Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Genetik nedenlerle mi aldatıyorlar?

        Kimi insanlar, aldatma gibi psikolog veya psikiyatri uzmanlarınca da sakıncalı görülen duruma daha yatkın olup yaşamlarında bu tip davranışlara daha sık yer veriyorlar. Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre konuyla ilgili yapılan çok sayıda çalışma olsa da konunun biyolojik verilerine dayanan çalışma sayısı yeterli değil.

        Peki sık rastlanan aldatma kişinin kendini denetleyemediği bir durumun sonucunda mı ortaya çıkıyor yoksa insanı bunu yapmaya şartlar mı itiyor? Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Korkut Ulucan konuya ilişkin çalışmalar hakkında önemli bilgiler veriyor.

        GENETİK FAKTÖRLERİN ALDATMAYA ETKİSİ

        Beyin dinamiği ve kimyası, bilim insanlarının yıllardır üzerinde merakla çalışıp bir çok ip ucu biriktirdikleri bir alan. “Vazopressin”, “oksitosin” ve “dopamine” ise bu alanda çalışanların dikkatini en çok çeken hormonlar arasında yer alıyor. Tek eşli bir kemirgen türüyle yapılan çalışmada, vazopressin adı verilen hormonu algılayan reseptörlerin, beynin “nucleus akümbens” (zevk merkezi olarak da bilinir) adı verilen bölgesine çok yakın bölgedeki miktarlarının daha çok olduğu gösterilmiş. Ancak ilginç biçimde aynı türün kuzeni olan bir diğer kemirgen türünde aynı reseptörün miktarının çok daha az olduğu ve bu türün çok eşliliği fark edilmiş. Bundan yola çıkılarak reseptör miktarının az veya çok olmasına neden olan genetik sorunların, aldatmaya yol açabileceği düşünülmüş. Çalışmalar sadece hayvanlarla sınırlı kalmamış. İnsanlar üzerinde yapılan benzer çalışmalar da tek eşliliği tercih eden erkeklerde aynı hormon ve reseptör fazlalığının bu durumla (tek eşlilik) ilişkili olabileceğini düşündürmüş.

        FİNLİLER ÜZERİNDE YAPILAN ÇALIŞMA

        Finliler üzerinde yapılan bir çalışmaya yaklaşık 7 bin 300 birey katılmış. Tek ve çift yumurta ikizleriyle bu ikizlerin çocuk ve diğer kardeşleri de çalışmaya dahil edilmiş. Bu çalışmada “vasopressin reseptörü” üzerindeki varyasyonların özellikle erkeklerde aldatmayla ilişkili olduğu ortaya konmuş. Aynı çalışmada kadınlarda aldatmayla ilgili 5 varyasyon saptanmış ve buradan yola çıkılarak insalarda aldatmanın en büyük tetikleyicisinin genler olduğu belirtilmiş.

        ÇEVRESEL FAKTÖRLER DE ÖNEMLİ

        Tüm bu sonuçlara karşın aldatmayı işin içine sadece genleri sokarak genetik olarak açıklamak doğru bir yaklaşım olarak kabul edilmiyor. Davranışların belirlenmesinde genetik faktörler kadar çevresel faktörlerin de önemli rol oynadığına dikkat çekiliyor. Davranışın biyolojik tabanı genlerden, şekillendirilmesi ise çevresel faktörlerden kaynaklansa da aldatma durumunda hangisinin daha baskın olduğunu söylemek çok zor görülüyor. Benzer şekilde dopamine molekülünün algılanmasını sağlayan reseptör genleri de aldatmayla ilişkilendiriliyor. (DRD4 geni) Dopaminerjik sistemin en büyük tetikleyicisi çoğunlukla çevresel faktörler oluyor. Kısacası bu konuda sadece genlerin değil, ailesel ortam, beslenme ve hayat tarzı gibi çevresel faktörlerin önemi bulunuyor.

        REKLAM
        Haberi Hazırlayan: Ceyda Erenoğlu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ