Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Para 80 bin üyeli TÜRMOB'a 'eski bürokrat' başkan adayı - Makro Ekonomi Haberleri

        BARIŞ ERKAYA

        HABERTURK.COM EKONOMİ SERVİSİ

        berkaya@haberturk.com

        Türkiye Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası'nda (TÜRMOB) bugünlerde heyecanlı bir sürece giriliyor. Oda'nın son başkanı Masum Türker'in yerine iddialı bir halef geliyor. Hem de masanın öbür tarafından. Bir dönem Gelir İdaresi Başkanı olarak TÜRMOB'un öneri, teklif ve taleplerini görüşme masasının karşı tarafından değerlendiren Osman Arıoğlu, şimdi masanın meslek tarafındaki en büyük çatı örgütünün başkanlığına talip oldu. 80 bin üyesi bulunan TÜRMOB'da son seçim oldukça ilginç bir çekişmeye sahne olacak gibi görünüyor. Çünkü bir önceki başkan Mehmet Timur sayılmazsa CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek ve DSP Genel Başkanı Masum Türker'in başkanlığını yaptığı TÜRMOB'dan siyaseti çıkarmak iddiasıyla göreve talip oluyor bir başkan adayı. Bu da önümüzdeki hafta yapılacak olan seçimleri daha da ilginç bir hale getiriyor.

        Ortaya atılan iddialar doğru mu? Yani Arıoğlu eğer seçimi kazanırsa gerçekten hükümetin TÜRMOB'daki gölgesi mi olacak? Osman Arıoğlu Haberturk.com'un sorularını yanıtladı. Arıoğlu'nun çok tartışılacak bir de iddiası var: Türkiye kendi uluslararası denetim şirketlerini kurabilir!

        HABERTURK.COM: TÜRMOB'dan siyaseti çıkarmak iddiasıyla aday oldunuz. TÜRMOB'da siyaset mi var?

        ARIOĞLU: Elbette bir meslek mensubunun siyasi görüşü veya ideolojisi olmaması beklenemez. Fakat TÜRMOB sonuçta bir meslek örgütü. Burada siyaset değil, meslek mensubunun sorunları tartışılmalı. Hangi ideolojiden olursa olsun meslek üyesi fikirlerini ve önerilerini burada açıkça, demokrasi çerçevesinde tartışabilmeli.

        "TÜRKİYE KENDİ BIG FOUR'UNU OLUŞTURMALI"

        Meslek mensubunun sorunları diyorsunuz. Muhasebeci ve mali müşavirlerin en öncelikli sorunu nedir?

        Türkiye'ye hızlı bir şekilde yabancı şirketler giriyor. Yabancı sermayenin girişindeki artışa bağlı olarak İstanbul’dan Ankara’ya kadar meslek mensubu her yerde etkilenecek. Bu rekabete hazır hale gelmesi lazım TÜRMOB’un. Bu da o kadar kolay değil. Mümkünse meslek içi eğitimi zorunlu hale getirmek lazım.

        E-eğitim, meslektaşın donanımlı hale gelmesi için master gibi yurtdışı programlar gerekiyor. Aslında TÜRMOB’un şuna öncülük etmesi mümkün: Bir ara KOBİ’lerin birleşmesi durumunda vergisel teşvikler vardı. TÜRMOB üyeleri için de birlikte hareket etmeyi, Türkiye’nin kendi ulusal mesleki markasını muhasebecilik ve denetim markasını oluşturabilmesi için bir takım teşvik ve çabalar olması gerekiyor.

        Bu oldukça iddialı bir düşünce. Hemen burada bir not açmak gerekiyor. Big Four, dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde etkili olan ve neredeyse bir ordu büyüklüğünde denetim personeli çalıştıran dünyanın en büyük 4 denetim ve danışmanlık kuruluşunu ifade ediyor. Yani Ernst&Young, PriceWaterhouse Coopers, Deloitte ve KPMG...

        Hemen söyleşimize dönelim...

        Yani dünyadaki Big Four gibi mi?

        Elbette. Bunun için kurumsal hale gelmeliyiz. Birlikte hareket etmemiz lazım. Bu sorun Türkiye’de aslında bütün işletmeler için var. Serbest meslek erbabı için de aynı sorun.

        Bunları yaparsak bir dönem içerisinde Türkiye’nin bir marka yaratmasına bir imkan sağlarsınız. O markayla belli ölçüde rekabet şansınız olur.

        Güçbirliği oluşturmak işin en önemli tarafı. Zaman zaman meslektaşlar der ki, 'defter tutan' konumundan çıkalım. Bunu yapmak için büyük olmak zorundasınız.

        "MESLEK MENSUBU İŞİNİ KAYBEDECEK"

        Hedefi büyük olmayanın bir yere varması mümkün değil. Gelecekte sadece isimler değil, Türkiye’ye meslek mensupları da gelecek. Bugünden yarına değil ama dünya oraya gidiyor.

        O zaman bizim meslek mensubumuz bizzat işini kaybedecek. Çünkü yabancı ortaklı şirketler yabancı muhasebeci ve mali müşavir çalıştırır hale gelecek. Ben buna yönelik meslek mensubunu hazırlamaktan bahsediyorum.

        TÜRMOB’un buna yönelik hareket etmesi lazım.

        Bahsettiğiniz uluslararası denetim şirketleri, bazı yasal düzenlemelerle ilgili daha etkin çalışıyor gibi görünüyor. Bu açıdan TÜRMOB pasif kalmıyor mu?

        Ekonomiyle ilgili, piyasayla ilgili birtakım sorunları önce Big Four tespit ediyor, çözüm önerileri ve projeleri de onlar önce götürüp çözüm oluşturuyor. Sonuçta onlar da TÜRMOB’un üyesi. O açıdan çok büyük sorun yok ama biz kendi markamızı yaratalım ki hedefimiz büyük olsun. Sadece olanı takip etmekle olmaz.

        Türkiye kendi içinde böyle bir oluşumu sağladığında bizim gençlerimizin eğitim düzeyi de çok iyi olduğundan bu kuruluşlarla ciddi rekabet edebilir düzeye gelinecek. Bir de elbette şu var. Daha kaliteli hizmet yarışına dönüşür iş.

        Verdiği hizmetten öte müşteri, uluslar arası güvenceyi gördüğü zaman denetimcide kendini o şirketlerle daha güvende hissediyor. Bu psikolojiyi kırmak lazım. Onlar olsun ama rekabet edebilecek kendi markamızı yaratma çabası içinde olmamız gerekiyor.

        "BİR ÜYE DİĞER ÜYEYE HAKSIZ REKABET ORTAMI YARATIYOR"

        Uluslararası şirketler tek sorun mu peki? Bu çözülünce sorunlar da tamamen çözülecek mi?

        Bu uzun vadeli bir sorun. Gündelik sorunları da var meslek mensubunun. Herkes seçim sürecinde "çözeceğiz" der. Haksız rekabet sorunu var. Bunu bugünden yarına çözmek kolay değil. Çünkü haksız rekabeti de yaratan mesleğin bir diğer mensubu.

        Meslek kanunu 89’da çıktı. 90’da 18 bin kişilik meslek örgütü vardı. Şimdi 80 bin kişilik meslek örgütü oldu. 20 yılda mükellef sayısı bu kadar arttı mı? Artmadı. O halde bu meslek mensubu artışında bir terslik var.

        Meşhur bir atasözü vardır: Kıyakçılıktan sonra ayakçılıktır. Bir anlamda meslek mensubuna bireysel anlamda birçoğuna hoş gelen şeyler bir süre sonra kendisinin de şikayet ettiği bir şey haline gelir.

        Meslek mensubunu sınavdan geçirip bir kısmını ihraç edecek halimiz yok. Yapacağınız bundan sonra mesleğe girişleri daha dikkatli seçmeniz lazım. Herkes avukat olamaz. Belli okulları bitirmek gerekiyor. Bizim mesleğimiz de belli okullara bağlanmalı ve kriterler de ona göre sağlanmalı. Bir yandan meslekteki kaliteyi artırırken bir yandan da meslek mensubuna yeni iş alanları açmak lazım.

        Bugün sadece maliye ve sosyal güvenlikle birtakım iş alanları varken, bunlarla ilgili projeler üretmek ve ekonomideki diğer aktörleri, bankacılık sistemi, enerji piyasası kurumu dahil alanlarda meslek mensubuna iş sahası yaratmak lazım.

        Türkiye’nin genelinde ve özelinde de ilgili bazı angarya taraflar var. Kamu bir takım bilgileri defalarca istiyor. Kamunun içinde bu akışkanlığın sağlanmasına yönelik öneriler ve projelerle meslek mensubunun iş yükünün hafifletilmesi lazım.

        Birleşmeleri teşvik etmek hem de TÜRMOB’un da elektronik ortamda yapılan işleri izleyebilir olması gerekiyor. TÜRMOB sadece internet sitesinden ibaret değil. Meslekle ilgili bütün bilgilerin döndüğü bir database olması şart. Aynen bankalarda olduğu gibi.

        Ayrıca tahsilat sorunu da var.

        HÜKÜMETİN GÖLGESİ Mİ OLACAK?

        Geçmiş kariyerinizde masanın öbür tarafından otururken şimdi bu tarafında oturacaksını. Masanın iki tarafında da olmak nasıl bir durum sağlayacak size? Bu konuda eleştirilmiyor musunuz?

        Aslında masanın iki tarafını da bilmek benim açımdan büyük avantaj. Benden belli konularda danışmanlık isteyenlerle bazen şöyle durumlar yaşıyoruz. Sonuçta eski Gelir İdaresi Başkanı olarak diyorum ki, “Bir dakika ben buna bir bakayım. Önce beni ikna edin, eğer önce ben size inanırsam sizinle yola çıkarım” diyebiliyorum.

        Sizin sorunuzu ilgili kamu idaresine ancak böyle aktaracağımı söyleyebiliyorum.

        Bu süzgeçten geçince bir defa iki rahatlığınız oluyor. Başka niyetle olan adam size kolay kolay gelmiyor. Gelen adam da haklı olduğuna inandığı durumda geliyor.

        Bazen diyorum ki “Arkadaş bu kadarında haklısın. Bu kadarında değilsin.”

        Popülizm gereği onu da yapacağız bunu da yapacağız diyebilirsiniz.

        Ama ben sonuçta eski bir bürokrat olarak Maliye’ye EPDK’ya bir proje götürürken neyin kabul edilebileceğini, neyin ciddiye alınabileceğini bilerek proje üreteceğim.

        Bunu götürdüğümde de bu proje kabul görecek. Zamanında sonuçta bize de geliyordu bu tür şeyler. Ama projelendirilmemiş, “Benim sorunumu çöz de gerisi ne olursa olsun. O da artık sizin sorununuz” anlayışıyla giderseniz hangi kuruma giderseniz gidin red cevabı alırsınız.

        Bu nedenle iki tarafı da bilmem TÜRMOB’a büyük bir avantaj sağlayacak. Elbette öncelik mesleğin sorunlarını çözmek. Ama çözerken doğru projeyi yapmak, kabul edilebilir bir yapıyla ilgili kamu idarelerine götürdüğünüzde sorunu hızlı bir şekilde çözme imkanı bulacağız. En büyük avantajımız bu olacak.

        Hükümetin veya iktidarın bir gölgesi mi olacaksınız TÜRMOB’da?

        Benim kişiliğimi herkes biliyor. Yaptıklarımı da herkes biliyor. Ama eğer birinin adamı olmamak, kavga etmeye endeksliyse ben şimdiden söyleyeyim: Ben kavga etmek için bir yere gitmiyorum. Meslek mensubunun sorunlarını çözmek için oranın başkanlığına talip oluyorum. Bu sorunların çözümlerini doğru şekilde projelendirebileceğime inanıyorum.

        "MESLEK MENSUBUNUN CİDDİ BİR İTİBAR PROBLEMİ VAR"

        Geçmiş deneyimler ve toplumda oluşmuş bir kanı var. Sonuçta Türkiye'de bir de kara para gerçeği bulunuyor. Bu açıdan başkanlığına talip olduğunu mesleğin itibarını azaltan unsurlar değil mi bunlar?

        Bu mesleğin mensuplarının ciddi bir itibar problemi var. Aynı şey SMMM’lik ile de ilgili. Eğer kayıtdışı ekonomi belirli ölçülerde yüksekse o zaman sizin mesleki itibarınız çok yükse olamıyor. Bu bununla bağlantılı konulardan biri. Bu açıdan dediğiniz gibi hem kaydeden hem de zaman zaman kamu adına denetim yürüten mesleğin bir örgütü olarak TÜRMOB, kayıtdışının azalması için ciddi ölçüde katkı sağlayabilecek. Bu oran azaldıkça TÜRMOB’daki meslek üyelerinin itibarı da yukarı çıkacak.

        Denetim gibi konularda aslında TÜRMOB sektörün meslek örgütü olmasına rağmen Sermaye Piyasası Kurulu gibi düzenleyici kurumlar daha ön planda daha etkin bir rol oynuyor. Burada TÜRMOB’un biraz daha fikir veya çözüm üretme sürecinde öne çıkması gerekmez mi?

        Doğa boşluk kabul etmez. Siz alanınıza hakim olamazsınız, o alanı birileri doldurur. Bu kaybedilen alanları geri kazanıp yeni alanlar geliştirmeliyiz.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ