Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Kanserliyi ilaçlar mı öldürüyor? Küba'da bulunan akciğer kanseri aşısı verimli sonuçlar verir mi?

        HABERTÜRK TV'ye konuk olan Onkoloji uzmanı DR. Yavuz Dizdar "kanser aşısı" ile ilgili ilk sonuçların umut verici olduğunu, ancak araştırmanın verilerinin yeterli olmadığını açıklarken, sağlık ticaretine dikkat çekti.

        "Küba'daki ekip Sağlık Bakanlığı'na gelmişti"

        DR. Yavuz Dizdar'ın konuşmasının satır başları şöyle:

        Bir yıl, belki iki yıldır gündemde olan bir konu. İnsanlar bu şekilde bir umut istiyorlar. Akciğer kanserinde bir aşı olsun diye. Ama ben size şunu söyleyeyim. Mevcut eldeki veriler bir şey söylemiyor. Bugün haberleri tekrar gözden geçirdim. Çevirileri okudum. Elimizde bu aşının etkili olduğuna dair bir veri yok. Bunu şuna dayanarak söylüyorum. Kimse alınmasın üstüne ama. 5 yıl önce Küba'daki bu ekip bizimle görüşmek istemişti. Görüştük. Sonuç, 10 saniyelik bir video gösterimi yapıldı. Bir hücrenin birşeyi nasıl ortadan kaldırdığına dair. Yeni bir şey değildi. Hani bize birşey söyleyin. Bakanlığa gelmişsiniz. Bir tedavi yönteminden bahsediyorsunuz. Evet Sağlık Bakanlığı'na böyle bir başvuruları oldu. Sonuçta bunlardan birşey çıkmadı. Niye geldiler anlamadım.

        Son iki yılda Küba'da sürekli artan dozda böyle bir aşı geliştirildiği ortaya atıldı. Ama biraz veri lazım. Bugün açıklanan veriler, tanıtım ve sağlık ticareti hedefine doğru yürüyor. Küba için söylüyorum evet insanlar buna az bir para harcamıyorlar. Alıp uygulamaya çalışıyorlar. Kanser ümit üzerine oynanan bir sistem oyunu haline geldi.

        Akciğer kanseri, "bildiğini okuyan" kanser türleri arasındadır. İnsan vücudu birkaç doku katmanından oluşur. Bu doku en içteki katmandır. Aslında sindirim sistemi tüpünden mevdana gelir. Buradan doğan kanser hastalıkları bildiğini okuma eğilimindedir. Çok fazla doğal seyreder. Mantığını da anlayamadığımız için bu nedenle değiştiremiyoruz. Çok erken yakalarsanız operasyonla, hastada ciddi girişimle tedavisi zorda olsa yapılabiliyor. Yaşlı hastalarda özellikle zor. O yüzden insanlara diyoruz sigara içmeyin. Kimseyi dumana maruz bırakmayın. Bunun dışında da alınan önlemlerde 10 yıl öncesinde değiliz.

        Tarık Akan'da çok genç yaşta hayatını kaybetti. 14 aylık bir hastalık hikayesi varmış. O dönemde tedaviye çevresindeki özel bir hastane ile başlamış. Bu aylar içinde nasıl tedavi süreci olduğunu bilmiyoruz. 14 ay aslında akciğer kanseri için beklenen süredir.

        "İlaç şirketleri kanserin tedavisini bulmaya çalışmıyor"

        İlaç şirketlerinin bir takım şeyleri bilinçli olarak sabote ettiği görüşünde çok iyimser olamıyorum. Bir şirketin mevcut kolları ahtapottan farklı değildir. Bu kollar her tarafı tutar. Sistemin bütüne hakimdir. Tanıtım yapar, reklam ve konferans verir. Ama "ben bu işin çözümünü bulacakken beni engellediler" düşüncesi sistemin gücünü düşündüğümüzde biraz ağır kalır. Ama size şunu söyleyeyim bu işin tedavisini bulmaya çalışıyorlar mı? Hayır. Hastalığı önlemeye çalışmıyorlar. Evet kanserin tedavisini bulmaya çalışmıyorlar. Tedavi yöntemini aramaya çalışıyorlar. Engellemeye çalışmıyorlar. İlaç şirketlerini suçlamıyorum. Ama akademinin, üniversitelerin kendilerine çeki düzen vermeleri gerekiyor.

        İlaçların etkisi iki taraflıdır. Siz doğru kullanırsanız, örneğin kemoterapi denen hadisede hasta bir şifa buluyor. Ama siz bunu mesnetsiz kullanıp 'Nasıl olacaksa yapacak birşey yok, ver ver." derseniz. Sonuçta hasta genellikle kanserden değil ama mantar enfeksiyonundan , tıkanmadan v.b bazı nedenlerle hayatını kaybediyor. Meslektaşlara mevcut uyguladıkları tedavinin aslında esasını bilmediklerini çok sık ima ediyoruz ama onlardan da bir yanıt gelmiyor. Onlar zannediyorlar ki hücrenin DNA'sı birşey yapıyor. Hayır alakası yok. Sistem öyle çalışmıyor. Kanser mesnetsiz bir yöntemle tedavi edilemez. Tümörü ortadan kaldırırsanız, hastayı ortadan kaldırırsınız. Tümörün orada zararsız bir şekilde durmasının kimseye bir kötülüğü yoktur. Bu şekilde tedavi yaklaşımını tıp benimserse o zaman hastaların bundan çekeceği eziyet azalacaktır. Eziyet fazlalaştıkça inançta azalıyor. Vatandaş o yüzden çareyi Küba'da aramaya çalışıyor.

        İlaç şirketleri bir ilacı geliştirirken önlerinde bir 10 yıllık süreç planlar. Buna 'boru hattı' deniliyor. Boru hattında ilk pompalanan en önde duruyor. Sonraki en arkada, bir sonraki en arkada... Birisi olaki çok başarılı oldu, siz bekletirsiniz diğerlerini de sürüp devam edersiniz. Arada bir yapılan yatırımı geri döndürmeksizin piyasaya sürülmeden çekilemez. Elinizde çok fazla başarılı ürün varsa o zaman oyunun kuralları değişir. Burada önemli olan sürdürülebilirlik. Zaman içinde kanser türleri de değişiyor.

        Akciğer kanserine yakalanmamak için sigara alışkanlığı her zaman birinci sırada bulunuyor. Sigara içmeyenlerde yakalanabilir. Tek değişken ne sigara ne alkol. Tepsinin içindeki yemek mi ve içecekler mi? suçludur bunu bilmiyoruz. Akciğer kanseri genetik değildir. Yaşamımızı düzene sokmamız gerekiyor. Yeme içme alışkanlıklarımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Doğal olmayan sentetik gıdalara dikkat etmeliyiz. Yapabiliyorsak evde kendimiz yapmalıyız. Mevsiminde yemek gerekiyor. Birbirinizi sevin. Pozitif düşünün.

        HABERTURK.COM

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ