çıkmıştır. Mutsuz olduğunu beyan eden bireylerin oranı ise 2015 yılında yüzde 11,4 iken, 2016 yılında yüzde 10,4’e düşmüştür. Yaş gruplarına göre 2016 yılında mutluluk düzeyine bakıldığında, en yüksek mutluluk oranı yüzde 65,1 ile 18-24 yaş grubunda iken, en düşük mutluluk oranı ise yüzde 58,2 ile 35-44 yaş grubunda gerçekleşmiştir. TÜİK’in 2013 yılında il düzeyinde yapmış olduğu Yaşam Memnuniyeti Araştırmasında; mutlu olduğunu beyan eden bireylerin en yüksek olduğu il Sinop (%77,7) iken, en az Tunceli (%42) olarak tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalarda Evli kadınların evli erkeklere göre daha mutlu oldukları, bireyleri en çok ailelerinin mutlu ettiği ve mutluluk kaynakları arasında ise sağlıklı olmanın ilk sırayı aldığı saptanmıştır.

        "TEK TARAFLI MUTLULUK, MUTLULUK DEĞİLDİR"

        Sonuç olarak; mutluluk temel olarak kişi veya kişilerin kendi elindedir. Birey olarak hiçbir çaba göstermeden mutlu olmak mümkün olamayacağı gibi, insan hayatı ile bağdaşmayacaktır. Birey olarak, bizi mutlu eden nesne, ortam ve varlıkların peşinden koşmalı, mutsuz eden nesne, ortam ve varlıklardan ise uzak durmalıyız! Bireysel olarak karşımızdaki kişileri olduğu gibi kabul etmek ve hoşgörülü davranmak bizlerin mutlu olmasına veya mutlu hissetmesine katkı sağlayacaktır. Mutluluk sağlıklı olmak, kendini bir yere ait hissetmek, hayatın farkında olmak, çalışmak, üretmek, yetinmek ve var olanların kıymetini bilmek, maskesiz ve rolsüz olarak kendin olabilmek, sevmek ve sevilmek, iyimserlik ve pozitif bakış açısına sahip olmak, inanmak, bağımlı kalmadan bağlı kalmak, ibadet ve güvendir. Kısacası, mutluluk her şeydir, yaşamımızın temel amacıdır. Mutlu olan insanın her şeyi vardır ve daha fazlasını istemez! Sürekli olarak ve tek taraflı bir biçimde etrafımızdaki kişi veya kişileri mutlu edecek eylem ve davranışlarda bulunmak, bireysel olarak bir süre sonra mutsuzluk nedeni olabilir. Çünkü karşımızdaki kişileri mutlu ederken belli bir süre sonra bu durum sürdürülebilir olmadığı için bireyin kendisinde tükenmişlik sendromuna neden olacaktır. Sadece başkaları için yaşamak ve o tür eylemlerde bulunmak insan hayatı ile bağdaşmamaktadır. Tek taraflı veya bireysel mutluluk, bu mutluluğa katkı veren bireyler için mutsuzluk ile sonuçlanmış olabilir. Dolayısıyla bizi mutlu eden bireyleri de göz ardı etmeden mutluluğumuzu onlarla paylaşabilmeliyiz. Unutulmaması gereken, tek taraflı olan mutluluğun mutluluk olmadığıdır!"

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ