Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Ekonomi Otomobil CX-5’in detaylarına dikkatli bakmalısınız - Otomobil Haberleri

        FATİH ALTAYLI / HT GAZETE

        Değerli okurlar, Türkiye çok kritik bir noktada. Sabah gazeteleri elime almaya, internetteki haber sitelerini açmaya korkar oldum. Her an yeni bir şehit haberi göreceğim diye bakmak, okumak istemez bir haldeyim.

        Türkiye, uçurumun eşiğindeyken, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kapalı olmasına, tatilde olmasına bir anlam veremiyorum.

        Geçtiğimiz salı gecesini uykusuz geçirdim. Sabah bambaşka bir Türkiye’ye uyanma korkusuyla.

        Allah tarafından Türk halkı kendini yönetenlerden daha basiretli ve daha sağduyulu ve kuvvetle muhtemel daha vatansever olduğu için dolduruşlara ve provokasyonlara ayak uydurmadı. Sükûnetini korudu.

        Böyle bir dönemde otomobil motobil yazmak çok da içimden gelmiyor, ama bir yandan da bize dayatılan şiddete ayak uydurmaya niyetli olmadığımızı göstermenin bir yolu olarak görüyorum rutinimizi bozmamayı.

        Ben bu zor günleri çok yakında atlatacağımızı, bunlara neden olanlardan çok yakında kurtulacağımızı düşünüyorum. Türkiye normalleşecek çünkü bu durumun tahammül edilir tarafı yok.

        Sevgili dostum Hakan Özene narayıp “Bu hafta sana bir Mazda CX-5gönderiyorum” deyince gayriihtiyari “Mazda Türkiye’de hâlâ satılıyor mu?” diye düşündüm. Yollarda az da olsa Mazda otomobiller görüyordum, ama geçtiğim hiçbir yerde bir Mazda bayii görmeyeli epey olmuştu. Oysa bir zamanlar Türkiye pazarında fırtına gibi eserdi Mazda.

        1990’ların muhtemelen en çok satan ithal otomobiliydi. “Her gelin kızın rüyası Zetina dikiş makinası”ysa, her genç erkeğin rüyası da kapaklı farlarıyla “Gariban Ferrari’si” gibi görünen 323 Hatchback’ti.

        İşi yolunda esnaf 626 alırdı. 929 ise makam otomobili haline gelmişti. ROTAX motorlu RX7 ise tam bir efsaneydi. Ama benim için en ama en güzel Mazda MX-5’ti. Dünyada roadster’lerin yeniden doğuşunun ilk işaretiydi. Zamanının en güzel, en keyifli ve en ulaşılabilir üstü açık iki kişilik otomobiliydi. Ve bugün hâlâ var ve eskileri de yenileri de hâlâ çok güzel.

        Aynı dönemde, yani 90’larda Mazda rallilerde de fırtına gibi esiyordu. Mazda’nın en iyi dönemiydi o yıllar. Markanın Türkiye’deki başarısı dünyadaki başarısından çok daha öndeydi. Bu yüzden olsa gerek Türkiye’deki distribütör ile üretici arasında bir bayilik savaşı başladı. Sonunda Mazda Türkiye’de kendi firmasıyla pazarlama yapmaya başladı ama bir daha da o şaşaalı günlere dönemedi. Yine çok güzel otomobiller yapıyordu, yine iddialı dizaynları vardı, ama pazarı kaybetmişti bir kere.

        Türkiye pazarında yeniden güçlü olmaya çalışan Mazda şimdi bayi ağını genişletmeye, pazar payını artırmaya odaklanmış vaziyette. Ancak rekabet 1990’lı yıllara oranla çok daha sert olduğu için işi kolay değil. Bu hafta denediğim CX-5 de Mazda’nın önemsediği modellerinden biri. Son yılların en moda segmenti crossover’lar arasında yer alıyor. 1.6 benzinliden 2.2 dizele kadar pek çok farklı motor seçeneğine sahip. Ancak işi kolay değil. Uzakdoğlu pek çok rakibi var. Hyundai’nin Sante Fe, Tucsonve ix35’i, Kia’nın Sorento’su, Honda’nın CRV’si gibi güçlü rakipler.

        İşin doğrusu yukarda saydığımbu otomobillerin logolarını söküp otomobilleri yan yana dizseniz, kimse hangisinin hangisi olduğunu kolay kolay anlayamaz. Hiçbirinin belirgin bir özelliği, öne çıkan farklı bir görüntüsü, birbirlerine üstünlük kuracak bi rtarzları yok.Oysa biraz farklı bir otomobil üretmenin segmentteki rakiplere karşı ne kadar büyük avantaj sağladığını Kia Sorento’nun ilkversiyonuyla pazarda kurduğu hâkimiyet göstermişti. Neyse, lafı uzatmadan MazdaCX-5’e dönelim. CX-5 ilk bakışta güzel bir otomobil. Ama ne yazık ki, sıradanlığın dışına çıkamamış bir güzellik. Bazı detaylarda Koreli rakiplerinden daha iyi olsa da, bunu görmek için bayağı dikkatli bir göz gerekiyor. Xenon farlar, geniş ön ızgara, akradaki çift egzoz hep güzel detaylar. Ancak otomobil kilitlenince aynaların kapanmıyor olması unutulmuş bir unsur. Otomobile girmek için anahtarı kullanmanıza gerek yok. Siz yaklaşınca anahtarın cebinizde olduğunu anlıyor ve kapıları açıyor. Ancak içeri girince motoru çalıştırmak için basmanız gereken düğmeyi bulmakta biraz zorlanıyorsunuz çünkü silecek kolunun arkasına gizlemişler. Görmesi hayli güç.

        Deri koltuklar bir üst sınıfın seviyesinde

        İç mekânda beyaz deri kaplı koltuklarçok ama çok şık. Bir üst sınıfa yakışacak düzeyde. Japonlarda genelde alışık olduğumuz düğme bolluğu ve karmaşası yok. Konsolun orta yerindeki buton, Audi, Mercedes ve BMW’lerde olduğu gibi eğlence ve otomobilin kontrol sistemlerine ulaşmanızı sağlıyor ve Almanlarınki kadar başarılı. Renkler, ışıklandırma, plastik kalitesi gayet iyi. Çalıştırdığınız zaman hafif bir dizel sesi geliyor ama rahatsız edici düzeyde değil. Otomatik şanzıman, istenirse vitesli gibide kullanılabiliyor ki, bugün artık bu bir özellik sayılmıyor. Ancak şanzımanın vites aralıkları çok başarılı ve geçişleri sarsıntısız. Sınıfına göre çok çok iyi.

        2.2 litrelik motor 175 beygir güç üretiyor. Dilerseniz 2 litrelik benzinli versiyon da var, ama o 160 beygir ve torku neredeyse yarı yarıya daha az. 175 beygirlik motor otomobili çok rahat götürüyor. CX-5 uzun yokuşlarda bile hiç bayılmadan 190 km hızla yol alabiliyor.

        Her koşulda çok iyi frenler etkileyici tarafı

        CX-5’in bir diğer etkileyici tarafı ise frenleri... Her yol ve her koşulda çok iyi fren yapıyor. 2.2 litrelik dizel motorun 100 kilometrede yaklaşık 8.5 litre yakıt tükettiğini de söylemeliyim. Az desen az değil, çok desen çok değil. Tüm bu anlattıklarımdan da anlayacağınız üzere CX-5, sınıfının vasat üyelerinden biri. Hayli yüksek rekabet şartlarında çarpışıyor. 2.2 litrelik dizel motorlu fiyatı 210 bin TL civarında. 2 litrelik benzinli motor seçeneğiise 145 bin TL civarı ki bu biraz daha rekabetçi bir fiyat. Benden anlatması. Tercih size kalmış.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ