Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Sağlıklı Beslenme Karatay Diyeti'nin sırrı

        NUR TOPRAKOĞLU- GAZETE HABERTURK

        Hatta Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay Türk halkının temel besin maddelerinden biri olan ekmeği tıpkı sigara gibi direkt bırakmak gerektiğini, bu alışkanlıktan vazgeçmenin pek çok sağlık sorununu çözeceğini söylüyor.

        - Ekmek yasak! Sebebine gelince; dilimizde 4 adet tat alma duyusu vardır; tatlı, acı, ekşi, tuzlu... Ekmeğin içindeki şekeri düşünürsek, şeker ağza alındığı zaman diğer 3 duyunun üzerini kaplıyor ve o duyuları dumura uğratıyor! Bütün dünyada yiyecek endüstrisi de bu tat alma duyusunun bağımlılık yaptığını biliyor. Tatlı ve tuzlu her hazır yiyeceğin içine bu nedenle mısır şurubu dediğimiz, mısır unundan elde edilen son derece ucuz bir şeker olan früktoz katılıyor. Bütün ekmek, pasta, tatlı veya tuzlu ürünlerde bu yüzden früktoz bulunuyor. Onun için insanlar kilo problemlerini halletmeye çalışırken, alıştığı gıdaları bırakmakta, özellikle de ekmek ve tatlı grubunda son derece zorlanıyorlar. Aynı eroin gibi beyin “Ekmeksiz yapamam” diyor. Bundan vazgeçmek hiç kolay olmuyor. Bu sebeple burada früktozdan en tatlı zehir olarak bahsedebiliriz. Ayrıca ekmeklerin içine aşırı miktarda rafine tuz ve yumuşaklığını artırmak ya da daha çekici görünmesini sağlamak, raf ömrünü uzatmak amacıyla bizim için toksik olan birçok kimyasal madde eklenmektedir. Sonuçta bu kadar olumsuz etki bir araya toplanınca ekmek sizi değil vücutta sinsi sinsi gelişen dejeneratif hastalıkları beslemiş oluyor. Tabii bir de maya ve glüten konusu var. Türk halkında yaygın bir şekilde gizli maya ve glüten alerjisi olması, bu konuyu önemli hale getiriyor. Dünya Sağlık Örgütü, “Türkiye ekmek sorununu hallederse, sağlık sorununun yüzde 30’unu da halledebilir” demektedir.

        - Burada altı çizilmesi gereken önemli nokta, glisemik indeksi son derece yüksek olan (70-100) beyaz ekmeğin Türk halkı tarafından yoğun olarak tüketilmesidir. Her gün 7-8 dilim ya da ekmek arası diye yarım ekmek yemek, yani yüksek glisemik indeksli karbonhidrat tüketmek, sağlığa ciddi zarar veriyor. Ekmekten alınan boş ve toksik kaloriler sık acıkma nedenidir ve ensülin direncini tetiklemektedir. Düşük glisemik indeksli karbonhidrat tüketiminin dejeneratif (kronik) hastalıkların riskini azalttığı birçok bilimsel çalışma ile gösterilmiştir.

        Kilo problemi olmayan lahmacun yiyebilir

        Kilo problemi olmayanlar ya da ensülin direncini kırmayı başarmış olanlar, Konya yöresine ait olan etli ekmek (kaşar peynirsiz olarak) ya da lahmacun gibi yiyecekleri rahatlıkla tüketebilirler. Lahmacunun ekmeği mayasız ve son derece incedir. Ayrıca bol et, soğan, limon, maydanoz ve ayranla tüketildiği zaman gayet dengeli ve sağlıklı bir gıdadır.

        Unlu yiyeceklerden uzak durun

        Bağımlılıktan kurtulma döneminde yufka ekmeği ya da tandır ekmeği dediğimiz yiyecekleri kullanmak da doğru değil. Ekmek de sigara gibi direkt bırakılmalıdır... Kilo vermek isteyenler, kalp ve tansiyon hastaları, şekeri yüksek olanlar unlu ve doğallığını kaybetmiş yiyeceklerden uzak durmalıdırlar. Yapılan birçok bilimsel çalışma, ekmek yemeyi bırakanların kan şekeri, trigliserid ve ürik asit değerlerinin normalleştiğini göstermiştir. Ancak ekmek alışkanlığından kurtulduktan sonra yufka gibi ekmekleri, örneğin Elazığ, Malatya gibi yörelerimizde yapılan yufka ekmeğini, tandır ekmeğini azar azar yiyebilirler.

        Ekmek yerine buğday tüketin

        Ayrıca, daha önce de vurguladığımız gibi, hem kilo verme sürecinde hem de sonrasında yani yaşam boyu ekmek yerine ekmeğin hammaddesi olan buğdayı bütün olarak salata, çorba, pilav veya keşkek yemeği şeklinde tüketebilirsiniz. Esmer bulguru da aynı şekilde rahatlıkla kullanabilirsiniz. Halkımız arasında, karbonhidratların yalnız ekmekten alınabildiği, başka türlü vücudumuza karbonhidrat giremeyeceği kanısı bulunmaktadır. Oysa doğal ve sağlıklı karbonhidratlar buğdayın kendisinde, bulgurda, fasulyede, mercimekte, sebzelerde, meyvelerde ve bütün kuruyemişlerde bulunmaktadır.

        Yaz ve sonbaharda yapılabilir: YUMURTALI KURU FASULYE PİYAZI

        MALZEMELER:    

        1 su bardağı kuru fasulye    

        1 adet kuru soğan (mor soğan)    

        Yarım demet maydanoz   

        5-6 dal taze fesleğen    

        1 adet kırmızıbiber    

        1 adet yeşil biber    

        1 adet domates    

        1 adet marul    

        10-15 adet zeytin (siyah veya yeşil)    

        3 adet yumurta (kayısı kıvamında haşlanmış)    

        1 yemek kaşığı hardal    

        1 limonun suyu    

        Yarım çay bardağı sızma zeytinyağı    

        Kristal kayatuzu, karabiber, pul biber (ağız tadına göre)

        HAZIRLANIŞI:

        Fasulyeleri bir gece önceden yıkayın ve tencereye koyup, üzerini örtecek miktarda sıcak su ile ıslatın. Ertesi sabah tekrar fasulyelerin üzerini örtecek miktarda su ilave ederek, kısık ateşte pişirin (suyunu iyice çekip, yumuşayana kadar). Ayrı bir kapta yumurtaları kayısı kıvamında haşlayın ve sudan çıkarıp soğumaya bırakın. Fasulye pişerken tüm sebzeleri güzelce yıkayın. Soğanı soyup piyazlık şekilde doğrayın. Domatesi soyup küp şeklinde doğrayın. Biberleri jülyen şeklinde (kibrit çöpü biçiminde) doğrayın. Maydanoz ve fesleğeni ince doğrayın. Marulu yaprak yaprak ayırın. Pişmiş fasulyeleri geniş bir salata kâsesine koyun. Doğradığınız bütün malzemeleri ve zeytinleri üzerine ilave edin, hepsini birlikte harmanlayın. Ayrı bir kâsede hardal, limon suyu, zeytinyağı, karabiber, tuz ve pul biberi karıştırıp sosu hazırlayın ve piyazın üzerine döküp karıştırın. Yumurtaları dilimleyin. Marul yapraklarını servis tabaklarına yerleştirip, içine hazırladığınız piyazı koyun, yumurta dilimlerini üzerine yerleştirip servis edin.

        BUĞDAY SALATASI

        MALZEMELER:    

        1 su bardağı dövme buğday    

        Yarım demet yeşil soğan    

        Yarım demet maydanoz    

        Yarım demet taze nane    

        1 limonun suyu    

        Yarım çay bardağı sızma zeytinyağı    

        Pul biber, karabiber, kimyon, kristal kayatuzu (ağız tadına göre)

        HAZIRLANIŞI:

        Buğdayı bir gece önceden yıkayın, tencereye koyun, üzerini geçecek miktarda sıcak su ile ıslatın. Tencerenin kapağını kapatıp bırakın. Ertesi sabah şişmiş olan buğdayları kısık ateşte pişirin (pişme sırasında gerekirse su ilave edin, ancak buğday sulu kalmayacak şekilde su ilave etmeye dikkat edin). Suyunu çekip yumuşadıktan sonra ateşi söndürün ve buğdayı tencerede soğutun. Bu arada soğan, maydanoz ve naneyi yıkayın, hepsini ince ince doğrayın. Buğdayı geniş bir salata kâsesine boşaltın. Kırmızı pul biber, kimyon, karabiber ve tuz ekleyip harmanlayın. Daha sonra doğranmış soğan, maydanoz ve naneyi ilave edin. Zeytinyağı, limon suyu ve sirkeyi koyup iyice karıştırın ve servis yapın.

        NOT: Aynı tarif iri bulgur ile de hazırlanabilir. Ancak bulgur kaynatılmaz, buğday iyice yumuşayana kadar kaynatılır.

        Yaz aylarında yapılabilir: SOĞUK BUĞDAY ÇORBASI (Elazığ Yöresi)

        MALZEMELER    

        1 su bardağı dövme buğday    

        1.5 lt su    

        500 gr süzme yoğurt    

        1 adet yumurta    

        Yarım çay bardağı zeytinyağı    

        Pul biber, nane, kekik, reyhan (birer tutam)    

        Kristal kayatuzu

        HAZIRLANIŞI:

        Buğdayı yıkayıp düdüklü bir tencereye koyun, üzerine 1.5 litre su ilave edin ve kapağını kapatıp kısık ateşte 2 saat kadar pişirin. Tencereyi buharı boşalana kadar dinlendirip kapağını açın. Süzme yoğurdu bir kâseye boşaltın ve üzerine bir miktar pişmiş buğday suyundan ilave edip yoğurdu hafif sıvı bir kıvama getirin (ayran kıvamında olmasın). İnceltilen yoğurda yumurtayı ilave edin ve iyice çırpın. Hazırladığınız terbiyeyi tenceredeki buğdaya ilave edip, ocağı orta ısıda açın ve tel çırpıcıyla çırparak (çorbanın, yoğurt çorbasındaki gibi bir kıvam almaması için sürekli çırpmak gerekir) bir arada pişirin (10 dakika kadar) ve ocağı söndürün. Çorbayı 15 dakika dinlendirin. Daha sonra tuzunu ilave edip bir kere daha çırpın. Ayrı bir tavada, kısık ateşte zeytinyağını ısıtın, üzerine pul biber, nane, kekik ve kuru reyhanı koyun, hafif cızlayınca çorbaya ilave edin. Çorbayı önce soğumaya bırakın, daha sonra buzdolabına kaldırın. İyice soğuduktan sonra, büyük bir cam kâse içinde, üzerine buz kalıpları ekleyerek servis yapın.

        NOT: Bu çorba, özellikle yaz aylarının sıcak günleri için idealdir. Eğer sevdiğinizden daha kıvamlıysa sulandırabilir ya da süzme yoğurttan ayran yapıp inceltebilirsiniz. Bazı yörelerde bu çorbayı sarmısaklı yaparlar. Sarmısak da yakışmaktadır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ