EVİN'den iki sergi, onlarca hikaye
EVİN Sanat Galerisi, 2 Aralık 2025 – 3 Ocak 2026 tarihleri arasında EVİN'Salon II ve Kader Genç'in "Evvel Zaman, Ahir Mekan, İşte; İnsan" başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Galerist Osman Nuri İyem, Haberturk.com'dan Bilge Nur Tunçer'e bu iki sergiyi anlattı
EVİN Sanat Galerisi, 3 Ocak 2026'ya kadar iki ayrı sergiye ev sahipliği yapıyor.
Paris’in tarihi Salon sergilerinden ilham alınarak hazırlanan EVİN’Salon II, farklı kuşaklardan ve disiplinlerden sanatçıları ortak bir zeminde bir araya getirirken; Kader Genç’in “Evvel Zaman, Ahir Mekan, İşte; İnsan” başlıklı kişisel sergisi, zaman, mekân ve insan arasındaki çok katmanlı ilişkiyi kolektif bellek ve bireysel bir bakışla ele alıyor. Galerist Osman Nuri İyem, Haberturk.com'dan Bilge Nur Tunçer’e Evvel Zaman, Ahir Mekan, İşte; İnsan ve EVİN’Salon II sergilerini anlattı.
Nasip İyemFARKLI KUŞAKLAR VE DİSİPLİNLERİN BİR ARAYA GELDİĞİ SERGİ: EVİN’SALON II
Paris’in tarihi Salon sergilerinden esinlenen EVİN’Salon yıllık sergi serisi, sanat alanında geçmiş ve geleceği, geleneksel ve yenilikçi yaklaşımları, bireysel ve kolektif üretimleri bir arada düşündürmeyi amaçlıyor.
Hakan GürsoytrakBu yıl Gizem Kâhya İyem ve Osman Nuri İyem tarafından ortak bir çalışmayla tasarlanan sergi, geçen yılın klasik atmosferine kıyasla daha modern bir yaklaşımla kurgulanıyor.
Sergide Rahmi Aksungur, Setenay Alpsoy, Cemile Çolak, Şükriye Dikmen, Kader Genç, Mehmet Güleryüz, Hakan Gürsoytrak, Ilgaz Gürün, Sevde Hallaç, Nasip İyem, Nuri İyem, Temür Köran, Nuri Kuzucan, Kübra Su Yıldırım, Hare Sürel, Emin Turan ve Devin Oktar Yalkın gibi farklı kuşaklardan sanatçıların eserleri görülebiliyor.
Sergi, çok yönlü pratikleri bir arada barındıran yapısıyla, farklı kuşak ve disiplinlerden sanatçıların üretimlerini aynı mekânda buluşturuyor ve günümüz sanatının dinamik yapısını görünür kılıyor.
Tolga İldun18. yüzyılda Paris’te düzenlenmeye başlayan Salon sergileri, kamuya açılmalarıyla birlikte modern sanat eleştirisinin doğuşuna zemin hazırlıyor; yalnızca bir sergi formatı değil, sanatsal yeniliği ve kamusal etkileşimi teşvik eden bir kültürel fenomen olarak tarihe geçiyor. EVİN’Salon sergileri, bu tarihsel fenomene çağdaş bir bakış getirerek günümüz sanatının biçimsel çeşitliliğini besleyen düşünsel süreçlere ve estetik arayışlara odaklanıyor.
EVİN’in temsiliyetini üstlendiği sanatçıların yanı sıra misafir sanatçıların da yapıtlarının yer aldığı sergi, toplumsal dönüşümle birlikte değişen izleyici–yapıt ilişkisine dair yeni okumalar sunuyor.
Sergi, farklı kuşaklardan sanatçıları, yazarları ve izleyicileri bir araya getiren bir buluşma noktası olmayı hedefliyor.
KADER GENÇ’TEN GEÇMİŞLE ŞİMDİNİN İÇ İÇE GEÇTİĞİ SAHNELER, KALABALIK KARAKTERLER
Kader Genç’in “Evvel Zaman, Ahir Mekan, İşte; İnsan” başlıklı sergisi ise zamanın doğrusal akışını kıran, mekânın kesinliğini belirsizleştiren ve geçmişle şimdinin iç içe geçtiği sahneleri odağına alıyor. Sanatçının yapıtları, bireysel deneyimlerinden beslenirken aynı zamanda kolektif belleğe işaret ederek varoluşun izlerine temas ediyor.
Genç’in pratiğinde geçmiş, yalnızca kişisel bir hatırlama alanı olmaktan çıkıyor; toplumsal bir tanıklığın, paylaşılan bir duyumsamanın zemini hâline geliyor.
“Ben sadece onların arasında dolaşan, bazen izleyen, bazen ifşa eden bir tanığım,” diyen sanatçı, kendisini bir otorite ya da anlatıcı olarak değil, sahnenin içindeki bir özne olarak konumlandırıyor.
Bu yaklaşım, klasik sanat anlayışının sanatçıyı yücelten, izleyiciyi ise edilgenleştiren yapısına karşı alternatif bir perspektif sunuyor. Bu bağlamda sanatçının yapıtları, eşitlikçi bir estetik düzlemde konumlanarak seyirciyi edilgen pozisyondan çıkarıyor, onu kendi hikâyelerini keşfetmeye yönlendiriyor ve izleyicinin belleği ile çağrışımlarıyla birlikte çoğalan, çok anlamlı bir katman oluşturuyor.
Zaman, mekân ve insan arasında kurulan bu çok katmanlı diyalog, izleyiciyi hem tanık hem de katılımcı olmaya çağırıyor.
Genç’in yapıtlarında her figür bir hikâye taşıyor; kimi unutulmuş bir anın tortusunu, kimi ise gündelik yaşamın grotesk bir yansımasını barındırıyor.
Bu figürler, izleyiciye kendi hafızası ve geçmiş deneyimlerinin şekillendirdiği “şimdi” ile yeniden ilişki kurma olanağı tanıyor. Yapıtlar, bir temsilden çok bir karşılaşma alanı olarak var oluyor; izleyici artık edilgen bir göz değil, anlamın ortak üreticisi hâline geliyor.