Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'dan Habertürk'e açıklamalar

        Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı.

        Seçimlerle ilgili görüşlerini açıklayan Mehmet Uçum şöyle konuştu: Meclis'te Cumhurbaşkanı seçme krizinin ortaya çıkmasıyla yapılmıştır erken seçim. Bugün 18 Haziran'da yeni sistemde kurumsal olarak erken seçim kavramı yoktur; seçimlerin yenilenmesi kavramı vardır. 18 Haziran tarihinin, gününün, uyarlanması gibi bir değerlendirmeyi siyaset yapabilir. Benim izlenimim böyle bir değerlendirme yapılacak gibi gözüküyor. Muhtemel diye sorarsanız, 10 muhtemel tarih vardır.

        Uçum başörtü düzenlemesiyle ilgili olarak şu değerlendirmede bulundu: Önemli olan nokta şu, 400'den fazla milletvekiliyle kabul edilmesidir. İki tane ölçü koyuyorum. Özellikle sayın Kılıçdaroğlu bu konuda samimiyse anayasa seviyesinde bir çözümün olmasından da yana olacaktır. Önümüzde seçimlere yönelik destek, güç arayışı ise orada bir test sözkonusu olacaktır. Ben gördüğüm kadarıyla burada bir samimiyet var herhalde. Eğer 360-400 arası olursa üç sandık kurulur. Ben bu görüşmelerden sonra 400'den fazla oyla kabul edilebileceği şekilde öngörüm var. Bir hak ve özgürlük anayasada mı yer alsın; yoksa yasada mı yer alsın, tabii ki referandum yapılabilir. Çünkü o özgürlük yasaklanmıyor. Bir şeyi yasaklamak istersen, bunu referanduma götürümezsin.

        Uçum, HDP'nin kapatılması davasıyla ilgili olarak da "Kapatma olur ya da olmaz. HDP terör vesayetinde altındaki bir partidir, net söylüyorum. Bu ülkenin Meclis'i uzun süre terör vesayeti altında yapılan siyasete katlanamaz. Böyle bir kapatma davası açıldı. AYM normlara göre değerlendirme yaparsa kapatma davası beklenebilir bir şeydir. Terör örgütüyle sıkı ilişki içinde olduğunu iddia edilen bir parti. İspanya'da Batasuna, terör örgütünü kınamadı diye kapatıldı. Dosya içeriğinde birçok belgenin olduğu söyleniyor. Başsavcılıktan belge istendiği söyleniyor. Böyle bakılırsa Anayasa hukukuna ve siyasi partiler kanuna göre bakıldığında kapatılması beklenen bir durumdur." ifadelerini kullandı

        Uçum'un konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

        Seçim hukuku açısından baktığınızda birkaç tane parametre var. Birincisi 6 Nisan 2022'de bir seçim kanunu kabul edildi. Bu kanunun devreye girebilmesi için seçimin mutlak surette 6 Nisan'dan önce yapılması gerekiyor. Birinci ölçü bu. 6 Nisan'dan sonra ve 18 Haziran'dan önce bu seçim yapılabilir. Orada da 10 tane seçenek tarih var. Böyle giderseniz, örneğin 23 Nisan olur mu? Bunu siyaset değerlendirecektir. AK Parti'nin Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Bey açıklama yaptı. Mevsimsel şartlar, okulların tatil olmasından, tarımsal süreçlerden, Hac'dan söz etti. Üniversite sınavı var. Dikkat edilirse çeşitli etkenler sebebiyle, bu etkenlerin hiçbirisi hükümet etmekle ilgili değil. Erken seçim meselesi esas itibariyle parlamenter sistemin kurumudur. Siyasi ve birtakım toplumsal sebeplerle erken seçime gidilebilir. İlki 1957 sonuncusu 2018'de olmak üzere 8 kez erken seçime karar verilmiştir. Bunlardan bir tanesi hükümetin tıkanma sözkonusudur. Meclis'te Cumhurbaşkanı seçme krizinin ortaya çıkmasıyla yapılmıştır erken seçim. Bugün 18 Haziran'da yeni sistemde kurumsal olarak erken seçim kavramı yoktur; seçimlerin yenilenmesi kavramı vardır. 18 Haziran tarihinin, gününün, uyarlanması gibi bir değerlendirmeyi siyaset yapabilir. Benim izlenimim böyle bir değerlendirme yapılacak gibi gözüküyor. Muhtemel diye sorarsanız, 10 muhtemel tarih vardır.

        REKLAM

        "MUHALEFETİN DEMOKRASİYE POZİTİF YAKLAŞIMLARI YOK"

        Asıl soru şu; muhalefet 6 Nisan'dan sonra yapılabilecek seçime destek vermeyeceğini ifade etti. Değiştirilen seçim kanununda ne var? Yüzde 10 barajı yüzde 7'ye indirilmiş. Muhalefet yüzde 10 barajıyla seçime gitmeyi tercih ediyor. Yıllardan beri barajın indirilmesini herkes savundu. Sonuçta bunun ilke olarak bir anlamı yok mu? Sadece iki ittifak mı seçime girecek? Başka bir sürü parti var. Demokratik siyasi katılıma böyle bakılır mı? Sadece Meclis'te olmak seçime katılmak için yeterliydi, artık o da kaldırılıyor. Muhalefetin burada 6 Nisan'dan önce seçim yapalım, yapmayalım demesi, yeni seçim kanunun devreye girmesinin istenmesi bana demokrasiyle ilgili pozitif yaklaşımlarının olmadığını gösteriyor. Benim değerlendirmem budur. Değiştirilen kanunlar, demokratik hakların önüne açıan kanunlardır. Buna karşı çıkmak bence antidemokratik yaklaşımdır.

        "CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM KANUNU UYGULANIR, TEREDDÜT YOK"

        Seçimlerin yenilenmesi kararını Meclis alabilir veya Cumhurbaşkanı karar da verebilir. Seçimlerin tarihine ilişkin bir güncelleme olacaksa bu kararı Cumhurbaşkanı alacaktır. Bu kararın 48 saat içinde yayımlanması gerekiyor. 60 günden sonraki ilk Pazar günü seçim yapılacak. Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu sonradan çıkan kanundur. Sonradan çıkan kanun, Milletvekili Seçim Kanunu'nun o hükmünü örtük olarak ilga etmiştir. Burada uygulanacak kanunun Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu'nun olduğuna şüphe yoktur. Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu sonraki kanun olduğu için bu uygulanacaktır. Burada bir tereddüt yok. Cumhurbaşkanı karar verdiği tarihinden itibaren 60 gün sayılacak. 60 günü izleyen ilk Pazar günü seçime gidilir. Cumhurbaşkanı karar verdikten sonra en erken 60, en geç 66 gün içinde seçime gidilecektir.

        "YENİ SİSTEME GÖRE CUMHURBAŞKANI 1. DÖNEMİNDEDİR"

        Hem Cumhurbaşkanı hem Meclis birlikte seçime gider. Buna birlikte seçimlerin yapılması demektir siyaset hukukunda. Fesih o kararı veren ifadenin varlığına etki yapmaz. Burada gerek Meclis, gerek Cumhurbaşkanlığı kararını verince kendi varlıklarına birlikte son veriyorlar. Buna birlikte son verme deniyor siyaset hukuku açısından. Sistem diyor ki, bir Cumhurbaşkanı iki kez seçilebilir diyor. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan 2014'de Cumhurbaşkanı seçildi, bir de 2018'de seçildi. O zamana birinci dönem, bu zamana ikinci dönem deniyor. Cumhurbaşkanı iki kere seçilebilir Anayasa'nın 100. maddesi Meclis'te sıfırdan aynen kabul edildi. Yürürlükten kalkan 101. maddedeki ifade 30 Nisan 2018'de zaten yürürlükten kalktı. Yeni 101. madde yürürlüğe girdi. Eski ifadeye göre değerlendirme yapma imkanı yok. Anayasa'ya göre 101. maddenin de içinde olduğu bazı maddeler seçim takviminin başladığı gün itibariyle yürürlüğe girer. 101. madde yürürlüğe girdiği için ondan sonra seçim yapıldı. Dolayısıyla yeni sisteme göre Cumhurbaşkanı 1. dönemindedir. Kamu hukuku statüsü de niteliksel olarak değişti. Aday göstermekte, yetkililerde çok farklılıklar var. Önceden Cumhurbaşkanı sorumsuzdu, şimdi sorumlulukları var. Kamu hukuku statüsü de değişti. Sayın Cumhurbaşkanı aday olduktan sonra bu tartışma kendiliğinden sona erecektir. İstifa etme zorunluluğu kamu görevinde bulunanlarla ilgili. Sisteme göre bakan yardımcılarının istifa etmeleri gerekir. Ama bakanlar istifa etmeden aday olabilirler. Tam bir kamu görevlisi statüsünde değillerdir.

        "BURADA SEÇİM TARİHİNİN GÜNCELLENMESİ SÖZKONUSUDUR"

        Burada sabit süre var dedik. Bu 5 yıllık süredir. Amerika modelinden farkı şu. Bazı şartlar sebebiyle seçimlerin yenilenmesi sözkonusu olabilir. Amerikan modelinde sabit süre tartışılan konulardan biridir. Bizde esnek sabit süre var. Erken seçim parlamenter sistemin ürettiği olgudur. Çoğunlukla hükümetin korunamaması gibi durumlarda olur. Burada hükümet edememe durumu sözkonusu değil. Burada erken seçim sözkonusu; değil seçim tarihin güncellenmesidir.

        "400'DEN FAZLA BİR OYLA KABUL EDİLEBİLECEĞİ ÖNGÖRÜM VAR"

        Muhalefet partilerinin prensip olarak genel mutabakat olduğu söylendi. İlkesel olarak konu şudur; bu kadının kişiliğinin korunması ile alakalıdır. Türkiye'de muhafazakar düşünce yapısına sahip olduğu için erkek hakimle sorun çıkmamıştır; ama başörtüsü takmak istediği için hakim ve avukat olamayacağı sonucu çıkmıştır. Bu kadının kişiliğinin korunmasıyla alakalı bir düzenlemedir. O yüzden son derece önemsiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu kanun dedi, sayın Cumhurbaşkanımız anayasa dedi. Önemli olan nokta şu, 400'den fazla milletvekiliyle kabul edilmesidir. İki tane ölçü koyuyorum. Özellikle sayın Kılıçdaroğlu bu konuda samimiyse anayasa seviyesinde bir çözümün olmasından da yana olacaktır. Önümüzde seçimlere yönelik destek, güç arayışı ise orada bir test sözkonusu olacaktır. Ben gördüğüm kadarıyla burada bir samimiyet var herhalde. Eğer 360-400 arası olursa üç sandık kurulur. Ben bu görüşmelerden sonra 400'den fazla oyla kabul edilebileceği şekilde öngörüm var. Bir hak ve özgürlük anayasada mı yer alsın; yoksa yasada mı yer alsın, tabii ki referandum yapılabilir. Çünkü o özgürlük yasaklanmıyor. Bir şeyi yasaklamak istersen, bunu referanduma götürümezsin.

        "360'IN ALTINDA KALIRSA REFERANDUMA GÖTÜREMEZSİN"

        Önemli olan bu teklifin sorunun çözümüne yönelik içerikte olmasıdır. Teklifin esasının sorunu çözecek esasında olmasıdır. Burada amaç sorun çözmekse hangi teklifte mutabakat sağlanırsa o teklif üzerinden anaysaa değişikliği yapılması son derece makul olur. Ben 400'ün üzerinde bir oyla kabul edileceği öngörüye sahibim. Ben halen partilerin hak ve özgürlük konusunda, kadın özgürlük alanlarının genişletilmesi konusunda hepsinin samimi tutuma sahip olduğu şeklinde bir yaklaşım içerisindeyim. Birlikte çözüm iradesini ortaya koyarlarsa bence hepsi kazanır. Aile düzenlemesi 360 ile 400 arasında kabul edilirse mecburen referanduma gidecektir. 360'ın altında kalırsa zaten referanduma gidecek bir kabul olmayacaktır.

        HDP'NİN KAPATILMASI

        Anayasa Mahkemesi'nin takdirine bağlı. Bildiğim kadarıyla yarın sözlü beyanları olacak. AYM'de ek süre verebiliyor. O takvimi başkan belirliyor. Başkan seçimlerden önce bitmesini isterse, yeterli zaman var. AYM Başkanlığı seçimi var. Bu da 25 Ocak'a kadar tamamlanması gereken bir şey. Zühdü Bey'in ikinci Başkan seçildiği tarih 25 Ocak. 25 Ocak'tan önce bir seçim sözkonusu olacak. Yeni başkanın süre açısından yeterli zamanının olduğunu düşünüyorum. Zühdü Bey'in hukuken aday ollmasının önünde bir engel yok. İsterse seçimden önce kapatma kararı konusunda genel kurulu toplayabilir.

        HDP'NİN HAZİNE YARDIMINA BLOKE

        Bu konuyu gündeme getiren hukukçuların bütün bilgileri doğru vermesi lazım. Anayasa'nın 149. maddesi genel kurullar ve daireler salt çoğunlukla karar verir, diyor. AYM Kanunu'nun 65. maddesi de aynı şekilde diyor. Nitelikli çoğunluk nihai kararlarla ilgilidir. Burada karar nisabı salt çoğunluktur. AYM sonuçta bu talebi uygun gördüğü için kararı vermiş. 30 gün sonra yeniden değerlendirecek. Tedbir alınmasını isabetli buluyorum. Kamu zararı oluşacaktı, böyle bir tedbir alınması bence eleştirilebilecek bir şey değil. Yargı kararları üzerinden siyaset süreçlerinin analiz edilmesi tabii ki yapılabilir; ancak siyasetin yükünü sakın ola yargının üzerine yüklemeyelim. Zühdü Aslan'ı yaklaşık 4 sene önce bir arkadaşımla makamında nezaket ziyaret etmiştim. 4 senedir kendisini hiç görmedim. Yürütme diyelim ki AYM'nin kapatma davasıyla ilgili sürece müdahil olmak istiyorsa bizim hukuk sistemimizde imkan var. Yürütme istese AYM'ye bir dilekçeyle başvurur. Bütçeyi Meclis yapıyor, yürütmeye veriyor. Davaya müdahil olabilir. Yürütmenin böyle bir hukuki imkanı varken niye başka türlü, yemekte görüşme yapılsın. Yürütme sonuçta AYM davalarına müdahil olduğu için bu tür işlere tevessül etmez. 540 milyon lira para, tedbir kararı alınmasıydı kasaya girecekti. AYM'nin böyle bir tedbiri alması hukuka uygundur diyorum. 30 gün sonra verilecek savunmalardan sonra ölçüyü aşan tedbir olursa zaten kaldıracak.

        HDP'NİN KAPATILMASI

        Kapatma olur ya da olmaz. HDP terör vesayetinde altındaki bir partidir, net söylüyorum. Bu ülkenin Meclis'i uzun süre terör vesayeti altında yapılan siyasete katlanamaz. Böyle bir kapatma davası açıldı. AYM normlara göre değerlendirme yaparsa kapatma davası beklenebilir bir şeydir. Terör örgütüyle sıkı ilişki içinde olduğunu iddia edilen bir parti. İspanya'da Batasuna, terör örgütünü kınamadı diye kapatıldı. Dosya içeriğinde birçok belgenin olduğu söyleniyor. Başsavcılıktan belge istendiği söyleniyor. Böyle bakılırsa Anayasa hukukuna ve siyasi partiler kanuna göre bakıldığında kapatılması beklenen bir durumdur.

        "BURADA SİYASİ OLİGARŞİK VESAYET ÜRETİLMEYE ÇALIŞILIYOR"

        Anayasa'nın 8. maddesi diğer ilgili hükümler yürütme görev ve yetkisini Cumhurbaşkanı'na verir. 'Siz bizim Cumhurbaşkanı adayımıza oy verin, seçilsin ama görev ve yetkilerini kullanmasın ya da önemsiz yetkilerini kullansın' demek Anayasa'nın ihlal edileceğinin ihlalidir. Seçilmiş bir iradeyi etkisiz kılmak, görev ve yetkilerinin kullanmasının önüne geçmek, sınırlamak, hangi yol ve yöntemlerle olursa olsun darbedir. İster askeri yöntemlerle ister yargı ve emniyet eliyle olsun. Siz seçilmiş iradenin görev ve yetkilerini kullandırtmayacağım derseniz, imza yetkisine sahip başkanlar, genel başkanlar olarak derseniz bu bir sivil darbe hazırlığıdır. Oligarşi bir avuç insanın eline siyasi gücü vermektir. Burada da siyasi oligarşik vesayet üretilmeye çalışıyor. Anayasa'da devremedeceği yetkiler var Cumhurbaşkanının.

        "BU SİVİL DARBE OLARAK NİTELENDİRİLİR"

        Burada bir proje geliştiriliyor. Oyunun kuralları böyle diyorlar. Sizin koyduğunuz kurallar mı, Anayasa kuralları mı? Siz Anayasa'yı ihlal edeceğinizi itiraf ediyorsunuz. Bunu da seçilen cumhurbaşkanına görev ve yetkilerini yaptırmayacağınızı söylüyorsunuz.Bu demokrasiye karşı, antidemokratik yaklaşımdır. Siyasi vesayet anlayışıdır. Bu sivil darbe olarak nitelendirilir, net. Bu anayasa ihlalinin itirafı ve darbe hazırlığı itirafıdır.

        "CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNDE SORUN YOK"

        2018 Haziran'ından 4,5 yıl süre geçti. Cumhurbaşkanlık Sistemi'nin çok ciddi pratiği oluştu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Bey'in başkanlığında değerlendirmesi yapılmıştı. Bazı adımlar atılabilirdi. Araya pandemi girdi, sonra Rusya-Ukrayna krizi çıktı. Uygulama ile ilgili problemlerin çözüleceği bir aşamaya giriyoruz. Yeni sistemde Meclis çok güçlü. Birçok kanun çıkarılmasında meclis grubu kılı kırk yararcasına hareket ediyorlar. Meclis yeni iç tüzüğünü de yaparsa, yeni sisteme uygun komisyonlarını kurabilir. Aslında sistemde Meclis'in bunları kullanabileceği önemli alanlar var. Cumhurbaşkanlığı sisteminde sorun yok. Kurumsal yapıya ilişkin, kararnamelerde eksiliklikler varsa tespit edilebilir. Anayasal sistem açısından şu anda modelle ilgili bir tartışma yoktur.

        "MÜSTEŞARLIĞIN GERİ GETİRİLMESİ GÜNDEMDE YOK"

        Sistemin işleyişi açısından bakıldığında tırnak içinde bakıldığında bugünkü bakanlar, müsteşarların kendileridir. Bugün zaten fonksiyon olarak Bakanlıkların kendisi zaten müsteşarlıkların görevini başarıyla yerine getiriyorlar. Müsteşarlığın geri getirilmesi gündemde değil.

        AK Parti, Cumhur İttifakı'nda parlamenter sistemin geri getirilmesiyle ilgili anlamlı tartışma görmedim. Nasıl ki Cumhuriyet kurulduktan sonra imparatorluğa geçiş olmadıysa, nasıl çok partili sistemden tek partili sisteme dönüş mümkün olmadıysa parlamenter sisteme dönüş mümkün olmaz. Dönüşü sağlayabilmek için 360'tan fazla milletvekili çıkarman gerekiyor. Sonra bunu halka getirmen gerekiyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ