Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Diplomasi SON DAKİKA! Suriye Zirvesi: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ve Ruhani'den kritik açıklamalar

        Astana formatında Beşinci Üçlü Zirve Toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in katılımıyla bugün Ankara'da gerçekleştiriliyor.

        MÜŞTEREK ADIMLAR İSTİŞARE EDİLMESİ

        İletişim Başkanlığından yapılan açıklamada, zirve toplantısında, "İdlib başta olmak üzere, Suriye'deki gelişmelerin değerlendirilmesi, çatışma ortamının sona erdirilmesi, mültecilerin gönüllü geri dönüşleri için gereken şartların temini ile kalıcı bir siyasi çözümün tesisi amacıyla gelecek dönemde atılacak müşterek adımların istişare edilmesinin amaçlandığı" bildirildi.

        FİKİR TEATİSİNDE BULUNULACAK

        Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, zirve vesilesiyle mevkidaşlarıyla 3münferit görüşmeler gerçekleştirerek ikili ilişkilerin yanı sıra güncel bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında fikir teatisinde bulunması öngörülüyor.

        REKLAM

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ankara'da yapacağımız bu zirveyle beraber ağırlıklı olarak İdlib'deki gelişmeleri ele alacağız. İdlib'deki gelişmelerde de gözetleme noktaları dahil olmak üzere bunlardaki gelişmeler ve buradaki terör örgütleriyle verilen mücadele, bunları ele almak suretiyle bu süreci devam ettireceğiz" ifadelerini kullanmıştı.

        İLK İKİLİ GÖRÜŞME ERDOĞAN VE RUHANİ'DEN

        Suriye için yapılacak üçlü zirve öncesinde liderler ikili görüşmeler de gerçekleştiriyor. İlk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani bir araya geldi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çankaya Köşkü'nde İran lideri Hasan Ruhani'yi karşıladı.İki liderin görüşmesi yaklaşık 1 saat sürdü.

        PUTİN ANKARA'DA

        Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Çankaya Köşkü'ne geldi. 1 saat gecikmeli olarak Ankara'ya gelen Rusya Devlet Başkanı'nı Cumhurbaşkan Erdoğan kapıda karşılaştı. İki lider daha sonra baş başa toplantı gerçekleştirdi. Görüşme, 16:05'te sona erdi.

        RUHANİ: SURİYE'NİN GELECEĞİ SURİYE HALKINA BAĞLI

        İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve beraberindeki heyeti Ankara'ya getiren uçak, saat 20.40'ta Esenboğa Havalimanı'na indi.

        Ruhani'yi havalimanında valilik ve belediye yetkilileri ile Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Derya Örs ve İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Farazmand karşıladı.

        Tahran'dan ayrılmadan önce açıklamalarda bulunan Ruhani, Suriye'de terörizmle mücadelenin yanı sıra dış müdahalenin sona ermesi, sığınmacıların geri dönüşü, anayasanın düzenlenmesi ve 2021 yılında yapılacak seçimler gibi meselelerin üçlü zirvede ele alınacağını söyledi.

        "KARARI ONLAR VERMELİDİR"

        Ruhani, "Sürekli olarak vurguladığımız şeyi yeniden vurguluyoruz; Suriye'nin geleceği Suriye halkına bağlıdır ve kararı onlar vermelidir." ifadelerini kullandı.

        İran lideri, "Bölgede istikrarın olmasını istiyorsak ABD'nin işgali sona ermelidir. Bölge ve Yemen'deki sorunlar müzakere yoluyla çözülür. ABD, Yemen'de sorunlara yol açan müdahalesini itiraf etmek yerine başkalarını itham ediyor." şeklinde konuştu.

        ZİRVE ÖNCESİNDE ÜÇLÜ FOTOĞRAF VERDİ

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani üçlü zirve öncesi fotoğraf çektirdi.

        CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ASTANA SÜRECİ YENİ BİR SOLUK KAZANACAKTIR

        Zirve toplantılarımızın beşincisinde sizleri Ankara'da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Türkiye'ye hoşgeldiniz. Toplantımızın ülkelerimiz, bölgelerimiz ve Suriyeli kardeşlerimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Astana formatındaki üçlü zirve süreci bugüne kadar önemli başarılara imza attı. Zirve toplantıları vesilesiyle son iki senede Suriye'de başır, güvenlik ve istikrarın yeniden tesisi amacıyla üç ülke olarak işbirliğimizi derinleştirdik. Suriye'nin siyasi birliği, toprak bütünlüğünün muhafazası, kalıcı istikrar ve çözüm bulunması için tam bir mutabakat içindeyiz. Suriye'de barışın sağlanması için daha fazla sorumluluk üstlenmemiz, elimizi taşın altına daha fazla koymamız gereken bir dönemdeyiz. Ankara zirvesinin Astana sürecine yeni bir soluk kazandıracağına inanıyorum. İdlib başta olmak üzere, sahadaki durumu, Fırat'ın doğusunda yaşanan gelişmeleri ve Suriyeli mülteciler meselesini ele alacağız. Bu konularda genel durum muhasebesi yapmamızın stratejimizi, atacağımız adımları belirleyici olacağı kanaatindeyim. Ülkemiz en meşakkatli dönemde Suriyeli halkın yanında olmuştur. 3.6 milyonu aşkın Suriyeliyi halen topraklarımızda barındırıyoruz. Sığınmacıların insani şartlarda hayatlarını sürdürmeleri için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadık. Zeytindalı harekatıyla ülkemizi tehdit eden terör şebekelerine ağır darbeler indirdik. Geri dönen Suriyeli kardeşlerimizin sayısı 360 bini buldu. Büyük bir trajedinin önüne geçtik. Fırat'ın doğusundaki terör bataklığını kurutararak çabalarımızı birlikte yeni bir merhaleye taşıyacağız. Dünkü terör saldırısı teröristlerin vahşi yüzünü göstermiştir.

        HASAN RUHANİ: EN ÖNEMLİ GÜNDEM SURİYE KRİZİNİN BAŞIRÇIL ÇÖZÜLMESİ

        Bizleri ülkesinde ağırlayan Türkiye Cumhuriyeti'nin değerli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ediyorum. Bir kez daha Suriye konusunda ortak ilkelere vurgu yapmayı gerekli görüyorum. Suriye'nin toprak bütünlüğü, bölünmezliği, milli egemenliği hakkına,bağımsızlığına saygı gösterilmesi hususlarına ki bizim sürekli olarak vurguladığımız hususlardır. Bu ülkeye istikrar, huzur ve güvenliğinin geri dönmesi için gerekli tüm zeminler hazırlanmalıdır. İran İslam Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti olarak bu üç ülkenin Suriye krizini barışçıl yöntemlerle çözülmesi, terörizmle mücadele, anayasa komitesini kurulmasını destekleme, sığınmacıların geri dönmesi, insani yardımların iyileştirilmesi ülkenin yeniden onarımıdır. Şu an 2,5 yıl geçtikten sonra bu sürecin Suriye'ye ve uluslararası topluma katkı sağlamaktaki etkili konumunu güçlendirdiğini görüyoruz. İran İslam Cumhuriyeti, Suriye krizini sadece siyasi yolla çözümlenebileceği, Suriye'deki tüm kesimlerin katalımı ile gerçekleşeceğine inanmaktadır. Bazıların peşinde olduğu yönetimi değiştirme yaklaşımını bu süreçte, elde edilen tecrübeler dışında artık geçerliliğini yitirdiğine inanıyoruz. O ülkenin kendi halkı tarafından çözümlenmelidir. Bizim çabalarımız, Astana süreci çerçevesinde her zaman diyalog sürecini kolaylaştırma, Suriye hükümeti ve muhalif kurumların bu sürece katılımlara teşvik olmuştur.

        Terörizmle mücadele DAEŞ, El Kaide ile devam etmelidir. Teröristlerin halkı kendileri için canlı kalkan olarak kullanmak gibi alçakça girişimlerine izin verilmemelidir. Masum sivil halkın kurtulması için uygun bir çözüm yolu bulunmalıdır. Geçen sene Astana sürecindeki ortaklarımız Soçi kentinde İdlib mutabakatını imzaladılar. Biz de teröristlerin bu bölgeden çıkarılması ve Suriye hükümetinin teröristlerin kontrolündeki bölgelere hakim olması için destek verdik. İdlib bölgesinde büyük bir insani krizin yaşanmasını önlenmesi önemliydi. Bu matabakat planlandığı gibi ilerlemedi. Teröristlerin kontrolündeki bölgeler azalmadığı gibi inanılmaz bir şekilde artış göstermiştir. Teröristlere hiçbir zaman sahadaki koşulları suistimal etme fırsatı verilmemelidir. Biz şu ana dek kat edilen yolu değerlendirmek, Suriye'nin kendi geleceğini belirlemesine yardımcı olabilecek önemli kararlar almak amacıyla beşinci kezbiraraya geliyoruz. Terörizmle bu ocak söndüren belanın temizlenmesi, anayasa reformu, sığınmacıların geri dönmesi, tutukluların değişimi ve Suriye'nin yeniden onarılmasıdır. Bu yolda sadece ve sadece Suriye halkı karar vermeli ve başkaları hiçbir şekilde onların içişlerine karışma hakkını kendinde görmememilidir. Üç garantör ülke arasındaki işbirliğinin artmasının ve bölgedeki diğer krizlerin çözülmesinde temel rol oynayabilecektir. Bizler bölge komuşları olarak hep buradaydık ve burada olacağız. Suriye ile 1998 yılında imzalanan Adana mutabakatının tekrar hayata geçirilecek uygun bir durum olabilir. Bu sürecin temel yaklaşımları her zaman anlaşmazlıkların barışçıl bir çözüme kavuşmasıdır. Astana süreci başka süreçlere ve inisiyatiflere karşı planlanmamıştır. Amerika'nın Suriye topraklarında gayrimeşru olarak askeri güç bulundurması BM üyesi Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve egeminliğini tehlikeye atmıştır. ABD geçen yıl askerlerini çekeceğini söylemiştir. Bu sözler geçmişte gerçekleşmediği gibi gelecekte de gerçekleşmesi için bir irade gösterilmemektedir. Amerikan güçlerinin bir an önce bölgeyi terk etmesi ve Suriye'nin egemenliğini sağlaması zaruridir. ABD sözünü tutup, askerini bir an önce çekmelidir. Suriyeli sığınmacıların bir an önce yurtlarına geri dönmesini sağlamak ve Suriye halkı ve hükümetine ülkelerine yeniden onarımda yardımcı olmak suretiyle, geçmişteki husumetlerin giderilmesi ve gerekli zemini oluşturabiliriz. Mültecilerin Suriye'ye dönmesi herkesin hayrına olmuştur. Siyonist saldırılar bölgede geniş kaos ve çatışma yaratabilecek nitelikte yasadışı ve provokatif girişimlerin bariz örneğidir. Bölge devletleri ve halkları BM kararlarına göre bu tür taciz ve saldırılara karşı meşru müdafa hakkına sahiptir. Bu toplantıyı düzenleyen sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve değerli Türkiye halkına teşekür etmek istiyorum.

        VLADİMİR PUTİN: SURİYE'DE İSTİKRAR ORTAK ÇABALARIMIZLA ARTTI

        Bu zirveye katılmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Astana süreci Suriye çözüm sürecine en etkin katkı sağlayan mekanizmadır. Bugün siyasi sürecin başlatılması, Suriyelilere ekonomik ve sosyal alanın yeniden tesis edilmesiyle ilgili konuları bugün görüşeceğiz. Suriye topraklarında istikrar sağlanmış ve şiddet seviyesi düşürülmüştür. Ama önemli olan kalıcı çözüme temel attık. Bizim üst düzey zirvelerimizin yanısıra uzman düzeyinde önemli çalışmalar devam edilmektedir. Rusya, Türkiye ve İran, BM, Suriyeli taraflarla 13 toplantı yapılmıştır. Irak ve Lübnan gözlemci olarak eklenmiştir.

        Anayasa komitesinin oluşturulması kararı alınmıştır. Bu komite Suriye'nin devlet yapısıyla ilgili çalışmayı sürdürecektir. Komite hızlı bir şekilde Cenevre'de çalışmalarına başlamalıdır. Suriye'deki aşırı gruplarla mücadele önemli bir konu. Çatışmazlık ve İdlib bölgesindeki durum endişe vericidir. Bu bölge teröristlere sığınak olmamalıdır. Suriye'yi nüfuz alanlarına bölmek kabul ed ilemezdir. Önemli olan Suriyelilere ülkeyi yeniden tesis etmek, ekonomik ve sosyal alanı canlandırmaktır. İnsani yardım oluşturulmasına da çalışıyoruz. 2018 yılı Temmuz ayından itibaren 390 bin kişi Suriye'ye döndü. 1.3 milyon insan evlerine döndü. Uluslararası toplumu ve uluslararası ajanslar ülkenin yeniden restore edilmesi noktasında daha etkin bir katkı sağlanacaktır. Bu ülkerde güvenliğin, istikrarın sağlanması, Suriye'nin toprak bütünlüğü, egemenliğine katkı sağlayacaktır. Teşekkür ederim.

        TÜRKİYE-İRAN VE RUSYA'NIN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞEN ÜÇLÜ ZİRVE SONA ERDİ

        Türkiye, Rusya ve İran arasında yapılan üçlü zirve sona erdi. Liderler zirvenin bitmesinin ardından kameraların karşısına geçtiler.

        İşte zirveden çıkan sonuç....

        "TÜRKİYE'NİN SIĞINMASI GÜCÜNÜ TEK BAŞINA KALDIRAMAYACAĞI ORTADADIR"

        CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: Suriye'nin bütünlüğü vce siyasi çözümde mutabakız. Görüşmeler verimli geçti, önemli kararlar aldık. İdlib'ten yeni göç trajedisine seyirci kalamayız. Önümüzdeki günlerde bölgede hayırlı gelişmelerin yaşanacağını ümit ed iyoruz. Anayasa Komitesi'nin teşekkülü diğer önemli konuydu. Kuralların belirlenmesinde yapıcı ve esnek tutum sergiledik. Siyasi sürecin ilerletilmesi için gayret gösterdik. Komitenin oluşumuna ilişkin pürüzler giderilmiştir. Usul kuralları konusunu da BM ile eşgüdüm halinde sonuçlandırarak Anayasa K omitesi'nin çalışmasının bir an önce başlamasını sağlamayı hedefledik. Türkiye'nin milli güvenliği tarafından kritik önem taşıyan Fırat'ın doğusu gündeme geldi. Bölücü terör örgütü halkı silah altına sağlamaya, insanların mallarını gaspetmeye kadar her türlü zulmü işliyor. Dün Çobanbey'de hastaneye düzenlenen kalleş saldırı bunun en son örneğidir. Suriye'de DEAŞ tedbiri artık ortadan kalkmıştır. Suriye'nin istikrarı için en büyük tehdidi PKK ve onun uzantısı olan PYD/YPG'dir. Sayın Ruhani ve Sayın Putin'i Fırat'ın doğusunda gelinen aşama hakkında bilgilendirdim ve düşünceleri kendileriyle paylaştım. Bir terör oluşumuna rıza göstermeyeceğimizi kendilerine ifade ettim. Özellikle burada mülteciler şehrinin oluşabileceğini, mülteciler için buralarda konaklayabileceği, ekip biçebileceği bahçelerinin yapılması konusunda hazırlık yapılmasının isabetli olacağını ifade ettim. Bu tür bir insani altyapıyı oluşturmamızda fayda olacağını anlattım. Sınırımızda oldu bittiye müsaade etmeyeceğiz. Amerika ile iki hafta içinde arzu ettiğimiz sonucuna ulaşamazsak kendi harekat planımızı uygulamaya koyacağımızı her iki lidere anlattık. 3.6 milyon insana ev sahibi yapan ülkeyiz. Bu konuda birçok fedakarlıklarda bulunduk ve halen de bulunuyoruz. Çözümün Suriye toprakları içinde aranması gerektiğini ifade ettik. Terörden arındırdığımız 4 bin kilometrelik alana şimdiye kadar 360 bin mülteci geri döndü. Çocuklarını okula gönderiyorlar, temin ettiğimiz sağlık hizmetlerinden yararlanıyor. Türkiye'nin sığınmacı gücünü tek başına kaldıramayacağı ortadadır. Ülkemizin yeni bir göç akınını kabul etmesi de mümkün değildir. Fırat'ın doğusundaki barış koridoru mülteciler için de korunaklı bir liman olacaktır. 2 milyon Suriyeli kardeşimizin bu bölgeye yerleştirebileceğimizi düşünüyoruz. Türkiye başta olmak üzere ülke dışında olan Suriyelilerin önemli bir bölümünün kimseye yük olmadan kendi topraklarında yaşamalarını temin edebiliriz. Türkiye olarak bu konuda gereken her türlü sorumluluğu almaya hazırız. Suriyeli mültecilerin gönüllü geri dönüşümü için çalışmak istiyoruz. Irak, Lübnan ve Ürdün'le birlikte Suriyeli mültecilerin geri dönüşüne dair uluslararası konferans düzenlenmesi için girişim başlattık. Ankara zirvesinin Suriye'de barış, güvenlik ve istikrarın tesisine katkıda bulunmasını temin ediyorum. Bir sonraki zirve toplantımıza önümüzdeki aylarda İran'da ev sahipliği yapma konusunda bizlerle anlaşan sayın Ruhani'ye bir kez daha teşekkür ediyorum.

        "ÜÇ LİDER DE TERÖRİZME KARŞI MÜCADELEDE KARARLIDIR"

        HASAN RUHANİ: Faydalı yapıcı bir toplantı gerçekleştirdik. Türkiye'nin ve sayın Erdoğan'ın sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda fırsat ortaya çıktı. Astana sürecinde bütün faaliyetleri bir kez daha gözden geçirdik. Siyasi ve sahadaki gelişmeleri inceleyebildik. Ne mutlu ki üç ülke birçok konuda neredeyse bütün konularda Suriye ile ilgili görüş birliği içindedir. Hepimiz Suriye'nin toprak bütünlüğü, üniter yapısı konusunda aynı görüşe sahibiz. Suriye'ye yabancı ülkelerin müdahalede etmesine karşıyız. Özellikle de Suriye'de yasal devletin daveti olmadan orada bulunmasına karşıyız. Bunların başında Amerika gelmektedir. Amerika ya teröristleri desteklemiş ya da yersiz müdahalelerde bulunmuştur. Onlar Suriye'yi bölmeye çalışmaktadırlar. Bu hiçbir ülke ve bölge ülkeleri ve üç ülke için kabul edilebilir değildir. Amerika'nın kötü niyeti şuradan bellidir ki, Golan tepelerini bir saldırgana bağışlamıştır. Bu tarihi acayip bir şeydir. Bir ülke başka bir ülkenin toprağını işgal edilmiş olarak başka bir ülkeye bağışlıyor ve o ülkeden hiçbir yasal izin alma gereği duymuyor. Bu da Amerika'nın Suriye halkı ve devletine karşı kötü niyet sahibi olduğunun en belirgin örneğidir. Aynı şekilde İsrail'in yaptığı müdahaleleri, günahsız Suriyelileri bombaladığını görüyoruz. Bu da Suriye'nin milli egemenliğine zıtlık içermektedir. Hepimiz Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duyuyoruz. Her üç lider terörizmle mücadelenin devam etmesi gerektiğini savunmaktadır. Hala İdlib'de terör örgütü bulunmaktadrır. Ni zamana kadar Suriye halkı bu teröristlerin ülkeden çıkmasını, yok olmasını bekleyecekler? 9 sene yeterli değil midir? Suriye halkı 9 seneden beri teröristlerden baskı görmektedir, eziyet çekmektedir. Bugün teröristleri kimler destekliyor, silah veriyor biz biliyoruz. Bu sürecede suçsuz, günahsız insanlar öldürüldü. İdlib'teki teröristlerle mücadele edip, Suriye devletine yardımcı olmalıyız. Fırat'ın doğusu konusunda da Amerika'nın hakimiyeti altındaki bölgeler. Bazı terörist gruplar buradalar, bunu biliyoruz. Sayın Erdoğan'ın mültecilerin geri dönüş meselesi. Kendi evlerine geri dönmek istemektedirler. Saddam taraftarları ülkemizin bir kısmına mülteci olmuşlardı geçmişte. 40 yıldır 3 milyon Afganlı bizim misafirimizdir ve ülkemizde yaşamaktadırlar. Bunların hepsi kendi köyüne dönmek ister.Kendi tarlasını ekmek ister. Biz bütün bir Suriye'yi güvenli hale getirmeliyiz ki, Suriye halkı kendi evine dönebilsin. Bir kez daha sayın Erdoğan'a ve Türkiye devletine, hükümetine bu zirveden dolayı teşekkür ediyorum.

        "BU SENE TÜRKİYE'YE 6 MİLYODAN FAZLA RUS TURİST GELECEKTİR"

        VLADİMİR PUTİN: Suriye çözümüne yönelik beşinci zirve çok başarılı ve verimli bir şekilde gerçekleştirildi. Kabul ettiğimiz bildiri de Suriye'de kalıcı barışın tesis edilmesi için ilgili maddaler yer almaktadır. Eminimiz ki bunun siyasi, diyolog ve diplomatik yöntemlerle ulaşmak mümkün olacaktır. Suriye'ye çözüm konusunda garantör ülkesi olarak toprak bütünlüğünü destekleyen üç ülkeyiz. İdlib'de gerginliğin azalması için her türlü çabayı göstereceğiz. Bu yönde düzenli olarak uzman düzeyinde toplantılar sürdürülecektir. Üç garantör ülkesinin uzmanları önümüzdeki toplantı Ekim ayında Nursultan'da yapılacaktır. Geçen Soçi'de toplantı yapılmıştır. Anayasa komitesi oluşumu konusunda karar almıştır. Titiz bir çalışma sayesinde liste oluşturulmuştur. Biz üç garantör ülkesinin katılımı ile Anayasa komisyon komitesi onaylanmıştır. Siyasi çözüm sayesinde Suriye'de ve Ortadoğu'da barış ve istikrara katkı sağlayacaktır. Suriye'nin tekrar Arap Birliği'nin tam üyesi olması mümkün olacaktır. İdlib'deki durum endişe verici. Bu bölge neredeyse tam olarak El Kaide bağlantılı grupların kontrolünde. Buna sessiz kalamayız. Bu konuda mutabık kaldık. Terör örgütlerini yok etmek için Suriye ordusuna kısıtlı harekatlarda destek vereceğiz. Sivil halkın zarar görmemesi için her türlü adım atmaya hazırız. Süriye'nin kuzey ve doğu bölgesinde İŞİD hücreleri aktif hale gelmektedir. Suriye'nin yeniden restore edilmesi için yardım sağlıyoruz. Geçen yıldan itibaren 398 bin kişi yurtdışından Suriye'ye döndü. 1.3 milyon yerinden edilen mülteci evlerine döndü. Suriye'nin ekonomik ve sosyal restorasyon süreci başlamıştır. Uluslararası örgütler, uluslararası toplum Suriye'de barışı sağlamak isterse o zaman yardım sağlamaladırlar. Biz bu zirve kapsamında sayın Erdoğan ve sayın Ruhani ile ikili görüşmeler yaptık. Biz hemfikiriz ki ilişkilerimiz bütün alanlarda hızlıca gelişmektedir. Geçen sene ticaret hacmimiz 25 milyar doları aşmıştır. Enerjide stratejik işbirliğimiz geliştirimiştir. Karşılıklı kültür ve turizm yılı var. Bu sene Türkiye'ye 6 milyondan fazla Rus turist gelecektir. Sayın Ruhani ile Rusya ile İran arasında sanayi, enerji, ulaşım arasında işbirliğini değerlendirdik. Ticarette milli paraların daha fazla kullanımıyla ilgili anlaştık. Sayın Erdoğan ve sayın Ruhani'ye verimli müzakerelerden dolayı teşekkür etmek istiyorum.

        SORULAR VE CEVAPLAR

        İran basını: Üç lidere bir soru sormak istiyorum. Anayasa Komitesi'yle ilgili olarak. Öngörünüz nasıl? Bu komite nasıl bi zaman süreci içerisinde çalışacaktır? Sayın Putin'e yöneltmek istiyorum. Amerika'nın Suriye'nin bir bölümünde varlığını göz önüne alırsak sizin bu varlıkla ilgili düşünceniz nedir?

        RUHANİ: Astana süreci içinde biz hem güvenlik konularını inceliyoruz, hem aynı şekilde insani yardımlar sürecini konuşuyoruz. Mültecilerin geri dönüşünü, ülkenin yeniden yapılandırılmasını görüşüyoruz. Anayasanın reforme edilmesi ve bunun nasıl olacağı. Komitenin nasıl kurulacağı önemliydi. Çok fazla görüşmeler yaptık bu süreçte. Soiçi'den bu yana görüşmeler yaptık. Hem hükümetten, devletten hem muhaliflerden temsilciler katıldılar. Bugün komite tamamen oluşmuş durumda. Umuyoruz ki, bir önce çalışmalarına başlayacaktır. Uygun bir zamanda anayasanın revize edilmesini sağlayacaklardır. Biz seçim için uygun atmosfer oluşmasına uyuyoruz.

        PUTİN: Anayasa Komitesi'nin çalışmaları kararlı bir şekilde Suriye'de çözümüne, istikrarın kavuşturulmasına son derece önemli katkı sağlayacaktır. Siyasi sürecin dışında herhangi bir alternatif yok. Sayın Ruhani, Sayın Erdoğan Anayasa Komitesi'nin oluşumu için muazzam bir katkı sağladı. Hem hükümet hem Suriye muhalefeti ile çalışma yaptık. Sayın Erdoğan çok çaba gösterdi, aktif çalışma yaptı. Bu katkı sayesinde süreç tamamlanmıştır. Usul ve kurallar konusunda anlaşmamız lazım. Bu sürece katılan Suriyeliler, anayasa komitesinin üyeleri dış güçelerden baskı görmemelidir. Gönüllü bir şekilde pozitif sonuca varmak için çalışma yapmalıdırlar. ABD güçlerinin Suriye bulunması gayrimeşru olarak oradalar. Sayın Trum'ın oradan çekilme kararı tam olarak uygulanacaktır.

        ERDOĞAN: Komitenin oluşumuna dair çalışmanın başarıyla tamamlanmıştır. Bir kişiyle ilgili olumsuzluk vardı, bunu da gidermiş bulunuyoruz. BM'nin özel temsilcisi buradaki gayretlere verilen destekle beraber usul kuralları süratle giderilmiş olacak. Cenevre'deki komite çalışmaları da süratle başlayacaktır. Pürüz kalmadı diyebilirim, ortak yaklaşımımız da bu.

        RUS BASINI: Şu anda ne zaman toplanabilir. Bir takviminiz var mı? Suudi Arabistan'da Aramco tesislerinde saldırıyla ilgili bir soru. Bugün yaptığınız görüşmelerde bu konu gündeme geldi mi? Petrol piyasasını nasıl etkileyebilir sizce?

        PUTİN: Anayasa Komitesi'yle ilgili olarak sanırım yakın gelecekte uygun bir ortam hazırlanacaktır. Aynı zamanda çok net ince bir süreç bu. Anayasanın revize edilmesinin anlamı hak sahibi olan herkesin Suriye'de oy hakkı olan herkesin, farklı etnik grupların devlet, rejim, muhalifler, bunların görüşleri, çıkarları adilane bir şekilde revize edilirken göz önüne alınması gerekir. İleride ben meyve vereceğini düşünüyorum. Ama bu da zor olacaktır. Bu sebeple herkes bunu desteklemelidir. İHA saldırısıyla ilgili güvenlik ve bölgenin istikrarını petrol yerine daha önemsiyorum. Yemen'i neden her gün bombaladıklarını sormak lazım. Yemen halkı bütün bu saldırılara karşı Amerika'nın, Avrupa'nın verdiği silah yardımına karşılık vermeli. Ülkelerin viran edilmesine göz yumamazlar. Meşru savunma haklarını koruyorlar. Temel çözüm yolu da bu saldırılara son verilmesidir. Yemen'in de çözüm yolu siyasidir, buna inanıyoruz. Astana süreci bir model olabilse Yemen için. Onlar belki Yemen'e de barışı ve istikrarı getirmek için çaba gösterebilirler. Türkiye'de bulunurken de müslüman ülkesi olan Kur'an-ı Kerim'e atıfta bulunmak istiyorum. Allah'ın sözlerini hatırlayınız, siz düşmansınız ama Allah sizin gönüllerini barıştırdı ve sizleri dost yaptı. Bu sözlerden hareket etmeniz lazım. Allah da sizi dost yaptı. Sizi bölen konular arka planda olmalıdır. Manevi yakınlık ön plana çıkmalıdır. Orada şiddetin kabul edilemezliği konusunda biz de Yemen halkına katkı yapmaya hazırız. Suudi Arabistan'da güvenliği sağlamak için İranlı meslektaşımız bizden S-300 aldı, Türkiye bizden S-400 aldı. Suriye de benzer adım atabilir.

        ERDOĞAN: Tarih verme noktasında doğru olmaz. Ancak başlık olarak burada özellikle federasyonun yapmış olduğu çalışmalar ve Cenevre süreci diyebiliriz buna. Cenevre süreci bu işin belirleyicisi olacaktır diye düşünüyorum. Üç ülke olarak hızlandırmak bizim amacımız. Soçi'de de attığımız adımlarla bu konuda bir an önce neticeye varma arzumuz. Herşeyden önce Yemen'de bu süreç nasıl başladı bunun üzerinde durmak gerekir. Yemen yerle yeksan oldu. Yemen'in yerle yeksan olmasının acaba müsebbibi kimlerdir? Bunların üzerinde durmak lazım. Bütün bu tahribatlarla artık Yemen'deki insanlar şüphesiz ki, onlar da sürekli belli bir hazırlığın içerisinde olmuşlardır. Gelinen noktada özellikle bizi şu anda Yemen'in bir an önce yeniden inşa ve ihyası için ne gibi çalışmalar yapabiliriz, bunu düşünmemiz gerekiyor. Yemen kendi ayakları üzerine kalkabilecek bir altyapıya sahip değil. Gelişmiş ülkeler olarak gelişmekte olan ülkeler olarak Yemen'e ne yapılabilir? Aynı şey Suriye için de geçerli, aynı şey bölgedeki diğer ülkeler için, Filistin de aynı noktada. Filistin'in durumu ayrı bir felaket. Şu anda bakıyorsunuz müslüman müslümanla uğraşıyor. Az önce sayın Putin, Rabbimizin uyarısını hatırlatmak istedi, 'Ancak inananlar kardeştir' hükmüyle kısa olarak alayım. Ama kardeşliğin gereği bu olmaması lazımdı. Yemen'e bombaları kimler attı? Bu sorunun cevabı bulunursa gelinen noktanın tahrik olduğunu düşünüyorum.

        PUTİN: Anayasa komitesine bir süre koymak istemiyorum. Ama çalışmaları çok hızlı başlatmak lazım. Aynı zamanda pozitif sonuçlara hızlıca ulaşmak lazım. Suriye'nin kendi menfaatlerine uygun çözüm arayışlarını hızlandırmak lazım. Aşırı gruplar bunu baltalamak isteyebilir. Nihai çözüm istemiyorlar çünkü savaşla para kazanıyorlar. Bunu önlemek için üç ülkemiz var. Dışarıdan baskı tehdidi de var. Suriyeliler kendi sorunlarını çözmelidirler. Suudi Arabistan'da tesislere yapılan saldırı gündeme gemedi. Pozisyonumuzu biliyorsunuz. Yemen'de insani bir dram ve falekat var. Buna uygun bir söz felakettir. İnsanlara yardım etmeye hazırız, herkesi yardım etmeye davet ediyoruz.

        TÜRK BASINI: Türkiye'nin ABD ile çalışmaları ortada. Soümut adımlar da atılmış ama. Acaba Rusya ve İran güvenli bölge oluşumuna nasıl bakıyorlar? Bir de Esad rejimi tarafından ilan edilen genel af sözkonusu? Bu siyasi çözüme katkı sağlayacak mıdır?

        PUTİN: Yeni bir şey söylemeyeceğim. Bölgede bütün devletleri Türkiye dahil olmak üzere milli güvenliğini koruma hakkına sahiptir. Hepimiz Suriye'de toprak bütünlüğünden yanayız. Güvenlik konuları çözülecekse bundan sonra Suriye toprak bütünlüğü tamamen uygulanacaktır.

        ERDOĞAN: Güvenli bölge konusunda sayın Trump 20 mil derinlik diye bir ifade kullanmıştı. Yaklaşık 30 kilometre. Bizim sınırdan Suriye'nin iç bölgesine doğru. En batıdan en doğuya aldığımızda 911 kilometrelik bir sırınımız var. Bu sınır içerisinde şu anda Türkiye'de 3.6 milyon gibi Suriyeli, Kürdüyle, Arabıyla bunlar var. Biz 40 milyar doları şu ana kadar mültecilere yapmış olduğumuz harcama aşmış vaziyette. BM veya AB'den gelen nedir? O da bize yaklaşık 7 milyar Avro gibi bir rakam. Bunlar bizim milli bütçemize girmiyor. Uluslararası STK'lar vasıtasıyla AFAD ve Kızılayımıza geliyor. Onlar da bu harcamaları ilaç, giysi, yeme-içme, eğitim, sağlıkta kullanıyor. Bu çalışmalara devam ediyoruz. Attığımız adımlarla beraber bu güvenli bölgede ne yapabiliriz? Şu ana kadar liderlerle konuştum, konuşmaya da devam edeceğim. Ülkemizde bulunan Suriyeli mülteciler bu söylediğim 30 kilometre derinlik ve biz 911'den vazgeçtik, şu anda 450 kilometre, batıdan doğuya konutlar yapalım diyoruz. Çadır hayatıyla mı insanlar hayatını devam ettirecek? Buralarda biz 200-250 metrekare kapalı alan, bir o kadar da açık alan olmak üzere ailelere buralarda konut inşası yapalım. Okullarını, hastanelerini yapalım. Bütün buralarda kendilerine iş imkanını da ayrıca hazırlayalım. Burada eğer BM Güvenlik Konseyi üyeleri bu işin içerisinde olmalı. Ben şansölye Merkel'le, sayın Macron ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi ile görüştüm. Sayın Ruhani ile aynı şekilde görüştük. Uluslararası destek kampanyasına da dönüşübelir. Burada inşa ve ihya hareketine girersek orada insanlar güvenli bölgede yaşamaya başlarlar. Bir de bunlara lojistik desteği ki havadan güvenliği meselesidir. Temennim odur ki bu konuda mutabakat sağlanabilirde bu insanlar çadır hayatından, konteynır kentinden kurtulmuş olabilir diye düşünüyorum. Çok çok teşekkürler, kalın sağlıcakla, hayırlı akşamlar diliyorum.

        REKLAM
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ