Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Medya Dizilerden mektup var!

        PINAR ERBAŞ / HT PAZAR

        GÖNÜLÇELEN

        Murat’tan Hasret’e

        Çekilmez bir adam oldum yine: Uykusuz, aksi, nalet. Yine her seferki gibi haksızım. Sebep yok, olması da imkânsız. Bu yaptığım iş ayıp, rezalet. Fakat elimde değil, seni kıskanıyorum, beni affet... Sevgililer Günü... Sen yoksun... Bugün bir şey yapmak gelmiyor içimden.

        ÇOCUKLAR DUYMASIN

        Haluk’tan Meltem’e

        Sevgili karıcığım,

        Benim Sevgililer Günü’ne karşı olduğumu sanıyorsun ama yanılıyorsun. Ben Sevgililer Günü’ne karşı değilim. Sadece her yıl olmasına karşıyım. Biliyorsun zaman çok hızlı geçiyor daha geçen yıl kutlamadık mı biz bunu. Bence bu Sevgililer Günü de Dünya Kupası gibi 4 yılda bir olmalı. Hatta illa her yıl olacaksa, Dünya Kupası her yıl, Sevgililer Günü 4 yılda bir olsun.

        HANIMIN ÇİFTLİĞİ

        Kemal’den Güllü’ye

        Güllü’m, kaderim, sevdiğim, çok sular aktı köprünün altından... Artık birbirine sevdalanan iki toy genç değiliz belki. Aramıza husumetler, nefretler girdi. Başka insanlara doğru sürdü bizi kader. Lakin o vakitlerde, sana olan öfkemden yanıp tutuştuğum anlarda bile, seni düşünürken yakalardım kendimi. Birlikte gülüşümüz, elini tutuşum, senin sıcaklığın ve kadınlığın alabildiğine... Bazen bir bakardım düşlerimden, düşüncelerimden çıkıp tüm hayatımı işgal etmişsin. Ne kadar dirensem de kendime, bir sözün bir bakışınla beni benden etmişsin... Şimdi anlıyorum ki, tüm gelip geçenler sadece bir şeyi göstermek içinmiş bize... Sen ve ben, Güllü ile Kemal; biz birbirimizin kaderiyiz. Sana daha evvel de demiştim ya; “İnsan hayatta bir kez sevdalanır” diye. Bir kez sever, bir kez biri için ölmek ister, bir kez biri için yaşamak ister. Benim sevdam sensin Güllü. “Sen benim yüreğimden ancak ben ölünce çıkarsın” demiştim. Yanlış söylemişim Güllü. Ölsem de çıkmayacak bu sevda yüreğimden...

        AŞK VE CEZA

        Yasemin'den Savaş'a

        Senden kaçıyordum Savaş... Aşktan kaçıyordum. Sevilmek korkutuyordu beni. Sonra bir gün karşıma çıkıverdin. Kolyemi tutuyordun elinde. Anladım ki hiç bırakmamışsın beni, hep sende kalmışım ben. Teslim oldum... Vazgeçtim uzaklaşmaktan, sana koştum, sokuldum... Artık neye inanıyorum biliyor musun: Aşkımızın kuvvetiyle dönüyor dünya.

        KAVAK YELLERİ

        Güven'den Aslı'ya

        Aynı rüyanın içinde değiliz artık. Derin bir uykuya uzanmışsın. Sana bakıyorum, soluğumu tutuyorum sonra; uykunun değil, senin kollarına bırakmak istiyorum kendimi. İçimden bulutlar geçiyor. Seni düşündükçe, seni andıkça, adın harflere ayrılıp bir araya gelip bütünledikçe seni, güzelliğini ve gözlerini; yine seni düşünüyorum ben. Yanındayken bile seni özlerken, rüyalarla nasıl avunurum? Nasıl avunurum fotoğraflarına bakıp?

        Nasıl avunurum hayalinle gece yarıları?

        Seni her gördüğümde kalbime bir bıçak daha sokuyorum. Ve kalbim, kalbim kan içinde, ama yekpare hâlâ. Ve sonunda hiç yer kalmadığında, söküp atacağım onu göğsümden, içine seni yerleştireceğim, seni yaşarken ona ihtiyacım yok sevgilim. Seni, bitmeyecek bir aşkla, durulmayacak bir tutkuyla, eksilmeyecek bir özlemle seviyorum. Ama git, git mutlu ol ve affet beni. Umarım mutlu olursun, çok çok mutlu olursun.

        YER GÖK AŞK

        Toprak'tan Yusuf'a

        Canım beni terk etmiş. Ay çekilmiş, güneş bulutlanmış. Uykum, gündüzüm, gecem kaybolmuş. Ellerim, ayaklarım, yüzüm yok. Sesim, soluğum, yüreğim yok. Senden öncesi yok... Sonra sen varsın Yusuf... Ellerim tutar oldu, ayaklarım yolunu buldu, aynaya baktığımda bedenim belirdi, yüzüm güldü. Sesim çıktı, soluğum kuvvetlendi. Meğer benim de yüreğim atarmış. Meğer kanatlarım bile varmış benim, ürkek ama umutlu. Gözlerim varmış benim. Seni hep göreyim diye kapatmaya korktuğum. Sonra ben bir rüya gördüm Yusuf... Gözlerim açıkken gördüm bu rüyayı... Uzakta bir ışık gördüm önce. Kanadım hareket etti benden habersiz. Ayaklarım yerden kesildi. Hafifledim. Süzüldüm semada. Yakınlaştıkça sıcaktı, yaklaştıkça daha çok ışık...

        Söz geçiremedim kanatlarıma. Anladım ki ateşi ışık gibi görür bazen insan; sevda aydınlıktır... Ve bu ateşi söndürmeye yetmez benim soluğum.

        Gözlerim açıkken gördüm ben bu rüyayı... Şimdi gözlerimi yumdum dünyaya. Ama içim ışıklı hâlâ, seni içime sakladım; yüküm ağır. Beni sana uçuran kanatlarımı, senden uzaklaşmak için çırpmak zorundayım. Son bir gayretle... Son defa... Hoşça kal...

        GENİŞ AİLE

        Cevahir’den Zeynep’e

        Benim içim cam duvar, benim içimde bu var, ya bu cam içimde dağılır kalbime batar, ya bu can seni içime katar.

        KÜÇÜK SIRLAR

        Ayşegül'den Çet'e

        Ayşegül’ün cep telefonunda kayıtlı, yazıp göndermediği bir mesaj:

        ‘Allah cezanı versin Çet! Sana çok kötü bir şey olsun istiyorum. Bana âşık ol istiyorum!’

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ