Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İntihar mı, cinayet mi?

        Alınan bilgiye göre, Ülkü Mahallesi’nde 5 ay önce Murat Kızılkan ile imam nikahıyla birlikte yaşamaya başlayan Dilber Özer (17), 18 Ocakta evinde sağ şakağından tabancayla vurulmuş bulundu. Özer, hastaneye kaldırılırken yolda yaşamını yitirdi.

        Dilber Özer’in ağabeyi Mehmet Sıddık Özer, kız kardeşi Dilber Özer’i öldürüldüğü iddiasıyla avukatları aracılığıyla Siirt Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

        Olayla ilgili gözaltına alınan Murat Kızılkan ve kardeşi Hüseyin Kızılkan, polisteki ifadesinin ardından çıkarıldığı mahkemede serbest bırakıldı. Ancak daha sonra savcılığın bir üst mahkemeye itirazıyla Kızılkan kardeşler, suç şüphesi bulunduğu ve delillerin henüz tam olarak toplanmadığı gerekçesiyle tutuklandı.

        Ağabey Özer, Murat ve Hüseyin Kızılkan’ı yaklaşık 15 yıldır tanıdığını, kızkardeşinin ailesinin karşı çıkmasına rağmen evlendiğini bildirdi.

        Olay günü kardeşini görmek için evine gittiğini, o sırada evin alt katında oturan Dilber Özer’in imam nikahı ile birlikte yaşadığı kişinin annesi, erkek kardeşi ve bir yakınlarının evde bulunduğu, evin üst katında oturan kız kardeşine birkaç kez seslenmelerine rağmen cevap alamadıklarını belirten Özer, bunun üzerine Hüseyin Kızılkan’ın yukarı çıktığını ve kendisine seslendiği söyledi.

        Özer, bunun üzerine kızkardeşinin odasına çıktığını ve kardeşini başından yaralı bulduğunu, hastaneye götürmek istediği sırada kardeşinin kollarında öldüğünü ifade ederek, olayı şöyle anlattı:

        "Bana göre kız kardeşimi intihar süsü vererek öldürmüşlerdir. Ben olay sebebiyle imam nikahlı eşi Murat’tan kayınvalidesi Zübeyde’den ve kayınbiraderi Hüseyin’den şikayetçiyim. Ben evde olduğum sürece hiç silah sesi duymadım. Ben oradayken silah patlamış olsaydı, mutlaka duyardım. Ayrıca kardeşim Dilber solaktı. Oysa sağ şakağına ateş edilmiş. Benim bütün kız kardeşlerim solaktır."

        "KIZIMI DÖVÜYORDU"

        Ayşe Özer ise kızının evlendikten 2 ay sonra evlerine gelmeye başladığını, her gelişi nedeniyle Murat Kızılkan’ın kızına şiddet uyguladığını ve bunları kızının kendisine anlattığını bildirdi.

        Kızının vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri olduğunu, ancak kocasından korktuğu için ağabeyi ve babasına söylememesi için kendisine yalvardığını kaydeden Ayşe Özer, şunları söyledi:

        "Kızım son gelişinde yine eşinden dayak yediğini ve kendisine kocasının ’Seni bir kere daha döversem seni ya felç bırakırım ya da ayaklarını kırarım’ dediğini anlattı. Kızımı öldürdüler. Kızım bana ’sizin dövüldüğümü bilmeniz halinde kocam beni öldürür’ demişti. O yüzden eşime ve oğluma söylemememi istemiyordu. Kızımın silahla intihar ettiği söylüyorlar. Oysa kızım solaktı. Sol elini kullanırdı. Sağ şakağına ateş edemez. Kızım intihar etmedi. Öldürüldü."

        ATIŞ, YAKIN ATEŞ MESAFESİ DIŞINDA YAPILMIŞ

        Kesin ölüm nedenin belirlenmesi için yapılan otopsi sonucunda hazırlanan raporda, Dilber Özer’in ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı beyin harabeti ve kanama sonucu meydana geldiği ve atışın, yakın atış mesafesi dışında yapıldığı kaydedildi.

        Otopside ayrıca Özer’in anatomik bakire olduğu, bu tip kızlık zarlarının ancak doğumda yırtıldığı belirtildi.

        Kadın Doğum Uzmanı Zeki Akkum, kadınların dörtte birinin bu gibi kızlık zarı yapısından dolayı ilişkiye rağmen kanamanın meydana gelmediğini belirterek, şöyle dedi:

        "Cinsel temas sırasında zar yırtılmayabilir. Doğumda ancak yırtılma meydana gelir. Ancak kızlık zarı konusunda erkeklerin, toplumun yanlış bilgilenmesi sonucu ilişkiyle birlikte kanamanın olmasa olmaz kabul ediliyor. Mutlaka kanama olması düşünülüyor. Oysa kadınların dörtte birinde ilişkiye rağmen kanama olmayabilir."

        KADIN AVUKATLAR MÜDAHİL OLACAK

        İHD Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ, ailenin hukuki destek almak için kendilerine başvurduğunu ifade ederek, birçok kadın avukatın davaya mühadil olacaklarını söyledi.

        Aileye olayın intihar olduğunun söylendiğini, ancak bunun cinayet olma olasılığının çok güçlü olduğunu, bunun için gerekli girişimlerde bulunduklarını anlatan Yalçındağ, adli makamların bu tür vakaları çok daha titiz yaklaşması, ulaşılabilen tüm tanıklara, aile bireylerine ulaşması gerektiğini kaydetti.

        "BİR KISMINA İNTİHAR SÜSÜ VERİLİYOR"

        İHD Genel Başkan Yardımcısı Yalçındağ, kadın intiharlarının çok titizlikle ele alınması gerektiğini ve ailelerinde bu konuda duyarlı olmasını isteyerek, şöyle konuştu:

        "Ancak kadın cinayetlerinin bir kısmına intihar süsü veriliyor. TCK’da intihara zorlamada bir suç. Kayıtlara intihar diye geçse bile araştırılmalıdır.

        Tetiği çekmiş veya ilaç içmiş olabilir, ama intihar süreci önemlidir. Her iki nedenden dolayı aileler duyarlı olmalı. Genel anlamda kadına yönelik her türlü şiddet var. Kadın çok ciddi sorunlar yaşıyor. Bu nedenle adli makamlar herhangi bir intihar vakası gibi ele almamalı. Çok daha derinlemesine araştırılmalıdır.

        Örneğin, eşi kadını odaya kapatıyor kapıya ip veya ilaç bırakıyor, kendini öldür diyor. Sen kendini öldürmezsem namusumu temizledim beni aldatıyordu derim.

        Kadınların da en hassas noktası öldükten sonra kötü anılmamak için kendini öldürüyor."

        KAN PARASI ALAN AİLE DAVACI OLMUYOR

        Van Kadın Derneği (VAKAD) üyesi Zelal Özgökçe de bölgede kadın ölümlerinin çok iyi araştırılması gerektiğini, intiharın altında toplumsal baskıların yattığını söyledi.

        Her kadın intiharının detaylı araştırması gerektiğini savunan Özgökçe, şunları söyledi:

        "Bölgede kadın olmak çok zor. Her kadın intiharına şüpheyle bakmak lazım.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ