Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Son dakika: 'Magazin Pazarı'nda bu hafta: Aleyna Tilki, Tuba Büyüküstün...
        1

        Magazin gündeminin bu hafta en çok konuşulan olayı Brooklyn Beckham'ın eşi Nicola Peltz'in soyadını almasıydı. Beckham'ın bu tercihi yeni bir polemiğin de fitilini ateşledi.

        Oyuncu Tuba Büyüküstün'ün, Umut Evirgen ile aşk yaşadığı dönemde yazdığı dizeleri sosyal medya hesabından paylaşması ise kafaları karıştırdı.

        Songül Öden'in, Kıvanç Tatlıtuğ ile ilgili itirafı da haftanın en çok okunan haberlerinden biriydi. Öden, 'Gümüş' dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ'un yanına yakıştırılmadığı için "Kıvanç'ın karşısına bunu mu koymuşlar." şeklinde eleştiriler aldığını açıkladı. Ünlü oyuncu, "Psikolojik baskı gördüm." dedi.

        Aleyna Tilki'nin yeni şarkısı 'Take It Or Leave It'in klibi Youtube trendlerinde ilk sıraya oturarak 24 saatte 2 milyon kişi tarafından izlendi. Tilki'nin klibini eleştirenler kadar beğenenler de oldu.

        2

        Tuba Büyüküstün, günlüğüne yazdığı bir kesiti paylaştı. Ünlü oyuncunun, 27 Ocak 2019 tarihinde yazdığı, "Sevgilim, nasıl özlemişim oranda, buranda olmayı... Avare dolanmayı böyle. Her sokağında sağa, sola bakınarak hiçbir şey yapmak zorunda olmadan... Kokunun burnuma dolmasını nasıl özlemişim sevgilim. Seninle vakit geçirmeyi, dikkatimizi dağıtacak hiçbir şey olmadan etrafımızda... Sokaklarında dolaşırken çıkartıyorum üzerimdekileri bir bir... Üşümekten korkmadan... Aslında ne çok korkarım üşümekten bilirsin. Üst üste giyinirim kışın, kat kat… Ama bugün hafif yağmurlu soğuğunda, sokaklarında adım attıkça tek tek terk ediyorum katlarımı." metni yayınlaması kafaları karıştırdı. Büyüküstün, o tarihte işletmeci Umut Evirgen ile aşk yaşıyordu. Evirgen, şimdilerde ise Serenay Sarıkaya ile birlikte. Bazıları Büyüküstün'ün bu metni sık sık gittiği Paris'e yazdığını öne sürse de akıllara Umut Evirgen geldi.

        3

        ESİN ÖVET: Eğer gerçekten bunu Umut Evirgen için yazdıysa ve bunu da gönül rahatlığı ile paylaşıyorsa tebrik etmek gerek. Ne güzel duygusunu, ifade etmiş. Saklamadan, gizlemeden, oynamadan, yalın bir şekilde. Malum günümüzde her şey o kadar sahte ki. Bunu direk ifadesi etmesi takdir edilecek bir durum. Bu sahteliğin içinde hoşuma gitmedi değil. Fakat bir başka kişiye de yazmış olabilir bu sözleri. Ya da hayal kurduğu bir kişiliğe yazdı kim bilebilir kadının ruhunu, ifadesini, duygusunu. Kimse bilemez… Kadın gizli bir kutudur. Bazen direkt birine söyledi, yazdı anlaşılır fakat yüreğinde bambaşka biri vardır. Bilinmez.

        4

        KADİR KAYMAKÇI: Tuba Hanım bayram değil seyran değil en özelini, en mahremini yazdığı günlüğünden bu satırı niye kamuoyuyla paylaştığını bir kendisi, bir de bu satırları yazdığı kişi bilir herhalde... Bu satırların yazıldığı tarihte Umut Evirgen’le birlikte olduğu için onun akla gelmesi de son derece normal. Buradaki sevgili Paris olabilir ama satırların altını birazcık kazıyınca Umut Evirgen’in yüzü ortaya çıkıyor bence... Sonuçta o tarihte, o sokaklarda üzerindeki katlarını tek tek attığı sırada yanı başında Umut Bey varmış... Ben tam da bu metin ortaya çıktığı gün Serenay Sarıkaya günlüğüne ne yazdı onu merak ediyorum doğrusu!

        5

        MEHMET ÇALIŞKAN: Hatırlatmakta fayda var. Empati… Eş duyum ya da duygudaşlık da deniliyor. Bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek. Açıkçası “Şimdi nedir bu?” durumu. Bayram değil, seyran değil. Tuba Hanım neden bu paylaşımda bulundu? Eski sevgiliye özlem mi yoksa eski sevgilinin yeni sevgilisine duyulan kıskançlık mı? 39 yaşındaki Tuba Hanım’ın empati yapamaması tuhaf. Çok yakışıksız bir paylaşım.

        6

        AYTEKİN TEKER: Tuba Büyüküstün bunu Paris'e yazmış olsa bile, bu metni paylaşınca 'Umut Evirgen'e yazıldığı düşüncesi' oluşturabileceğini tahmin etmeliydi. Malum eski sevgilisinin bir ilişkisi var. Metinle verilen duyguya bakınca, sanki Umut Evirgen ile gidilen bir Paris tatilinde yazıldığı hissini bana daha çok veriyor.

        7

        Aleyna Tilki'nin, 'Take It Or Leave It' klibi sosyal medyada gündem oldu. Pek çok kişi iddialı sahnelerin şarkının önüne geçtiğini ileri sürdü. Bazı kişiler ise, Tilki'nin Türkiye'nin Dua Lipa'sı olabileceğini savundu.

        8

        ESİN ÖVET: Aleyna yurt dışında büyük başarılara imza atıyor. Ama görüyorum ki, bizim ülkemizde hala Aleyna’nın klibi, iç çamaşırı, o şu, bu ile ilgileniliyor. Aleyna Tilki değil bir başka kimse bunu aşamadı ki, bu ülkede biz şarkısını konuşalım. Başarısını ya da. Türkiye’nin Dua Lipa’sı değil Türkiye’nin Aleyna'sı olsun yeter. Ki daha o noktaya gelmedi. Tam kabul görmüş değil.

        9

        KADİR KAYMAKÇI: Öncelikle şunu söyleyeyim şarkı beklediğimden çok daha iyi... Aleyna’nın vokali iyi, şarkı kıpır kıpır! Klipteki görüntülere ve hikayeye takılanlara ne diyebilirim ki. Pop müzik bu dünyada Aleyna tarzı müzik yapan şarkıcılara neler yapıyor... Sevmediyseniz izlemezsiniz. Ben dinlediğimde şarkı Youtube’da milyonlarca kişi tarafında izlenmişti. Aleyna ve çevresindeki ekibi bir kariyer planı yapmış ve o yönde ilerliyorlar. Gülşen’in ‘Lolipop’undan sonra Aleyna’nın ‘Take It Or Leave It’i... Pop müzik dünyasını önümüzdeki günlerde daha çok konuşacağız gibi geliyor bana...

        10

        MEHMET ÇALIŞKAN: Açıkçası sosyal medyadaki günlük ‘gündem’leri hiç ciddiye almıyorum. Çünkü o gündemlerin sosyal medya ‘uzmanları’ tarafından nasıl oluşturulduğunu biliyorum. Sosyal medyaya ve iş bilmez yardımcılara bakacak olursanız memlekette her şarkı dinleyici, her film ise izleyici rekoru kırıyor. Rekor denilen unsura herkesin sahip olması nasıl ki işin doğasına aykırıysa günlük ‘gündem’lerin başarılı olarak algılanması akla aykırıdır. Bakmakla görmek eylemleri fiziken aynı gibi görünse de içerik olarak birbirlerinden bir hayli farklı. Aleyna Tilki’ye bakılıyor mu yoksa Aleyna Tilki görülüyor mu? Kıyafetlerinden anladığım kadarıyla “Bana bakın” diye avaz avaz bağırıyor. ‘Görme’nin ne ifade ettiğini belki biraz daha büyüdüğü zaman anlayacak. Tabii iş, işten geçmemişse. 'Dua Lipa adlı İngiliz şarkıcının ‘En İyi Yeni Sanatçı’ ve ‘En İyi Dans Kaydı’ kategorilerinde Grammy ödülü var. Affedersiniz ama Aleyna Tilki neden Dua Lipa’ya benzetiliyor? Önce ödülleri alsın. Ülkemizin Dua Lipası olmasına gerek yok. Ülkemizin gururu olsun.

        11

        AYTEKİN TEKER: Şarkıyı beğendim, klip de oldukça renkli. Dua Lipa'dan ziyade, biraz Britney Spears biraz da Avril Lavinge esintileri gördüm. 2000'lerin başlarını anımsattı. Aleyna sıra dışı şeyler yapmayı seviyor. 'Dünya starı' olabilmek için çabalıyor.

        12

        David Beckham ve Victoria Beckham'ın büyük oğlu Brooklyn Beckham, geçtiğimiz hafta sonu oyuncu Nicola Peltz ile evlendi. Beckham'ın, evlendikten sonra eşinin soyadı 'Peltz'i aldı. Brooklyn Beckham'ın bu kararına şarkıcı Edis de yorumda bulundu: Brooklyn Peltz Beckham'ı kutluyorum şahane bir hareket olmuş. Çok asil ve doğru bir bakış açısı... Bir zaman sonra belki de olması gereken.

        13

        ESİN ÖVET: Güzel bir hareket elbet. Ama bizim toplumumuz için bu hareketi savunmak, gün gelip böyle olacak demek güç. Daha doğrusu zor. Ki bizim ülkemizde eşinden çekinen kişiye bile “Hanım köylü oldun sen iyice”, “Hanımdan korkuyor”, tadında yakıştırmalar yapılırken birinin soyadını alması, almak istemesi ciddi olay olur. Zor yani bizim ülkemizde bu hareketlerin kabul görmesi. Kaldı ki, geçtim karısının soyadını alması saygı göstersinler, el üstünde tutsunlar, şiddet göstermesinler yeter.

        14

        KADİR KAYMAKÇI: Ne kadar boş bir tartışma. İsteyen istediği soyadı kullanabilir. Ama işte Victoria Beckham da olsan böyle konularda kaynanalık yapıyorsun! Brooklyn ve Nicola’nın düğün sonrası fotoğraflarına bakıyordum geçenlerde millet onların soyadlarıyla ilgili çene çalarken onlar gayet mutlu görünüyorlardı. Önemli olan da bu gerisi laf-ı güzaf!

        15

        MEHMET ÇALIŞKAN: Soyadları, atalarının izlerini taşıdığı için erkekler için de kadınlar için de özel anlama sahiptir. Hiçbir kadının soyadından vazgeçmesini beklemem. Zira özellikle günümüzde birçok kadın hem atalarının hem de eşinin soyadını aynı anda kullanabiliyor. Hiçbir sorun da yaşanmıyor. David Beckham'ın oğulunu mirasından men ettiği söyleniyor. Öyle mi değil mi tam olarak bilmiyoruz ama eğer Brooklyn Peltz, atalarının soyadından tamamen vazgeçip sadece eşinin soyadını kullanacaksa o zaman “Baba, ben miras hakkımdan vazgeçiyorum. Benim hakkımı 3 kardeşimin arasından paylaştırırsın” deme delikanlılığında da bulunabilmeli. Gerçi eşinin ailesi zaten oldukça zenginmiş, o da ayrı… Edis’in açıklamasına gelince; tam da durumdan vazife çıkarıp şov yapma sanatı.

        16

        AYTEKİN TEKER: Kim nasıl mutlu olacaksa o soyadı kullansın. Pek takılmıyorum açıkçası. Aslında bu soyadı durumuna da pek yabancı değiliz. Nitekim; Türkiye'nin ilk kadın Başbakanı Tansu Çiller'in eşi Özer Bey de 'Çiller' soyadını almıştı.

        17

        Songül Öden'in Kıvanç Tatlıtuğ ile ilgili itirafı da çok konuşuldu. Songül Öden geçtiğimiz günlerde 'Gümüş' dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ'un yanına yakıştırılmadığı için "Kıvanç'ın karşısına bunu mu koymuşlar'" şeklinde eleştiriler aldığını açıkladı. Öden, "Psikolojik baskı gördüm" dedi. Hazal Kaya’dan da destek geldi. Yıllar önce 'Adını Feriha Koydum' adlı dizide rol arkadaşı Çağatay Ulusoy ile aralarındaki boy farkını kapatmak için çekimlerde takozun üstüne çıkmasıyla gündeme gelen Kaya, "Hepimize tuhaf yorumlar geliyor. Böyle iyi aktörler ile oynadığımız için şanslı olduğumuzu söylüyorlar, bunları hepimize yapıyorlar ama artık ciddiye almıyoruz" dedi.

        18

        ESİN ÖVET: Ah ah ah ki ne ah. Memleketin kanayan yarası. Erkekler o kadar önemli ki, bizim ülkemizde. Varsa yoksa erkek. Erkek iyiyse, kadın yerin dibine sokuluyor. Erkeğin iyi olmasını da eline, yüzüne bakılıyor. Yüreğine, huyuna, suyuna, vicdanına bakan yok. Ne yazık. Ve üzgünüm ama bunu da genellikle kadınlar yapıyor. Bırakın diziyi insanlar sevgili, eş durumunda bile, “Bu adam bu kadında ne bulmuş almış” deniyor. Düşünün, “Erkeğin kadını aldığının” konuşulduğu bir ülkedeyiz. Aşırı üzülüyorum, yerin dibine giriyorum. Birileri için sürekli üzülüyor. Ve maalesef bu yüzden her erkek kendini bir şey zannediyor. İşte o zulüm gören kadınlarda bu kendin bir şey zanneden erkeklerden nasibini alıyor. Gerçekten korkunç bir durum bu. İster ünlü olsun, ister ünsüz. Bu ülkede kadın maalesef kadından fazlasıyla zülüm görüyor.

        19

        KADİR KAYMAKÇI: 'Gümüş’te oynarken Kıvanç’ı kaç kişi tanıyordu da Songül Öden’i onun yanına yakıştıramamışlar... Maalesef erkek starların fanları bu konuda çok daha kırıcı olabiliyorlar. Hem de kendi hemcinslerine yapıyorlar bu acımasızlığı. Hazal Kaya doğru söylemiş, ‘ciddiye alınacak tarafları’ yok bu lafları söyleyenlerin!

        20

        MEHMET ÇALIŞKAN: Mevlana Celaleddin Rumi, böyle durumlarda nasıl davranılması gerektiğini yaklaşık 750 yıl önce zaten tanımlamış; “Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye.” Saçmalamaları ciddiye alacak olursak hayatımız gayri-ciddi bir hal alır. Songül Öden, gerek oyunculuğu gerek hanımefendiliğiyle yanındakileri fener gibi ışıldatıyor. Keza Hazal Kaya da öyle.

        21

        AYTEKİN TEKER: Maalesef 'yakıştırma' hastalığımız var. Bu hastalık Songül Öden'in yaşadığı gibi şiddet boyutuna da varıyor. Özelikle de sosyal medyada bu şiddeti sık sık görüyoruz! Ne yazık ki insanlara hakaret ederek, kötüleyerek mutsuzluğunu kusan kişiler var. Songül Öden yalnız bir oyuncu değil aynı zamanda sosyal sorumluluk projelerinde gördüğümüz, insanların hayatlarına dokunmaya çalışan bir yardımsever. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun da Türkiye sözcüsü. Duruşuyla gelecek nesillere de örnek olan bir kadın.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ