Fransız İhtilali etkisiyle Osmanlı'da görülen gelişmeler gelerdir?
1789 yılında gerçekleşen Fransız İhtilali; gerek sonuçları gerekse de ortaya çıkardığı fikirlerle kısa sürede tüm dünyayı etkilemiştir. Ortaya çıkan eşitlik, adalet ve özgürlük gibi kavramlarla kültürel ve siyasi yapıyı temelden değiştiren Fransız İhtilali Osmanlı Devletini en çok hangi alanda etkilemiştir? Milletlere kendi kaderlerini belirleme hakkı veren milliyetçilik akımının da ortaya çıktığı Fransız İhtilalinin Osmanlı Devletine etkileri nelerdir? Ayrıntılar içeriğimizin devamında…
Osmanlı Devleti’nde ortaya çıkan azınlık isyanları ve birçok Balkan devletinin bağımsız olmasına temel olan Fransız İhtilali Osmanlı Devleti sosyal yapısını nasıl etkilemiştir? İşte, tüm detaylar…
Fransız İhtilalinin Osmanlı Devletine Etkileri
Fransız İhtilali etkisiyle Osmanlı’da görülen gelişmeler nelerdir sorusuna verilecek cevaplar oldukça fazladır ancak ön sırada milliyetçilik akımının Osmanlı ülkesinde yayılması ilk sırada gelecektir. Her millete kendi geleceklerini belirleme hakkı veren milliyetçilik akımı Fransız İhtilali sonrası ortaya çıkmış ve kısa sürede Osmanlı ülkesinde de yayılma imkânı bulmuştur.
Çok uluslu bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyılın başından itibaren azınlık unsurlar tarafından benimsenen milliyetçilik akımı; Osmanlı Devleti’ne karşı başlatılan ayaklanmaların ana sebebi haline gelmiştir.
Gerek yayılan milliyetçilik akımı gerekse de bölgede iddiası olan Rusya’nın kışkırtmaları ile Balkan coğrafyasında başlayan azınlık isyanları ilk olarak Sırplar tarafından başlatılmıştır. Gerçekleşen isyanlar sonunda ilk bağımsızlığı kazanan devlet ise 1829 tarihinde Yunanlar olmuştur.
Fransız İhtilali Osmanlı Devletinin Sosyal Yapısını Nasıl Etkilemiştir?
Fransız İhtilali sonucu yayılan milliyetçilik akımı ve ayrılıkçı fikirler karşısında Osmanlı Devleti; kapsamlı bir ıslahat hareketine girişmiştir. III. Selim ile birlikte tepe noktalarından birine ulaşan ıslahat hareketleri en büyük adımını 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı ile atmıştır.
Fransız İhtilali sonrası ilan edilen İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nden etkilenilerek hazırlanan bu fermanla, Osmanlı Devleti’nde ilk kez vatandaşlık haklarından bahsedilmiştir.
Tanzimat Fermanı’ndan 17 sene sonra, 1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanı da ıslahat hareketlerinin önemli bir dönüm noktasını oluşturmaktadır. Bu fermanla azınlıkların Osmanlı Devleti’ne olan bağlılıkları arttırılmak istenmiş ve bu sebeple dil, din ve millet gibi ayrımları gözetmeksizin bir Osmanlı Milleti yaratılmak istenmiştir.
Gerçekleşen bu ıslahatların yanında sosyal yapıda yaşanan bir diğer gelişme de Avrupa’ya gönderilen öğrencilerdir. Barı dünyasını yakından tanıma fırsatı bulan bu öğrenciler Jön Türkler (Genç Osmanlılar) adı altında birleşmiş ve ülkenin kurtuluşunun meşrutiyet rejiminde olacağını düşünmüşlerdir. 1876 yılında Kanuni-i Esasi’nin kabul edilip 1. Meşrutiyet döneminin başlamasında Jön Türklerin baskıları etkili olmuştur.
1789 Fransız İhtilali Osmanlı Devleti’nde farklı düşüncelerin çıkmasına da sebep olmuştur. Devletin çöküşünün önüne geçmek için Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık ve İslamcılık olarak dört ana görüş ortaya çıkmıştır.
Osmanlıcılık; Osmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan insanları din, dil, ırk ve millet gözetmeksizin Osmanlı şemsiyesi altında toplama düşüncesidir. Bu düşünce Balkan Savaşları sonunda, Balkanlardaki azınlıklarının bağımsızlıklarını kazanması sonucu etkinliğini kaybetmiştir.
İslamcılık akımı ise; ırkı ne olursa olsun Osmanlı çatısı altında yaşayan Müslümanları birleştirmeyi hedefleyen bu görüş, 1. Dünya Savaşı’nda bağımsız bir Arap devleti kurma planları sonucu önemini yitirmiştir.
Batıcılık fikri; Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve gerçekleşen tüm ıslahatlar kaynağını bu akımdan almaktadır. İlk olarak askeri alanda başlayan batılılaşma hareketi daha sonra siyasi ve ekonomik alana da sıçramıştır.
Türkçülük akımı ise Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarının uygulanamadığı bir zeminde ortaya çıkmıştır. İlk etapta edebiyat ve sanat alanında ortaya çıkan akım zaman içinde siyasi bir tavır olarak da yerini almıştır.