Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig HTS Meclisi Galatasaray'daki transferleri, Fenerbahçe başkanlık seçimini ve MHK'nin durumunu konuştu - Futbol Haberleri

        Habertürk kurmayları, Cüneyt Haydaroğlu moderatörlüğünde Dursun Özbek dönemini mercek altına alan yeni başkan Mustafa Cengiz’in kulübün geleceği adına bu çalışmaların yelpazesini genişletmesi ve Galatasaray’ın artık geçmişi ile hesaplaşması gerektiği fikrinde birleşti.

        SELÇUK TEPELİ: BÖYLE GİDERSE FARKLI YÖNETİM MODELİNE GEÇİLEBİLİR

        Sadece Aysal dönemi de değil, tüm görev dönemleri için Galatasaray’da bir hesaplaşma ihtiyacı apaçık ortada. Dahası, hesaplaşma sadece gelmiş geçmiş başkanlar açısından değil, kulübün yerleşik yapısı ve gelenekleri açısından da yaşanmalı. Ama bunun, artık kulüp tümüyle sahipsiz kalana kadar yapılabileceğini sanmam. Zira şimdi kulübün sahibi olduğunu doğal bir hakmış gibi gören dar çevre bu hesaplaşmanın hakkıyla yapılmasının önünde engeldir. Aysal ve Özbek dönemlerinde kulübün mali yapısında ciddi dengesizlikler ortaya çıkmış olabilir. Ama UEFA ve Süper Kupa kazanmış bir kulübün bu başarılarının değerlendirilememesi, Avrupa futbolunda sürdürülebilir biçimde sınıf atlanamaması da ciddi bir başarısızlıktır, onun da sorgulanması gerekir. Öte yandan, bu tür hesaplaşmalar gerekli ancak Galatasaray’da hesaplaşalım derken çoğu kez havanda su dövüldüğü için çok vakit alabilir. Oysa Sarı-Kırmızılılar’ın sıradanlaşmadan önce çok az vakti var. Böyle giderse, farklı bir yönetim modeline geçilip belki belli süreler için başkan değil artık patron bulmak zorunda kalabilirler.

        HALİL ÖZER: ARTIK HALININ ALTI DOLDU

        Galatasaray Kulübü yıllarca başkanlarının hatalarını, mali skandallarını hep halının altına süpüre süpüre bugünlere geldi. Artık halının altı doldu. Yıllardır kongreler, bakkal defterinden bile kötü mali durumları “Aman ağabeyimiz, aman büyüğümüz, aman kol kırılır yen içinde kalır” diyerek ibra ettiler. Ve bunları 100 kişinin toplanabildiği mali genel kurullarda yaptılar. O yüzden diyorum ki artık Galatasaray yönetiminin elinde tarihi bir fırsat var. Son 10 yıl tamamen masaya yatırılsın ve bağımsız bir denetçi kuruluşu ile her şey incelensin. Ne varsa da ortaya çıksın.

        MERİÇ MÜLDÜR: AYSAL'A GÜCÜ YETMEYENLER, ÖZBEK'İ YEMEYE KARARLI

        Esas soru gerçekten de bu. Evet, Galatasaray’ın geçmişiyle hesaplaşma zamanı geldi de geçti bile. Adnan Polat’a o yanlışın yapıldığı günlere dek gidilmeli. Galatasaray camiası, Polat’ın hakkını teslim etmeli. O gün bugün yakışıksız olaylar, skandallar bitmek bilmiyor. Galatasaray’ın ekseni o günlerde kaydı. Galatasaraylılar kulüplerine hizmet etmiş insanları itibarsızlaştırmaya bayılıyor. Geçmişte Polat’ı itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapanlar bugün Dursun Özbek’e aynı oyunu oynuyor. Eski başkan aleyhinde haberler servis ediliyor, Özbek karalanıyor. Bu duruma çanak tutan mevcut yönetim de hata yapıyor. Bilmiyorlar ki bugün ona yarın kendilerine. Ne oldu peki Aysal döneminde kulüpten buharlaştığı söylenen 300 milyon soruşturmasının sonuçları? Açıklamıyorlar ki. Saklıyorlar. Aysal’a gücü yetmeyenler Özbek’i yemeye kararlı. Özbek hatalar yapmış olabilir ama kulübü dolandırmamıştır, hırsızlık yapmamıştır. Verdiği paraları geri alması da bunu garanti altına alması da doğaldır ama keşke kredi bile alınamayacak derecede kulübün elini kolunu bağlamasaydı. Eminim bu hatasından dönecektir.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: BUNLAR ÖZBEK'İ SIKIŞTIRMA HAMLELERİ

        Bunların hepsi Özbek’i mali kongre öncesi sıkıştırma hamlesi gibi geliyor. “Bak Özbek, mali kongrede çık, aday değilim de” manasında gibi geliyor bana. Bir de Mustafa Cengiz “Mayısta adayım” diyerek hata yaptı bence. Ama Fatih Altaylı’nın söylediklerini dinlemek lazım Galatasaray kongresi ile ilgili. Öte yandan sadece Galatasaray’ın değil tüm kulüplerin soygun düzeni içinde olduğu biliniyor. Her kulübün araştırılması, yüzleşmesi lazım ama imkânsız... Kulüpler yasası çıkmazsa gerisi hikâye.

        FAİK ÇETİNER: TÜNELİN UCU KARANLIK

        Son yıllarda Galatasaray’da futboldan çok paralar konuşuluyor. Bundan sonra da çok konuşulacak gibi... Bu kötü mali tablo, elbette ki birden oluşmadı. Adnan Polat döneminin olaylı mali genel kurulu, aslında en büyük sinyali vermişti. Galatasaray’da geriye dönük hesapların yeniden inceleneceğini sanmıyorum. Gelen de gelecek de sadece günü kurtarma peşinde. Tünelin ucu karanlık.

        ATİLLA TÜRKER: ORTAYA ÇIKANLAR, AYSBERG'İN DAHA GÖRÜNEN YÜZÜ

        Eski başkanlardan Duygun Yarsuvat, Divan Kurulu’nda “Galatasaray’ın malı deniz, yemeyen domuz” demedi mi! Gözlemim şu, bu ortaya çıkanlar, Aysberg’in daha görünen yüzü. Değişik atraksiyonlar olduğu da dile getiriliyor. Ne gibi mi? Şişirilmiş sözleşme ücretleri, imza paraları, bonservis bedeli adı altında cebe atılan paralar... Şu hususa dikkat çekmek istiyorum. Bir menajer ya da futbolcu vurgun yaptıysa eğer, kulüp içinden birilerinin mutlaka desteği vardır. Çünkü kimse aptal değil. Gerekli paylaşım anında yapılır.

        İBRAHİM YILDIZ: KİRLİ ÇAMAŞIRLARI YIKAMAK MUSTAFA CENGİZ'E KALDI

        Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz hesapları inceledikçe içinden çıkılmaz bir karanlık kuyunun içinde olduklarını görecektir. Yalnız Dursun Özbek dönemi değil, önceki yıllarda mercek altına alınmalı. Kirli çamaşırları yıkamak başkan Cengiz’e kaldı. Bu işin altından kolay kolay kalkamazlar. Kimlere neden bu paraların verildiği ya da verildi gösterildiği inandırıcı biçimde açıklanmalı. Ne yazık ki, yapanın yanına kâr kalan bir sistem var... Olan koskoca Galatasaray’a olur... Onun için geçmişi temizlemek şart yoksa gelecekte kirli kalır.

        BÜLENT YAVUZ: BATIRIP GİDENLER DE SUÇLU GELENLER DE

        Kocaman Galatasaray’ın düştüğü duruma bakar mısınız? UEFA şampiyonu olmuş mazisi ve başarıları say say bitmez. Göğsünde 4 yıldız olan bir takımı böyle küçük düşürmeye rencide etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Batırıp gidenler de suçlu gelenler de. Biz kirli çamaşırları dökmeye teşhir etmeye çok meraklıyız. Yöneticilik bu değil. Dursun Özbek yanlış işler yapmışsa çağırır konuşur, hesap sorar, gerekirse hukuki işlem başlatırsın. Sonra bir dinleyin bakalım belki bir diyeceği vardır. Sayın Mustafa Cengiz büyük camialarda iç işleri böyle paldır küldür ortaya saçılmaz. “Kol kırılır yen içinde kalır” Hesap sormayın diyen yok. Yapan da varsa cezasını çeksin.

        FENERBAHÇE'DE SEÇİM ATEŞİ ERKEN YANDI

        SELÇUK TEPELİ: FENERBAHÇE İÇİN HER ŞEY DAHA GÜZEL OLACAK

        Fenerbahçe’de seçim ateşi haftalar önce yanmıştı. Çok sert ve tartışmalı geçeceği belli bir seçim süreci yaşanıyor. Ancak şu ya da bu şekilde Fenerbahçe bundan güçlenerek, faydalanarak çıkacak. Seçilmek için ortaya konacak vaatler, Sarı-Lacivertliler’in vizyonunu genişletecek, hedeflerini büyütecek. Galatasaray’ın tersine Fenerbahçe için her şey çok daha güzel olacak, bundan şüphem yok. Galatasaraylılar’ın yapması gereken, sportif başarıdan mali tabloya benzer durumlar içinde oldukları ezeli rakipleriyle aralarındaki farkları tespit edip, geleceğe dair kendilerini böylece analiz etmektir.

        HALİL ÖZER: MAHMUT USLU'NUN SÖZÜ 'TÜYDÜLER'LE EŞDEĞER

        Sayın Mahmut Uslu büyük bir pot kırdı. Bu pot Sayın Dursun Özbek’in “tüydüler” sözü ile eşdeğer. Üstelik bu sözün söyleneceği en son kulüp taraftarı Fenerbahçe taraftarıdır. 3 Temmuz gibi büyük bir sınavı dünyada hiçbir taraftar grubunun başaramayacağı bir direniş ile geçtiler. Tamam, belki özür diledi ama Fenerbahçe taraftarı bu söz ile çok kırıldı. Seçimde bunun sonuçları mutlaka olacaktır.

        MERİÇ MÜLDÜR: SEÇİM HAVASI SAHAYA YANSIMAYA BAŞLADI

        Evet, seçim atmosferine erken girdi Fenerbahçe. İlk kez bir başkan adayı neredeyse 1,5 yıl öncesinden adaylığını açıkladı, seçim startı ilk kez bu kadar erken verildi. Bence Fenerbahçe için iyi de olmadı. Tribünler bölünmeye, sahadaki futbolcular etkilenmeye, seçim havası sahaya yansımaya başladı. Üstelik seçime daha 4 ay var. Ortam gerilirse daha neler yaşanır kim bilir?

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: AZİZ YILDIRIM'IN DEVRİ FİİLEN SONA ERMİŞTİR

        Mahmut Uslu itiraf etmiş aslında. Demiş ki mealen; “Taraftara kalsa bizim işimiz bitti. O yüzden taraftarla işimiz yok. Azizbahçeli kongrebazlar olmasa seçilemeyiz. Varsa yoksa velinimetimiz onlardır...” Aziz Yıldırım yönetiminin Fenerbahçe taraftarı üzerinde son kullanma tarihi bitmiştir. Sen “Seçildim, yönetirim” sanırsın her geçen gün kan kaybedersin. Yıldırım’ın devri fiilen bitmiştir. Resmen ne kadar sürer onu göreceğiz.

        FAİK ÇETİNER: AZİZ YILDIRIM'A EN BÜYÜK GOLÜ MAHMUT USLU ATTI

        Fenerbahçe’de yıllardır başarısız sonucun, her hakem hatasının ardından sahneye Mahmut Uslu çıkar. İşin acı tarafı, Sayın Uslu artık inandırıcılığını kaybetti. Sadece medyaya malzeme oluyor. “Yetiştirme taraftarlar” lafı ‘cami duvarı’ misali olmuş. Kongre öncesi Aziz Yıldırım’a en büyük golü Mahmut Uslu atmıştır. Fenerbahçe taraftarının 3 Temmuz’da neler yaptığını Türkiye gördü ve yaşadı. Fenerbahçe taraftarı, gördüğüm kadarıyla Ali Koç’a şartlanmış. Genel Kurul’dakiler Fenerbahçe taraftarı değil mi?

        ATİLLA TÜRKER: HEP TRİBÜNE OYNUYOR

        Mahmut Uslu uzun yıllardan beri kışkırtıcı demeçler veriyor. Hep tribüne oynuyor. Fenerbahçe’deki mevcut delege yapısı sayesinde koltuğunda bir şekilde oturuyor. Genel kurul yapısı daha düzgün olsaydı, şimdi evinde otururdu.

        İBRAHİM YILDIZ: FENERBAHÇE'DEKİ KONGREYİ DÜNYA KONUŞACAK

        İş adamı Ali Koç’un Fenerbahçe’ye başkan adaylığı bile bugün yalnız Türkiye’de değil, birçok ülkede konuşulmaktadır. Aziz Yıldırım bu kez çok ciddi bir rakiple yarışacak. Belli olmaz. O güne kadar çok şey değişir. Belki de Yıldırım, Koç’u destekleyebilir! Yaklaşık 20 bin delegenin oy kullanacağı en büyük kongrenin sonucu ne olursa olsun büyük bir yarışa sahne olacak.

        BÜLENT YAVUZ: USLU'NUN FRENİ YOK

        Sayın Mahmut Uslu’nun freni yok. Coştu mu bir kere seller sular gibi akar gider. Aktıkça da kafa göz yarar. “Yetiştirme taraftar” cümlesi bu türdendi. Çabuk toparladı, özür diledi. Yakışan da buydu. Fenerbahçe İmparatorluğu; seyircinin, taraftarın ta kendisidir. Onlar saygıyı hak ediyor. Çok değerli iki aday var. Kaybeden kazananı tebrik etsin. Kazanan da kaybedeni kucaklasın. Sonradan üzülecek pişman olacak söylemlerden uzak durmak lazım.

        MERKEZ HAKEM KURULU'NUN MEVCUT DURUMU...

        SELÇUK TEPELİ: GERÇEK MİLATLARA İHTİYAÇ VAR

        Türkiye’de kurumlar, yetkileri dâhilinde uygulamalarda dahi kaçınılmaz olarak tartışılırlar; çünkü düğmeler çok önceden beri yanlış iliklenmiştir, taraflar açısından objektif bakış artık söz konusu değildir ve güven yoktur. Nitekim Caner Erkin ile Kalkavan’ın yaşadığı küfür meselesinin bu olayda argüman olarak kullanılmasına karşı pek çok başka sebeple tartışma yaşandı. Hatta biz dâhil gazetelerde bu konuda milatlar tarif edildi. Ama bu durumda Emre Belözoğlu vakasını açıklamak zor... İlk taşı günahsız olan atsın, psikolojisinden kurtulmak için gerçek milatlara ihtiyaç var.

        HALİL ÖZER: ARTIK HER ŞEY TFF'YE YAZAR

        Bu MHK, Türk tarihinin en kötü MHK’si. Geçen yıl TFF ne yapıp yapıp bu MHK ile yollarını ayırmalıydı. Kendilerinin de memnun olmadığını biliyorum. Ama neden bunu yapmadılar anlamak mümkün değil. Artık her şey TFF’ye yazar. Zaten bu ülkede başka insan yokmuş gibi yine Yusuf Namoğlu’nu bu göreve getirmeleri gerçekten enteresan. Son yaşananlara Fenerbahçe’nin isyan etmesi çok doğal... Fenerbahçe’nin futbolunun kötü olması da hakemleri ilgilendirmez.

        MERİÇ MÜLDÜR: FENERBAHÇELİLERİ KIŞKIRTIYORLAR

        Elbette skandal. Fenerbahçe ne söylese haklı... Hadi işin mantığını anladım da koca ligde seçe seçe Fenerbahçe’nin maçını mı seçtiniz. Birileri ortalığı karıştırıyor ama kim? Fenerbahçelileri kışkırtıyorlar. Federasyon ile Fenerbahçe’yi hakemler, kurullar aracılığıyla karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. MHK’nin de bu kadar tepkisiz kalmasına şaşırıyorum.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: MHK BİTMİŞ BİR KURUM

        MHK bitmiş tükenmiş bir kurumdur. Ama Mustafa Çulcu’nun iddiasının ardından Habertürk’te daha vahim bir iddia var. Bizim haberde denmiş ki “TFF yönetim kurulu telkini ile hakemler değişti” yenir yutulur iş değil. TFF’nin yalanlaması da yalanlama değil. Diyorlar ki perşembe açıkladık ve değiştirmedik. Ama Çulcu’nun iddiası da Habertürk’teki haberde de deniyor ki çarşamba atama yapıldı, birkaç saat sonra değiştirildi. Atayan kim? Yusuf Namoğlu. Değiştiren kim? TFF. Sebep ne “Mete şimdi Beşiktaş maçına gidip Caner ile karşı karşıya gelmesin” mantığı. Nereden tutsan elinde kalıyor.

        FAİK ÇETİNER: HAKEM DEĞİŞİKLİĞİ SKANDAL

        Hakemler takımları değil, kendilerini doğruyorlar. Kaliteleri ve kapasiteleri sınırlı... Hangi kulüp hakemlerden memnun? Yöneticiler ve teknik adamlar işin kolayını bulmuş. Salla hakeme kurtul! Hakem atamaları tam bir skandal... Son dakika Umut Meler-Mete Kalkavan değişikliği ise skandal ötesi. Ben Yusuf Namoğlu’nun yerinde olsam, o koltukta bir dakika durmam, “Alın ne haliniz varsa görün!” derim.

        ATİLLA TÜRKER: HAKEMLERİN MHK'YE İNANCI AZALDI

        Futbol kamuoyunun MHK’ye olan inancı çok azaldı. Ama asıl sıkıntı şu: Hakemlerin bile MHK’ye olan inancı azaldı. MHK tutarsız atamalar yaptığı zaman, hakemler bunu bizzat görüyor, yaşıyor ve etkileniyor. Kamuoyunu belki kandırabilirsiniz ama hakemleri nasıl kandıracaksınız! Son skandal bardağı taşırdı. Şimdi hakemler düşünmeyecek mi, “Benim yöneticilerim açık açık yalan söylüyor” diye. Yöneticisine güvenmeyen hakem dik duramaz, düzgün düdük çalamaz.

        İBRAHİM YILDIZ: MHK İSTİFA ETMELİ

        Sahadaki yanlış düdük çalar, onları atayanlar da dünyadan bihaber! TFF çok basit bir hakem atamasını bile yapamayan MHK’yi bir an önce görevden almalı ya da istifa etmeliler. Suçlamaları, iddiaları ancak bu şekilde önleyebilirler. Yoksa bugün Fenerbahçe, yarın bir başka takım kapıya dayanır.

        BÜLENT YAVUZ: METE DE HALİL DE FIFA HAKEMİ

        Ben hakemlerin değiştirildiği düşüncesinde değilim. Benim için geçerli olan TFF’den yapılan açıklama. Koskoca MHK Başkanı Yusuf Namoğlu “Değişmedi” diyorsa, değişmemiştir. Hoş değişse ne olur. Mete de, Halil de FIFA hakemi değiller mi? Yıllarca MHK başkanlığı yaptım benim zamanımda da bu tür hikâyeler olurdu. 1999 yılıydı yanılmıyorsam. Oğuz Sarvan’ı önemli bir maça atamıştık. Sonra mazeret bildirdi yerine Metin Tokat gitti. Değişenler aynı kalitedeyse mesele yok. Bu yollarla MHK’yi hırpalamak tutmaz aksine kuvvetlendirir.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ