Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargı İstanbul'daki ana davanın görülmesine devam ediliyor

        15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkin "Yurtta Sulh Konseyi" İstanbul yapılanmasını da kapsayan İstanbul'daki ana darbe davasının görülmesine Silivri'de devam ediliyor.

        BAKAN KAYA VE MİLLETVEKİLLERİ DE İZLEYİCİ OLARAK KATILDI

        Habertürk Haber Merkezi'nden Veli Sarıboğa'nın edindiği bilgilere göre; Silivri’de büyük duruşma salonunda yapılan FETÖ’nün 15 Temmuz İstanbul ana darbe davasının ikinci duruşmasına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ile Hasan Turan da izleyici olarak katıldı.

        "BÜYÜK BİR TİYATRO OYNANIYOR İÇERİDE"

        Mahkeme salonunda duruşmayı izlediğini anlatan Kaya, "Bir tiyatro oynanıyor, bir tiyatro sahnesi gibi. Sanki TBMM'yi bombalayanlar onlar değilmiş gibi, sanki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, Gölbaşı Özel Harekat Merkezi'ni bombalayanlar onlar değilmiş gibi davranılıyor. İçeride darbecilerin halini görmek... Gerçekten büyük bir tiyatro yaşanıyor içeride. Yüce Türk adaleti, inşallah hak ettikleri cezayı onlara verecektir." diye konuştu.

        Devlet ve hükümet olarak, şehit yakınlarının yanında olduklarını ifade eden Kaya, şunları kaydetti:

        "Şehitlerimizin aziz emanetlerine çıkmak bizim için bir gurur vesilesi. Silivri uzak bir yer. Bakanlık olarak buraya ring seferler koyduk, şehit yakınları, gaziler, müştekiler ve davayı izlemek isteyenlere her türlü hizmeti sunacağız. Ayrıca avukatlarımız burada. Onlar da davayı yakından takip ediyor. Bu millet, bu hain darbe girişimini geriye püskürttü, bu hain darbeciler adalet önünde en ağır cezayı alacaklar. Milletimiz müsterih olsun."

        Bakan Kaya, açıklamasının ardından şehit yakınları ve gazilerle sohbet ederek, taleplerini dinledi.

        DARBECİ ERDAL ÖZTÜRK'ÜN ÇAPRAZ SORGUSU TAMAMLANDI

        Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin İstanbul'daki "ana darbe" soruşturması kapsamında açılan davada tutuklu sanık eski korgeneral Erdal Öztürk'ün çapraz sorgusu tamamlandı.

        Duruşmada çapraz sorgusu yapılan sanık Öztürk, Mahkeme Heyeti Başkanı Cem Karaca'nın "Terör saldırısı denilerek dışarıya çıkıldığı savunmaları yapılıyor. KOKTOD kapsamında asker kışladan dışarıya çıkabiliyor mu?” sorusu üzerine şunları söyledi:

        "15 Temmuz'dan önce daha çok DEAŞ ve PKK'nın saldırıda bulunacağı şekilde duyumlar geliyordu. Kışlalardaki emniyetin artırılması, kışla dışındaki emniyetin sağlanması için de polisle işbirliği gerekiyor. Ancak kışlaların dışına çıkılması valinin kararına bağlıdır. Aksi taktirde kışladan çıkılması söz konusu değildir. Öyle bir talep olursa dahi önce polis, sonra jandarma en son olarak asker çıkar."

        "SUÇU FİRARİ VE KAÇAK OLANLARIN ÜZERİNE ATIYORSUNUZ"

        Cumhuriyet Başsavcıvekili Fatih Karakuş da sanığa, "Darbe başarılı olsaydı sizin atama listesinde sıkıyönetim komutanı olacağınız belirtiliyor. Sizce bu durum olağan ve makul mu?" diye sordu.

        Sanık Öztürk, bu söylentilerin doğru olması halinde kendisinin de önceden haberinin olması gerektiğini savunarak, "Ancak beni hiç kimse aramadı. Ben izindeyken onlar toplantı yapıp benim ismimi kullanarak istismarda bulunmuşlar. Sadece benim ismimi değil, Genelkurmay Başkanının da bu işin içinde olduğunu söyleyerek katılım sağlamaya çalışmışlar." ifadelerini kullandı.

        Sanık Öztürk, Başsavcıvekili Karakuş’un, "Atama listelerini oluşturanların FETÖ'cü olduklarını söylüyorsunuz ancak bunların kim olduklarını söylemiyorsunuz. Kim bu isimler?” sorusuna, "Ben, sınırlı bilgilerimle konuşuyorum. Bildiklerim basına yansıyanlar kadardır. Uzay Şahin'i biliyorum. Keşke diğerlerini de bilseydim söylerdim" şeklinde yanıt verdi.

        Bunun üzerine araya giren Başsavcıvekili Karakuş, "Ankara'daki davalarda da aynı şeyi yapıyorlar, suçu firari ve kaçak olanların üzerine atıyorsunuz. Buradaki sanıklar arasında bildiğiniz kimse yok mu?" diye tepki gösterdi.

        Öztürk de "Sanıklardan Muzaffer Düzenli'den de şikayetçiyim. Kendisiyle konuştum her şeyi inkar ediyor. Benim ismime leke sürenlerden şikayetçiyim." dedi.

        Avukat Yasin Şanlı, "22.25'te darbenin olduğunu öğrendiğinizi söylediniz ancak televizyonlara çok sonra çıktınız, bu gecikmeyi neyle izah ediyorsunuz. Aradaki zamanı nasıl açıklıyorsunuz?” sorusuna Öztürk, şu yanıtı verdi:

        "Bir yakınımın araması üzerine İstanbul'da hareketlilik olduğunu öğrendim. 3 dakika sonra vekil olan tümgenerali aradım cevap vermedi. Diğer tümgenerali aradım, sırasıyla AK Partili bir milletvekili olan eski bakan aradı bana ne olduğunu sordu. 'Ben de ne olduğunu çözmeye çalışıyorum' dedim. Sürekli telefonla Jandarma Komutanını aradım, normal şartlarda basına açıklama yapma şansım yok. MİT’le görüştüm. MİT'ten yardım talep ettim. Basının bizi aramasına yardımcı oldular. O bakımdan onlara da teşekkür ederim."

        Avukat Şanlı’nın darbe gecesi kalkışmada aktif görev alan İlhan Talu ve Bahadır Köse’yi aramasının sebebini sorması üzerine Öztürk, Genelkurmay Karargahının akıbetini öğrenmek için aradığını öne sürdü.

        Sanık Öztürk, bu kişilerin darbeci olmayacağını düşündüğü için aradığını savunarak, sıkıyönetim direktifinde bu kişilerin imzasının olmadığını anlattı.

        "BİR ÖMER HALİSDEMİR YETİŞTİREMEDİN Mİ?"

        Avukat Cüneyt Toraman’ın, "Darbenin başarısız olacağını düşündüğünüz için mi iki gün önce izne ayrıldınız?" sorusu üzerine Öztürk, izin planlamalarını 2015 yılında yaptığını anlattı.

        Toraman, sanık Öztürk'e "Bir Ömer Halisdemir’i neden yetiştiremediniz. Güvenilir bir askeriniz hiç mi yoktu? Televizyonlara çıkıp anlattınız güzel de neden güvendiğiniz birini bırakmadınız?" sorusunu yöneltti.

        Öztürk bunun üzerine, şöyle devam etti:

        "O gece 900 kilometre uzaktayım, ben birliklerin derhal kışlalara dönülmesi emrini cumhurbaşkanının açıklamalarından 1,5 saat önce verdim. Telefonla emir yazdırdım, birlik komutanlarına emir verdim, yetmedi televizyonlara çıktım, bir kez de oradan söyledim, benim yaptığım Ömer Halisdemir’in yaptığının bir diğer şeklidir. Ben bu şekilde müdahale ettim. Şehitlerimizin acısı yüreklerimizin derinliklerindedir. Allah rahmet eylesin."

        Sanığın bazı sorulara maksatlı olduğunu söylemesi üzerine söz alan avukat Yurdal Kılıçer, "Sanığın sorulan sorulara 'Maksatlı sorular', 'hala anlamamışlar', 'anlamadınız' değerlendirmeleri haddine değil. Üslubuna dikkat etmesi gerekir." dedi.

        Sanık Öztürk, "Darbe gecesi 'Erdal Paşa ne diyor?' şeklinde şaşkınlık ifadesi içeren yazışmalar var, şaşkınlığının sebebi darbeye destek olduğunuzdan kaynaklı olabilir mi?" şeklindeki bir soruya şu yanıtı verdi:

        "İsmimi bu listeye yazıp Türkiye'ye dağıtmışlar 'Erdal paşa ne yapıyor' yazan şahıs İstanbul dışında biri. İstanbul’da görev yapan kimseden böyle bir tepki gelmiyor. Şahsın bu ifadesi, listenin kendisinde yarattığı algılama ve sonrasında yaşadığı paniktendir. Burada esas olan benim tavrımdır, ne yaptığımdır. O listede adımı görüp de beni televizyondan görmesi korkutmuş olabilir."

        Bir avukatın "İnegöl’de köfte yerken yakalandığı" haberiyle ilgili sorusuna Öztürk, söz konusu haberin gerçek olmadığını savunarak, bu konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.

        Sanık Erdal Öztürk, atama listesinde isminin yazılmış olma nedeninin tekrar sorulması üzenine, "Bu Haşhaşilerin, hem bedenlerini hem ruhlarını okyanus ötesindeki adama satan bu adamların gelip Türk adaleti önünde yargılanmasını talep ediyorum." karşılığını verdi.

        Bazı avukatların sorularına tepki gösteren Erdal Öztürk, "Burada ısrarla suçlu yaratmaya çalışıyorsunuz. Masum olamaz mıyız? Bir tane delil yok, elinizde hayali sorular soruyorsunuz." dedi.

        Öztürk, tümgeneral iken emekli olmak istediğini ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isteğiyle göreve devam ettiğini iddia etti.

        REKLAM

        GÜNÜN SON SAVUNMASINI GÜRLER VERDİ

        FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul'da yaşanan eylemleri planladığı ve "Yurtta Sulh Konseyi" üyesi oldukları iddiasıyla bir numaralı sanığı Fetullah Gülen olan, 6'sı general, 17'si subay olmak üzere 15'i tutuklu 9'u firari 24 sanığın yargılandığı davada savunma yapan eski 1. Ordu Kurmay Başkanı Eyyüp Gürler, İstanbul'da 3 gün boyunca katıldığı darbe toplantılarına, terör eylemlerine karşı bilgilendirme toplantıları diye katıldığını savundu.

        İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri'de yapılan duruşmanın öğleden sonraki oturumunda sanık eski 1. Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Eyyüp Gürler savunmasını yaptı.

        DARBE TOPLANTILARINA TERÖR TOPLANTILARI DİYE KATILMIŞ

        Savunma yapan Eyyüp Gürler FETÖ'cü olmadığını, darbe girişiminin sıkıyönetim direktifinde, 'yönetime el konulmuştur' ifadesiyle öğrendiğini ileri sürerek, "15 Temmuz akşamı sıkıyönetimin, Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından emir komuta zinciri içerisinde gerçekleştiğini düşündüm. Basiretim bağlandı. Kandırıldığımı sonradan anlayabildim" dedi. Gürler, darbe girişimi öncesi İstanbul'da yapılan ve 3 gün süren darbe toplantılarını Ankara'dan gelen Albay Muzaffer Düzenli'nin organize ettiğini, bu toplantılara katılma amacının ise İstanbul'da büyük çaplı terör eylemini önlemeye yönelik bilgilendirme toplantıları olduğu için katıldığını söyledi. Gürler, "Terör eylemlerine karşı faaliyet toplantısı olacağı düşüncesi, beni kör etti. Gerçekleri göremedim" ifadesinde bulundu.

        "TELEFONUM MASADAYDI MESAJI BAŞKASI ATMIŞ OLABİLİR"

        Gürler, "Yurtta Sulh Biziz" isimli WhatsApp grubuna dahil edildiğini ancak telefonundan atılan mesajları kendisinin atmadığını söyledi. Gürler, telefonun masada olduğunu, suçlamak istemediğini ancak, oda da bulunan firari sanık Albay Zeki Gerehan'ın kendi telefonundan söz konusu gruba mesaj atmış olabileceğini söyledi. 1. Ordu Komutanlığı'ndaki güvenlik kameralarını da yine Albay Zeki Gerehan'ın kapattırdığını ileri süren Gürler, kendisinin bu durumu sorgulamadığını söyledi. Gürler, teslim olunca üzerinden 101 dolar çıktığını ancak 1 doların delil olarak gösterildiği belirtti.

        "SİZ SAF MISINIZ?"

        Yurtta Sulh Konseyi'nden de haberi olmadığını, marjinal bir grubun eylemi olduğunu düşünmediğini iddia eden sanık Gürler'in savunması sırasında başsavcı vekili Fatih Karakuş, "Siz saf mısınız ya" diye tepki gösterdi. Savcı Karakuş daha sonra sanığa, "Demek ki ülkece savaşa girsek vay halimize" demesi üzerine salondakiler tarafından alkışlandı. Şehit yakınları da sanığa hitaben, "Biz mi yaptık bu darbeyi", "Allah belanızı versin" şeklinde tepki gösterdi.

        Duruşma, sanıkların savunmalarını yapması üzerine yarına ertelendi.

        1 NUMARALARI SANIK FETULLAH GÜLEN

        İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede FETÖ elebaşı Fetullah Gülen 1 numaralı sanık olarak yer alıyor. 9'u firari 15'i tutuklu 24 sanık, İstanbul'da darbeci askerler tarafından şehit edilen 89 vatandaşın ölümünden de sorumlu tutuluyor.

        İddianamede, "Yurtta Sulh Konseyi'' İstanbul yapılanmasının, Fethi Alpay, Mehmet Nail Yiğit, Özkan Aydoğdu, Eyyup Gürler, Muzaffer Düzenli, Uzay Şahin, Onur Özden, Ahmet Zeki Gerehan, Mehmet Murat Çelebioğlu ve Murat Yanık isimli sanıklardan oluştuğu vurgulanıyor.

        Askerlerin eylemleri sonucu 2'si asker, 5'i polis, 82'si sivil vatandaş olmak üzere İstanbul'da toplam 89 kişinin hayatını kaybettiği aktarılan iddianamede kolluk görevlileri dahil 719 kişiye karşı hedef gözetmeksizin silahla veya tankla ateş açılarak öldürülmelerine teşebbüs edildiği, eylemlerin yöneldiği mağdurlardan 685'inin yaralandığı belirtiliyor.

        İddianamede FETÖ'nün TSK içerisinde kümelenen uyuyan hücrelerine de dikkat çekiliyor. Darbe girişimine katılmayan ancak örgütün kriptolu haberleşme uygulaması Bylock'u kullanan 800 personelin varlığının tespit edildiği, bunlardan 500'ünün ise darbe girişimine iştirak etmediklerine dikkat çekildiği iddianamede, bu kişilerin darbenin başarısız olmaları durumunda ikinci bir darbe girişiminde kullanılmak üzere uyuyan hücreler olarak bekletildikleri tespiti yer alıyor.

        İddianamede FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in 92 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 56 yıldan 174 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması isteniyor. İddianamede 'Yurtta Sulh Konseyi'in İstanbul yapılanmasında yer aldıkları gerekçesiyle Tümgeneral Fethi Alpay, Tuğgeneral Mehmet Nail Yiğit, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Eyüp Gürler'in de aralarında bulunduğu 10 kişi hakkında, doksan ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet ve yüz yetmiş dörder yıla kadar hapis cezası istenirken diğer 13 kişi hakkında da en az üçer kez olmak üzere ağırlaştırılmış müebbet hapis ile 30 yıla kadar değişen hapis cezaları talep ediliyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ